Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5 ➸ To Defeat Deb!

ZAYN

Merak ve heyecan içinde odama girip sandalyeme oturdum ve masanın üstündeki bilgisayarı açtım.Bu elimdeki zarf, Debroah'ın parti davetiydi. Peki ya bu CD? Zarfın içindekini çıkarıp bilgisayara taktım. Fakat ekran bir türlü açılmıyordu. Tekrar tekrar denedim. O kadar hızlı hareket ediyordum ki, neden panik yaptığımı bilmiyordum bile. Bilgisayar bozulacak bugünü bulmuştu, gerçekten sinirlenmemek elde değil. Dün çalışan bilgisayarın bugün bozulmasının tek sebebi canavar kılıklı bir kardeşten başkası olamazdı.

"Mike! Hemen buraya gel!"

Birkaç dakika bekledikten sonra odamın kapısı açıldı.

"Ne oldu abi?"

"Bu bilgisayarı sen mi bozdun?"

Önce cevap vermedi, kafasını eğdi.

"Ben sadece oyun oynamak istemiştim."

"Sonra?"

"Sonra bilmediğim yere bastığım için kapandı bende sana söyleyemedim."

Ayağa kalktım ve ceketimi giyinip zarfı elime aldım.

"Bir daha sakın benim eşyalarıma dokunma! Hatta odama bile girme, duydun mu?"

"Seni anneme söyleyeceğim! Bana bağırmaya hakkın yok."

Şaşkınlıkla gözlerim açılırken, küçücük ayaklarının üzerinde yükselip bana diklenmesine gülümsedim.

"Bu konu aramızda kalsın o zaman, ufaklık. Ben dışarı çıkıyorum. Sende uslu dur."

Ceketimi düzeltip koşar adım evden çıktım. CDnin içinde ne olduğunu görmeden rahat etmeyecektim. Belki de hiçbir şey yoktur veya boştur, önemsizdir hatta Debroah'ın can sıkıntısından yaptığı basit bir oyundur. Ne diye bu kadar abartıyorum mi? Neden izlemek için bu kadar can atıyorum? Sonunda yine ya sinirlenecektim veya hayal kırıklığına uğrayacaktım.

Hızlı hızlı yürürken en yakınımda oturan Niall'ın evine gidip izlemeyi düşündüm. Başka türlü bekleyemezdim.

"Pardon bakar mısın?"

Arkamdan gelen sese doğru dönmemle üç tane adam bana doğru koştu ve bir tanesi yumruk atarak beni yere devirdi. Diğeri elimdeki zarfı ve cüzdanı almaya çalınırken bende ayağa kalkıyordum. Adamı engellemeye çalışırken onlar vakit kaybetmeden koşmaya başladı. Kahretsin, bir bu eksikti!

İçi boş olan cüzdanımı yerden alırken adamlara sağlam küfürler geçiriyordum. Acıyan kolumu ovarak Niall'ın evine ilerlerken aklıma telefonum geldi ve çıkarıp kontrol ettiğimde ekranının kırılmış olduğunu gördüm. Babam evire çevire dövecekti beni.

Beni ilk gören kapıyı açan Niall oldu. Hemen içeri geçmemi söylerken

''Zayn ne oldu lan sana?'' dedi Louis biraz şaşkınlıkta.

Liam arkama birkaç yastık atarken karşımdaki aynadan yüzüme baktım. Gözümün altı biraz morarmıştı, dudağım kanıyordu ve üstüm başım dağılmıştı.

''Gelirken birileri saldırdı. Debroah yaptırdı kesin.'' dedim Niall buz torbası uzatırken.

''Yuh amına koyim, sende artık abartma. Seni dövdürüp eline ne geçecek?'' dedi Harry.

Louis onun kafasına vurdu.

''Bu ara sana fazla vurdum herhalde. Maziyi hatırlasana! Abisi ve arkadaşlarına bize dövdürüp hunharca gülen Deb'ti!''

Harry başının arkasını ovarken ofladı. ''Unuttum ben onu, pardon.''

''Ama şu an bunu yapmasının bir amacı yok. Artık daha sinsi ve zalim planlar yapıyor gibi.'' dedi Liam.

''Bende bunun Deb'in işi olduğunu sanmıyorum.'' dedi Niall bana cips kasesi verirken.

Birkaç parçayı ağzıma attım.

''Dolabımda bir CD bulmuştum. Benim bilgisayarım bozulunca burada izlerim demiştim ama beni döven adamlar onu da aldı.''

Birden bir sessizlik oluştu.

''Bu Deb'in işi.'' dedi Liam.

''Ne yapacağız?'' dedim ona bakarken.

Tavsiyelerine en güvendiğim insan Liam'dı. Bir kere yaş grubumuza göre olgundu, mantıklı kararlar alır ve olaylara objektif yaklaşırdı.

''Konu Debroah olunca ne düşündüğünü kestiremiyorum ama aklımda iki şey var.'' dedi düşünerek. Parmağının birini havaya kaldırdı. ''Bir; ya biri onun senin kullanabileceğin bir açığını buldu, sana da göstermek istedi ama Deb bunu öğrendi ve seni engellemek istedi. İki,'' Diğer parmağını da kaldırdı. ''CDyi koyan Deb'ti ve şimdi alan da Deb. Sırf seni delirtmek ve dengeni bozmak istiyor.''

Niall ıslık çaldı.

''Bence Deb'i abartıyoruz.'' dedi Harry. ''Daha önce olanlar abisinin popüleritesi ve gücünden kaynaklıydı, azıcıkta bizim pısırıklığımız. Ama şimdi dengeler değişti.''

''Mantıklı konuşma, sana yakışmıyor.'' dedi Louis.

''Ne derseniz diyin; bence bu Deb'in işi değil. Bir kere o gösteri kızı, asla arkadan vurmayı sevmez. Zayn'e böyle bir şey yapacak olsa tanık ister.''

Harry'nin Deb'i savunmasına her ne kadar sinirlenmiş ve alınmış olsam da sesimi alaylı tutmaya dikkat ettim.

''Sen ne düşünüyorsun Dedektif Styles?''

Arkasına yaslanıp gülümsedi.

''Oturup bekler gibi yaparken sıradaki hamlenin düşünelim.''

''Ne hamlesi?''

''Cidden o partiye barış elçileri gibi gitmeyeceğiz değil mi?'' dedi saçını düzeltirken. ''Yıkalım orayı. Patron kim gösterelim.''

Sırttım.

''Bir planın var değil mi?''

Harry'de benim gibi sırıtırken Louis onun üstüne atladı.

''İşte benim Kıvırcığım!''

Harry, Louis'i gülerek iterken bana baktı.

''Bana davetli listesini bul ve oturup zaferinin tadını çıkar patron.''

''Bu zevki sana tek başına yaşatmam Harry.'' dedim keyifle.

''O zaman,'' dedi Niall ve elini ortaya doğru uzattı. ''Birimiz hepimiz, hepimizi Deb'i yıkmak için!''

Gülerek ellerimizi elinin üzerine yerleştirdik ve hep bir ağızdan bağırdık.

''Deb'i yıkmak için!''

*

Lauren ile birlikte, önümüzde duran rengarenk ışıklarla aydınlanmış eve doğru yürüyorduk. Etrafımızda partiye davetli olan bir çok insan vardı ve en sakini neredeyse bizdik.

Bahçeye girdiğimizde, gülümseyerek elimi Lauren'a uzattım. O da aynı ifadeyle beklemeden elimi tuttu.

Bahçedeki güvenlikçilere davetiyeleri gösterdikten sonra içeri girdik ve tanıdık yüzler görüş açıma girmişti bile.

"Bu kadar kişinin geleceğini düşünmemiştim." dedi Lauren.

"Bende." Mırıldandıktan sonra kendimize göre boş bir yer aramaya çalışıyordum. Fakat Debroah'ın durdurmasıyla son buldu.

Yüzü çok mutsuz, sinirli ve hiç olmadığı kadar öfekli görünüyordu.

"Siz..." diye geveledi cümlesini. Belli etmemeye çalışarak kafasını iki yana salladı ve asık suratını mutlu gibi göstermeye çalıştı. Sahte olduğu o kadar belliydi ki, bir şeylerin döndüğünü hissetmiştim. Bu kadar özenerek düzenlediği bir partide, neden böylesine öfkeli olduğuna anlam veremiyordum. Ama bunun bizi etkilemesine izin veremezdim.

"Ne olduğu Deb? Yoksa bizi bekleniyor muydun?" diyerek güldüm.

"Hayır. Sadece...Herneyse geçin lütfen."

Zoraki tavırlarına devam ederek bizi masaların olduğu yere yönlendirdi.

Elimi nazikçe Lauren'ın beline doladım ve arkamızda kalan Debroah'a bakarak gülümsedim.

İçimdeki intikam duygusu bir türlü sönmüyordu. Bir şeyler yapıp onu sinirlendirmek istiyordum. Ki öyle de oldu. Önce Lauren'ın belindeki elime, sonra bana baktı. O bakışı tanıyordum. Durmayacaktı, yine bir şekilde bizi devirmeye çalışacaktı ama bilmediği bir şey vardı ki, bizi artık yıkamazdı.

Yuvarlak masanın etrafında yerleşip gelen içkiden bir yudum aldım. Gözlerim etrafı tarıyor ve arkadaşlarımı görmek istiyordum.

Lauren yakın olduğu birkaç arkadaşı ile sohbete dalmışken, sırtıma bir el dokundu.

"Deb sizi gördüğünden beri odasından çıkmıyor, dostum. Ne yaptınız siz böyle?" dedi Louis gülümseyerek.

"Bu kadar havalı olacağımızı ben bile düşünmemiştim."

Her şey güzeldi, fakat tek bir şey vardı ki Debroah gerçekten ortalarda gözükmüyordu. Bir yanım huzursuz olsa da, bir yanım parti ortamını ve eğlenmeyi daha çekici buluyordu. Belki de Debroah gerçekten uzlaşmak istiyordu.

Uzun bir sohbetin ardından, tüm dikkatimiz, salonun ortasonda duran Debroah'a döndü.

İnsanlara seslenmişti. Elinde ufak bir alet tutuyordu. Tuttuğum bardağı masaya bıraktım ve bende onu dinlemeye başladım.

"Umarım keyfiniz yerindedir, sizi böldüğüm için üzgünüm fakat bu güzel geceyi güzel bitirmek istedim."

Kendine olan güveni ile güçlü bir şekilde gülümsedi ve gözleri beni buldu.

Arkasında kalan beyaz duvardan bir yansıma gözüktü. Bilgisayara bağlı bir şeyler yapıyordu fakat ne olduğunu anlamamıştım.

Ve o an, açtığı video, hayatım boyunca bana yapılan, unutmayacağım en büyük kötülük olmuştu.

Gözlerimiz tekrar kesişirken tam önümde durdu. Gözleri parlıyordu, çenesi tatmin olmuş şekilde kalkmıştı ve zaferle gülümsüyordu.

"İşte bu bakışlar," dedi gülerek. "Hayatına tekrar hoşgeldin Zayn."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro