2.Bölüm : Sil Gözyaşlarını
( Yağız ile ilk karşılaşmanın ardından gelen tarif edilmez duygular ve daha da karmaşıklaşan aile sorunları .. )
Sevgili Günlük ;
Bugün , hiç alışkanlığım olmamasına rağmen bir şeyler karalamak geçti içimden . Belki de anlatacak kimsem olmadığı için yazıyorum bu sözleri . Neyse Dün karşılaştığım o yakışıklı çocuk , benim aklımı başımdan aldı . Havalı tipleri sevmezdim ama bu başka türlü bir şey . Onu görür görmez ateşimin çıktığını hissettim..
Kulaklarımın kızardığını , rengimin tümden attığını tahmin etmek zor değil muhtemelen . Yanına hiç gidemedim bile . Hem Gitseydim de muhtemelen ağzımı açıp bir şey diyemezdim . Hem fazlasıyla utanıyor , hem de heyecanlanıyordum . Zaten çok kısa bir süre içinde arabasıyla yanımdan geçti gitti . Belki de beni görmedi bile ..
Zeynep yeni başladığı günlüğüne bunları yazmıştı . Yıllarca günlüğün ne kadar saçma bir şey olduğunu savunmasına rağmen , şimdi yalnızlığını sadece bu satırlarla paylaşabiliyordu . Hemen altına da şu cümleyi yazdı ;
'' Ne kaplumbağa kadar uzun yaşamak isterim , ne de kelebek kadar kısa . Ancak kaplumbağa kadar sabırlı ve kararlı , Kelebek kadar renkli ve özgür olmak isterim.. ''
7.5.1999
Artık her günü , belki bir daha görebilirim umuduyla , o çocuğu tekrar aramakla geçiyordu .
Bir gün .. Bir hafta .. Bir Ay ..
Tabi bu dönemde kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyor ve çevresinde değişen bir şey olmamasına rağmen etrafa gülücükler saçıyordu . Bu durumu kimseyle paylaşmaması ona içten içe bir haz da vermiyor değildi . Geceleri rüyalarında bile , gördüğü o çocuk ile el ele yürüyor , pamuk şeker yiyor ve uzun uzun sarılıyorlardı ..
Yine bir gün , uzun zamandır giymediği en sevdiği kırmızı elbisesini giymişti . Makyajını fazla abartmadan yaptı. İnce topuklu ayakkabısını giydi . Aynada kendisine baktığında sokağa böyle çıkmanın ne kadar komik olacağını düşünse de , kendisini fark ettirebilmenin tek yolunun bu olduğuna karar verdi . Hem başka ne yapabilirdi ki . O kadar güzel bulmuyordu kendini . Lüks marka elbiseleri de yoktu . Onu görebilmek umuduyla evden çıktı ..
'' Dar ve çamurlu yollarda , bu topuklularla yürümek ne kadar da zormuş . '' diye düşündü . Ancak buna değeceğine emindi . İşveli edasıyla yürümeye devam ederken , kapılarının önünde ona bakan kadınların imrenmesini , erkeklerin iç çekişlerini göz ucuyla süzüyor ve bu ona haz veriyordu .
Çocuğun bulunduğu semte girdiğinde heyecanı gittikçe artmıştı . En iyisi , evinin bulunduğu sokağa , yakın bir kafede oturmak olduğuna karar verdi .Kafe'nin adı bir acayipti . İçindekiler de öyle . Zaten Zeynep'in de fazla parası da yoktu yanında . Evden çıkarken bunu düşünmemişti ..
CAFE LE BON
Siyah yelekli , uzun boylu , düzgün diksiyonu olan , genç garson hafifçe eğilerek ;
'' Hoş geldiniz Hanımefendi . Ne arzu edersiniz . '' dedi . Zeynep'in aklı , yolun karşısında olduğu için soruya bir kaç saniye geç de olsa cevap verebildi . '' Bir fincan sütlü kahve lütfen '' Sesi boğuk ve cılız çıkmıştı. Garson siparişi getirmek için gittiğinde , Zeynep önce parasının yetip yetmeyeceğini anlamak için menüye baktı . Neyse ki o kadar parası vardı . Ardından etrafını süzmeye başladı . Semtin bu kısmı , daha zengin ve sosyetik insanların olduğu yerdi . Çok yaşlı kadınların bile kendisinden daha çok makyaj yapıp , estetikli olduğu bariz belli olan vücutlarını görünce buna daha çok emin oldu . .
Kahvesinden bir kaç yudum almıştı ki , uzaktan babasına benzettiği bir adamı ve onun yanında da bir kadını gördü. Bu çok kısa bir zaman sürmüş , Zeynep tam emin olamamıştı . Ancak yine de kahvesi soğuyana ve hava kararana kadar bunu düşündü . Acaba İstanbul'a gelmelerinin sebebi o malum olay mıydı ? yoksa babasının bir planı mıydı ?
Hava kararmış ve Zeynep üşümeye başlamıştı . Hesabı ödedikten sonra dönüş yoluna geçti . Buraya gelirken ki neşesi kaybolmuş , içini o her zaman ki boğucu hüzün kaplamıştı . Eve de gitmek gelmiyordu içinden . Uzun uzun ve yavaşça , ayağının topuğuna vuran ayakkabıya da lanet ederek yürüdü . Tam o esnada hoşlandığı çocuğun arabasını fark etti . Birden her şeyi unutup , ona doğru hızlandı . Yaklaştıkça kalbi küt küt atmaya başladı . Yanına geldiğinde , arabanın yan koltuğunda genç ve güzel bir kızın oturduğunu , beraber kahkahalarla güldüklerini fark etti . Dünyası başına yıkılmıştı . Bu gün yaşadığı ikinci şoktu bu . O geceyi yorganın altında hüngür hüngür ağlayarak geçirdi ..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro