*21*
×××
Bu bölüm de senin için dengesiiiiz
İyi Okumalar💜
××××
(Yazıyor...)
Gezegen: Cevap vermek zorunda değilsin.
Yakut: Babam geliyor, kapatmam lazım.
Gezegen: Öyle olsun bakalım
Gezegen: Kendine dikkat et.
Yakut: Sen de.
×××
Telefonu hızla kapatıp çalışma masamdaki dolapların birine koydum ve elime kalemi alıp testime geri döndüm. Bunu her defasında yapmak zorunda kalıyordum çünkü babam odaya girdiğinde beni telefonla görürse, özellikle telefonumu elimden almışken elimde başka bir telefon görürse fena olurdu. Bu yüzden Gezegen'e ulaşımımı sağlayan aletin elimden alınmasını istemiyordum.
Aslında Gezegen beni sevdiğini yazdığında konuyu bir şekilde kapatmayı düşünüyordum ve merdivenlerden gelen ses de buna tuz biber olmuştu. Yalan söylememiştim hiç değilse.
Babamın içeriye girmesini bekledim. 1 saniye... 2 saniye derken yaklaşık birkaç dakika oldu ama ne merdivenlerdeki sesler durulmuştu ne de içeriye giren vardı.
Meraklanarak çalışma masamdan kalktım ve odamdan çıktım. Annemin ve babamın sesi şimdi daha netti. Babamın yükselen sesinden bir tartışma içerisinde olduklarını anlamıştım. Gitmemem daha sağlıklı olabilirdi ama babamın yıkılmayan ve azalmayan bir siniri olduğu için annem açısından endişeleniyordum. Bu yüzden her şeyi göze alarak merdivenlerin başına geldim. Annem ve babam merdivenlerin en aşağısında tartışıyorlardı.
Annem sinirle babamı ittirdi. "Yeter be yeter! Senin bu baskıcı ve mükemmelliyetçi tavrından bıktım! Kızımı ve beni artık rahat bırak! Kızımı asla ama asla başka bir ülkeye okumak için de olsa yollayamazsın!"
Babam sinirle elini duvara vurdu. "Ben kızımın iyiliğini düşünüyorum. Onu yollayacağım okul Avrupa'nın en iyi öğretmen kadrosuna sahip-"
"Yeter!" diye bağırdı annem. "Kızımın iyiliğini senden çok düşünüyorum ben. Sürekli, sanki ben kızımın okumasını istemiyormuşum gibi lanse etmeye çalışıyorsun! Sözde kızının iyiliğini düşünüyorsun ama ona sadece daha fazla yıkım veriyorsun! Bir kere karşına alıp da notundan ya da derslerinden başka bir şeyini sordun mu? Mesela, bugün ne yedin dedin mi hiç? Ya da bir sıkıntın var mı, diye sordun mu? Kızını düşünmek, dershanelere, özel hocalara yollayıp para basmakla olmuyor!"
Babam sinirle annemin üstüne doğru yürüdü. Refleks olarak merdivenlerden bir adım indim. Geldiğimi hala fark etmemişlerdi. Kalbim, ağzımda atıyordu. Anneme bir şey yapmazdı değil mi?
"Ne demek istiyorsun İnci? Ben iyi bir baba değil miyim? Kızımın en iyi yerlere gelebilmesi için yapıyorum her şeyi!"
"Değilsin! İyi bir baba falan değilsin. Sen hatta artık bir baba bile değilsin. Çünkü bir baba kızına böyle yapmaz!" Annem sesini alçaltarak devam etti. "Ben seni tanıyamıyorum artık Güven. Sen, benim deli gibi aşık olduğum adam değilsin. Sen, uğruna babamı karşıma aldığım adam değilsin. Sen... Sen nasıl birisi oldun ya? Nasıl bu kadar kibirli, küstah ve sadece kendini düşünen bir adam olabildin! Ne ara oldun! Ben gerçekten artık sana bakarken başka birini görüyorum."
Babamın gözlerinden ateş sıçradığını gördüm bir an. Gözü dönmüştü. "Bu ne demek İnci!"
Annem, derin bir nefes alıp omuzlarını dikleştirdi. "Ben, çok düşündüm ve artık seninle aynı evi paylaşmak istemiyorum. Boşan-"
Annemin yüzünde patlayan tokatla birlikte gözlerim şaşkınlıkla aralandı ve hızla merdivenleri inip annemin önüne geçtim. "Baba ne yapıyorsun! Delirdin mi?" Babam kolumdan tutup beni kenarıya ittirdi. Tökezlesem de düşmeden durdum.
Babam, annemin kolundan tutup onu sarstı. "Bir daha söyle! Yiyorsa söyle bir daha! Boşanamazsın, o kelimeyi söyletmem!"
Annemle babam tartışırken mutfağın kapısından bakan yardımcımıza doğru koştum. "Nadi abiyi çağır." Kafa sallayıp dışarı çıktı. O da korkmuş gibiydi.
Koşarak tekrar annemin yanın gittim ve babamın kollarından kurtardım. Ağlamamak için kendini sıkıyordu. Babamı ittirdim. "Baba kendine gel. Ne yapıyorsun! Gözün dönmüş senin."
Annem merdivenleri çıkmaya başlayınca beni kenarıya ittirip annemin arkasından koştu. "İnci, şuraya gel!"
Annem, kendi odasına girince babam da arkasından girmişti. Kapı kapanmadan ben de girdim. Bir süre sonra Nadi Amca gelmişti ve babamı zor bela dışarı çıkartmıştı. Onlar çıkınca kapıyı kapattım ve her ihtimale karşı kitledim. Annem yatağın kenarına oturmuş ve donuk bir şekilde yeri izliyordu.
Yavaşça yanına gidip oturdum. Kollarımı ona doladım. "Anneciğim." Sanki ağlamak için ona sarılmamı bekliyormuş gibi gözyaşlarını serbest bıraktı. Onunla beraber ben de ağlamıştım.
Bir süre anne kız ağlaştıktan sonra beraber yatağa girdik ve birbirimize sarılarak uykuyu daldık. Belki bu sefer uyursak geçerdi.
×××
Saçlarımda bir hareketlilik olunca uyuduğum nadir güzel uykudan uyandım. Gözlerimi hafifçe araladım. "Güzellerim benim, sizi çok seviyorum."
Doğrulduğumda saçlarımdaki eli düşmüştü. Şaşkınlıkla benim ve annemin saçlarını okşayan adama baktım. Biraz inceledikten sonra kim olduğunu anlamıştım.
"Dede?" dedim şaşkınlığımı sesime de yansıtarak. Gülümsedi. "Torunum, Yakut'um." Gözlerinde ecı ve pişmanlık dolu bakışlar vardı. Bir de şefkat.
Açık olan kapıya baktım. "Sen... buraya nasıl girdin? Hayır, daha da önemlisi, neden nasıl geldin?"
Seslerimize uyanan annem yavaşça ayıldı ve karşısında gördüğü kişi sayesinde şaşkınlık ve özlem karışımı bir ifadeyle doldu. "Baba?"
Uzun zamandır görmediğim dedem ikimize de bakıp inceledi. "Yanınızda olmadığım zamanlar için özür dilerim. Ama bundan sonra söz veriyorum, ayrılmayacağız."
×××
Okunma sayısına göre az oy geliyor. Geçerken yıldıza basarsanız mutlu olurum.💜
Babasından böyle bir şey bekliyor muydunuz?
Bu boşanma durumu aileyi nasıl etkileyecek?
Boşanabilecekler mi?
Bölümü nasıl buldunuz?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro