Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

*1*

Hepiniz Hoşgeldiniz!♡

Not: Yorumlarda kendi kitabının ya da başkasının kitabının reklamını yapanlar engellenecektir. Kimsenin kitabı sizin reklam panonuz değildir!

&&&

"Sen benim kızımsın! Nasıl ikinci olabilirsin!"

Babamın sert tutumuna karşı yutkunarak gözlerimi kapattım. Hep böyle mi olacaktı? Her zaman yaptığı ve söylediği sözler bir öncekilerinden daha mı çok yaralayacaktı beni? Öyleyse yorulmuştum, çok yorulmuştum.

"Baba..." diye mırıldandım sözlerimin fikrini değiştirmeyeceğini bilerek. "Ben... gerçekten çok çalışmıştım. Bildiğim tüm soruları da yaptım. Özür dilerim."

Salonda bir ileri bir geri yürüdü seri adımlarla. "Demek ki daha çok bilmen gerekiyormuş değil mi?" Adımlarını durdurup bana baktı. "En son gelen matematik öğretmeni güzel anlatmadı mı yoksa? Hemen başka bir tane bakmalıyım." Telefonunu çıkarttı cebinden. Koltuktan kalkıp önüne dikildim. Gözünü telefonundan kaldırıp bana baktı. Gözlerim dolmaya yüz tutuyordu.

"Hayır, en son gelen matematik hocasında sorun yoktu. Sadece ondan önce de gelen üç farklı dersin üç farklı hocasının hepsinin ardı ardına gelmesinde sıkıntı vardı. Ben de insanım. Bir günde farklı farklı derslerden ders alınca bunalıyorum, yoruluyorum. Okul, dershane, özel ders... Bilgiler karışıyor. Dinlenmeye vaktim yok. Artık beni biraz rahat bırak, dinleneyim. Gerçekten çok yoruldum." diye mırıldandım. Babamın bitmek bilmeyen ve gözünü karartan hırsından çok yorulmuştum. Asla doymayışından yorulmuştum.

Babam, elindeki telefonu koltuğa fırlattı. Telefon koltuğa hızla çarptıktan sonra yuvarlanarak gürültüyle parkeye düştü. Gözünü bir saniye bile olsun benden ayırmamıştı.

"Yoruldun, yoruldun ha? Öyle mi? Senin yorulmaya şansın var mı? Yok. Seni dinledim, bir gün matematik dersini iptal ettim, ertesi denemelerde hemen ikinciliğe düşmüşsün. Senin ikinci olma şansın yok, sen benim kızımsan birinci olmak zorundasın! Yorulmaya vaktin yok, birinciliği kaptırmamak için yorulacağına daha çok çalışmalısın!"

Bir adım öne attım sakince. Başımı daha çok dikleştirip cesaretimi toplamaya çalıştım. "Ya, artık senin kızın olmak istemiyorsam?" dedim kendimden emin bir şekilde. Bu kadar özgüvenli oluşum beni bile korkutmuştu.

Kaşlarını çattı, bana yaklaştı. "Ne dedin?" diye sordu daha da katılaştırdığı sesiyle. "Bir daha söyle!"

Sesimi yükselttim. "Ya artık kızın olmazsam? Hem o zaman birinci olma zorunluluğum da kalmaz!" Cümlemin sonunu yarım yamalak duydum. Çünkü, babamın yanağıma geçirdiği okkalı tokat son kelimelerimi yutmamı sağlamıştı. Gözümde biriken yaşlar yanağımdan aşağıya doğru süzüldü. Dişlerimi sıktım. Canımın acısına bin kat da ruhumun acısı eklenmişti.

"O kelimelerin bir daha ağzından çıktığını duymayacağım! Çantanı al ve derhal okuluna git. Okuldan sonra dershaneye gideceksin, sonra da eve gelip denemede hata yaptığın matematik konularını hocanla tekrar edeceksin! Bir daha da ikinci oluşunu görmek istemiyorum!" Babamın sert ve itiraz istemeyen sesi içimdeki öfkeyi dindirmek yerine daha çok harlıyordu.

Yüzüne bakmadan arkamı dönüp ilerledim ve kapının kenarında duran çantamı omzuma asarak evden çıktım. Şoförümüz Nadi Amca kapıda bekliyordu. Yüzüne bakmadan arabanın arka koltuğuna oturdum. Çünkü yüzüne bakarsam ağladığımı anlardı ve babama sinirlenirdi. Sinirlenince bir şey yapacağından değildi ama işte üzülmesini istemiyordum. Okul, dershane ve ev üçlüsünde bana eşlik eden iyi bir yol arkadaşıydı.

Benden sonra ön koltuğa oturdu. "Okula mı kızım?" diye sordu. Başımı salladım. Bu hallerimi garipsememiş olması normaldi. Çünkü zaten çoğu zaman babama sinirlendiğim ve moralim bozuk olduğunda konuşmazdım. Ne tesadüf ki çoğu zaman babama sinirlenirdim. Asla ama asla ikinci olmamı kabul edemiyordu. Bir kere bu 12. sınıfın ilk denemesiydi. Zaten 12. sınıfa başlayalı ne kadar olmuştu ki? Toplasan bir ay bile olmamıştır.

Okulumun önünde durunca indim ve güvenlikten geçip hızlıca binaya yürüdüm. Dersin başlamasına yarım saatten fazla vardı ve bu yüzden okul boş sayılırdı. Muhtemelen yanağım kızarmıştı ve gözlerim dolmuştu. Kimsenin bana acıyarak bakmasını istemiyordum.

Tuvalete girdim ve tüm kabinlerin boş olduğunu gördükten sonra bir tanesine girdim. Klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum ve içimi boşaltırcasına seslice ağladım. Bıraksalar sabaha kadar ağlardım ama tuvaletin kapısı açılınca susmak zorunda kaldım. Gözyaşlarımı silmeye çalıştım ama pek faydası olmamıştı. Kabinden çıktım ve tuvalete giren kişiyle göz göze gelmeden orayı terk ettim.

Sınıfıma gidip en arka sıraya oturdum. Her zaman burda tek başıma otururdum. Çünkü en önde ve göz önünde olmak istemiyordum. Zaten babamın bu delice hırsı yüzünden insanlar benim de onun gibi olduğumu düşünüyordu ve konuşmuyorlardı bile.

"Yakut?"

Başımı çantamdan kaldırıp kapıya çevirdim. Edebiyat hocam gelmişti. Bu okulda babamın tarafında olmayan tek hoca diyebilirdim. Diğerleri yaptığım her hareketi ya müdüre ya da babama bildiriyordu.

"Hocam?" dedim gözlerimi silerken. "Bir şey mi oldu?" Bana doğru adımladı. "Tuvaletten bir hışımla çıktın. Önümden geçtin ama beni görmedin. İyi misin?"

Yanımda ayakta durunca bir yana, pencereye doğru kaydım ve ona yer açtım. "İyiyim." dedim ağlamamak için çaba gösterirken. Aynı zamanda saçlarımla yüzümü kapatmaya çalışıyordum. Yanıma oturduktan sonra çenemi tutup kaldırdı ve babamın vurduğu yanağımdaki saçlarımı kenarıya çekti. Dudakları hafifçe aralandı. "Bu... ne oldu böyle?"

Cevap vermedim. Sinirlendiğini hissediyordum. Kaşlarını kaldırdı. "Bunu, baban yapmış olamaz değil mi?" Babamla aramızdaki sorunu anlattığım tek insandı Sevil Hocam. O yüzden tahmin yürütmesi zor olmamış olması gerekti.

Dudağımı dişledim ve başımı salladım. Yaşlar kendiliğinden tekrar akmaya başlamıştı. "Güzelim benim." diyerek beni kendine çekti ve sarıldı. Bir süre ağladım. Sonra geri çekilip yüzüme baktı. "Baban sert ve despot bir insan ama sana daha önce hiç vurmamıştı. Yanlış bilmiyorum değil mi?"

Kafamı salladım. Çatallanan sesimle konuştum. "Daha önce vurmamıştı çünkü daha önce ikinci olmamıştım."

"İkinci oldun diye mi? Bu nasıl bir şey ya! Aklım almıyor!" diye söylendi. Sınıfa birkaç kişi girmeye başlayınca yanağımdaki ıslaklığı eliyle sildi. "Çaresini bulmaya çalışacağım. Sen, üzülme lütfen. Konuşmak istersen yanıma çekinmeden gel. Dinlerim."

"Teşekkür ederim." dedim gülümseye çalışarak. Sevil hocam sınıftan çıktıktan sonra üzerimdeki bakışlara aldırmadan matematik test kitabımı çıkarttım ve en son dershaneden mi yoksa özel dersten mi verilen ödev olduğunu anımsayamadan çözmeye başladım.

×××

"Geldik kızım."

Camdan dışarıya baktım. Evimin önüne çoktan gelmiştik. Nadi amcaya hafifçe gülümsedim. "Dalmışım, pardon. Sana iyi günler." Arabadan indikten sonra eve doğru yürüdüm ve istemeye istemeye zile bastım. Evin yardımcılarından biri kapıyı açınca ona selam verip içeriye girdim. Annem, beni görünce ayaklandı. Gülümseyerek yanıma geldi ve sarıldı. "Hoş geldin kızım." Ben de ona kollarımı doladım. "Hoş buldum anneciğim."

"Ek derste hocanın verdiği testleri çözdün mü okulda?" Babamın sert ve otoriter sesini duyunca annemden ayrıldım ve ona döndüm. Annemin itiraz içeren sesini duydum.

"Ne dersi ya? Aç mısın kızım? Hazırlayayım mı hemen bir şeyler. Yorulmuşsundur."

Annemin yanağını öptüm. "Aç değilim, sağ ol. Odama çıkıyorum." Merdivenlere yöneldim. "Birazdan Matematik hocan gelecek. Telefonunu odama bırak ve ders için hazırlık yap!"

Dişlerimi sıkarak merdivenleri hızlıca çıktım ve kendimi odama attım. Çantamı kapının kenarına koyduktan sonra yatağın içine girdim ve kafamı yastığa yaslayıp ağlamaya başladım.

Kesik kesik ağlamaları telefonumun bildirim sesi böldü. Yaşlarımı yastığıma sürdükten sonra okul eteğimin cebinden telefonumu çıkarttım. Görüşüm netleştikten sonra da açtım. WhatsApp'tan mesaj gelmişti. Hayret ettim. Hiç arkadaşım olmadığı için kimse kolay kolay mesaj atmazdı. Kayıtlı olmayan bir numaradan gelen bir ise dikkatimi daha çok çekmişti. Mesajı açtım.

053****: İyi ve güzel kadınların kaderi hep bu herhalde: ağlamak?

×××

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro