15 ➸ Party And Secret
Odama girer girmez kendimi sırt üstü yatağa attım ve hızlı hızlı soluklandım. Debroah ile öpüştüğüme inanamıyorum. Sanki o an içimden başka biri çıkmıştı. Onu tutkuyla öperken içimde oluşan öfkeye, kine ve aynı zamanda rahatlığa anlam veremiyordum.
Bu saçmalıktı.
Kendime çok kızıyordum. Benliğime zıt bir şey yapmıştım. Nefret ediyorum ben o kızdan. Nefret. Nefret. Nefret.
Sinirli birkaç nefes aldıktan sonra doğruldum ve başımı ellerimin arasına aldım. Aslında neden kızdığımı bilmiyordum. Biriyle öpüşmüştüm sadece, savaşa falan girmemiştim. Fakat sorun şu ki, o birinin şeytanı bile mağlup edecek derecede yılan bir kız olmasıydı. Ve ben bunu kendime yediremiyordum.
Oflayarak kalktım ve üstümü değiştirip mutfağa girdim. Bir şeyler atıştırırken somurtmadan edemiyordum. Çünkü kendi içimle konuşurken bile itiraf etmek istemediğim şeyler düşünüyordum.
Debroah'ı öpmek çok hoşuma gitmişti.
Nasıl olabilir bu ya. Ben nefret ediyorum ondan.
Söylenmeyi bırakıp yemeğimi yemeye başladım. Bir yandan da youtubedan bir video açıp merakla yerken zamanın geçtiğini unutmuştum. Arka arkaya bir sürü şey izlerken birden ekran kapandı. Sonra Harry'den gelen aramayı görünce gözlerimi devirerek telefonu açtım.
"Efedim?"
"Naber başkan?"
"Beni mi özledin Harry.."
"Evet, aşkımı ilan etmek için aradım."
"Siktir ordan." dedim gülerek.
"Partiyi ne zaman veriyoruz?"
"Ne partisi lan?"
"Yuh. Okulun başkanı oldun! Ülke seçimlerini kazanmış gibi bir şeysin. Kutlamayacak mıyız?"
"Bilmiyorum ki..Kutlayalım mı?"
"Sen salaksın.."
"Aslında haftasonu da ev boştu. Fırsatım varken yapsak güzel olur. Ama nasıl ayarlayacağız?"
"Evi çocuklarla hallederiz, sen kimleri çağıracağını ayarla."
"Bizim sınıfı?"
"Herkesi mi? Debroah ve abisi gelmez herhalde."
"Neden? Onunla aynı sınıftayız, ayıramam doğru olmaz."
Bana salak olduğumu defalarca kez söyleyip biraz daha saydırdıktan sonra telefonu kapattı. Omuz silkip tostumu yemeye devam ettim.
✨
"Lan doğum günü mü kutluyoruz? O balonlar ne?!" dedi Liam Harry'e doğru bağırarak.
"Karışma benim işime!"
Onlar didişirken yiyecekleri tabaklara boşalttım ve tek tek dizdim. Yanımda ise Louis vardı ve içkileri ayarlıyordu. Onunla barışmıştım, tabiiki de. Çocukluk arkadaşımı saçma sapan sebepten dolayı kaybetmek istemiyordum. O benim kardeşimdi.
Canı sıkkın gibi duruyordu, onun tanıyordum, bugün biraz soğuk tavırları vardı. Benimle alakalı olduğunu sanmıyordum ama elimi sırtına koyup varlığımı hissettirdim. "İyi misin?" Öyle dalmış ki, sesimi çok geç duydu.
"İyiyim."
İçkileri alıp yiyeceklerin yanına koyarken arkasından gittim. "Sorun mu var? İyi gözükmüyorsun?"
"Hayır yok.." dedi buz gibi bir sesle. "Sınavlara çalıştım dün, uyuyamadım sadece."
"Anladım." dedim başımı sallayarak. Onu orada bırakırken dikkatimi hala salonun köşesinde balonlarla uğraşan Harry'e verdim. Ben biliyorum ona yapacağımı. Yerden bir tane balon aldım ve sessiz sessiz, hiç belli etmeden dibine girdim. Daldığı için beni fark etmemişti. Ve anide balonu patlatınca yerinden sıçrayıp küfürü bastı.
Kahkaha atıp onun korkmuş halini izledim bir süre. "Komik mi lan?"
"Komik.." dedim gülmeye devam ederek.
Sonra karşılıklı küfürleşmeyi bitirdikten sonra odama çıktım üstümü değiştirmek için. On on beş dakika içinde hemen kısa bir duş aldım. Çıktıktan sonra parfümümü bolca boynuma ve vücuduma sıktım. Kot pantolonumu ve tişörtümü de giydikten sonra bir süre saçımı şekillendirmekle uğraştım. Niye bu kadar önemsiyorum anlamadım, zaten çok havalı bir çocuğum ben.
Aşağı indiğimde çocuklarla biraz oyaladık. Sınıftakiler birer birer gelmeye başlamıştı sonunda. Harry kendini Dj sanıp müziğe atlamış ve hafif tempolu şeyler çalıyordu. Ağzıma birkaç cips alıp etrafa bakındım.
Louis dikkatimi çekti. Somurtarak oturuyordu. Bir şeyi vardı ama, neyse.
"Zayn,"
Koluma dokunan eli hissedince arkamı döndüm. Lauren gelmişti. Ama partiye gider gibi giyinmemiş, günlük kıyafeti vardı üstünde.
"Evet?"
"Vaktin varsa konuşabilir miyiz? Birkaç şey deyip gideceğim."
Başımı salladım ve bahçeye çıktık. "Seni dinliyorum." dedim ona yaklaşarak.
Gözleri doldu ve başını eğdi. "Senden özür dilemeye geldim." Yutkundu ve devam etti. "Sana ihanet etmedim, o video, yani Justin ile ilişkim çok önceydi..Ama yine de o kadar insanın içinde benim yüzümden utandın. Sana özür borçluyum." gözünden akan birkaç damla yaşı silip devam etti. "Videoya çektiğini bilmiyordum. Nereden bilebilirim ki? Ama emin ol, benim de gururum çok kırıldı." dedi ve burnunu çekti. Ağlaması daha da şiddetlendi. Açıkçası üzülmüştüm, doğru söylüyor olduğuna inanmak istedim. Çünkü bir kadın için bunu açıklamak zor olmalıydı. Parmağımla göz yaşlarını silip yüzüne doğru eğildim. "Açıklamak zorunda değilsin, geçmiş geçmişte kaldı."
"Ama beni, öyle hatırlamanı istemem."
"Hatırlamıyorum zaten." dedim gülümseyerek.
Gülümsemeye çalıştı ama kırgın olduğu çok belliydi. "Her neyse, gideyim ben, size iyi eğlenceler." Arkasını dönecekken bileğinden tuttum.
"Kal." dedim aniden.
"Ne?"
"Kal lütfen, bütün sınıf geliyor, geçmişe takılı kalmak istemiyorum. Kimse ile aramda sorun olsun da istemiyorum..Hep birlikte eğlenelim, lütfen Lauren."
Derin bir nefes bıraktı ve kararsızlıkla bana baktı. Onu kendime çekip sarıldım. Ne de olsa onunla aylarımı geçirmiştim, gerçekten iyi bir kızdı. O da kollarını bana sararken birden karşıya baktım ve bahçemden içeri giren bir çift şeytan bakışlarla göz göze geldim.
Yavaşça Lauren'den ayrıldığımda Debroah da yanımıza ulaşmıştı zaten. Ciddi bir yüz ifadesiyle ikimizi süzdü.
Ben de onu süzdüm.
Şey, güzel olmuş.
Saçlarından ve elbisesinden alamadım gözlerimi. Değişik olmuş ama.
Lauren'a uzun uzun baktıktan sonra bir şeyler ima etmek istediğini anlamıştım bu yüzden kendime gelip yutkundum ve devreye girdim.
"Hoşgeldin Deb."
"Pek hoşbulmadım." dedi Lauren'a bakmaya devam ederek. Derin bir nefes bırakırken Lauren gitmek için arkasını döndü ama hemen engel oldum.
"Hayır. Lütfen." dedim ve onu içeri girmesi için elimle yönlendirdim. O içeri girerken biz Deb ile yalnız kalmıştık. "Nereden çıktı şimdi bu?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Ne nereden çıktı?"
Göz devirdi.
"Bu bizim sınıfımızın partisi Deb. Herkesin huzurlu ve iyi olmasını istiyorum."
"Pollyanna olmaya mı karar verdin?" dedi sahte bir şekilde gülümseyerek.
"Hayır. Kazandığım seçimi kutlamaya karar verdim." dedim nispet yaparcasına gülümseyerek.
Bozulan suratını görmek zevk vermişti ama, herneyse.
Kolumu ona uzattım. Anlamsızca bana baktı. "Etik bir seçim oldu, ikimizin de kutlanmaya ihtiyacı var. Birlikte girelim içeri." dedim.
Emin olmayarak ona uzattığım koluma baktı. Sonunda yumuşamış bir halde koluma girdi. Elimin üstündeki parmakları buz gibi soğuktu ve hafif titriyordu. Neden?
Sorarcasına yüzüne baktığımda karşıya bakıyordu. Omuz silkip birlikte içeri girdik. Yani şey, garip bir şekilde çift gibi duruyorduk. Ayrıca okulda öpüştüğümüzden beri ikimizde asla bu konu konuşmamıştık. Ne konuşabilirdik ki? Beni ilk öpen oydu, ne gibi bir açıklaması olabilirdi..
"Justin gelmedi?" dedim ona dönerek.
"Beni almaya gelecek." dedi.
Parti başlamış ve herkes yiyip içiyordu. Harry pistte saçma sapan hareketler yaparken elimi alnımı yaslayıp onu izledim. Gerizekalı.
Kendime bir içki alıp Liam ve Louis ile kenarda sohbet ediyorduk. Güzel gidiyordu ve yoğun sınavlardan sonra eğlenmek herkese iyi gelmişti. İçkimi dikip masaya koyduğumda gözlerim Debroah'ı aradı. Sonra önüme döndüm. "Partnerini mi arıyorsun?" diye sordu Liam imayla. Gözlerimi devirip Louis'e baktım. O sanki bugün burada değildi. Nesi var bu çocuğun?
"Bana bak, gayet de yakıştınız."
"Liam!"
"Ne? O da boş değil sanki." dedi uzakta duran Deb'i göstererek.
"Liam. Boş yapma." dedim ve omuzuna yumrukla vurup arkamı döndüm.
Birkaç bardak daha içki içtikten sonra Debroah'ı sonunda bulmuş ve yanına gitmiştim. "Eğleniyor musun?" diye sordum gülümseyerek. Sınıftan yakın olduğu birkaç kişi ile sohbet ediyordu.
"İdare eder." dedi bilmişçe.
Onun bu tavrını seviyordum. Gözlerimizin içine bakıp güldük ikimizde. Sonra bu saçmalığı fark edip kendime geldim, o da anlamış olacak ki silkildi ve etrafa bakındı. "Ben, içki alacağım." dedi ve hemen yanımdan kaçtı.
Ben de ortalıkta dolaşmaya devam ettim. Herkes iyi kötü eğleniyordu ama ben böyle ortamlardan hiç hoşlanmam, yapmam gerektiğini bildiğim için yapmıştım. Koltuklardan birine oturup içkimi içerken telefonda gezinmeye başladım. Benim partimdi ama herkes benden çok eğleniyordu.
"Ben gidiyorum artık Zayn."
Yanıma gelen Lauren'ı gördükten sonra ayağa kalktım. "Bir şey mi oldu?"
"Hayır, saat geç oldu sadece. Gitsem iyi olur."
"Peki. Teşekkür ederim geldiğin için."
Onu kapıya kadar uğurladıktan sonra mutfağa gidip iki shot attım. Başkanım ben artık.
Beni ezikleyen kızların hepsi şimdi beni yiyecek gibi bakıyordu. Bu benim ve arkadaşlarımın başarısıydı. Derslerimizi çok çalıştık, kendimiz için de öyle. Birkaç yıl içinde değişmiş ve fazla ateşli olmuştuk. Zamanımda kırılan gururum şimdi muhteşem bir özgüvenle bana geri dönüyordu.
Loş ışıklardan kestirememiştim ama ilerde bir şey görüyordum. Louis ve Deb sinirle bir şey konuşarak merdivenlerden çıktılar.
Garip bir öfke ve merakla peşlerinden gittim. Çarptığım insanlardan özür dilerken anidan kızlardan biri beni tuttu.
"Zayn, seçimi kazandığın için tebrik ederiz." dedi neşeyle.
"Evet, biz seni tutuyorduk zaten." dedi yanındaki.
"Öyle mi? Teşekkürler."
"Seçimden sonra yaptıracağın şeyleri konuşuyorlardı okulda, sen-"
Onları dinlemiyordum ama ayıp olmasın diye de gitmiyordum. Gözüm sürekli yukardaki kata kayıyordu. O ikisi ne konuşabilirdi?
"Bir konuşma yapacağım zaten kızlar."
"Ortam mı var?!" dedi Harry koşarak buraya gelip. Ona kaş göz iması yaparak yanlarından ayrıldım ve hemen yukarı çıktım. Ses yoktu.
Odalardan birinde olduklarını düşünerek ses çıkarmadan bakmaya başladım. Ama kardeşimin odasının kapısı açıktı ve konuşmalarını duyunca saklanıp dinlemeye başladım.
"Saçma sapan şeyler konuşma Louis!" dedi Deb bağırarak.
Aşağıdan gelen müzik sesi duymamı engelliyordu ama yine de denedim. Louis de Deb'e bağırdı.
"Zayn'den bir şey saklanmasından nefret ediyorum." dedi Louis.
"Aptal fikirlerini kendine sakla. Bunu konuşmanın ne yeri ne de sırası tamam mı? Kaç yıllık şeyi neden şimdi açıyorsun?" Debroah'ın lafı beni görünce sona ermişti. Dayanamamış ve odaya girmiştim.
"Ne oluyor burada?" diye sordum. İkisi de şaşkınlıkla bana baktı.
"Şey, biz,"
"Siz ne Deb?"
"Hiç işte. Louis seni bir daha üzmemem için boş boş tehditler savuruyor. Ne kadar iyi arkadaşların var!" Onun bu yapay gülmesine inanmamıştım. Louis ise hiçbir şey demeden yanımdan geçip gitti.
Onunla sonra konuşacaktım. Salak değildim, tabii ki bir şeyler olduğunu anlamıştım. Ama Deb sanki bir şey olmamış gibi karşıma geçti. Konuşmadan uzun süre bakıştık. Yüzlerimiz çok yakındı, hayır, ben aynı sahneyi tekrar izlemek istemiyorum. Ama..O benim dudaklarıma öyle bakarken ona dayanmak çok zordu.
"Gerçekten kafanın karışmasını gerektirecek bir şey konuşmadık. Eski şeyler sadece.." dedi dudaklarımın üstüne fısıldayarak. Nefes almayı unutmuştum sanki, heyecandan dudaklarım kurumuş ve onun elbisesindeki dekoliteye bakıyordum sürekli.
Aramızdaki mesafe gitgide kapanırken sıcaklığın arttığının farkındaydım ama hiçbir şey yapmadım. O ellerini omuzlarıma koyduğunda refeks olarak ben de ellerimi beline sardım. Sırtı açık elbisesinden teninin sıcaklığı hissediliyordu.
"Deb.."
"Bir şey söyleme," dedi nefes nefese ve dudaklarıma yapıştı.
****
irwinslotus ortalıkta olmadığı için bölümün tamamı sexorzaynn tarafından yazılmıştır.
lütfen oy ve yorumları yüksek tutalım arkadaşlar, hiçbir zaman bunun peşinde olmadık ama emeğimizin karşılığını istiyoruz sadece.
teşekkürler, kendinize iyi bakın.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro