*28*
Medya: Yakut
×××
"Ne diyorsun sen be!" deyip üstüme gelmeye başladı. Saçlarıma uzanacağı sırada belime sarılan bir kol tarafından geriye çekildim.
Beni geriye çeken koldan kurtulup kızın önüne dikildim. "İnsanları çok kolay yargılıyorsun ama birisi senin hakkında kötü bir şey söylese hemen parlıyorsun? Önce kendini yargıla, sonra etrafına burun kıvır."
Kaşlarını kaldırıp saçlarını savurdu. "Senin gibi ezikleri yargılamak varken neden kendimi yargılayım? Sen ve senin gibiler de bu yüzden yok mu? Yargılanmak ve eziklemek için."
Kolumdan tutulduğumda kolumu sirkeledim sinirle. "Tunç, bırak."
Karşımdaki kıza döndüm. "Bence seninki hazımsızlık. Babamın üstümdeki baskısından bahsederken aslında başarımı kıskanıyorsun. Çünkü hiçbir zaman benim olduğum yerde olamayacaksın. Bunu bilmek seni deli ediyor, değil mi?"
"Ben eğer senin yerinde olmak isteseydim, emin ol senin yerinde olurdum. Anladın mı?"
Güldüm. "Kesin öyledir." Arkamı döndüm. Sonra bir şey unutmuş gibi yaparak tekrar ona döndüm. "Ama yalnız şunu söyleyim, benim yerime gelmek istiyorsan çalışmalısın. Parayla olmuyor bu işler."
Kız sinirle üstüme atılınca tekrar belimden tutulup çekildim. Belimi tutan kola vurdum. "Ya Tunç, bırak dedim sana."
Birkaç saniye sonra labaratuvara girmiştik. Kapıyı kapattıktan sonra beni bıraktı. Saçlarımı geriye attıktan sonra sertçe arkama döndüm. "Tunç, sana bırak dedim b-"
Karşımda Tunç'u beklerken Taylan'ı görünce lafımı yarıda kesmiştim. Kaşlarımı kaldırdım. "Taylan?"
Nefesini üfledikten sonra labaratuvardaki dönen sandalyelere oturdu. "Zayıf görünüyorsun ama kolumu ağrıttın."
Kaşlarımı çattım. "Ne diye taşıyorsun o zaman." dedim utandığım için kafamı başka yöne çevirirken. Resmen beni okulun koridoru boyunca taşımıştı!
Saçlarını karıştırdı. "Tüm okul etrafınıza toplamıştı ama resmen fark etmedin. Ordan seni çekmem lazımdı ama gelmedin. Ben de mecburen bunu yapmak zorunda kaldım." Beni umursamadan sandalyeyi ayağıyla ittirerek sınıfın ortasına geldikten sonra kendini döndürdü.
"Ne derdin var o kızla?"
Bir tane masaya yaslandım. "Benim onunla derdim yok, onun var. Geçende de tuvalette konuşup durdu. Birinci olmamı kaldıramıyor sanırım." Sessizce mırıldandım. "Bunun için neler çektiğimi bilmiyor ama."
Gülüşünü duyunca kafamı kaldırdım. "Ne gülüyorsun? Komik mi?"
Kafasını olumsuzca salladı. "Hayır, en son ben kendimi birinci sanıyordum ama. Senmişsin. Yanlış gördüm herhalde."
"Ne? Anlamadım?"
"Son denemede," dedikten sonra işaret parmağını kendine doğru tuttu. "Okul birincisiydim."
Yutkundum. O an aklıma gelince gözlerim doldu. Babam, beni kavgadan çekip alan ve karşımda oturan çocuk yüzünden mi bana tokat atmıştı?
Doğruldum. Boğazımı temizledim. "Hmm, tebrikler. Başarının devamını dilerim."
Kapıyı açacakken arkamdan gelip kapıyı kapattı. "Nereye? Ne oldu?"
Yüzümü ona çevirince ne kadar yakın durduğumuzu fark ettim. İlk karşılaşmamızda da olduğu gibi. Tek fark, bu sefer yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Ve gözleri... bal rengi gibiydi. Güzeldi. Başımı yüzünden indirdim.
"Bir şey olmadı. Ders başladı. Gitmem lazım."
Çenemdeki dokunuşuyla titredim. Çenemdeki elini çekmeden baş parmağı yanağıma kadar tırmadı ve ne zaman aktığını bilmediğim yaşı göz altımdan sildi. "Ağlıyorsun ama." Şefkatli çıkan sesi yüzünden tekrar titremiştim.
"Önemli değil." Elim elinin üstüne onu uzaklaştırmak için kapanmıştı ama eli oynamamıştı. Eli hem elimde hem de yanağımdaydı. Hayatımda iki defa bir erkekle bu kadar yakın bir hale gelmiştim ve bu iki defada da olayın içindeki başrol aynı kişiydi. Bu, kafa bulandırıcıydı.
Arkamdaki kapı oynaşınca elimi hızla çektim ve aniden ikimiz de kapının ardından çekildik. Kapı açıldı. Tunç, bir bana bir de Taylan'a baktı. Kaşlarını çattı. "Yakut, ne işin var burda?" Taylan'a kötü bir bakış attı. "Hoca çağırıyor. Ders başladı."
Hızlıca yüzümü sildim. "Tamam gidelim." Tunç'un yanına gelmeme rağmen o Taylan'a bakmaya devam edince kolunu tutup sınıfa doğru sürükledim. "Ne işin var o çocukla kapı arkalarında?"
Ofladım. Elim benden bağımsız kalbime gidince başımı iki yana salladım. "Sonra anlatırım."
Tunç'un sorgu dolu bakışları altında sınıfa girdim. Hocaya açıklama gereği duymadan yerime geçip başımı sıraya gömdüm. Kafamda dönüp duran sesler yüzünden başım ağrıyordu. Ağrı kesici lazımdı.
××××
@tunçortaç Ardımdan deli diyorlar, belki de yalan değil.
762 kişi beğendi.
Yorumlar kapalı.
××××
@taylanekiz Bilirim duyulur gülümsesen de o ince kasvet sesinden.
@ilkayekiz= Edebiyat yapma da sabah sabah arabamı nereye kaçırdığını anlat.
@taylanekiz= Abla, açıklayabilirim. @ilkayekiz
@cengiz_han= Mezuna kalmak zor zanaat, okuldaki fıstıklardan ayarlasana bana koçum. @taylanekiz
@hale.rengin= Çalışsaydın da kazansaydın. Bizim hiç öyle sorunlarımız yok. @ezgihelin
@ezgihelin= Aynen, üni taş dolu :) @hale.rengin
@cengiz_han= Hale, ne diyor bu Ezgi!
@hale.rengin= Doğru söylüyor valla. Ders aralarında dışarı çıkmak istemiyoruz bile :)
@cengiz_han= Evde misin? Geliyorum. @hale.rengin
@hale.rengin= Delirme Cengiz, babam evde.
@ümit_güleç= Ne diyeceksin Ceng? Bir Hale'ye bakıp çıkıcaktım mı?
@ezgihelin= Deliler :)
@taylanekiz= Tüm havayı dağıttınız be. Gidin başka yerde kardeş kardeş kavga edin. @cengiz_han @hale.rengin
Bu gönderi yorumlara kapatıldı.
××××
Instagram kısımlarını seviyor musunuz? Yorum olaylarını falan?
Not: Taylan'ın fotoğraflarının altına gelen yorumlardaki kişiler arkadaşları.
Kitapta "şu da olsa iyi olur " dediğiniz bir şey var mı?
Yıldızlar parlasın! 💛
Seviliyorsunuz 💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro