4 ➸ Team Debroah
"Acil olan ne Deb? Ne konuşacağız?"
Uzun süre Justin'in yüzüne baktım. Bunu nasıl söyleyebilirdim ki...Yutkundum, gözlerine baktım, tekrar yutkundum.
"Lauren ben olmuş, biliyorsun."
"Evet?"
İstemeden parmaklarımla oynamaya başladım. Çok gergindim. Aklım hala Zayn ile yaşadığım tartışmadaydı. Gözümün içine baka baka Lauren'ı öptü, bana inat olsun diye. Ama bilmiyorlar ki ben asla pes etmek, ben asla yenilmem.
"Lauren ve Zayn birlikteler, bunu da biliyorsun."
"Evet, biliyorum Deb. Artık lafı dolandırma, ne diyeceksen de."
"Zayn eskisi gibi değil. Bana kafa tutabiliyor, bana. Kontrolden çıktılar. Her hareketleri özgüvenli. Lauren ise benim yerime geçtiğini sanıp ortalarda geziyor. Nerden geldiklerini hatırlamak zorundalar."
"Ne yapacağız?" dedi Justin ve yanıma oturdu.
"Senin şu video...Bize yardım edebilir?"
Justin sinirle ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.
"İyice saçmaladın. Asıl kontrolü kaybeden sensin. O videonun ortaya çıkması ne demek biliyor musun sen? Sakın öyle bir şeyi aklından geçirme!"
Bende ayağa kalkıp karşısında dikildim. "Neyi yapmayayım ya neyi? Eskiden koridorda yürürken herkes bana bakardı. Lauren ise benim yerime geçtiğini sanıp ortalarda geziyor. Kazanmaya geldim, kaybediyorum. O aptal Louis de, Lauren da gerekiyorsa o beş tane ezik de o okuldan defolup gidene kadar ne gerekiyorsa yapacağım. İster yanımda durursun, ister durmazsın. Senin kararın."
"Bıktım artık senin şu aptal hırslarından. Her zaman her istediğini elde edemezsin."
"Ben ederim, anlıyor musun? Ben ederim! Ben Debroah Rosenrot'um!'' Bende ayağa fırladım ve parmağımı ona doğru salladım. ''Şimdi o videoyu veriyor musun, vermiyor musun?"
Kaslı kollarını kavuşturdu ve tepemden bana baktı. "Vermiyorum. Sende şımarıklığı bırak artık. Hırsın seni daha da batıracak."
"Ben-" Tam karşılık verirken kapı birden açıldı, babam bana kızgın bir şekilde bakıyordu.
"Debroah? Sen nasıl abine sesini yükseltirsin? Yakışıyor mu sana?"
"Özür dilerim baba." deyip başımı eğdim.
"Bu terbiyesizliğini,'' Justin'e bir bakış attı. ''terbiyesizliğinizi unutmayacağım. Şimdi ikiniz de aşağı inin yemek vakti."
Önden ben, arkamdan Justin sakince kapıdan çıktık ve babamı takip ettik.
🌹
Justin ile yaşadığım boktan tartışma ve babamın azarından sonra direkt olarak odama çıkmıştım ve eski planlarımı yazdığım defteri çıkarıp masanın başına oturmuştum.
Zayn ve diğerleri (buna Lauren'i de dahil etmiştim) beklediğimden daha fazla güçlenmişlerdi. Müttefiklerim olmadan onları yenmem zordu ve en önemli müttefikim Justin Rosenrot bana sırtını dönmüştü. Gerçi abim eninde sonunda ne dersem yapardı. Okulda gözlemlediğim kadarıyla tüm takımlarımızın arası bozuktu. Ama ortak paydada yüzme takımı ve basketbol takımı, futbol takımından (Zayn!) nefret ediyordu.
1.Basketbol Takımı ve Yüzme Takımı'nı barıştırıp yanına al.
Kalemimi dişlerken bunun kolay olacağını fark ettim. Birinin kaptani eskiden benden hoşlanan Kevin Raven'dı, diğerinin ki de abim takım kaptanıyken yardımcısı olan Fred Green'di. İkisini barıştırmak için biraz cilve ve tatlı dil yeterdi.
2.Okul Başkanlığı!
Okul Başkanı olmaktan nefret ederdim çünkü pis bir işti yine de bu yıl Lauren aday olacağı için aday olacaktım. Aklı olan beni seçerdi.
Arkama yaslandım ve sırıttım.
Debroah şimdi geri dönmüştü.
ZAYN
Yemekhanede Niall'ın yaptığı şakalara gülerken yankılanan tek sesin bize ait olması garipti; Kevin'ın takımı ya da Fred'in takımı yoktu.
"Amigo takımı yok." dedi Lauren yanımdan. Sesindeki kıskançlık beni şaşırtmamıştı.
"Diğerleri de yok." dedim etrafa tekrar bakarken.
O sırada yemekhanenin içine bir uğultu hakim oldu. Yüzme takımı ve basketbol takımı aynı anda içeri girmişti. Kaptanları Kevin ve Fred yan yana durmuş ve etrafa gülücükler saçan Debroah'ı omuzlanışlardı
"Hadi canım." dedi Harry hayretle.
Hepimiz ağzımız beş karış açık onlara bakıyorduk. Debroah alkışlar ve tezahüratlar arasında bir masanın üzerine bırakıldı.
"Çok sevgili okul arkadaşlarım!" dedi Debroah keyifle. "Gördüğünüz üzere takımlar arasındaki küslüğü gidermeye çalışıyorum. O yüzden salı akşamı evimde bir parti veriyorum. Partiye davetli olanlar için dolaplarına birer zarf bırakacağım."
Kahverengi gözleri bizim masamıza döndü. "Kimse ben davetli olmayacağım diye düşünmesin lütfen. O talihli kişiler herkes olabilir."
Masanın üzerindeki yumruklarımı sıktım.
"Ve bir şey daha gelecek ay olacak okul başkanlığı seçimlerine bende adayım."
"Olmaz." dedi Liam alay ve öfkeyle. "Sadece iki aday kabul ediliyor ve adaylarımız Lauren ve Kevin."
"Ben çekildim Payne." dedi Kevin. "Bay Murchen'de Deb'i kabul etti. Seçim kampanyası bugünden itibaren başladı."
Lauren yanımda kaskatı kesildikten sonra sandalyesini geri itti ve öfkeyle elini masaya vurdu. Bileğini tuttum ve bende ayağa kalktım.
"İyi olan kazansın o zaman Rosenrot." dedim.
Deb gülümsedi. "Bu klişe laf ile gelme Malik, en iyi sen bilirsin; ben hep kazanırım."
Debroah, kendine yakışan şeytani gülüşü ile dönüp giderken daha şimdiden bütün masayı gerginlik kaplamıştı. Louis ile bakışırken Lauren aniden sandalyeyi çekti ve ayağa kalktı. Dikkatimi ona çevirdim, o ise çantasını alıp hızlı hızlı ilerlemeye başladı. Bende hemen arkasından kalkıp onu yakalamaya çalıştım.
"Lauren, bekle!"
Arkasına bile bakmadan koşuyordu. Debroah'tan nefret ediyorum, ondan gerçekten nefret ediyorum.
Lauren'a yetişip kolunu tuttum ve kendime çevirdim. Yeşil gözleri ıslanmış bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu.
"Aday oldu. Bilerek yaptı." dedi sinirle.
"Sakin ol, bak hem kazanamaz. Nasıl kazansın ki? Kaç zamandır insanlar bizi biliyor, tanıyor."
"Anlamıyorsun, anlamıyorsun Zayn. Elimdeki her şeyi almaya çalışıyor. Başardı da. Şimdi kolumu bırak, yanlız kalmak istiyorum."
Bir eliyle saçlarını arkaya attı, ben ise elimi gevşeterek arkasından gidişini izledim. O uzaklaşana kadar kımıldamadım.
Debroah nasıl bir kötüdür ki yaptığı her şey olay oluyor, insanlara zarar veriyordu...
Derin bir nefes aldım ve yapacaklarımı düşündüm.
"Çok üzülme Zayn."
Sinirle arkamı döndüm ve onun kötü suratı ile karşılaştım."Yine ne var?"
O sahte gülümsemesiyle konuşmaya başladı.
"Partiye gelmenizi çok istiyorum. Hepimizin güzel bir gece geçirmeye ihtiyacı var değil mi?"
"Ne saçmalıyorsun sen?''
"Hiç. Hiçbir şey."
Bir saniye bile gülümsemeyi bırakmadan, yanımdan ayrıldı. Sinirden ellerimi sıkarak yürümeye başladım. Debroah'ı öldürmek istiyorum. "Zayn antrenmana gidiyoruz, geliyor musun?" dedi Niall yanıma gelerek.
Kafamı salladım. "Siz gidin, kitaplarımı toplayıp geliyorum." diye cevap verdim.
Aklımda bin tane şey vardı. Lise hayatımın ilk senelerini bana zehir eden kız, hiçbir şey olmamış gibi çıkıp geliyor, bir de üstüne tekrar beni yıkmaya çalışıyordu. Bir yandan hoşlandığım Lauren, hırsı yüzünden hep kaybediyordu, kendini hep Debroah ile kıyaslıyordu ve bu beni sıkıyordu.
Önce sınıfa uğrayıp çantamı aldım, sonra da fazla kitapları bırakmak için dolabıma ilerledim. Anahtarla kilidi açarken beyaz bir zarf yere düştü. Eğilip zarfı aldım ve içini açtım. İçinde bir CD vardı. Şaşırmıştım, ve hemen izlemek istiyordum. CDyi çantama atıp işlerimi halletim. Antrenmana gitmeyecektim çünkü CDnin içinde ne var çok merak ediyordum.
DEBROAH
"Bak bu sefer çok ileri gittik, tamam mı? Abartıyorsun. Senin yüzünden bende yanacağım."
"Neden korkuyorsun Justin? Korkması gereken Lauren."
Abim bahçede dört dönerken ben kazandığım zaferle gülümsüyordum. Benin yerime geçmek istemeyi, sahip olduklarıma sahip olmayı istemeyi, ve beni taklit edip sahtekar davranmanın bedelini Lauren ödeyecekti.
"Belki de. Ama sen rahat ol. Lauren koşarak bu okuldan kaçacak. Herkeste okulun gerçek sahibi kimmiş hatırlayacak."
Çantasını omzuna atıp okul çıkışına ilerleyen Zayn'e bakıp sırıttım. O küçük beyni ile beni alt edeceğini sanıyordu demek.
"İyi seyirler Zayn."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro