*27*
×××
Gezegen: Sanırım beni merak ettin.
Gezegen: Üst üste saçma mesajlar atmanı buna bağlıyorum.
Gezegen: Üstelik özür dilememi istemişsin, ne tesadüf ben de senden böyle bir hareket bekliyordum.
Gezegen: Beni merak ettin değil mi?
Gezegen: Sahi, neden merak ettin?
Gezegen: Sildiğin mesajlarda ne yazıyordu? Merak ettim gerçekten.
Gezegen: Beni sevdiğini ve beni çok özlediğini mi yazdın?
Gezegen: Hadi merak etmiş ol, sırf bu yüzden durum attım. Merak etmen için. (Bu mesaj silindi.)
Gezegen: Neyse, madem bu kadar özür dilemek istiyorsun, dile madem.
(Ertesi sabah)
Yakut: Manyak mısın sen ya?
Yakut: Asıl sen beni kızdırdın, sen özür dile.
Yakut: Hem, neden seni merak edeyim ki?
Yakut: Ayrıca bir daha bana yazma, dün senin yüzünden başım beladaydı.
Gezegen: Ne oldu?
Yakut: Annem attığın mesajları gördü ve hesap sordu.
Yakut: Her şeyi anlatmak zorunda kaldım. Her şey senin yüzünden oldu.
Gezegen: Eee, ne dedi?
Yakut: Kim?
Gezegen: Annen. Beğendi mi beni?
Yakut: Fotoğrafın olmadığı için gösteremedim seni. Boydan bir at da göstereyim. Bakalım beğenecek mi?
Gezegen: Kedime bakıp beni alsa?
Yakut: Ya çok tatlı
Yakut: Alsa derken?
Gezegen: Hani, anasına bak kızını al derler ya.
Gezegen: Ondan şey ettim.
Yakut: Kendini kız yerine koymanı es geçiyorum.
Yakut: Kedin gerçekten çok tatlı, sana çekmemiş
Gezegen: Kedimle beni yan yana görsen kediyi bırakıp üstüme atlarsın :)
Yakut: Hadi ya?
Yakut: Kendine bu kadar güveniyorsan, karşıma çık.
Yakut: Neden hala gizli kapaklı yazıyorsun?
Gezegen: Özür dilerim.
Gezegen: Sana, karşına hemen çıkacağımı söylemiştim ama cesaretim günden güne kırılıyor
Gezegen: Beni görsen, yüzüme bakmazsın gibi hissediyorum.
Yakut: Ciddi misin sen?
Yakut: Okulda beni sürekli gördüğünden bahsediyorsun, benimle konuşuyorsun da. Beni hiç mi tanıyamadın kaç aydır?
Yakut: Senin tipinin ne olduğu benim için önemli değil.
Yakut: Fiziksel özellikler değişebilir, bir kaza geçirirsin, göremezsin, yürüyemezsin.
Yakut: Her an her şey olabilir. Ama bu tüm değişkenler içinde insanın kalbi değişmez.
Yakut: Bir insan iyiyse iyidir, kötüyse kötü
Yakut: Şimdiye kadar kötü bir yanını görmedim senin.
Yakut: Ama seninle karşılıklı oturup tanışmak başka, böyle yazışmak farklı.
Yakut: Seni de anlıyorum. Birden karşıma çıkman zor olabilir ama...
Yakut: Neyse, seni zorlayamam.
Yakut: Ama daha ne kadar böyle devam edebiliriz?
Gezegen: Bilmiyorum
Gezegen: Özür dilerim...
(Gezegen çevrimdışı...)
Yakut: Keşke artık karşıma çıksan (Bu mesaj silindi.)
Yakut: Sana yavaş yavaş kapılmaya başlayan kalbimin buna ihtiyacı var
(Bu mesaj silindi.)
Yakut: Sana doğru çekilen kalbimin, seni tanımaya ihtiyacı var. (Bu mesaj silindi.)
Yakut: Özür dilemene gerek yok
Yakut: Cesaretini kazanana kadar beklerim ben seni.
×××
"Günaydın kankaların en güzeli!" diyerek yanıma oturan Tunç'a gülümsedim. İlklerde yanımda birinin oturacak olma düşüncesi bile beni geriyorken şimdi konuşabilecek birinin varlığı bile iyi geliyordu. Gerçekten Tunç, güzel yürekli bir insandı.
"Günaydın." dedim gülümseyerek. "Ne bu neşe?"
Suratını astı. "Gülüyoruz, mutlu sanıyorlar."
"Ne oldu yine?"
Ofladı. "Miray'ı gördüm sabah. Yine o herifin yanındaydı. Ona gülüyordu." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Böyle durumlarda ne tür şeyler söylenirdi bilmiyordum.
"Bazen keşke ona açılmasaydım diyorum. Ona açılmadan önce sürekli konuşurduk, bana gülerdi. Ama şimdi, yüzüme bakmıyor. Üstelik başkasına gülüyor."
Elimi kolunun üstüne koydum. "İşe yarar mı bilmiyorum ama konuşmayı denesen olmaz mı?" Bana tedirgince baktı. "Ya da... eğer istersen ben konuşabilirim." Başını olumsuzca salladı. "Şimdi eğer seni sevgilim zannediyorsa hiç konuşmaz. Başka bir şey yapmam lazım. Benim konuşmam lazım ama nerden başlayacağımı bilmiyorum. Ya beni sevmediğini söylerse? Ben ne yaparım o zaman?"
Omuz silktim. "Seni sevmiyorsa o kaybeder. Sen de seni seven insanlara bakmaya başlarsın. Değer göreceğin birileri tarafından sevilmelisin."
Başını sıraya yasladı. "Delireceğim ya."
Sırtına vurdum hafifçe. "Üzülme, sevmiyorsa, seni hak etmiyor demektir. Seni hak eden insanlar çıkar elbet." Başını kaldırdı. "Söylemesi kolay. Gezegen'in de başkasını sevse ve sana yazmayı bıraksa böyle düşünür müsün acaba?"
Kaşlarımı çattım. Bu, olabilirdi değil mi? Ya da olmazdı? Neden olmasındı ki? Benim karşıma çıkacak cesareti olmayabilirdi ama rastgele karşılaştığı bir insana aşık olabilirdi? Olmaz mıydı yoksa?
Ofladım. "Kalk şurdan. Tuvalete gideceğim." Bana döndü. "Şaka yaptım be, seninki başkasına bakmaz. Güzel kızsın neticesinde-"
"Tunç, beni zorlamadan kalk."
Oflayarak kalktı. "Kim bilir ne kurdun kafanda. Vallahi bir daha ağzımı açmayacağım."
Sınıftan çıkıp tuvalete girdim. Bir süre içerde oyalandıktan sonra Gezegen'in benden başka kimseye aşık olamayacağına kendimi inandırdım. Kabinden çıkıp ellerimi yıkadım. O sırada yanımdaki kızın Tunç'un Miray diye bahsettiği kız olduğu anladım. Ellerimi kurulayıp dışarı çıktım.
Arkamdan geldiğini hissetmiştim. "Pişt, turuncu saçlı. Dursana!" diye bağırdı ama aldırmadım. İki saniye sonra kolumdan tutulup çekildiğimde durdum. Beni kendine döndürdü. "Dur dedim, duymadın mı?"
Alayla güldüm. "Dur dedin diye durmam mı gerekiyor?" Kaşlarını kaldırdı. Biraz homurdandıktan sonra kendini toparlayıp bana döndü. Boğazını temizledi. "Tamam, haklısın. Kavga etmek için gelmedim buraya."
Saçımı omzumun üstünden geriye ittirdim. "Zaten benimle kavga etmeye gücün yetmez." Dişlerini sıktığını gördüm. Şu an burda, yanındaki iki kızla üstüme atlasalar muhtemelen ölürdüm ama Tunç'a acı çektirdiği için kıza nazik olmak içimden gelmiyordu. Zira, Tunç bu kız yüzünden sınıfta üzgünce oturuyordu.
Dediğimi duymamış gibi yaptı. "Bir şey soracağım." Bir şey söylemedim, o devam etti. "Hani şu geçen kantinde yanında oturan çocuk-"
"Hmm." dedim kafa sallayarak. Tunç'u tanıdığını çok iyi bilsem de "Tunç'u mu diyorsun?" diye sordum.
"Bilmiyorum, sanırım o." He, yedim ben de.
"Ee," dedim umursamazca. Boğazını temizledi. "Sevgili misiniz?"
Güldüm. "Sana ne?" Kaşlarımı çattım. "Yoksa sevgilimde gözün mü var?" Gözlerini büyüttü. "Yok, hayır. Ben sadece-"
Elimi omzuna koydum. "Sevgilimde gözün olmadığı sürece bana sorun oluşturmazsın. Başka soracağın bir şey yoksa gidiyorum. Tunç bekliyor."
Tırnaklarını avucuna batırıyordu. Gülmekle üzülmek arasında gidip geldim. Tunç'u üzdüğü için onun da üzülmesini istiyordum, bu beni kötü yapar mıydı?
Boğazını temizledi. "Tabi, git." Hafif kızaran gözleriyle baktı. "Size mutluluklar dilerim."
Arkasını dönüp gitti. Miray'ın arkasında duran kızlardan biri karşıma geçti. Bu kız aynı zamanda geçen gün tuvalette kavga ettiğimiz kızdı. Beni süzdükten sonra konuşmaya başladı. "Sen şu sıralar çok göze batar oldun. Hayırdır, baban artık seninle ilgilenmiyor mu? Her teneffüs dışardasın?"
Dişlerimi sıktım. En son isteyeceğim şey şu an başkasıyla babam hakkında konuşmaktı.
Bir adım attım ona doğru. "Sana ne? Hakimiyet alanın daralıyor diye mi bu öfke?"
"Ne?" diye cırladı. Ofladım. "Kuyruğuna basılmış kedi gibi cırlama. Başımı ağrıtıyorsun."
"Ne diyorsun sen be!" deyip üstüme gelmeye başladı. Saçlarıma uzanacağı sırada belime sarılan bir kol tarafından geriye çekildim.
×××
Miray ve Tunç hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yıldızı parlatın!💛
Bölüm nasıldı?
Seviliyorsunuz💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro