*48*
Sınır dolmasa da atıyorum bölüm.❤
×××
İlk defa böyle hissediyordum. Utanmış, sıkılmış, bunalmış ve... çocuk gibi. Gerçekten ne yapıyordum ben? Evet bana, beni sevdiğini söylemişti ama üstünden zaman geçmişti. Ya vazgeçtiyse? Ya artık sevmiyorsa?
Hem... bana sevdiğini söylemesi bana, ona hesap sorma hakkını vermiyordu. Kimdim ki ona kızıp hesap sorabiliyordum?
Taylan'ın yüzündeki ifade genişledi. "Cilveli mi?" diye tekrar sordu. "Hangi kızla cilveleşmişim?"
Yüzümü utançla yere eğdim. "Özür dilerim. Kiminle istersen konuşursun, yani... beni ilgilendirmez."
Yanından geçmek istediğimde önüme geçerek yolumu kesti. Çenemden tutarak başımı kaldırdı. Gülüyordu. "Merve'den mi bahsediyorsun?"
"Ha, başka cilveleştiğin kızlar da var yani?"
Gülümsemesi kahkahaya dönüşürken dilimi ısırdım. Susmalıydım ama bu şey, öyle bir şeydi ki susamıyordum. Kahkahası şiddetlenirken gitmek için hareketlendim. İki kolumdan tutup beni sabitledi. Başı, omzuma düşerken gülmeye devam ediyordu.
Omzumda gülmesinin şaşkınlığından bir şey yapamıyordum. Bir süre sonra gülmeyi kesti. Başını kaldırıp bana baktı. "Kimseyle cilveleştiğim yok. Merve, ilgimi çekmeye çalışan birisi ama istese de çekemez."
"Neden?" diye sormak için ağzımı açtım ama konuşmadan geri kapattım. Daha fazla batmak istemiyordum.
"Çünkü..." dedi. Derin bir nefes aldı. "Çünkü, benim her şeyim... Aklım, kalbim, birine verebileceğim tüm ilgim ve sevgim sana ait."
Cümlelerin ağırlığıyla omuzlarım çöktü. Ağır şeyler söylüyordu ve... fazla açıktı cümleleri. Bu kadar açıklığı kaldıramıyordum.
Ellerimi kenetledim. "Taylan... benim gitmem lazım." Güldü. Bir eli saçlarımı karıştırdı. Bunu sürekli yapıyordu ve hoşuma gidiyordu.
"Tamam Kızıl. Seni daha fazla zorlamayacağım. Nereye gideceksin? Bırakayım mı seni?"
"Ablanın arabasını mı aldın yine?"
"Almadım ama, gideceğin yere kadar eşlik edebilirim."
"Sürekli bunu mu yapacaksın?"
"Neyi?"
"Evime kadar bırakıyorsun ya sürekli."
"Rahatsız mısın peki bundan?" Yüzümü hızla yüzüne kaldırdım. "Hayır." Yüzüm aynı hızla yere indi. Mırıldandım. "Ama... sanki seni kullanıyormuşum gibi hissediyorum."
Güldü. "Saçmalama." Bileğimden tutup çekiştirdi. "En azından taksiye falan bindireyim. Yanında para var mı?"
Kafamı salladım. Caddede bir süre yürüdük. Karşıdan gelen bir taksiyi görünce Taylan taksiyi durdurdu. Kapıyı açıp binmemi sağladı. "Varınca mesaj at ya da ara." dedi. Kafa salladım. Taksinin kapısını kapattıktan sonra araba hareketlendi. Adresi verdikten sonra arkama yaslandım. Neler olmuştu az önce ya? İlk defa canlı olarak beni sevdiğini duymuştum. Hatta daha fazlasını. Her şeyinin bana ait olduğunu söylemişti. Ama ben bunu kaldırabilecek miydim? Dahası, hak ediyor muydum?
×××
"Nasılsın Halime abla? Babam odasında mı?" diyerek girdim Halime ablanın açtığı kapıdan. Gülümsedi. "İyiyim güzel kızım. Gel. Baban odasında."
"Ben yanına çıkıyorum." dedim ve Halime ablayı öptükten sonra merdivenlere yönelirken babamın merdivenin önünde olduğunu fark edince gözlerimi kocaman açtım. Çantamı ve elimdeki tatlıyı hemen kenarı koyup koşarak merdivenlerden çıktım ve babamı merdivenlerden inmeye başlamadan durdurdum. "Baba ya, ne yapıyorsun! Neden kalktın!"
"Sıkıldım yatmaktan. Gün boyu odada tek başımayım."
Babamın kolunun altına girip onu odasına yönlendirdim. "Ama böyle kalkamazsın. Doktor hemen ayaklanma, dedi."
Zar zor, odasına getirdim ve yatağa oturtturdum. "Bir daha sakın kalkma. Dikişlerin falan açılacak yoksa."
"İnci de geldi mi?"
Yutkundum. "Annem... akşam gelecek." Aslına bakarsak yalan değildi. Annem gelecekti ama beni almaya. Geldiğinde ufak birkaç yalan söylersem annemi babamın yanına getirebilirdim.
Babam kafasını salladı. Kendini yorduğu için nefes nefeseydi. Kabanımı çıkartıp yatağın kenarına koydum. "Su getireyim ben. Sen de soluklan."
Aşağı inip mutfağa girdim. Tezgahın kenarındaki sürahiden su doldururken Halime ablaya döndüm. "Babam ayağa kalkmıştı geldiğimde. Benden önce de kalktı mı öyle?"
Halime abla şaşırarak ayağa kalktı. "Hayır, hiç görmedim. Normalde sürekli uğruyordum yanına ama yemek yapmak için aşağı inmiştim. Sıkıldı herhalde. İki gündür sadece yatıyor öyle."
Sıkıntıyla ofladım. "Okuldan akşam beşte çıkıyorum. Ben gelene kadar geç olur."
Halime abla, ocağın başındaki çorbayı karıştırmaya gitti. "Aslında, İnci Hanım gelse..."
Aklıma gelen fikirle Halime ablaya döndüm. "Acaba... senin şöyle birkaç günlük işin çıksa da annem mi babama bakmaya gelse?"
Halime abla ne yapmak istediğimi anlayarak güldü. "Mesela kızım arasa da torunumu üç gün bana bırakacağını söylese?"
Elimi şıklattım. "Harika!"
Yanımdan geçerken koluma vurdu hafifçe. "Alemsin kız. Normalde böyle şeyler yapmam ama senin için yapabilirim."
Güldüm. "Akşam annem gelmeden önce babama söyleriz. Belki bugün hiç gitmeyiz. Neyse... babama bakayım. Kalkmasın yerinden."
Bardağı alıp babamın odasına çıktım. Bardağı verip doğrulmasına yardım ettim. Babam suyu içerken telefonumun zil sesini duyunca kabanımın cebinden aldım. Ekrana baktım.
Gezegen arıyor...
Gülümsedim. Aramayı unutmuştum ve muhtemelen merak edip aramıştı. Babamın bana kaşlarını çatarak baktığını görünce odadan çıkıp telefonu açtım.
"Efendim?"
"Nerdesin? Eve vardın mı? Aramadın, merak ettim."
"Babamın yanına geldim, unuttum seni aramayı. Kusura bakma."
Derin bir nefes verdiğini duydum. "Kusur değil de... merak ettim işte."
Muhtemelen utandığı için mırıldanarak söyledikleri içimi ısıtırken bir elimle yüzümü kapattım. "Anladım." dedim gülümseyerek. "Babamın yanındayım. Merak etme."
"Hmm."
Ne diyeceğimizi bilemediğimiz için yarım dakika kadar sessiz kaldık. "O zaman..." dedim elimi yüzümden çektiğimde. "Yarın görüşürüz?"
Kıkırtısını duydum. "Görüşür müyüz?"
"Evet, görüşürüz." dedim ve bir şey söylemesine fırsat vermeden telefonu kapattım. Çok utanıyordum. Beni böyle merak edip arayınca, bir de tatlı tatlı cevaplar verince... flört ediyormuşuz gibi hissetmiştim. Yoksa, gerçekten öyle miydi?
×××
Öyle öyle, diyenler? Mcpcmfğcmf
Yıldızı parlatmayı unutmayın.💛
Sizi seviyorum.💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro