Bölüm 7|"Gece Klübü"|
İki saattir Alışveriş merkezinde idik ve bir türlü elbise beğenememiştim. Çünkü elbiseleri pek sevmiyordum ve gereğinden fazla açıktı hepsi. Ya da benim tarzım değillerdi.
Elbiseler çok pahalıydı ve benim kesinlikle alacak param yoktu. İno bunu bir şekilde öğrenmişti ve elbisemi alma konusunda ısrar edip durmuştu. Mecburen kabul etmiştim. İno'ya karşı fazla mahçuptum ve bunların karşılığını nasıl vereceğimi bilemiyordum.
İno reyondan seçtiği başka bir elbiseyi daha getirdi ve üzerime doğru tuttu.
"Hmm.. Yok ya bu da yakışmadı. Offf Sakura harbiden güzelsin ama elbiseler.."
"Olmazsa gelmem-"
"Yok öyle. Geleceksin."
"İno.. Ben.. Kendimi oralarda göremiyorum. Yani bilmiyorum. Herkes garipseyecek muhtemelen."
"Sakura! Senin durumunu biz ve Sasuke biliyor sadece."
"Sasuke ve Yui benimle dalga geçecekler muhtemelen."
"Geçemezler. Hem sen boşver şimdi bunları. Az konuşta sana harika bir elbise bulalım. Belki Sasuke Yui'yi bırakıp sana gelir. Yani aklını başından alırsın, ha?"
"Kes şunu. Onu tavlamak gibi bir şey yapmayacağım."
"Ya habersizce tavlamış olursan?"
"O zaman onu tavlamış olmam ki. O benden etkilenmiş olur."
İno kıkırdadı ve elbise aramaya devam etti ama gitmesiyle gelmesi bir oldu.
"Burada sana uygun elbise yok. Başka yerlere gidelim."
Başımla onayladım ve çıkışa doğru ilerledik. Son bir kez etrafa göz attığın sırada hiç bakmadığımız bir reyon gözüme çarptı. Daha çokta elbiseler.
"İno! Buldum!"
Hızla reyona doğru gidip elbiseleri incelemeye başladım. İno da yanıma geldi.
"Bu elbiseler güzel. Ama şu daha güzel." dedim elimde tuttuğum Çarliston elbiseyi gösterip.
İno bana göz kırptı. "Tam da gece klubüne uygun bir elbise."
"Evet. Ama nedense tango elbiselerine de benziyor."
"E herhalde. Hadi gidip dene hemen."
Elimdeki ışıltılı Çarliston elbise ile kabine girdim. Heyecanın da vermiş olduğu hızla hemencecik giyindim ve kabinden çıktım.
İno beni bu halimle görünce direk fotoğrafımı çekmeye başladı. Ben ise hem utanıyor hem de onun bu haline gülüyordum. Çok vakit kaybetmemek adına elbiseyi çıkartıp kasaya götürdük ve ücretini ödedik.
Sonra İno'nun her zaman alışveriş yaptığı ayakkabıcı ve takı tokacı'ya gittik.
Elbiseme uygun ayakkabı, kolye ve küpe aldıktan sonra İno'nun evine gittik.
Önce elbisemi giydim. Sonra İno benim saçımı ve makyajımı yaptı.
Uzun saçlarımı düzleştirmiş, hafif bir makyaj yapmıştı.
"Doğal bir güzelliğin olduğu için ağır makyaj yapmadım. Hafif çok daha iyi oldu. Sakura gerçekten çok güzel oldun ya. Ben Sasuke'yi geçtim, orada ki birçok erkek gözünü senden alamaz."
Erkeklerin ilgi odağı olmak sıkıntılı olacaktı. İstemiyordum.
"Tamam. Sen hazırsın. Hemen ben de hazırlandıktan sonra çıkalım."
Oturduğum sandalyeden kalktıktan sonra İno'nun yatağına oturdum ve onu izledim. Hızlı bir şekilde elbisesini -hiç utanmadan yanımda- giydi. Sonra direk saçlarını düzleştirdi.
Saçlarını düzleştirdikten sonra at kuyruğu yaptı. Elbisesi koyu renk olduğu için ağır bir makyaj yaptı. Takılarını da taktı ve gülerek bana döndü.
"Ben de hazırım. Son ihtiyaçların varsa onları da yap. Çıkalım."
Ona ihtiyaçlarımın olmadığını söyledim ve çantasını alıp odadan çıktık.
Kapıyı kilitledikten sonra bahçenin tam ortasındaki arabaya doğru ilerledik.
Arabaya biner binmez şoför sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırdı ve araç harekete geçti.
Yol boyunca hiç konuşmadık. Çünkü düşüncelerimle boğuşuyordum. Zaten her zaman yaptığım tek şey düşünmekti.
Gece klubüne gitme konusunda doğru mu yapıyordum, hâlâ emin değildim. Orada Yui ve Sasuke de olacaktı. O ikisi beni yüzlerce kişinin arasında rezil edebilirdi de. Bunu düşünmek bile başlı başına baş ağrısıydı.
Sadece bu da değil. Normal yaşamda, güzel olduğum için çok fazla göze batan biri olarak gece klübünde, bu halde çok daha fazla dikkat çekecektim. Ne de olsa güzel kızların arkasına bir kere de olsa erkekler takılırdı. Ya da takılmazdı. Ben şanssız biriydim ve erkekler peşime takılacaktı. Düşüncesi bile iğrençti. Zihnim bana kaçıp gitnemi söylüyordu. Ama İno'yu kırmamak adına gidemezdim, benim için o kadar şey yaptıktan sonra.
Araç durdu ve şoför bize döndü.
"Geldik İno-san."
İno ile birlikte teşekkür edip araçtan indik.
O gayet normal bir şekilde yürüyorken ben ise utana sıkıla yürüyordum. Dışarı da tek tük insanlar vardı ve bu da kaldı ki tüm insanların içeride olduğuna işaretti. Biraz daha yürüdükten sonra karşımız da iki tane iri yarı korumalar durdu. Görüntüleri oldukça ürkütücüydü.
İno ile geçeceğimiz sırada bizi durdurdular. "Bayanlar, kimlikler lütfen!"
Uyarıcı tondaki sesleri bile korkunçtu.
Ben elimde ki küçük çantadan kimliğimi çıkartırken İno çoktan çıkartmış gösteriyordu.
"Yaşınız küçük." Dedi korumalardan sarı saçlı olan.
İno ise gülümseyerek, "Sasuke Uchiha'nın arkadaşlarıyız." Adamlar ciddileştiklerinde İno zafer kazanmışcasına sırıttı.
Sarı saçlı koruma diğer koruma'nın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadıktan sonra bize döndü. "Tamam geçebilirsiniz."
İno tekrar korumalara gülümsedi ve koluna girip içeriye doğru yol aldık.
Gürültülü ortama girer girmez içimde değişik bir şey harekete geçti ama bu iyi miydi kötü müydü emin değildim. Eğer şuan emin olduğum bir şey varsa, o da daha girer girmez birkaç erkeğin gözüne çarpmaktı.
"Buldum onları."
İno beni kalabalığın arasında çekiştirerek diğerlerinin yanına gittik.
Naruto bizi görünce neşeyle güldü. "Selam kızlar!"
İno ve ben de Naruto'ya selam verip bulduğumuz boş yerlere oturduk. Şanssızlık mıdır yoksa kaderin kötü oyunu muydu bilinmez, oturduğum yer Sasuke'nin karşısıydı. Çünkü İno Sai'nin yanına oturmuştu.
Çaktırmadan Sasuke'ye baktım. Sağında Yui solunda da tanımadığım başka bir kız oturuyordu. Kıskanmıştım ama sorun yoktu. En azından karşısında oturuyordum. Gerçi kıskanmamı gerektirecek bir durum yoktu. Sasuke'nin ikisiyle de ilgilenmediği gün gibi ortadaydı. Yaptığı tek şey elindeki içkiden yudum almak ve masayı izlemekti. Belki o da tıpkı benim gibi düşünüyordu.
Yui bana baktı ve sinsi sinsi sırıtıp koluyla Sasuke'yi sardı. "Dans edelim mi?" diye bağırdı. Aldırmamaya çalışarak bakışlarımı diğerlerine yönelttim. Sasuke'nin Yui'yi reddettiğini duyunca biraz olsun rahatladım. Onlar hâlâ sevgiliydiler ama sanki günden güne araları açılıyor gibiydi.
Yine düşünmekten her şeyi kaçırmıştır ve beni kendime getiren Naruto'nun coşkuyla çıkan sesiydi. "Haydi kopalım! Bu gün bizim günümüz!"
Kıkırdadım. Minato san gibi bir adamın Naruto gibi deli ve coşkulu bir oğlu olması oldukça garipti. Arada bir de sapıklık vardı tabi.
Herkes içki dolu bardağını havaya kaldırıp tokuşturmuştu. Sasuke ise.. O sadece ruhsuz gibi davranıyordu.
Önümde duran içkiye baktım ve bir yudum aldım. Almanlar birlikte suratım değişik bir hal aldı ve kusma isteği geldi. Tabi öksürmeyi de unutmadım.
"Sorun ne Sakura chan?!" Naruto bana endişeyle bakıyordu. Sesi zar zor anlaşılıyordu.
"Tadı acıymış. Ve iğrenç. Beğenmedim kısacası."
Dediğime karşılık herkes güldü.
"Bir şey olmaz. İçmeye devam et, alışırsın." dedi Sasuke'nin yanında oturan kız.
Kıza aldırmadım. İçmek gibi bir niyetim yoktu, içkinin tadını berbatken. "Yok, kalsın. İçmesem daha iyi olur. Hem hepiniz sarhoşken sağlam birinin olması gerekir değil mi?"
Dediğimde sonuna kadar haklıydım da ben bunlarla nasıl başa çıkacaktım? Sorun buradaydı.
Naruto'nun ifadesi değişti. "Aman, boşversene! Kafanı dağıt. Özellikle senin htiyacın var zaten."
O an Naruto'nun ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. Ama içmemekte kararlıydım. Burukça gülümsedim.
"Birkaç saatliğine kafayı bulmak acılarımı dindirmez." dedim ben de, tıpkı onun gibi imalı bir şekilde. Ne Naruto ne de diğerleri bir şey söylemedi. Zaten çoğu yavaş yavaş kafayı bulmaya başlamıştı.
Bakışlarımı yeniden Sasuke'ye yönlendirdim. İçkisinden son bir yudum aldıktan sonra yeniden içki doldurdu ve içti, içti, içti... Taa ki iyice kafayı bulana kadar.
Çantamdam telefonumu çıkartıp saate baktım. Gece birdi. Benim dışım da herkes sarhoştu ve ben onlarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Düşünüyor ama bir yere varamıyordum. İşe İno ile başlamalıydım.
"İno! Gitmeliyiz!" diye bağırdım. İno ise, "Sen git, ben daha buralardayım." dedi Sai'yle yakınlaşmaya çalışırken.
Diğerleri de aynıydı ve tek tek yanlarına gidip aynı şeyleri söylemek zaman kaybından başka bir işe yaramazdı.
Onların yanından ayrılıp kalabalığın arasında umutsuzca Sasuke'yi aradım. Sağa dönsem başka birileri, sola dönsem başka birileri, arkaya dönsem başka birileri vardı. İşin açığı etrafta çok dolanmak istemiyordum çünkü nereye baksan beni iştahla süzen gözlerle karşılaşıyordum ki bu oldukça rahatsız ediciydi.
Geri dönmeyi planladığım sırada az ileride etrafı kızlarla çevrili olan bir Sasuke gördüm. İçim burkulsada rahatlamıştım. Ona doğru gittim. Yaklaştıkça beni fark etmesi daha da kolaylaştı ki fark etti de. Yaptığı tek şey benim gelmemi izlemekti.
Onun yanına geldiğimde konuştum. "Seni arıyordum ben de.." Yorulmuştum. Sasuke ise alayla cevap verdi. "Sen. Beni. Aradın. Vay canına!"
Bu sefer uflayıp pufladım. "Boşver şimdi bunu. Gitsek iyi olur. Herkes sarhoş oldu. Bu yüzden yardım et."
Sasuke küçük bir kahkaha attı. Yanında ki kızlar ise kendi aralarında fısıldaşıp Sasuke'ye bir şeyler söylüyorlardı.
Sasuke aniden oturduğu yerden kalktı ve, "Niye gidelim ki? Gitmemiz için geçerli bir sebebin var mı?" dedi yanıma gelerek. Karşıma geçtiğinde aramızda sadece bir kaç santim vardı. Birbirimize oldukça yakındık.
Başını eğdi ve kulağıma fısıldadı. "Oysa eğlence yeni başlıyor." Sasuke sırıttı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro