Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

*16*

Dünkü bölümün heyecanını ikiye katlayan bir bölüm okumak isteyenleri buraya alalım. Ekranı kaydırma devam edin!👇👇

İyi okumalar!

×××

Yakut: Uyudun mu?

Gezegen: Seninle sadece gece konuşabiliyorken mi?

Gezegen: Tabi ki hayır

Gezegen: Yazmanı bekliyordum

Yakut: Yazacağımı nerden biliyorsun? Ya yazmasaydım?

Gezegen: Çünkü bana alıştın

Yakut: Bir buçuk ayda mı?

Gezegen: Hayır, sana yazdığım ilk zamanlarda da alışmıştın zaten

Yakut: Hadi ya?

Gezegen: Öyle:)

Yakut: Öyle diyorsan :)

Gezegen: Bak, bu da alıştığını gösterir

Gezegen: Bana karşı eski katılığın yok.

Gezegen: Kabuğunu kırdım mı?

Yakut: Kaplumbağa mıyım ben?

Gezegen: Yok, taş kafa falansın

Yakut: Kabuğumu kafanda kırmama ne dersin?

Gezegen: Kıyamazsın ki sen :)

Yakut: Kendine o kadar güvenme ;) Kırarım.

Gezegen: Kır lan, kırılacaksa sen kır

Gezegen: Eyvallah falan yani

Yakut: Tamam cıvıtma

Gezegen: Sıkıldım

Yakut: Alındım biraz

Gezegen: Seninle konuşmaktan değil, sensiz olmaktan

Gezegen: Mesela, seninle şöyle?

Gezegen:

(Görüldü)

Gezegen: Oynamasını biliyor musun?

Yakut: Hayır

Gezegen: Tamam, öğretirim

Yakut: Karşıma çıkacaksın yani

Yakut: Ne zaman?

Gezegen: Kafama göre

Yakut: Demek kafana göre

Yakut: Her zaman kafana göre mi hareket edersin?

Yakut: Ben de mi öyle yapsam?

Yakut: Ne dersin?

Gezegen: Şşt yükselme bi Kızıl ya

Gezegen: İki latife ediyoruz şurda

Yakut: Ben de iki latife etmek istiyorum

Yakut: Yanıma gelene kadar engelini kaldırmayacağım

Yakut: Kafama göre, anlarsın ya :)

Gezegen: Hey, ne engeli? (İletilmedi)

Gezegen: Hadi ya, yine mi? (İletilmedi)

Gezegen: Ciddi misin? (İletilmedi)

Gezegen: Hay ben elimin ağzımın ayarına ya (İletilmedi)

Gezegen: İş başa düştü yine (İletilmedi)

Gezegen: Resmen her konuşma sonunda engel yemeden duramaz oldum (İletilmedi)

Gezegen: Engel arsızıyım artık ben (İletilmedi.)

×××

Kendimi ağlamamak için sıkarken elimi yumruk şekline getirmiştim. Çok öfkeliydim. Babama ve onun katı kurallarına öfkeliydim.

Okulun kapısının önüne geldiğimde duraksadım. Beni bir an olsun dinlemeyen bir adamın neden her dediğini yapmak zorundaydım ki? Nasıl o benim düşüncelerime önem vermiyorsa, ben de vermeyecektim.

Adımlarımı geri çevirdim ve okuldan çıktım. Boylu boyunca yürüdüm. Önüme bir park çıkmıştı. Burda park olduğundan bile bir haberdim. Dünyadan bir haberdim aslında. Okul, ev ve dershaneden başka gördüğüm, gittiğim yer yoktu. Oysa ki, sadece on yedi yaşındaydım. Hayatımın en güzel zamanındaydım. Bir daha geri gelmeyecek bir zamandı ve ben bu yaşım gibi bundan önceki yaşlarımı aynı katı kurallarla yaşamıştım. Yaşım büyüdükçe kurallar da büyümüştü ve artık kurallardan çok sıkılmıştım.

Parka girdim ve bir banka oturdum. Sabah olduğu için hava normalinden daha soğuktu. Giydiğim ince kabana sarıldım. Gözümü kapatıp başımı geriye attım ve soğuğu hissettim. Bugün, bir yıl boyunca sadece bugün, hatta birkaç saat özgür olmak istiyordum. Nasılsa eve adım attığım an prangalar tekrar her yerime takılacaktı.

Ne kadar süre öyle durdum bilmiyorum ama boynumun ağrımaya başladığını hissettiğimde doğruldum ve gözlerimi açtım. Gözlerimi açar açmaz karşımdaki ağacın altındaki gölge dikkatimi çekti. Ayağa kalktım.

Ben ayağa kalkınca gölge hareketlenmişti. Daha sonra o gölge ağacın altından çıktı ve bir insan süileti şeklinde parkın çıkışına ilerledi. Siyah hırkayı yüzünü kapatacak şekilde giymiş olan kişi oydu. Gezegen'di.

Hızlıca ona doğru koştum. "Dur!" Birkaç adım sonra durdu. Aramızda az ama hatrı sayılır bir mesafe vardı. "Gezegen sensin değil mi?"

Ses çıkarmadı. Birkaç adım daha yaklaştım. "Sana birşeyler anlatmak istiyorum. Dinler misin?" Hala aynı yerde durmasını 'evet' olarak kabul ettim ve dün geceden beri olanları anlatmaya başladım.

"Dün, seni engelledikten sonra engelini kaldıracaktım. Bir an sinirlenip engellemiştim. Var olduğunu biliyordum ama seni göremiyordum. Yanıma gelirsin belki diye engellemiştim ama bir süre sonra pişman oldum. Beni seven tek insan olduğun için sana haksızlık ettiğimi düşündüm." Derin bir nefes aldım.

"Birkaç saat sonra engelini kaldırdım ama sabaha karşı dört falandı saat. İçimi bir huzursuzluk kapladı. Mesaj attım ama internetin kapalıydı. Biriyle konuşmaya o an çok ihtiyacım vardı. Ben de seni aradım. Ama telefon çalarken aniden kapım açıldı ve babam içeriye girdi."

Geniş omuzlu cüssesi ben konuştukça kasılıyor gibiydi. Yüzünü o kadar çok merak ediyordum ki, ama ona verdiğim söz gidip yüzüne bakmamı engelliyordu.

"Beni o saatte elimde telefonla görünce çıldırdı. Ama asıl çıldırdığı şey o saatte arayabilecek kimsem olmasıydı. Telefonu zorla aldı. 'Gezegen kim?'diye sordu ama cevap vermedim. Bağırıp çağırıp odadan çıktı. Telefonumu da aldı."

Ofladım. "Böyle işte. Bu yüzden sonrasında bana muhtemelen ulaşamadın. Ama bil ki elimde olmayan şartlar yüzündendi. Tek suçum gereksiz yere engel etmaktı." Ayağımı yere sürttüm. "Özür dilerim."

Bir süre sessiz kaldık. Hareket eder gibi olduğunda gitmesinden korkarak koştum ve arkasından beline sarıldım. Bunu yaparken doğruluğunu ya da yanlışlığını sorgulayacak vaktim olmamıştı. Ama umrumda değildi çünkü yapmak istiyordum. Beni seven birinin varlığına delil olarak sarılmak istiyordum.

Belindeki ellerimi sıkılaştırdım. Vücuduma yayılan huzurla birlikte başımı da sırtına yasladım. Sırtı gerilmişti. Beklenmedik bir atak yaptığım kesindi.

"Sana şu ana kadar belki çok kez kötü davrandım. Hepsi için özür dilerim. Sanırım değerini sana ulaşamadığım birkaç saat içinde anladım. Ayrıca, bana değer verdiğin için, sevdiğin için de teşekkür ederim. Ben de sana değer veriyorum."

Ellerini kolumun üstüne koydu. Kollarımı çözeceğinden korkarak kendimi kastım ama hiçbir şey yapmadı. Gözlerimi kapatarak anın tadını çıkardım.

Ellerini kollarımdan çekti. Daha sonra avucumun içinde bir kağıt hissettim. İstemeye istemeye ellerimi belinden çektim. Bir not yazmıştı. Ayaküstü yazılan bir not olduğu yazının kayması ve çirkinliğinden anlaşılıyordu. Ama o notu dünyanın en güzel yazısıymış gibi okudum.

'Daha sarılmaya devam edeceksen dayanamayacağım ve tüm bu oyunu boşverip sana sarılacağım. O yüzden çantanı al ve sınıfına git. Gitmezsen daha kötüleri de olabilir ama ben senin için en iyisini yapmaya çalışacağım.'

Ofladım. "Tamam, sen dedin diye gideceğim." Son kez beline sarıldım ve sırtına küçük bir öpücük kondurdum. "Okulda görüşürüz." Kollarımı çözdükten sonra az önce oturduğum banka gidip çantamı aldım. Önüme döndüğümde uzun, iri cüsseli Gezegen'imi okula doğru ilerlerken gördüm.

Artık onun var olduğuna inanıyor ve var oluşunu seviyordum... Benim Gezegen'im oluşunu da....

×××

Bölüm nasıldı?

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın! 💜

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro