*33*
×××
Taylan ve Tunç gideli birkaç saat oluyordu ve ben o birkaç saattir odamda bulunan testlerden masamda bulduğum bir kalemle çözüyordum. Çünkü çantam ve kalemliğim okulda kalmıştı. Okul çıkış saatinden sonra gidip almayı planlasam da okulun bu saatlerde çoktan boşalmış olması lazımdı. Yine de gidesim yoktu. Ama yarın cumartesiydi. Pazartesi sınavlarım başladığı için gidip almak zorundaydım.
Telefonuma art arda bildirim sesi geldiğinde elimdeki kalemi hemen masama bırakıp telefonuma sarıldım. Sonunda beklediğim mesaj gelmişti.
Gezegen: Özür dilerim
Gezegen: Derste değildim ama elimde olmayan sebeplerden ötürü cevap veremedim.
Gezegen: Neden okuldan gittin diye sormayacağım, gördüm çünkü
Gezegen: Okuldan gittiğinden haberim vardı zaten
Gezegen: Çantanı almadan gitmişsin
Gezegen: Eşyalarını toplayıp dolabına koydum
Yakut: Dolabım kilitliydi?
Yakut: Nasıl koydun?
Gezegen: Sınıfındaki dolabına baktım, evet kilitliydi
Gezegen: Aslında açabilirdim ama zarar vermek istemedim.
Gezegen: Bu yüzden hiç bir eşyayı barınmadığın için kullanmadığın spor dolabına bıraktım.
Gezegen: Sabah ordan alırsın eşyanı
Yakut: Ne diyeceğimi bilmiyorum
Yakut: Çok teşekkür ederim
Yakut: İyi ki varsın
(Gezegen yazıyor...)
(Gezegen çevrimiçi...)
(Gezegen yazıyor...)
(Gezegen yazıyor...)
(Gezegen çevrimiçi...)
Yakut: Tamam dur, heyecanlanma
Yakut: Demedim var say
Gezegen: Ne demek demedim varsay?
Gezegen: Hem ssledim hem de yıldızladım
Yakut: Ciddi misin? Djodndpdkd
Gezegen: Evet. Komik mi?
Yakut: Çok tatlısın
Yakut: Hoşuma gitti
Yakut: Yanımda olsan seni mıncırırdım
Gezegen: Elbet bir gün yaparsın
Yakut: Sana saygı duyduğum için seni bulmaya çalışmıyorum ama
Yakut: Kendin çıkacağına emin misin karşıma?
Gezegen: Ablam sesleniyor
Gezegen: Görüşürüz
Gezegen: Kendine iyi davran
Yakut: Ne bekliyordum ki?
Yakut: Görüşürüz.
×××
Yatağımda sıkıntıdan tepiniyordum. Dedem, anneannem ve annem salondaydı ama oraya inmiyordum. Bugün boşanma davası için gittiklerini biliyordum ama eve geldiklerinden beri bu konu hakkında hiçbir soru sormamıştım. Çünkü duymak istemiyordum. Aşağı inersem de bu konu hakkında bir şeyler duymaktan korkuyordum.
Aklıma Tunç gelince uzanıp komodinden telefonumu aldım. Tunç'u aradım. Telefon birkaç defa çaldı. Açılmayacağını düşünerek kapatacağım sırada kulağıma tanıdık bir ses doldu.
"Alo, Yakut?"
"Taylan? Tunç'un telefonunu niye sen açıyorsun?" diye sordum merakla. Ardından doğrularak ekledim. "Bir şey mi oldu Tunç'a?"
Ofladı. "Ona olan olmuş zaten. Daha ne olabilir ki?"
Kaşlarım çatıldı. "Ne diyorsun? Tunç nerde?" Biraz hışırtı duyduktan sonra derin bir nefes verdi. "Benim odamda, uyuyor şerefsiz." Son kısmı çok kısık söylemişti ama anlamıştım.
"Neden.? Evine götürmedin mi?"
"Fırsat vermedi ki ağzına..." Küfrünü yarıda kesip öksürdü. O an gülmek istedim ama kendimi tuttum. "Yani, ben bunu götürecektim işte evine. Tutturdu 'okul çantamı istiyorum' diye. Bunun içtiği bara geldik. Oranın sahibiyle konuştum. Tunç'u gerçekten tanıyormuş. Bu yüzden çantasını üst kata görürmüş. Çıktım çantasını almaya, döndüğümde bu herifi yine içerken buldum. Bu sefer başka bir barmeni ayartıp içmiş. Hem de en ağırlarından."
Gülüşünü duydum. Ama sinirli gülüyordu. "İki dakika olmadı yalnız bırakalı, ne zaman içtiyse artık peze... Neyse. Sonra bunun yine kafa gitmiş. Ben de evime getirdim. Evde bir tek ablam varmış şansıma. Hızlıca odama soktum. Odamın ortasına kustu, daha sonra zorla banyoya girdi. Şimdi de sızdı, uyuyor."
Derin bir nefes verdim. "Bir şey oldu sandım ona. Neyse, seninleyse iyi."
"Ona bir şey olmadı, bana çok şey oldu bu herif yüzünden. Birincisi odama kustu. O iğrenç şeyi temizledim. Sabah kalksın, o halıyı yalatacağım ona! İkincisi, sokakta mal mal hareketler yaptığı için insanlar beni gay zannetti. Onu boşver de beni ya! Üçüncüsü ise onu odama sırtımda çıkardım. Ve yine tekrar ediyorum. Odama kustu."
Şaşkınca güldüm. Taylan ilk defa bu kadar uzun konuşmuştu. Anlaşılan baya sinirlenmişti.
"Gülüyor musun sen?"
O söyleyince sesli bir şekilde güldüğümü fark edip gülümsememi söndürdüm. "Yoo gülmüyorum. Nerden çıkardın?"
"Sanki gülüyorsun gibi duydum da... neyse."
"Neden bu kadar yardım ettin bana, bize?"
Birkaç saniye ses gelmedi. "Nasıl yani?"
"Okulda seninle tanışmam evet, biraz kazalıydı. Sonra Tunç'un üstüne çay döktün. Tamam orda vicdan azabı çektiğin için eşofmanlarını verdin ama şimdi? O kadar samimi de değiliz. Onunla uğraşmamda bana yardım ettin. Tunç'a yardım ettin. Evine bile getirmişsin. Niye?"
Gülüşünü duydum. Güzel güldüğünü söylemezsem, gülüşüne haksızlık edeceğini düşünüyordum.
"Bilmem. Okula yeni geldim ve çok arkadaşım yok. Sınıfta çok sevilmiyorum. Sizi de kendime yakın bulmuştum. O yüzden sana yardım ettim. Ama Tunç'a bu kadar yardım etmemin bir sebebi var."
"Çıkarın mı var?"
Güldü. "Hayır. Çıkarcı bir insan değilim. Sadece onu anlıyorum."
"Neyini anlıyorsun?"
"Aşkını anlıyorum. Çok seviyor ve bu yüzden yıpranıyor. Ben de öyleyim."
"Sen de mi birini seviyorsun?"
Bir süre ses gelmedi. "Ben... Ablam çağırıyor, sonra konuşuruz."
Birden yüzüme kapanan telefonla şaşırdım. Telefona baktım. "Ne yaptığını sanıyor bu ya?" diye söylendim.
Elimde telefonu tutarken bir şey fark ettim. Gezegen de son konuşmamızda aynı bahaneyle konuşmayı sonlandırmıştı. Elim istemsizce kalbime gitti. Neden Gezegen'le konuşuyormuş gibi hissetmiştim ki?
××××
@taylanekiz Gece uyutmayan, sabah kalkmayan arkadaş yüzünden kızaran gözler...
897 kişi beğendi.
Yorumlar kapalı.
×××
Acaba neden öyle hissettin Yakut övkfmfşmcixmc
Tunç'a üzülenler?
Taylan'a daha çok üzülenler?
Yıldızları parlatın lütfen.💛
Sizi seviyorum.💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro