Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

bölüm sekiz, küçük kaşık

selamssss
dün sizi kandırdım ama bugün şirin mi şirin bir bölümle karşınızdayım

öhöm
stres atmak için bir texting yazmaya başladım, profilimden bulabilirsiniz
tam eğlencelik bir hikaye
ismi deceived boys
bence bi göz atınn

bölüme gelirsek
geçiş bölümü ama çok şirin
yeni bölüm için oy sınırımız da 70

ayrıca hikaye larrystylinson etiketinde 28. olmuş PUHAHAHAHAHA çoook teşekkürler <3

bu bölümden sonra her şey yeni bir çığır alacak
takipte kalınnn



Harry ertesi sabah saat on bire doğru gözlerini açtığında yılbaşı sabahı uyandığı yatakta, yine aynı şekilde çırılçıplak yatıyordu. Farklı olan, bu sefer başı Louis'nin boyun girintisinde, sol eli ise onun göğsünde, göğsünü boydan boya kaplayan dövmenin hemen altındaydı. Zihni tam olarak ayılana kadar kafasını kaldırmadı. Louis'nin boynuna ve görebildiği kadarıyla sakallı çenesine bakıyor, burnuna dolan misket limonu aromalı kokuyu içine çekiyordu. Louis'nin yüzünü tam olarak görme isteğine karşı gelemez hale gelince biraz geri çekildi, bakışları yüzüne çıkınca Louis'nin de uyanık olduğunu fark etti.

"Günaydın." dedi, başka ne diyebileceğini bilemediğinden. Louis kafasını eğip ona baktı, bir yandan da Harry'nin belindeki elinin baş parmağı hafif hafif bulunduğu yeri okşuyordu. "Günaydın." Bir süre boyunca konuşmadan öylece yattılar, sonra Harry "Duşa girmem lazım." diye sızlanmaya başladı. Kendini pis hissediyordu ama gerçekten çok üşeniyordu. Louis bunu duymaya alışık olduğundan gülümsedi. "Öyleyse, hadi, seni temizleyelim."

Harry bunu daha farklı algılamış ve birlikte duşa kabine girdiklerinde heyecanlanmıştı ama Louis gerçekten de dediğini yaptı. Harry'i oturttu, önce şampuanla kendi saçlarını köpürttü, sonra da Harry'nin. Sonra duş jeliyle kendini temizledi, ardından da Harry'yi. Bunu hep yaptıklarını, yani Louis'nin Harry'i her seksten sonra yıkadığını düşününce Harry sırıtmadan edemedi, Louis ile evli olmak, böyle bebek gibi bakılmak anlamına mı geliyordu?

Harry, yüzünde sebepsiz bir gülümseme ve ıslak saçlarıyla bornozunun içinde dikilirken Louis beline bir havlu sarmış, ıslak saçlarını başka bir havluyla kurulayarak odaya girdi. "Gidip çocukları alsak iyi olacak." dedi. Harry onu kafasını aşağı yukarı sallayarak onaylayıp kendini bornozuyla yatağa atmaya kalkışınca Louis çatılmış kaşlarla onu bileğinden yakaladı. "Hey hey," dedi, "Önce saçlarını kurutman lazım." Harry mızmızlanmak için ağzını açtığında, "Harold, hasta oluyorsun." dedi Louis. Ses tonu o kadar otoriter çıkmıştı ki Harry pes ederek banyoya geri gitti, oyalana oyalana saçlarını taradı. Tam kurutmaya başlamıştı ki giyinmiş Louis gelip elinden makineyi aldı ve Harry'nin saçlarını karıştırarak kuruttu. Louis bazen iki değil de üç çocuğu varmış gibi hissediyordu.

On dakikanın sonunda Harry kurumuş saçlarıyla gardrobun karşında duruyor, ne giyeceğini seçmeye çalışıyordu. Sonunda kendi kıyafetlerinden vazgeçip Louis'nin tarafına geçti. Louis'ye oversize, kendisine ise tam oturan açık mavi bir sweatshirt giydi. Louis, Harry'i kendi sweatinin içinde görünce gülümsemesini saklamaya gerek görmedi.

Kapının önündelerken Harry dayanamayıp Louis'yi omuzlarından tuttu. Louis ona soran gözlerle bakınca "Biz, iyi miyiz?" diye sordu. Tamam, Louis ona bebek gibi davranıyor olabilirdi ama yine de, Harry bunu onun ağzından duymadan rahatlamayacaktı. Louis'yi kaybetmenin kıyısına geldikten sonra feleği öyle bir şaşmıştı ki, hâlâ deli gibi korkuyordu.

Sadece bir seks ve dünya tersine döndü sanıyorsun, gibi bir cevap almaktan korkuyordu ama Louis yorgun yorgun tebessüm etti. "İyiyiz. Ve daha da iyi olacağız." Harry rahatladığını hissederek Louis'ye sarıldı. Louis onun göğsüne doğru, "Nasıl bu hale geldik bilmiyorum. Yanlış anlama, şu anki halimizden asla şikayetçi değilim ama dün sana boşanalım derken sabah göğsümde uyanman dünya üzerinde beklediğim en son şeydi." diye mırıldandı.

Harry, Louis'yi hâlâ kolları arasında tutmaya devam ederek geri çekildi. "Hepsi benim eşekliğimden oldu." dedi suçlu suçlu. "Ama yemin ederim seni aldatmadım." Louis kafasını salladı, "Biliyorum." Ki evet, gerçekten de biliyordu. Harry'nin telefonunu karıştırmış, arkadaşları Nick ve Mitch'le konuşmuş hatta evden çıktığında gizlice onu takip etmişti ve gerçekten de kocası onu aldatmıyordu. "Aldatmadığına emin oldum sonra. Ama artık beni sevmediğini düşünüyordum." dedi omuz silkerek, sanki bu önemsiz bir şeymiş gibi. Harry, Louis'nin yüzünü elleri arasına aldı. Elleri o kadar büyüktü ki Louis'nin yüzünü avuçları arasında minicik kalmış, Harry bu hisse bayılmıştı. "Bu imkansız. Sadece sen bana karşı çok soğuktun ve ben napacağımı bilemedim." dedi. Kafasını eğip, alnını Louis'nin alnına yasladı. "Seni çok seviyorum." Louis, ben de diye mırıldansa da Harry'nin biraz daha konuşurlarsa ağlamaya başlayacağını bildiğinden askıdaki bereyi alıp onun başına geçirdi. "Hadi ama koca bebek, çocuklarımız bizi bekliyor." Harry ani bir mod değişikliğiyle kapıdan çıkarken Louis'nin gülmeye başlamasına sebep olacak o soruyu sordu: "Kahvaltıyı dışarıda yapalım mı?"

*

Kahvaltıdan sonra eve geldiklerinde Gus uykusu geldiği için sızlanmaya başlamış, Harry de gidip onu pışpışlayarak uyutup beşiğine yatırmıştı. Salona geri döndüğünde Louis'yi elinde bir tarak, kızını dizine oturtmuş kıvırcık saçlarını özenle tararken buldu. Bu anı bozmak yerine kapıya yaslanıp onları seyretmeye başladı. Tarama işlemi bitince Louis kızının saçlarını çok sıkı olmayacak şekilde örmeye koyuldu, Louis'nin bu kadar iyi saç örmesine hiç şaşırmamıştı. Louis yıllar önce de aynı şekilde kız kardeşleriyle ilgilenir, onların saçlarını yapardı, Harry hatırlıyordu. Louis harika bir kardeş, olağanüstü bir eş ve eşsiz bir babaydı. Harry ne kadar şanslı olduğunu düşünmeden edemedi. Bu adam, diye düşündü Louis'ye bakarken. Mavi gözleri ve keskin elmacık kemikleriyle yakışıklılık abidesi bu adam, gördüğüm en iyi eş, belki de benden bile iyi bir baba ve de beni çok seviyor.

Örgüsü bittikten sonra Lili babasını öpüp televizyonun karşısına, reklam arası biten çizgifilmine döndü.Louis, kapıdaki kocasını fark edince Harry sırıtarak yere, Louis'nin bacaklarının arasına oturdu. "Benim de saçlarımı tarasana." diye sızlandı. Louis tarağı eline geri alıp Harry'nin saçlarını taramaya başladı. Sonra öndeki tutamı alıp minik bir örgü yaptı. Harry saçlarının önündeki küçük örgüye gülerken Louis gururla sırıtıyordu. "Saçların uzunken örmesi daha güzel oluyordu." Harry başını geriye attı, Louis de kafasını eğip onu öptü. Artık Louis'ye aşık oluşuna değil, nasıl ona aşık olmadan ya da aşık olduğunu fark etmeden yıllar geçirdiğine şaşırıyordu. Louis ona karşı o kadar ilgili ve sevecendi ki, Harry adeta aşk sarhoşu olmuştu.

Akşama kadar her şey gayet yolunda gitti. Her günleri ortalama böyle geçecekse Harry gerçekten hayattan başka ne isteyebilirdi k? Çocuklarla oynadılar, birlikte akşam yemeği yaptılar, Harry biraz şarkı sözü yazmak için çalışma odasına çekildi, en sonunda da hep birlikte Hotel Transilvanya 3 izlediler.

Nihayet Louis çocukları uyutmayı başarıp yorgun adımlarla odaya girdiğinde Harry gece lambasının ışığında kazağının kollarını dirseklerine kadar sıvamış, onu bekliyordu. Louis paytak adımlarla ona doğru geldi, sıcak geldiği için üzerindeki hırkayı çıkarttı ve siyah kısa kollu tişörtüyle yanına yattı. "Çok uykum var." diye mırıldandı gece lambasını söndürerek. Üstelik sabah kalkıp işe gitmesi gerekiyordu. Harry, "O zaman uyuyalım." dedi şirince, ardından bedenini Louis'ye doğru çevirip ona arkadan sarılmaya çalışınca Louis şok içinde gülmeye başladı. "Harry, n'apmaya çalışıyorsun?"

Harry şaşırdı, "Sana sarılıp yatmaya çalışıyorum?" Louis yüzüne tuhaf tuhaf bakmaya başlayınca Harry bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ama ters giden neydi, onu henüz çözememişti. "Harry bu şekilde uyuyamadığımızı biliyorsun." dedi Louis karanlıkta gülerek. Dediği gibi, Louis o kadar aydınlıktı ki Harry onun mimiklerini, kırışan göz kenarlarını karanlıkta bile seçebiliyordu. "Büyük kaşık olmak sana göre değil işte, kabullen şunu." diyerek şakalaştı Louis.

Harry, boyuna ve Louis'ye kıyasla epey yapılı olmasına rağmen nasıl küçük kaşık olduğunu algılamaya çalışırken Louis onu çevirip arkasından sarıldı, başını omzuna yasladı. Harry küçük kaşık olacağına hiç ihtimal vermemişti. Her zaman kendisini büyük kaşık olarak düşünmüştü ve şimdi, kendisinin 3'te 2'si kadar bir adam ona arkasından sarılıyordu.

Ama... doğrusu... bunu sevmişti.

Louis'nin nefesi Harry'nin ensesine çarpıyor, bir kolu boynunun altında, diğer kolu ise tembel haraketlerle Harry'nin karnını okşuyordu. Saçma bir şekilde Harry kendini bu pozisyonda çok rahat ve huzurlu hissettiğini fark etti.

Evet, o küçük kaşıktı.

Louis'nin küçük kaşığı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro