Ders işlendiği sırada müdür Minato ve Akari Haruno 2-C sınıfına girdiler. Öğrenciler ne olup bittiğini bilmiyorlardı ve sınıfta ders işleyen öğretmende izin vermişti. Yui -üvey- babasının neden böyle bir şekilde geldiğini anlayamasa da ters giden şeyler olduğunu hemen fark etmişti.

Müdür Minato boğazını temizledi ve hafiften öksürerek söze başladı. "Dersinizi böldüğüm için kusura bakmayın gençler. Bildiğiniz üzere arkadaşınız Sakura Haruno üç gün önce okuldan ayrıldı," Sınkfta uğultular ve fısıldaşmalar başladığında Minato bşraz daha yüksek sesle öksürdü. "bu sınıfta onunla yakın olan biri var mıydı?"

Hinata elini kaldırdı ve Minato'nun işareti ile ayağa kalktı.

"Kuroi sensei, izin verirseniz öğrencimizi bu derslik alabilir miyim?"

Kuroi sensei başını olumlu anlamda sallarken Hinata da yerinden çıkıp Minato ve Akari ile birlikte sınıftan çıktı. Naruto ve Sasuke, Sakura konusunda endişe etmeye çoktan başlamışlardı. Yui de ne dolaplar döndüğünü merak ediyordu.

Müdür odasına girdiklerinde Akari ve Hinata tekli deri koltuklara oturdular. Minato da kendi masasının başına geçtiğinde ellerini birbirine kenetleyip Hinata'ya baktı.

"Adın.."

"Hinata."

"Ah Hinata, üö gün önce arkadaşın Sakura bana okuldan ayrılmak istediğini, başka okula gideceğini ve bunlardan babası'nın haberi olduğunu söyledi. Bu arada bu Akari bey. Sakura'nın babası."

Akari nezaketen başını eğdiğinde Hinata da başını eğdi ve, "Sakura chanın babası demek bu adam. Birbirlerine oldukça benziyorlar." diye düşündü.

"Ancak Sakura'nın okuldan ayrılması konusunda Akari beyi arayınca bana haberi olmadığını söyledi."

Hinata gözlerini kocamana açtı. "Yani.. Sakura san okuldan ayrılmak için yalan mı söyledi?"

"Evet, öyle olmuş."

"Bize bununla ilgili bir şey demedi. Sadece başka bir okula kaydolacakmış gibi, 'Sizinle daha sonra da görüşebilirim. Aynı şehirdeyiz sonuçta.' demişti."

"Maalesef ki yalan söylemiş. Başka bir okula kaydolur mu bilemem ama.."

"Sanmıyorum." dedi Akari araya girerek. Hinata ve Minato da meraklı bakışlarını ona yönelttiler. "Onunla konuşmak için telefonunu aradım ama cevap dahi vermedi. Sadece bu numaraya ulaşılamaz sesinden başak bir şey gelmiyordu. Bende endişelenip evine gittim ve açan da olmadı." Elini saçlarına götürüp çekiştirdi. "Son çare olarak polise haber verdim ve eve girmeyi başardılar. Evde yoktu. Bütün eşyaları, kıyafetleri, okul çantası, her şeyi yerindeydi ama kendisi yoktu. Polisler komşuları da sorguladılar ancak onu ne gören ne de duyan olmuş."

"Kamera kayıtları?" diye sordu Minato.

"Ne yazık ki bina eski olduğu için çok fazla özen gösterilmemiş. Kamera yoktu."

Hinata elini ağzına götürdü. Aklına yine Sakura'nın yapmaya çalışacağı şeyler gelmişti. İntihara girişim gibi...

Boğazı düğümlendiği için konuşamıyordu. Ne dese bilemiyordu. Sakura'yı en son gördüğünde göz altları şişmiş ve mosmordu. Uyumadığı belliydi. Ve Sasuke'ye de çok sinirliydi. Bunca zamandır çektiği acıları sonlandırmak adına gece boyu uyumayıp nasıl şekilde öleceğini planlamış olabileceğini düşündü Hinata.

"Akari san.. Özel olarak sizinle konulabilir miyim.. Koridorda?" diye sordu Hinata. Akari onu onaylayıp Minato'dan lısa süreliğine izin istediler ve nüdür odasından çıkıp ağır adımlarla koridorda dolaşmaya başladılar.

"İsim vermeyeceğim ama Sakura chan bu okulda mutlu değildi. Sınıfımızdan bir kişi ile arasında tatsız bir durum geçti ve ondan sonra ona zorbalık yaptılar. Bir isim verebilirim ki, ona zorbalık yapanların arasında kızınız Yui de vardı. Sizin için inanması güç olabilir ancak Yui ve arkadaşları Sakura chanı dövmüşlerdi. Ondan sonra da altı gün boyunca okula gelmeyen Sakura chanın evine gittik ve onu küvette intihar etmeye çalışırken bulduk. Yanımda müdürümüzün oğlu Naruto kun da vardı."

Hinata derin bir nefes aldı ve kurumuş dudaklarını diliyle ıslattı.

"O zaman onu küvetten çıkardığımızda gördük. Yediği dayaklar yüzünden her yeri morarmıştı ve daha önceden yaşadığı zorbalıklar ve o dayak olayı yüzünden vücudunun çeşitli yerlerinde ve özellikle kollarında jilet izleri vardı. Sakura chan sadece bir kaç gün önce çok sevdiği biri tarafından kandırıldığını ve ihanete uğradığını anlattı. Onun.. Yine intihara kalkıştığını düşünüyorum."

Akari Yui'nin öz kızı Sakura'ya zorbalık etmesine son derece şaşırmıştı. İnanmak istemiyordu ama Yui'nin aksi ve kötü taraflarını bildiği için Hinata'ya iftira attığını söylemiyordu. Hinata'ya inanıyordu. Ayrıca içinde bir yerlerde bir şeyin koptuğunu hissediyordu. Kötü ve ilgisiz bir baba olduğu için kendini suçlaması gerektiğini biliyordu. Kızının intihar etmiş olma düşüncesi de canını sıkmıştı. Böyle bir ihtimal olduğunu polislere anlatmalıydı ki daha fazla delil toplayabilsinler.

"Ben çok teşekkür ederim. Hiçbir evlat ailesine kolay kolay gördüğü zorbalığı anlatamaz. Ancak sen bana anlattın tüm bunları-"

"Yanlış anlamayın. Bunları Sakura chanın biran önce bulunması için söyledim. Ancak bunları duyduğunuza göre Sakura chan bulunduğunda kendinizi ona iyi bşr şekilde affettirmeli ve yerine getirmeniz gereken babalık görevini yapmalısınız. Onu dışarıda ki her türlü kötü şeyden koruyun ve destek olun. Sakura chan çalıştığı kafede ki patronundan fiziksel taciz görüyormuş. O.. Cidden güzel bir kız. Arkadaşımın zarar görmesini istemiyorum çünkü o benim ilk arkadaşım. Bende onun ilk arkadaşıyım. Umarım sorumluluklarınızın farkına yakın zamanda varırsınız."

Akari bunu duyduğunda transa geçti. Kızına taciz ediliyor olması onu içten içe çıldırtmıştı ve çalıştığı kafenin o lanet patronu ile görüşmeliydi. Daha doğrusu hesap sormalıydı.

İkisi geri müdürün odasına girdiler ve o konu üzerine biraz daha konuştular. Zil çaldığında ise Hinata izin isteyerek sınıfına gitti ama Naruto ve Sasuke onunla konuşmak istediklerini söylediklerinde, Hinata da Sasuke'ye söyleyeceği tonlarca şeyi anlatmaya oldukça istekliydi.

Hiç öğrenci olmayan bir yere gittiklerinde Hinata ne kadar sinirlendiğini belli edercesine Sasuke'ye baktı.

"Sakura chan-"

"Lütfen sus Naruto kun... Söyleyeceklerimi iyi dinel Sasuke kun!"

Sasuke gerginlikle yutkundu ve ellerini yumruk yapıp sıktı.

"Sakura chanı kandırmak, ona zorbalık etmek, ona acı çektirmek gayet mükemmel hissetirmiş olsa gerek. Ona ne yaptığını hiç düşündün mü?! Ne olmuş biliyor musun?! Okuldan ayrılmak için müdüre babasının da haberi olduğunu söylemiş ama babasının öyle bir şeyden haberi bile yokmuş. Telefonlarına cevap vermiyormuş. Evinde de yokmuş-"

"Bir dakika, bir dakika! Evşnde yok ve telefonunu açmıyor mu?!" diye sordu Naruto dehşet dolu gözlerle. Hinata başını salladığında Naruto bir iki adım geriledi. "Yüne düşündüğüm şeyi yap-"

"Galiba yaptı Naruto kun.. Sakur chan galiba intihar etti. Polisler hala bulamamışlar."

Sasuke yere çöktüğünde Hinata ona iğrenerek baktı. "Sakura chan seni gerçekten çok seviyordu. Ben onun yaşadıklarını belki pek iyi anlayamam ama hissedebiliyordum. Sakur chan... Sakura chan... Çok yalnızdı ve o, sen de dahil olmak üzere herkes ona zorbalık ederken, hepiniz ona acı çeltirirken, o aslında çaresizce senden yardım bekliyordu. Senin onu kurtarabileceğini umut ediyordu hep. Senin ona yardım etmeni bekliyordu. Ancak sen ona yardım etmek yerine zarar verdin her defasında. Onun duyguları ile oynadın. Hepiniz ona alayla bakarken o içinde bşr yerlerde acı ama sessiz yardım çığlıkları atıyordu. Hepsi senin yüzünden Sasuke kun. Emin değilim ama öldüyse, onun ölümüne sen sebep oldun. Sen onun katilisin. Katil denilen şey sadece adam öldürüp cinayetler işlemekle olmaz. Bazen başka insanların duygularıyla oynayıp onun ölüm sebebi olmak da insanları katil yapar."

Hinata içinde Sasuke'ye karşı arkadaşı adına biriktirdiği tüm duyguları kusmuştu. Söylemek istediği her şeyi söylemişti.

Dudakları titriyordu ve iki dudağının arasından bir hıçkırık serbest kalmıştı. Göz pınarlarından akan yaşlar yanaklarından yavaşça süzülerek yere damlıyordu.

"Sen bir katilsin. Hem de duygu katili. Katil!" diye fısıldadı Hinata yeniden ve göz yaşlarını silip Naruto ve Sasuke'nin yanından gitti. Bir katilin yanında bulunmak istemiyordu.