Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

*15*


İyi Okumalar!💜

×××

Yakut: İyi geceler.

Gezegen: Hey, daha jestim bitmemişti!

Yakut: Ne jesti?

Gezegen: Engel attın ya, kaldırman için sana jest yapmam lazımdı

Gezegen: Ama sen daha ben jest yapmadan engeli kaldırdın.

Yakut: Geri engel?

Gezegen: Şakaydı sadece.

Gezegen: Sen beni çok da şey yapma ya

Gezegen: Takma

Gezegen: Arada böyle kaşınıyorum

Yakut: Sana engel attığımı unutmuştum.

Yakut: Yatmadan önce telefona bakınca aklıma geldi

Yakut: Hiç değilse bi iyi geceler mesajı atayım dedim

Gezegen: Yokluğumu fark etmedin mi bir gün?

Gezegen: Öyle ölmem başkan...

Yakut: Kafamı kaldırdım mı diye sor?

Yakut: Okuldan sonra dershaneye sonra da özel hocanın evine gittim.

Yakut: Gece 10 gibi eve geldim ve  geldikten sonra iki saat ödev yapıp çalıştım.

Yakut: Kendimi bile düşünmeye yeni vaktim oldu

Gezegen: Tamam kızma

Gezegen: Tahmin edebiliyorum ne kadar yorgun olduğunu

Gezegen: Saat on ikiyi geçiyor

Gezegen: Yat uyu, uykunu güzel al

Gezegen: Sonra bütün gün okulda esniyorsun

Yakut: Gerçekten okulda nasıl beni her an görebiliyorsun?

Yakut: Ben de seni görüyor muyum?

Gezegen: Her an görmüyorum tabi ki, sadece teneffüslerde

Gezegen: Bana bazen bakıyorsun ama gözlerin öyle takılmıyor

Gezegen: Sadece geçip gidiyorsun işte

Gezegen: Ben de arkandan öyle mal gibi bakıyorum

Yakut: Bakmak yerine yanıma gelsen?

Gezegen: Söyledim, şimdi değil.

Yakut: Of, tamam

Yakut: Seninle hiç konuşmadık mı gerçekten?

Gezegen: Okulda kimseyle konuştuğun mu var?

Gezegen: Ama sen iyice konu değiştiriyorsun

Gezegen: Kapat telefonunu ve yat uyu

Gezegen: Sabah gözlerini şiş görmek istemiyorum

Yakut: Tamam, iyi geceler

Gezegen: Rüyanda beni gör

Yakut: Seni hiç görmedim?

Gezegen: O halde hayal et

×××

Gezegen'den:

Biyoloji hocamız dersini noktalarken onunla birlikte zil de çalmıştı. Şakaklarımı ovaladım. En kolay anladığım ama buna rağmen beynimi en çok bulandıran ders kesinlikle Biyoloji idi.

"Dışarı geliyor musun?"

Ellerimi şakaklarımdan çekip Cüneyt'e baktım. Sıra arkadaşımdı ama sadece o kadardı. Ara sıra beraber dışarı çıkardık. Onun haricinde samimiyetimiz çok yoktu.

Kafamı olumsuzca salladım. "Yorgunum, sen çık." Kafasını sallayıp sınıftan çıktı. Telefonumu cebimden çıkarttım ve whatsApp'a girip Yakut'un isminin üzerine bastım. En son dün gece aktifti. Yani, benden sonra kimseyle konuşmamıştı. Nedense mutlu olmuştum.

Telefonu cebime atıp sınıftan çıktım. Bugün onu sadece okula girerken görmüştüm. O yüzden özlemiş gibi hissediyordum ve görmek istiyordum.

Yakut'un sınıfına doğru yürüdüm. Sınıflarımız arasında iki sınıf vardı sadece. Bu yüzden kısa sürede sınıfının kapısına varmıştım. Teneffüs olduğu için dikkat çekmezdim, bu yüzden rahatlıkla sınıfa girdim. Zaten ne zaman gelsem başı test kitabına eğik oluyordu ve kimseyi görmüyordu.

Sırasının olduğu yere, cam kenarına baktım ama eşyaları masasında olmasına rağmen kendisi ortalıkta yoktu. Dikkat çekmeden sınıftan çıktım. Muhtemelen kantine inmiştir diye düşünüp kantine inmeye karar vermiştim. Bir kat aşağıya indiğimde öğretmenler kapısını görünce Edebiyat hocamızın beni çağırmış olduğu aklıma geldi. Mecburen öğretmenler odasına doğru ilerledim.

Kapıdan içeri baktım ama yoktu. Bugün, aradığım hiçbir şeyi bulamamamın verdiği sinirle duvar kenarından kapıdan çekildiğimde çaprazımda duvara yaslanmış olan Kızıl'ı gördüm. Elinde bir test kitabı vardı ve kalemiyle kitabı karalarken aynı zamanda koridora da bakıyordu. Muhtemelen bir soruda takılmıştı ve bir hocayı bekliyordu. Bir ayağını duvara diğerini de yere yaslamıştı. Yerde duran ayağını sürekli titreştirir halde tutması soruyu bir an önce çözmek istemesinden kaynaklanıyordu.

Onun bu çocuksu haline gülümseyip ona doğru ilerledim. Tek isteğim yüzünü biraz daha yakından görmekti.

Yanına yaklaştıkça hızlanmaya başlayan kalbim bana orda ne haltların dönüp durduğunu sorgulatıyordu. Biraz daha sakin olamaz mıydı?

Tam önüne geldiğim sırada içimi kavuran özlemle başımı ona çevirdim. O sırada Yakut, oflayarak ayağını duvardan çekip öne atılmıştı. O, önüne benim çıkabileceğimi hesap edemezken ben de onun önüme atlayacağını hesap edememiştim.

Ayağımın üstüne bastığı için adımlarımın aniden durmasına sebep oldu ve dengemi kaybetmemi sağladı. Hem onu hem de kendimi düşürmemek adına elimi beline sardım ve kendimi ters yöne ittirdim. Kaleminin ve test kitabının ne ara yere düştüğünü görmemiştim bile. Çünkü şu anki durumumuz hayallerimin çok üstündeydi.

Ben onu tutmak için elimi beline sarmıştım ve denge kurabilmek için sırtını duvara yaslamıştım. Düşeceğini düşünerek bir yere tutunma ihtiyacı hissetmiş olmalıydı ki iki omzumun üstünden hırkamın yakalarını kavramış sıkıca tutuyordu. Tüm bu dengesizliğe sebep olan ayağımın üstündeki ayağı, ağırlıktan çok uzaktı. Korkudan kapanan gözleri sımsıkıydı ve... dip dibeydik. Şimdiye kadar ona değil dokunmak,  bu kadar uzun süre bakamamıştım bile.

Olayın şokunu üzerinden ilk atan ben olmuştum ama o kadar şaşkındım ki ağzımı açamıyordum. Sadece iki santim ötemde gözlerini sımsıkı kapatan Kızıl'a bakıyordum ve üzerimdeki heyecanı atmaya çalışıyordum.

Çarpıştığımızı görmeyen biri bu durumu kesinlikle yanlış anlayabilirdi. Artı olarak öğretmenler odasının önündeydik. Bu sene okulu önemsemediğim için kimin, hakkımda ne düşüneceği önemli değildi ama Yakut, babasının da oluşturmuş olduğu bir profille mükemmel bir öğrenciydi. Onun adına leke gelmesini kaldıramazdım.

"Ayağın..." dedim en sonunda sesimin yerini bulunca, "Üzerimden kaldıracak mısın?" Gözlerini biraz gevşettikten sonra ilk defa bu kadar yakından görebildiğim mavi gözlerini araladı. Nefesimi tutma ihtiyacı hissettim.

Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. "Sen kimsin?" Güldüm. "Bilmem. Sen kimsin? Beni üzerine çektin."

Gözleri şaşkınlıkla araladı. Maviliklerine doya doya baktım. "Ben mi?" Gözlerimle omuzumdaki ellerini işaret ettim. Farkına vardıktan sonra ellerini çekti. Ayağımın üstünden de ayağını çekerek iyice duvara yapıştı. Ayakkabılarının topukları duvara yaslanmıştı. Belindeki elimi çekip duvardan uzaklaşmasını sağladım. Yere düşen kitabını ve kalemini alıp Yakut'a uzattım.

"İsmin ne?" Kitabını elimden aldı. "Yakut." dedi düz bir sesle. Önümden geçti. Biraz ilerledikten sonra durup arkasını döndü. Ağzını birkaç defa araladıktan sonra sordu. "Senin ismin ne?"

Bir elimi keyifle cebime koydum. "Taylan." Kafasını sallayıp önüne döndü ve koridordan çıkıp merdivenlere yöneldi. Arkasından uzun bir süre geçtiği yollara baktım. Resmen tanışmış mıydık şimdi?

×××

Bölüm nasıldı????

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro