bölüm iki, on yıl zaman atlaması
Başı ağrıyordu.
Pekala, bu çektiği acıyı anlatmak için epey yetersiz kalmıştı çünkü Harry biri başını iki tarafından tutup tüm gücüyle sıkıyormuş gibi hissediyordu. Ağlamaklı bir mırıltı çıkararak dönüp yatakta sırt üstü yatmaya başladı. Gözlerini hafifçe aralayıp tavana bakarken dün geceyi düşünmeye, daha doğrusu anımsamaya çalıştı.
Parkta oturup içerken Louis'nin emriyle Niall kalkıp onun yanına gelmişti, Niall'la oturup biraz konuşmuş ve galiba ağlamıştı, bunu hatırlayınca yüzünü buruşturdu. Sonra Liam'ın ailesinin evine gidip garajda on beş kişi partilemeye başlamışlardı ama ne kadar zorlarsa zorlasın sekizinci biradan sonrasını asla hatırlayamıyordu.
Yeşillerini tavandan indirip odaya bakınmaya başladığında nerede olduğuna anlam veremedi çünkü burayı daha önce hiç görmemişti, Liam'ın odasına da Payne'lerin misafir odasına da hiç benzemiyordu. İfadesizce etrafa bakınıp nerede olduğunu hatırlamaya çalıştığı birkaç dakikanın sonunda Harry yorganı kaldırarak saçma gerçeği fark etti: Üzerinde hiçbir şey yoktu.
Panikle yorganı üzerine geri örterken ağzı "o" şeklini aldı. Dün geceyi belli bir yerden sonra hatırlamıyordu, nerede olduğuna dair hiçbir fikri yoktu ve çırılçıplaktı. Dudaklarından sesli bir küfür dökülürken yerdeki iç çamaşırını alıp ayaklandı, küfür etmeye devam ediyordu çünkü Harry lanet olası bir bakirdi. Yani, en azından bugüne kadar öyleydi.
Kendini öldürecekti.
Komidinin üzerindeki telefonunun ekranına dokundu. Ekran aydınlandığında başta her şey normal (yani çıplak bir şekilde hiç bilmediği bir yerde uyanması dışında) gözüküyordu. Saat sabahın 12'sini geçmişti ve günlerden 1 Ocak'tı. Harry başta bunda bir tuhaflık fark edemedi. Sonra ekrana bir kez daha şöyle bir bakış attı ve nefesi boğazına takılı kaldı.
1 Ocak 2021
Elleri titrerken telefonun ekranını kapatıp tekrar açtı ve hâlâ orada kocaman bir 2021 duruyordu. Üstelik bu onun telefonu bile değildi. Daha önce hiç böyle bir telefon görmemişti. Bu ana ekran tuşu olmayan bir iphone'du ve Harry gerçekten çok ürkmüştü. Rüya gördüğüne inanmaya çalışsa da buna çok uzunca bir süre kendini ikna edemedi çünkü bir insan rüyasında nasıl ana ekran tuşu olmayan bir iphone görebilirdi ki?
Telefonu düşürmekten son anda kurtularak korku içinde etrafına bakındı. Yere saçılmış kıyafetler vardı, harika. Karşı duvardaki boy aynası gözüne çarpınca titrek adımlarla ona yürüdü. Dudakları dehşetle açılırken kendisi olduğuna inanamadığı yansımaya baktı. Gözlerini defalarca açıp kapatsa da hayır, aynadaki yansıma değişmiyordu. Gövdesi ve kolları dövmelerle kaplıydı. Saçları neredeyse aynı boydaydı ama daha az bukleli duruyordu ve yok artık, çenesindeki tüyler yoksa sakal mıydı? İnanamayarak aynaya iyice yaklaştı ve kendini incelemeye başladı. Epey uzamış, biraz kaslanmış ve çokça yakışıklılaşmıştı. Yüz hatları oturmuş, çenesi sivrileşmiş. 10 yıl gibi bir süre için gayet normal olan bu değişimler geceden sabaha olunca baş döndürüyordu.
Harry gülmeye başladı çünkü bu deliceydi. Rüyada olup olmadığına emin olmak için kendine sert bir tokat attı. Canı yanmıştı ama yine de uyanmamıştı. Diğer yanağına da bir tokat attı ama hiçbir şey değişmedi. Karnına kramp girdi ve Harry ani mide bulantısıyla iki büklüm olurken artık kabullendi.
Bu bir rüya değildi.
Harry on yıl sonrasında uyanmıştı. Elini karnına bastırarak soluklandı. Pekala, bunun ne kadar delice olduğunu göz ardı ederek neden başına böyle bir şey gelmiş olabileceğini düşünmeye çalıştı. Başı hâlâ çok ağrıyordu ve düşünmek daha çok acı çekmesine sebep oluyordu ama şu anda içinde bulunduğu duruma bir anlam yüklemekten başka elinden hiçbir şey gelmiyordu. Geceyi hatırlamaya çalıştı, en başından son biraya kadar yaptığı her şeyi düşündü. Evden çıkışı, parka gidişi, içmeye başlaması, Louis ile yaptığı kısa telefon konuşması, Niall'ın yanına gelişi, biraz daha içmesi, Niall'la Liam'a gidişleri... Dudaklarını yolarken aklına dileği geldi. Gerçek aşk. Mutlu bir evlilik. İki çocuk.
Nefesi boğazına kaçtı ve öksürmeye başladı. Bu olabilir miydi? Gerçekten inanmayarak dilediği bir dilek gerçeklemiş ve kendisini 10 yıl sonrasında mı bulmuştu? Sahiden mi?
Ne yapacağını bilemeyerek boş gözlere duvarı izlediği birkaç dakikanın sonunda silkinerek kendine geldi. Yerdeki eşofman altını ve tişörtü alıp giyinmeye başladı. Yatak odasından çıkmalı ve nerede olduğunu anlamalıydı. Eğer gerçekten düşündüğü gibiyse karısı ve çocuklarıyla tanışmalıydı. Geleceğinde dileği gerçek olmuş mu görmeliydi.
Heyecanlanmıştı. Öyle ki giyindikten sonra tekrar aynanın karşısına geçti ve saçlarını düzeltmeye çalıştı. Peki, bu delice ve çok saçma olabilirdi ama 16 yaşındaki Harry bunun hayaliyle yaşıyordu ve şimdi, 26 yaşındaki Harry'nin nelere sahip olduğunu görmek için yanıp tutuşuyordu.
Odadan koridora çıktığında karşısına aşağı uzanan bir merdiven çıktı. Basamakları inerken düşecek gibi hissediyordu. Basamaklar ona birkaç ömür gibi gelen bir sürenin sonunda bittiğinde kendini geniş bir salonun ortasında buldu. Etrafı inceleyerek yürüdüğü için yerdeki şişme oyuncağı görmedi ve yanlışlıkla üzerine basarak evin içinde cırtlak sesin yankılanmasına sebep oldu. Yumuşak adım sesleri biraz ilerisindeki kapının ardından yankılanmaya başlayınca Harry nefesini tuttu. Şimdi oradan beline kadar uzanan saçlarıyla karısı çıkıp gelecekti-
Mutfak olduğunu tahmin ettiği yerden elinde biberonla bir adam(tekrar ediyorum, BİR ADAM) çıktı ve Harry kelimenin tam anlamıyla olduğu yere çivilenip kaldı.
Nefes almayı ve göz kırpmayı bırakmış, donmuş gibi dudakları hafif aralık, karşısındaki minik bedene anlam veremeyen gözlerle bakıyordu.
"Aşkım." dedi en yakın arkadaşı, Louis, ona doğru tembel adımlar ve şapşal bir gülümsemeyle yürürken. 16 yaşındaki Harry'e bazen kanka veya kardeşim diye hitap eden Louis. Ona. Aşkım. Demişti. "Uyanmışsın." ve hafifçe parmak ucuna çıkıp Harry'nin yanağına bir öpücük kondurdu.
•
harry'nin uyandığı zamandaki louis & harry
(louis'yi şu anki saç stiliyle kullanmaya içim el vermedi)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro