*50*
Sınır aşılmasına 1 kalmış ama bölümü atıyorum. Bu sondu cpfnxğnjdld
×××
Tunç'un Ağzından:
"Soracaklar, neden diye. Onca güzel içinden neden sen diye? Bilmiyorlar, zaafımsın...."
Şarkı söyleye söyleye otobüs durağından okula yürüyordum. Maalesef geç kalmıştım. Babam da ceza olarak otobüsle okula göndermişti beni. Öyle otobüse hiç binemem, falan gibi tiriplerim yoktu. Ortaokula hep otobüsle gidip gelmiştim. Bu yüzden alışkındım. Ama bu sene babam yorulmamı göze almadığı için şoförle yolluyordu okula. Bir tek bugün ve bunun gibi geç kaldığım günler hariçti. Okulda hiç yorulmayıp yattığımdan bir haberdi galiba.
Aynı şarkıyı bir kez bitirmiş, tekrar başa sararken okula girmiştim. Okul bahçesinde birkaç insan vardı. Bunlardan biri her zaman gözümün aradığı, sevdiğim kız, Miray'dı.
Onu görünce ayaklarım durdu ve şarkı söylemeyi kestim. Çünkü, yanında, dibinden ayrılmayan Utku -ismini sonradan öğrenmiştim- vardı. Dişlerimi biribirine bastırdım. Koluna dokunuyordu, tutuyordu.
Onları takmadan şu bahçeyi geçip gitmek istiyordum ama Miray'ın yüksek çıkan sesi nedeniyle durduğum yerden kıpırdayamıyordum.
"Utku, git başımdan! Sana kaç kere söyledim, istemiyorum! Bunun için mi çıkarttın beni dersten?"
"Miray, bir dinle beni. O kızla gerçekten aramda bir şey olmadı."
"Sorun, o kızla olman değil Utku. Sana, hiçbir zaman seni sevdiğimi söylemedim. Çünkü sevmiyorum!"
Duyduklarımla bir süre dona kaldım. Utku, gitmek isteyen Miray'ı kolundan tutup durmaya zorlayınca dayanamadım ve yanlarına doğru hızlı adımlarla ilerledim. Miray'ı kolundan tutup arkama çektim. "Bırakmanı istiyor kız, anlamıyorsun galiba!"
Utku, güldü. Omzuma vurdu elinin dışıyla. "Seni ne ilgilendirir?"
Sertçe nefes aldım. "Eğer gözümün önünde bir kıza, onun istemediği bir şekilde dokunursan her türlü beni ilgilendirir." Elini omzumdan çektim. "Şimdi, yürü git."
"Gitmezsem ne olur?"
Etrafa bakındım. Güvenliğin göremeyeceği bir açıda olsak da kameralar görebiliyordu. Fakat bu okula geldiğimden beri yapmak istediğim şeyi yapabilmem için bir fırsat vardı. Bu yüzden her şeyi boşverip omzumdaki çantayı yere attım. Miray'ın bileğini bıraktıktan sonra karşımda sırıtarak bakan şerefsize yumruk attım. "Ne olur, sen bak."
Elini burnuna götürdü. Miray'ın, elini bileğime sarmasıyla dikkatimi kaybettim. "Tunç, dur yapma!"
Burnuma yediğim darbeyle sarsak adımlar atsam da hırsla durup bir daha vurdum. Bu sefer o üstüme atılacaktı ki Miray aramıza girip onu durudurdu. "Utku, yapma!"
Utku, kendini durdurup sinirle bana baktı. "Terk edilen olsan da hala onu koruman şaşırtıcı doğrusu."
"Sana ne lan it! Kimi koruyacağımı sana mı soracağım? Siktir git geldiğin yere!"
Miray, bana dönüp elini bileğimle elim arasında kalan bölgeye koydu. Ne yaptığının farkında olmadığına emindim. Bilseydi yapmazdı çünkü. "Tunç, sakin ol. Lütfen."
Teması içimi ısıtırken onu onayladım. Miray, elini elimden çekmeden Utku'ya bir şeyler söyledi. Ellerimize o kadar odaklamıştım ki onu duymadım bile.
Yüzümde hissettiğim elle kendime gelip gözümü gözüne sabitledim. Eli, dudağımın kenarına gitti. "Kızarmış. Acıyor mu? Revire gidelim. Buz falan koysunlar. Şişecek ve moraracak yoksa."
Elini, tam olarak avcumun içine aldım. "Beni, gerçekten hiç sevmedin mi?"
Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "Tunç..."
"Hadi beni sevmedin ama onu da sevmedin. Neden onunla sevgili oldun?"
Ağzı hafif aralandı. Sonra kapattı. Gitmek istedi ama elini bırkamadım, onu kendime çektim. Gözlerine bakmaya çalıştım. "Bu okula kimin için geldim, biliyor musun? Senin için. Beni istemiyordun. Zaten zorla oldurmaya da niyetim yoktu. İstemiyorsan istemiyorsundur. Tek nedenim seni görebilmekti."
Derin bir nefes aldım. Gözlerime bakmıyordu. Elimi çenesine koyup bana bakmasını sağladım. "Beni istemediğini, sevmediğini de söylemedin ki aslında bana. Hiçbir şey söylemeden gittin. Gitmene gerek yoktu. Bana beni istemediğini söyleseydin bir daha yaklaşmazdım sana. Okulunu da bırakmak zorunda kalmazdın. Arkadaşlarından ayrıldın."
Gözlerime korkarak bakması, içimi eritiyordu. Benden korkuyor muydu? Ne gerek vardı ki korkmasına? Onun kılına bile zarar vermezdim ben.
"Hiç arkadaşım yoktu ki zaten. Bir tek sen vardın." dedi mırıldanarak.
"Peki, o zaman şimdi söyle. Beni hiç sevdin mi? Tamam, sana hep arkadaşın olarak davrandım, arkadaştık ama... Beni sadece arkadaşın olarak mı gördün?"
Yeşil gözleri buğulandı. "Tunç... bana sorma. Ne olur."
Ellerimi üzerinden çekip bir adım geri gittim. Ellerimi saçlarıma attım. "Sorma mı? Ne demek sorma? Sana "seni seviyorum" dediğim andan sonra yok oldun gittin. Zar zor bulup yanına geldim. Bir kez olsun bir şeyleri açıklamak için yanıma gelmedin! Nasıl sormayım! Bir baktım, kimliği belirsiz bir çocukla her daim yan yana, sıkı fıkısınız. Ama sorsalar, onu da sevmiyorsun! Kimi seviyorsun lan sen! Bir şey söyle!"
Dönüp gözlerine baktım. Ağlıyordu. Onu ağlattığım için de kendimden nefret ediyordum. Okula doğru yürürken elimden tuttu. Beni kendine döndürdü. Ne olduğunu anlayamadan ayaklarının üstünde yükselip boynuma sarıldı. Daha önce ona karşı hiç bulunmadığım yakınlıkta bana sarılınca nefesim kesilmişti. Saçlarının kokusu burnumdaydı. Uzun ve sarı saçlarını seviyordum ama hiç doya doya dokunamamıştım.
"Tunç," dedi buğulu sesiyle. "Ben, seni sevdim. Seni hiç arkadaşım olarak görmedim ki ben! Hep sevdim." Ellerini boynumdan indirip geri çekildi. "Özür dilerim sana yaşattıklarım için. O gün, bana açıldığın gün, böyle bir şeyi beklemiyordum senden. Çok şaşırdım. Şaşkınlıktan bir şey diyemedim. Ertesi gün okula geldim. Kaçmadım senden. Hatta tüm gün sana nasıl açılacağımı falan düşünüp, uyuyamamıştım. Okula geldiğimde seni aradım. Tam seni gördüm, yanına gelecekken okul müdürü yanıma gelip odasına çekti."
Bir adım geri çekilip elleriyle oynamaya başladı. "Ben, o kolejde tam bursluydum. Bir sınavda kazandığım burs sayesinde okuyordum. Müdür, o gün eğer senin yanına gelirsem bursu keseceğini söyledi. Gelemezdim. O bursu kazanmak için gece gündüz çalışmıştım ben. Ailem bile zor duruma girdi bunun için. Bencilce davrandım, gelemedim yanına. Ama seni yüzüne bakarak da reddemezdim. Beni, bu okula burslu olarak da gönderebileceğini söyleyince kabul ettim. Özür dilerim."
Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Çenesine hafifçe dokunup bana bakmasını sağladım. "Sen... beni seviyorsun yani?"
Başını salladı. "Evet, ama kendimi düşündüm. Özür dilerim. Geleceğim için bunu yapmak zorumdaydım. Ben seni hiç hak etmiyorum. Gideyim, bırak."
Bu saatten sonra söyledikleri fasa fisoydu. Bu saatten sonra onu bırakmazdım. Bir elim beline bir elim saçlarına giderken onu kendime çekip sarıldım. "Sen, beni seviyordun. Hala seviyorsun. Bundan başka hiçbir şey umrumda değil."
"Tunç." Hıçkırıklarını duyunca onu daha çok sardım. Ellerini saçlarımda hissetmek paha biçilemez duyguydu. Başının omzumda olması...
Birkaç dakika süren sarılmamızdan sonra geri çekildim. Yüzünü ellerimin arasına alıp göz yaşlarını sildim ve ağlayan gözlerinin altına birer öpücük kondurdum. "Şu an... Hislerimi tarif edemem. Lütfen bir daha ağlama güzelim. Tamam mı? Çünkü düşen her damlanda, ben kahroluyorum."
×××
@tunçortaç Yarım aklım bir sana erdi.
1678 kişi beğendi.
Yorumlar kapalı.
×××
@miraygoker Yarım kaldı sende. Olsun, değerdi.
475 kişi beğendi.
Yorumlar kapalı.
×××
Tunç ve Miray için sevinenler?
Bölüm nasıldı?
Yıldızı parlatın.💛
Sizi seviyorum.💜💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro