1 ➸ The Devil Come Back
Lise bir insanın kişiliğinin oturduğu yerdir. Hayatınızın geri kalanını lise belirler, kim ne derse desin bu böyledir.
Bradford lisesinin, Onur Duvarı'nda en az bir Malik vardır. Okulun ilk mezunlarından olan dedem Amir Malik 1962 yılının Onur seçilmiş. Leeds'in takımını yenmeleri ve Londra'da düzenlenecek bir maça çıkma hakkını okuluna kazandıran 3 gol atmış. Duvar boyunca ilerlerseniz 1988 yılına geldiğinizde babamı görebilirsiniz. Bir metre doksan altı santümlik boyunun hakkını vererek lakabı Dev. Basket takımı ile nerdeyse tüm maçları kazanmışlar. Babamın resminin yanında annem ve halamın resimleride var. Kimya alanında bir proje yapmışlar. Ve 2017 yılın hâlâ boş çünkü ben henüz mezun olmadım.
"Tamam, tamam bu kadar yeter çocuklar."
Koç Tomlinson hepimizin pestilinin çıktığını anladığı an antremanı bıraktı. Çimlerin üstüne yığıldığımda bacaklarımı hissetmiyordum. Liam yanımda inlerken Louis yalpaladı ve onun üstüne devrildi.
"Koçtan nefret ediyorum." dedi Liam onu iterken.
"Dostum, adam baban." dedi Niall çantasından bir donut çıkarırken.
Louis zorla omuz silkti. "Harry geliyor." dedi birazdan.
Harry kıvırcık saçlarını dalgalandırarak koşarak bize yaklaştı. Ellerini dizlerinin üstüne koydu ve eğilip nefeslenmeye başladı.
"Ço-çocuklar- Ayh." dedi yere çökerken.
"Ah kıvırcığım ölüyor!" Niall dramatikçe Harry'nin üstüne atladı. Bu çocuğun dramatikliği beni öldürüyordu.
"Niall bir dur. Çocuklar büyük bir haber aldım."
"Bu çocuk kızların soyunma odasında fazla takılıyor bakın ben size diyim." Louis, Harry ile dalga geçerken Harry'nin yanakları kızardı.
Harry grubun geri kalanının aksine herhangi bir takımda değildi. Tribünde oturur ve maçta bizi ölümüne desteklerdi. Harry spor salonunu sadece kızların soyunma odasını dikizleme amacıyla kullanırdı. Tabii bütün dedikodularada erişirdi. Hangi kız hangimizden hoşlanıyor? Daha önce hiç aynı kızı becerdiğimiz olmuş muydu? Kulağa iğrenç geliyor ama seks hayatımızı beraber paylaşmıyorduk.
"Zayn duydun mu, Debroah geri dünüyormuş."
Louis'in gözümün önünde sallanan elinden çok sesi beni kendime getirdi.
"Ne?" dedim emin olmak için.
"Rosenrotlar geri dönüyormuş adamım." dedi Harry.
Siktir ya.
🌹
-Flashback-
''Zayn Malik!''
Kendimi kapağını henüz yeni açtığım okul dolabımın içine gömmek ve demir kapağı sıkı sıkı kapayarak saklanmak istedim. Bana seslenen sese karşılık olarak cevap vermek yerine hiçbir şey yapmadan dikilmeye devam ettim. Yanı başımdaki Niall'ın yüksek sesle yutkunduğunu duysam da endişemi bastırmaya çalıştım.
''Debroah ve klonları geliyor.'' diye fısıldadı Niall. ''Ne yaptın yine?''
''Hiçbir şey!'' diye mırıldandım. ''Ödevini bile yaptım!''
Niall bakışlarını yere diktiğinde geldiğini anladım.
''Merhaba ezikler.'' dediğinde dolap kapağımı kapayıp ona döndüm. Tatlı yüzünde iğrelti duran şeytani gülümsemesiyle bize bakıyordu.
İkimizde cevap vermedik.
Debroah bana birkaç adım yaklaştığında yüz yüzeydik. Omuzlarının üzerinden abisi Justin ve takım arkadaşları bizi izliyordu. Elsa'da oradaydı. Merakla başını eğmiş ve yeşil gözleri ile bizi izliyordu.
''Elsa'ya mı bakıyorsun Zayn?'' dedi birden bire Debroah. İrkilerek ona döndüğümde kahverengi gözlerindeki parıltı artmıştı. ''Hey Els! Ezik sana bakıyor ama göremiyor sanırım böyle gelsene.''
Son sınıfların ve okulun en güzeli belki de şehrin en güzel kızı Elsa Adams yavaşça bize yaklaştı. Elsa ve Debroah'ın Justin dolayısıyla arkadaş olduğunu biliyordum.
''Merhaba.'' dedi Elsa kibarca.
Dilim tutulmuştu.
''Demek beni izliyordun.''
Ses tonun aniden değişmiş ve Deb'inkine benzer bir hale bürünmüştü. Yutkundum ve konuşmak için ağzımı açtım.
''Ha-hayır. B-b-ben-''
Debroah, ona dönerek benim sözümü kesti. ''Elsa bence Zayn seninle baloda nasıl görüneceğini merak ediyor. Yoksa neden sen elbiseni seçerken seni izlesin ki?''
Yemin ederim nefesim kesildi. Sadece Elsa'yı ve birkaç arkadaşını elbise alırken görmüştüm ve durup birkaç saniye ona bakmıştım ama Debroah'ın bunu nasıl öğrendiğini ve onu bu şekilde yorumluyor oluşu beni hayrete düşürmüştü.
Elsa önce şaşkınlıkla bana baktı sonra kahkaha attı.
''Ay zavallım.'' dedi acıyan bir şekilde. ''Sen,'' dedi ve beni sertçe geri itti. ''Benimle ilgili hayal bile kuramazsın, beni anladın mı? Sen kendini kim sanıyorsun?''
Bağırmasıyla bakışlarımı yere diktim ve karolara bakmaya devam ettim.
''Lütfen Elsa, onunla böyle konuşma.'' dedi Debroah. Yavaşça ona baktığımda o keyifli suratına tekme atmak istedim. ''Ezikler Kralı da olsa, bir kral.''
Elsa öfkeli ifadesi yerine Debroah gibi kibir ve alayla bana baktı.
''O zaman krala bir taç verelim.'' dedi ve Debroah'ın klonlarından birinin elindeki büyük McDonald's bardağındaki kolayı kafamdan aşağı döktü.
🌹
Lise hayatımın ilk iki yılı pek parlak geçmemişti. Matematikte iyidim, gözlük kullanıyordum, diş tellerim vardı yakın arkadaşlarımdan ikisi beden eğitim ve kimya öğretmenlerinin çocuklarıydı. Diğer ikisinden biri bankacının, diğeride hırdavatçının oğullarıydı. Kısacası klişe filmlerdeki inek çocuktum. Eziyet gören bir inek çocuk varsa eziyet eden bir aptalda vardır.
Justin Rosenrot ise son sınıftı. Babamdan sonra tanıdığım en iri kişi olabilirdi. Kaşından, sol yanağına inen bir iz vardı. Kaşları çattıken korkutucuydu. Bir keresinde Harry'i gömleğinden spor salonuna asmıştı. Liam'ın burnunu kırmıştı, Niall'ı altı saat boyunca temizlik dolabında çıplak bir şekilde tutmuştu. Bana saçlarımı kazımama sebep olacak şekilde bir saç kesimi armağan etmişti. Ama en çok Louis'den nefret ederdi. Çünkü Justin'in kız kardeşinin kalbini kırmıştı.
Debroah Rosenrot şeytanın bedene bürünmüş hali olamayacak kadar güzeldi. Büyük çikolata kahverengisi gözler, pürüzsüz ten, siyah saçlar, küçük bir burun, kırmızı dudaklar...Ama beyni tamamen şeytaniydi. Sürekli abisinin yanında olurdu. Çoğu zaman abisinin yaptıkları onun başının altından çıkardı. Nasıl oldu da Louis'den hoşlandı bilmiyorum ama bize yaptıkları için Louis ondan nefret ediyordu.
Ve Louis bir plan yaptı.
Bahar Partisi'ne Deb'i davet etti. Her şeyin harikaydı. Deb sürekli gülümsüyor ve Louis'e sarılıyordu. Sahneye çıkıp tüm okulun önünde Louis'e ne kadar aşık olduğunu itiraf etti. Louis'e çıkma teklifi etti. Louis sadece güldü ve onun kadar kaşar birini kimsenin sevemeyeceğini, insanlarla dalga geçerek kendi kusurlarını kapatacak kadar zavallı olduğunu, bir kalpsiz olduğun ve yalnız kalacağını söyledi. Justin o gece Louis'i dövemeden hepimiz sıvıştık.
2 hafta sonra anne ve babaları boşandı ve Deb annesi ve ağabeyi ile Almanya'ya taşındı. Daha sonra her şey iyiye gitti. Önce tellerim çıktı, sonra gözlüklere gerek kalmadı. Çocuklarla beraber vücut geliştirmeye başladık. Takıma girdiğimiz zaman çoktan popülerdik.
Ayağa kalktım ve eğilip yerden kaskımı aldım. "Çocuklar biz iki yıl önceki çocuklar değilsek, Justin ve Deb'de iki yıl önceki şeytanlar değildir."
"Haklısın Malik."
Tam karşıma baktım. Kahverengi gözleri ışıltıyla bana bakıyor, kırmızı rujlu dudakları hafifçe kıvrılmış Debroah bana bakıyordu.
"Artık şeytan değilim," dedi bana yaklaşırken.
"İntikam için kana susamış bir tanrıçayım." dedi yanımdan geçip gitmeden önce.
🌻🌹🌻🌹🌻🌹🌻
| The First Year |
|The Last Year|
MERHABA TEKRAR VE TEKRAR! BİRKAÇ GÜN ÖNCE DEB'S GAME'İ YAYIMLADIĞIMDA CİDDEN BEĞENDİNİZİ FARK ETMİŞTİM VE sexorjustin ile BİR ŞEYLER YAZMAK İSTİYORDUK BU YÜZDEN DEB'S GAME'İ SEÇTİK!!
*alkış efektleri*
VE İLK ÜÇ BÖLÜM NEREDEYSE HAZIR!
*alkış efektleri x3*
HADİ ŞİMDİ OYUN BAŞLASIN DİYORUZ!
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro