Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 4 |"Tatlı bir gün"

Yine okul çıkışında gelip tanımadığım insanların ağız kokularını çektiğim bir gün daha. Her zaman olduğu gibi oradan oraya koşturuyorum. Son zamanlarda yaşadığım olaylar işimi düzgün yapmamı engelliyor. Lanet olası patronum ise ikidebir, "İşini düzgün yap! Sana boşuna para vermiyorum!" deyip duruyor. İçimden bir ses, bir gün bu herifi öldüreceğimi söylüyor.

"Bakar mısınız, lütfen?" Müşteri'nin sesini duyar duymaz yerimden ayrılıp masa oniki'ye gittim. Yine beni delirtecek bir müşteri olma potansiyeli yüksekti. Elimde kalemim ve defterim ile müşteri'nin yanına gittiğim de başını menüden kaldırıp bana baktı. O an Sasuke'ye ne kadar benzediğini fark ettim. Tıpkı onunkiler gibi, gece kadar siyah gözleri vardı. Suratları da çok benziyordu. Sasuke ile kıyaslandığında ise göze batan ilk şey uzun kirpikleriydi. Sonra ise uzun, düz saçlarıydı.

Kendime geldiğimde siparişlerini not aldım. Hızla oradan ayrılıp mutfakta ki çalışanlara defterde yazanları söyledim. Sonra geri yerime geçtim. Şuanda yaptığım tek şey o adamı izlemekti. Mükemmel bir suratı vardı ve kendimi ona bakmaktan alıkoyamıyordum. Gözlerim diğer masalarda gezdiğinde, başka kadınların da ona baktıklarını fark ettim. Normaldi. Dikkat çekiyordu.

Yaklaşık yarım saat kadar bekledikten sonra mutfaktan aldığım siparişleri masa oniki'ye götürdüm.

"Siparişiniz geldi." dedim tatlı ve yumuşak bir sesle. Kötü birine benzemiyordu. Bana, suratında sıcak bir gülümseme ile döndü.

"Teşekkür ederim."

Onun sesi de tatlı ve yumuşak çıkmıştı. Tepsiyi geri elime aldım. Gideceğim sırada yeniden konuştu.
"Acaba rica etsem, kendinize bir şeyler sipariş edip benimle sohbet eder misiniz?"

Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Hem heyecandan hem de korkudandı. 1. Heyecanlıydım çünkü Sasuke'ye benzeyen bu taş adam benimle sohbet etmek istiyordu. 2. Korkuyordum, çünkü lanet olası patronumdan azar işitmek istemiyordum.

"Şey... Bilemiyorum. Patronumdan izin almam gerek."

Oturduğu yerden kalktı.

"Öyleyse patronunla görüşebilir miyim?"

Başımı sallayıp ona patronun odasına kadar eşlik ettim. O içeriye girdiğinde ben koridorda bekliyordum. Beş, on dakika kadar bekledikten sonra geri patronun odasından çıktı.

"Menüden bir şeyler seçsen iyi olur."

Tebessüm ettim. O geri masasına oturduğunda bende çikolatalı milkshake'min siparişini verdim. Bu aralar iştahım pek yerinde değildi. Bu yüzden ağır şeyler yemiyordum.

Onun yanına gidip karşısındaki boş sandalye'ye oturdum. Ona bakan kızların çoğunun içlerinden ne dediklerini az çok tahmin edebiliyordum: "Kalk onun karşısından seni garson parçası." Ya da, "Bok fakalı."

O sessizce önündekileri -Aç kurt gibi- yiyordu. Bende azar azar milkshake'mi yudumluyordum. Ağzındakini bitidiğinde konuştu.

"Adını bilmiyorum ama yanlış hatırlamıyorsam sen Doktor Akari'nin kızısın, değil mi?"

Sorusu karşısında afalladım.

"Nereden biliyorsunuz bunu?"

Merakım ve endişem suratımdan okunuyordu.

İçeceğinden bir yudum aldı.

"Dört yıl önce bir sergide birlikte vakit geçirmiş ve sohbet etmiştik. Annen de oradaydı."

"Beni tanıyorsunuz ama ben sizi tanımıyorum." dedim imalı imalı.

Hafiften kıkırdadı. Uzattığı elini sıktım. " Ben İtachi.. İtachi Uchiha."

Dediği hâlâ beynimde yankılanıyordu. Bana bir şeyler diyordu ama ben hâlâ son söylediği şeyi idrak etmeye çalışıyordum.

"Uchiha..." diye mırıldandım.

En sonunda suratıma attığı hafif tokat ile kendime geldim.

"Sorun ne?" diye sordu. Sesi endişeli gelmişti.

Sasuke'yi tanıyor olmasından korkuyordum. Onunla aynı ailenin bir üyesi olmasından korkuyordum. Uchiha ailesinden korkuyordum.

"İyi misin sen?"

Beynimdeki düşüncelerden kurtulamıyordum ama ona da bir cevap vermeliydim. Bir şeylerin ters gittiğini anlamamalıydı.

"Ah, evet iyiyim ben. Sağol." dedim. "Sahi ben sana adımı söylemedim. Ben Sakura."

"Ne şirin!" dedi. İçim kıpır kıpır etti.

"Bayan İva'nın kızı olmayı hak ediyorsun. Ancak bir şeyi daha merak ettim."

"Neyi?"

"Neden burada çalışıyorsun?"

Sorusu yeniden afallamama sebep oldu.

"Açıkçası.. Ben tek başıma yaşıyorum. Kendi başımın çaresine bakmak ve kendi paramı kazanmak istiyorum. Tabi babamdan da para almıyorum."

Yalan!! diye bağırdı iç sesim.

İtachi-san, "Hımm.." dedi. Tabağındaki yemekten bir parça daha aldı.

"Bu aralar gençler tek başına yaşamaya pek bir hevesli." dedi gülerek.

Başımı sallayarak onu onayladım. Haklıydı ama benim durumum tamamen farklıydı.

"Yine de, her ne sebeple olursa olsun, hiçbir kararın kişiliğini değiştirmez... Sanırım..."

Bunda da haklıydı ama konumuzla ne alakası vardı anlam vermiş değildim.

"Bana biraz fazla nazik davranıyorsunuz gibime geldi. Sonuçta sizin için bir yabancıyım."

Sözlerimdeki merakı anlamışa benziyordu.

"Haklısın. Ama sen bayan İva'nın ve çok değerli, Doktor Akari'nin kızı olduğundan sana hayranlık duyuyorum diyebilirsin."

"Onlar neden bu kadar ilginizi çekiyor ki?"

".. Annen gerçekten de çok zarif ve son derece iyi biriydi o gün gördüğüm kadarıyla. Onu kendi anneme benzetmiştim. Mimikleri, hareketleri, konuşması... Eskiden doktor olmak gibi kısa süreli bir hayalim vardı ve baban da beni o yönde kendine hayran etmişti. Bilirsin, senin baban başarılı bir doktor ve hata yaptığı ya da başarısız ameliyatlar gerçekleştirdiği görülmemiştir."

Birilerini özlüyormuş gibiydi suratı.

"Onlara hayranlık duymamda ki bir diğer sebepte, babamın hayatta olmayışı ve annemi göremememdi."

Gözleri dolmuştu. Bir an ona o soruyu sorduğum için pişmanlık duydum. Kırılmıştım. Benim de annem yanımda değildi. Babam vardı ama yok gibiydi. Onu anlayabiliyordum.

".. Benim annem de öldü."

Dolu gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Şaka yapıyor olmalısın?!"

Surat ifadesinden, inanmak istemediğini görebiliyordum. Rahatlıkla fark edilebiliyordu.

Benim suratımda ki ifade ise umutsuzluğu simgeliyordu adeta.

"Gerçeklere inanmak zorunda insan. Hayal dünyası ne kadar güzel olsa da, ne kadar seni acılarından uzaklaştırsa da sahte bir dünya da yaşayamaz. Sonsuza dek yaşayamaz. Eninde sonunda gerçekleri kabullenmeli." dedim.

Başını salladı. Yeniden konuşacaktı ki, çalan telefonu bunu engelledi. Cebinden çıkartıp kimin aradığına baktı. Bana döndü ve, "Kusura bakma." deyip telefonu açtı.

O hattın öbür ucundaki kişiyle konuşurken ben de etrafa bakıyor, onu dinliyordum. İlgi çekici bir şey yoktu.

Konuşmasını sonlandırmadan önce duyduğum o isim kalbime bir diken gibi battı.

"Pekâlâ, Sasuke! Şirkette görüşürüz." deyip kapatmıştı.

"Tekrar kusura bakma. Bir işim çıktı da, kardeşimle buluşmam gerekiyor." dedi mahçupca.

O ayaklanınca ben de ayağa kalktım.

"Önemli değil." dedim.

Elini uzattı ve sıktım.

"Seninle tanışıp, konuşmaktan büyük zevk aldım. En yakın zaman da yeniden görüşme şansımız var mı?"

Hâlâ kalıp sohbet etmek ister gibi bir hali vardı.

"Bilmem. Vakit buldukça olabilir belki."

Kasaya gitti ve benim milkshake'min ücretiyle birlikte kendi ücretini ödedi. Ona yapmaması için ısrar etmiştim ama beni dinlememişti.

Ona kapıya kadar eşlik ettim.

"Peki, o zaman en yakın zaman da görüşmek üzere." dedi yüzünde sıcak bir gülümseme ile. Arabasına bindi ve bana el salladı.

Geri kafeye girip diğer müşterilerle ilgilenmeye başladım. Aklımda tek bir şey vardı. Oda İtachi-san ve Sasuke'nin kardeş olmalarıydı. Umarım İtachi-san ikimizi tanıştırmaya çalışmak gibi, kalbimi yerinden çıkartacak bir şey yapmazdı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro