*42*
Saat on ikiyi geçtiğine göre bölüm atabilirim demek. Biraz da gececi tayfada kimler varmış onu görelim.😂😂
Multide Kızıl❤
×××
Sınav kağıdıma son kez göz gezdirdim. Eksik ya da boş bıraktığım bir şeyin olmadığını görünce başımı kaldırıp saate baktım. Üç dakika sonra zil çalacaktı. Beklemeye gerek duymayıp kalemimi ve silgimi hırkamın cebine attıktan sonra kağıdımı verdim ve dışarı çıktım.
Bu, son sınavımdı şükür ki. Babam hala hastaneden çıkmadığı için onun yanından ayrılmak istemiyordum. Bu yüzden Şerif abi sınav saatinde beni okula getiriyor, sınavım bittikten sonra da hastaneye geri getiriyordu. Babamı ziyarete gelen müdürümüze sadece sınav için okula gelmek istediğimi söylediğimde kabul edip izin yazacağını söylemişti. Bu yüzden rahattım.
Annem hala babamla konuşmuyordu ama en azından şu sıralar hastane koridorunda değil de babamın odasında oturuyordu. Kazadan bu yana babamla olan tartışmaları konusunda konuşmamışlardı. Birkaç gün önce de mahkeme vardı ama kazadan dolayı annemin avukatı mahkeme tarihini ertelettirmişti. Mahkemenin ertelenmesine sevinmiştim ama bu erteleme sonucu değiştirir miydi, bilmiyordum.
Bir kat aşağı inmiştim ki zil çaldı ve etraf öğrenci kaynamaya başladı. Sınavlarımız kelebek sistem olduğu için herkes sınava girdiği sınıftan çıkıp kendi sınıfına gitmeye çalışıyordu. Bu yüzden etraf normalden daha kalabalıktı.
Bir de, ailemin yaşadığı sorunlar yetmezmiş gibi tüm okul da bana yük olmaya başlamıştı. Kim nerden öğrendi bilmiyordum ama babamın kaza yaptığı haberini tüm okul öğrenmişti. Tamam, müdürümüz bunu bildiği için bunun duyulmasına şaşırmıyordum ama herkes bunun yanında annemle babamın boşanacak olmasını da biliyordu.
Üstelik birkaç kez, annemin boşanma davasını açan taraf olmasına rağmen hastenede babamın yanında kalmasına karşı 'gurursuz' diyenlere rastlamıştım. Bir şey söylemeden oradan ayrılmıştım ama patlamama çok az kalmıştı.
Boğazımın kuruduğunu fark edince kantine girdim. Belki Tunç'u ayak üstü görürdüm.
Boş olan kantin sırası için şanslı sayılabilirdim. Suyumu alır almaz bir yudum içtim ve etrafa bakındım. Tunç görürürde yoktu. Şişeyi kapatıp kolumun altına koydum.
Kantinin kapısından çıkarken Tunç ile karşılaşınca gülümsedim. Kocaman gülümseyip saçlarımı karıştırdı.
"Artık seni görmek için sınav saatinin gelmesini istiyorum. Durum o kadar vahim, görüyor musun? Hemen gitme, otur bir şey ısmarlayayım."
Bakışlarım biraz geride duran Taylan'a kaydığında göz göze geldik. Gözlerimi hemen kaçırdım. Bu bir haftada ne zaman Tunç'u görsem yanında Taylan'ı da görür olmuştum. Bunlar en son kavga ediyorlardı ya?
"Yok, Şerif abi kapıda bekliyordur. Ben gideyim. Zaten yarın, cumartesi sabahı yani babam eve geçecek. Gelirsin eve, görüşürüz."
Oflayarak başını olumsuzca salladı. Kolumu tutup kantinin içine sürükledi. "Bir çayımı kahvemi içmeden bırakmam."
Cam kenarındaki masalardan birine oturtturdu beni. "Sana az şekerli, kendime bol şekerli..." Yanında duran Taylan'a döndü. "Sana da şekersiz çay getiriyorum. Oturun, bir yere ayrılmayın."
Tunç çay almak için uzaklaşırken bakışlarımı Taylan'a dikmemek için zor tutuyordum kendimi. O gün hastene önündeki konuşmamızdan sonra bir daha konuşmamıştık. Mesaj da atmamıştı. Ben de hiç bir atak yapmamıştım konuşmak için. İlk adımı benden bekliyordu muhtemelen ama ne yapacağımı bilmiyordum ki. O kadar yabancısıydım ki bu tür meselelerin.
Taylan, karşımdaki sandalyeyi çekip oturunca kolumun altındaki su şişesini çıkarıp biraz içtim. Heyecandan mı dilim damağım kurumuştu? Benim güvenimi kazanan, ona sarıldığım ve beni seven biri vardı karşımda. İnanması o kadar güçtü ki...
Başımı kaldırıp göz ucuyla baktım. Elindeki telefona bakıyordu. Parmaklarının hızlı hareketinden birine mesaj yazdığını anlamıştım. Ben yazmıyorum diye başkalarına yazar mıydı?
Başımı olumsuzca salladım. "Yazmaz ya."
Başını kaldırınca göz göze geldik. "Efendim?" dedi.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Sanırım içten yapmam gereken yorumumu dışa vurmuştum.
"Efendim?" dedim ben de onun gibi.
"Bir şey söyledin sandım." dedi mırıldanır gibi. Sonra tekrar bakışlarını telefona indirdi. Yapar mıydı ya?
"Çaylar geldi."
Tunç, elindeki tepsiyi masanın üstüne bıraktı. Bardakların bir tanesini benim önüme koydu. "Buyrun prensesim. Bu senin."
Diğerlerinin de birini kendi önüne birini Taylan'ın önüne koymuştu. "Baban iyi demek ki de çıkarıyorlar hastaneden."
Başımı salladım. "Baya toparladı kendini. İyi şükür ki."
Başını kaşıdı. "Okulda... bir şey oldu mu? Yani bir şey duydun mu?"
Güldüm. Arkamdan konuşmalarından bahsediyordu. "Merak etme, kimsenin yüzüme konuşmaya cesareti yok. Sadece arkamdan konuşurlar."
"İstersen herkesin ağzını kapatabilirim. Susturabilirim..."
Elimi, masanın üstündeki elinin üstüne koydum. "Teşekkür ederim ama gerek yok. Alışkınım."
Taylan'ın bakışlarını hissedince elimi çektim ve çayımdan bir yudum aldım. Yüzümü buruşturarak çayı masaya geri koydum. "Tunç, bu çok şekersiz."
Taylan da bardağından bir yudum aldıktan sonra önüme doğru ittirdi. "Bu sanırım senin çayın. Şekerli. Ben de şekerli içemiyorum."
Çekingence ona baktım. "Tiksinir misin?" Elimin arasındaki bardağı alıp içti. Cevabımı almış oldum böylelikle. Taylan'ın uzattığı bardağı alıp bir yudum içtim.
"Hey." Tunç'a döndüm. Hafif seslice konuşması kantindeki birkaç kişiyi de bize döndürmüştü. Herkes tekrar önüne dönerken Tunç, bakışlarını ikimiz arasında dolaştırdı. "Sizin aranız mı bozuk? Gerginsiniz sanki."
Ağzımı aralayacağım sırada Taylan lafa atlamıştı. "Aramızın bozuk olması için sebep mi var? Her şey gayet normal. Değil mi?"
Taylan'ın bana dönen sert bakışlarına afallayarak baktım. Sinirliydi ama içindeki kırgınlığı bastırmak içindi, biliyordum. Kısa sürede kalbini tanımıştım.
Yutkundum. Onun Gezegen olmasını istemediğimi düşünüyordu muhtemelen. Ki, haklıydı. Aksini söyleyen hiçbir şey yapmamıştım.
Haksızlık ediyordum. En zor anımda yanımda olan birine böyle kolay sırtımı dönemezdim. Ama... yanımdayken bana kendisini özlettirmesini, canımın acısını kendi gözleriyle görüp de yalanını sürdürmesini nasıl affedecektim?
×××
@taylanekiz Sensiz kötüyüm, beterim. Çıkmaz sokağın biriyim.
967 kişi beğendi.
Yorumlar kapalı.
×××
Yakut'a kızıp onu yargılamayın, anlamaya çalışın lütfen.
Ayrıca hakaret boyutuna ulaşmayan her türlü eleştiriye açığım.
Yıldız parlasın lütfen.💛
Sizi seviyorum.💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro