Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 23 |"Geçmişin izleri"|

Selam arkadaşlar! Yeni bir ss kitabı yazıyorum. Aslınd ayayınlayalı bir ya da bir buçuk ay oldu ama yeni sayılır hrıruhtjrjsjs. Adı Playing House Game (Evcilik oyunu). Eski adı dudaktan kalbeydi ama dün değiştirdim. Okursanız sevinirim.

-Sasuke

Son birkaç gündür Sakura sayesinde kendimi gayet hissediyordum. Normalin aksine biraz daha mutlu ve rahattım. Beni güldürüyordu. Taa ki bu güne kadar. Son zamanlarda şirket ile ilgili bir takım problemler baş göstermişti ve geri düzene sokmak da oldukça zor görünüyordu. Uzun süredir iş adamı olarak çalışmış olsaydım o kadar zor olmazdı fakat ben sadece on yedi yaşında bir gençtim ve şunun şurasında bir yıldır bu işlerle uğraşıyordum. Deneyimsizdim. Okulum ve kendş hayatım vardı. Gerçi kendi hayatımı saymasak da olurdu. Hayatım ve kaderimin ipleri benim ellerimde değil o pislik herifin ellerindeydi. Şu sıralar oldukça gergin ve sinirliydim.

Zil çaldığında direk saate baktım. Okuldakiler çoktan çıkmıştı. Belki de gelen Sakuraydı. O olsa iyi olurdu çünkü sinirimi atmam lazımdı. Onun yaydığı huzurda biraz daha boğulmak istiyordum.

Oturduğum koltuktan kalkıp heyecanlı heyecanlı kapıya ulaştım ve kolunu indirip tamamen açtım. Karşımda görmeyi beklediğim Sakura değil hayatımı çökerten şerefsiz Orochimaru ve adamları vardı. Ağzımı açmış bir şey diyeceğim sırada sırtım sert duvarla buluştu. Adamlar ve aralarında ki Orochimaru içeriye girip kapıyı kapattıklarında bana sırıtarak bakan Orochimaru'ya diktim gözlerimi. Halimden keyif alıyordu pislik.

"Görüşmeyeli bir ay oldu neredeyse Sasuke kun. Seni özledim." dilini yaladığında ona tiksinircesine baktım. İğrenç herifin tekiydi. "Ne halt yemeye geldin?" dedim zar zor. Beni duvarla arasına almış, boğazımı sıkan herifin yüzünden zor nefes alıyordum ve sesim kesik kesik çıkıyordu.

"Duydum ki şirkette işler kötüymüş." Dudaklarını büzdüğü sırada eğlenceyle parlayan gözleri de yerini acımasız bakışlara bıraktı.

"Nereden duyduysan yanlış duymuş-"

Lafımı bölen boğazımı sıkan adamın yumruğu oldu. "BANA YALAN SÖYLEME SASUKE!! Senin gibi yeni yetme veledin tekine mi yoksa o işlerde ustalaşmış koca heriflere mi inanacağım?!"

Sesimi çıkartmadım. Duyduğu her şey doğruydu ve inkar edemezdim. Buraya da canıma okumaya gelmişti. Bir yıl önce beni o yönetici koltuğuna oturttuğunda ona mecburi olarak söz vermiştim.

Şirketi eskisi gibi ülkenin en iyi şirketi haline getireceğim.

Abimin, benim ve sevdiğim, seveceğim insanların hayatı bu söze bağlıydı. Yıllar önce ailemi kaybettikten sonra diğer sevdikleriminde kaybedemezdim. Abimi, en iyi arkadaşım Naruto'yu... Ve şimdi de Sakura'yı.

"Sasuke kun, sekiz yıl önce ailene yaptıklarımı hatırlatmama gerek var mı? Ah, hayır! Hatırlatmak hafif kalır sanırım. Aynılarını yaşatmama ne dersin?"

Hayır! Olmaz! Yine birilerini kaybedemezdim! Mutluluğu bulmuşken olmazdı!

"Neydi o veletin adı..." Parmağını şıklattı. "Hah, Naruto. Onunla mükemmel bir dostluğunuz vardı değil mi? İtachi gibi onu da kardeşin görüyorsun. Ona türlü türlü işkenceler çektirmem nasıl olur sence?"

"Hayır! Sakın yapma! N'olur Orochimaru! Bak kendi ağzınla dedin az önce, ben veledin tekiyim. Bu işlerden anlamam için tecrübeli olmam lazım. Zaman tanı bana. Zamanla şirket ülkenin en iyisi olacak. Kim sevdiklerine zarar geleceğini bile bile çuvallar ki?"

Korkudan gözlerim dolmuştu. Yine birini kaybetmek istemiyordum.

"Haklısın Sasuke kun. Ama ben çok sinirliyim. Dediğin gibi olsun, şimdilik sevdiklerine dokunmayacağım. Ancak.. Onun yerine sana zarar vermemin bir sakıncası olmaz değil mi?"

Sesimi çıkartmadım. Naruto, abim ve Sakura zarar görmediği sürece ne olacağı umrumda değildi.

"Onu depoya götürün."

"ARRG!!"

Çıplak sırtıma bir kez daha kemer ile vurduğunda gözümden bir damla yaş aktı. O kadar acıyordu ki tarif edilemezdi bile. Bunları çekmek zorundaydım. Benim hayatım böyleydi ve daha farklı bir şey beklenemezdi.

İki adam da beni sırt üstü çevirdiklerinde geri çekildiler ve o lanet kemer göğüslerimde ve karnımda yerini buldu. Ard arda vurulan kemer her yerimde izler bırakacaktı eminim. Bırakmasa bile zihnimin ücra köşelerinde sekiz yıl önce ki olaylar gibi var olacaktı.

[Sekiz Yıl Önce]

Açık pencereden uzattığım kolumu göklerde uçan bir uçak misali sallıyordum. Yüzüme çarpan rüzgar sonradan baş migrenimin azmasına sebep olacaktı fakat şuan anı yaşamak daha iyiydi. Hava soğuk ve rüzgar kuvvetli esiyordu. Soğuğu seviyordum.

"Sasuke, kolunu içeriye sok."

Pencere kapanmak için yukarıya dopru harekete geçtiğinde hızloca kolumu içeriye sokup çeketim ve kazağımın kolunu indirdim. Babama bakıp gülümsedim. O ise önünde ki uzun yolu izliyordu.

Babam Uchiha şirketinin yöneticisiydi. Ve şimdi de şirketle ilgili yatırımlar yapmak adına başka şirketlerin yöneticileri ile görüşmek için şehir dışına çıkmıştı. Ben de onunla gidiyordum çünkü yeni yerler görmek hoşuma gidiyordu. Bir de babama çok bağlıydım. Her nekadar biraz soğuk davransa da onu çok seviyordum.

Başımı cama çevirip yolu izlemeye devam ettiğimde beş dakika sonra, sadece beş dakika sonra son hızla yanımızdan bir araç geçtiğinde az ileride durdu. Yaklaştığımızda aslında amacının önümüzü kesmek olduğunu anlamam geç sürmemişti.

Şakınlık be gerginlikle babam kaşlsrını çatıp ne olduğuna dair kendi kendine mırıldanırken benim içimi korku kaplamıştı. Bir şeyler ters gidiyordu.

Aracımız durduğunda babam, "Sakın arabadan inme, sakın!" diye sıkı sıkı tembihleyip şoförle birlikte arabadan inmişti. Ben ise hem arabada tek kalmaktan, hem de işlerin ters gidişinden, hem de babamın şimdilik beni bırakmasından son derece korkuyordum.

Yerde çömelip başımı biraz yukarıya kaldırdım. Gizlice ne dolaplar döndüğünü çözmeye çalışıyordum.

Önümüzü kesen araçtan beş tane adam indiğinde yaptıkları şeyle telaşa kapıldım.

Adamlar silahlarını çıkartıp babama ve şoförümüze doğrulttuklarında, bizimkiler ellerini havaya kaldırdılar. Adamlar üstlerini taradılar ve silah bulamadıklarında babamla şoförü kollarından tutup yolun kenarında ki çimenlik alana götürdüler ve önlerinde diz çöktürttüler.

Onların araçlarından bir kişi daha indiğinde o kişinin patronları olduğunu anladım. Giyiminden ve görüntüsünden belliydi. Görebildiğim kadari ile uzun siyah saçları ve bembeyaz bir teni vardı. Bu adamlar gangster felandı galiba. Şimdilik aklıma bundan başka bir şey gelmiyordu aklıma.

Patronları olduğunu var saydığım adam babamla konuşurken yanında ki adama bir şeyler söyleyip bizim aracı başıyla işaret ettiğinde tehlikenin içindeydim. Kaçmaya çalışabilirdim, böyle bir işe kalkışacak kadar yaramaz ve cesurdum lakin bu adamlar silahlıydılar ve biz otobandaydık. Beni ya silahla vurup öldürürlerdi ya da hızlıca yakalarlardı. Yardım isteyebileceğim herhangi bir yer veya kişi yoktu. Şoförümüzün, babamın ve benim canım tanrıya emanetti şu saatten sonra.

Yan tarafımda ki kapı açıldığında refleks olarak başımı o tarafa çevirdim ve gözlerim donuk bakışlarını üzerimde gezdiren adamla buluştu. "İn arabadan." diye emir verdiğinde yutkunup dediğini yaptım ve arabadan indim. Kolumu sıkıp beni çekiştirerek yürüdüğünde sesimi çıkaramadım. Babamların yanına geldiğim de ise beni yere fırlattı ve başıma silah dayandı.

Patronları olduğunu düşündüğüm adam bakışlarını bana yönelttiğimde korkunun en tarif edilemez tonu kalbimi sarıp sarmaladı.

"Adın ne?" dedi sevimli gözükmeye çalışarak. Asi, kendini beğenmiş, ukala ve kibirli bir karakterim olduğundan söylediklerim onu kışkırttı. "Senin gibi ne olduğu belli olmayan palyaço kılıklı bir herife adımı söyleyeceğimi düşünmüyorsun herhalde." Gerçekten de palyaço gibiydi ve görünüşü tuhaftı ama odaklanmam gereken bu değildi. Onu sinirlendirmiştim. Yanağıma sert bir darbe indiğinde bana tokat attıklarını anladım. "Benimle dalga geçmeye nasıl cürret edersin velet?!" diye gürledi.

"Orochimaru," Başımı hızla çevirip babama baktım. Gözleri yalvarıyordu resmen. O da korkuyordu. "Yalvarırım Sasuke'ye zarar verme. Lütfen." Sesi çatallaşıyordu.

"Oğluna zarar vermemi istemiyorsan tek şartım var." dilini yılan gibi çıkartıp dudağını yaladı. "Şirketin tüm hisseleri ve yönetimi elime geçecek."

Babam itiraz edecekken bütün silahlar bana yöneldi. "Hala itiraz etmeyi düşünüyor musun Fugaku? İşin ucunda minik Sasuke'nin hayatı var."

Babam sıkıntıyla nefesini verip bakışlarını yere indirdi. "Öyle olsun."

Orochimaru denen herif elinde tuttuğu dosyayı açıp ceketinin cebinden çıkarttığı kalemi babama uzattı. Babam bazı formları okumadan imzaladıktan sonra Orochimaru dosyayı ve kalemi aldı ve kahkaha attı.

"Hayato, silahını bana ver."

Hayato adlı adam silahını Orochimaru'ya verdiğinde, lanet herif hiç tereddüt etmeden şoförümüzü silahla vurdu. Babam ve ben dehşet dolu gözlerle ona baktığımızda o silah babamın alnına dayandı.

"Fugaku, oğluna söylemek istediğin bir şey var mı?"

Kalbim delicesine atarken tanrıya düşündüğüm şeyi gerçekleştirmemesi için yalvardım.

Babam kaşlarını çatıp bana baktı. Elini tombul yanağıma koyup okşadı ve bana sıkıca sarılıp alnımı öptü, geri çekildi. Gözlerim dolmuştu. "Sasuke, kusura bakma. Seninle daha fazla vakit geçirmek ve koca adam olduğunu görmek istiyordum. Ancak her şey buraya kadarmış. Hatalarım olduysa affet beni. Yaşamaktan vazgeçme. Hayatta kal. Eğer şansın olursa ileride güzel bir ailen olsun. Hayatın huzurlu olsun."

Babamın dudağı titriyordu. Benim de göz yaşlarım iyice dolmuş ve taşmaya hazırdı.

Orochimaru babamın alnında ki silahı ağzına indirdi.

Ve üç saniye sonra.. Üç saniye sonra şiddetli silah sesinin kulaklarıma dolması ve babamın yere yığılmasıyla eş zamanlı olarak göz yaşlarım da özgürlüğünü ilan etti.

Onun cansız bedenine ardı ardına sıkılan silah sesleri beynimi uyuştururken delicesine ağlıyor ve akan burnumu çaresizce çekiyordum. Zihnim bu görüntüleri hiç mi hiç unutmayacaktı. Bu olay ölene kadar kalbimde ve zihnimde benimle birlikte yaşayacaktı.

Gök gürlediği sırada baştan aşağıya titredim. Ya ben? Ben ne olacaktım?

"Sasuke kun, şuan sadece baban ve o şoför parçası geberdi. Ancak hala ölüm sırası bekleyenler var."

O an abim ve annemin de tehlikede olma ihtimali aklıma geldi.

"Abin ve sen benimle birlikte yaşayacak ve bana itaat edeceksiniz. Annen bizim ellerimizde tutsak kalacak. Ancak, ondan bir daha hiç haber alamayacaksınız. Hem de hiç! Bu ne demek biliyor musun? Annen ölse bile haberiniz olmayacak, yaşasa da. Ya da başına başka şeyler gelse bile. Onunla hiç mi hiç görüşemeyeceksiniz. Sen ve abin ileride benim için şirketi yöneteceksiniz. Emirlerimden çıktığınız an başka sevdiklerinizi de ölmüş bil. Baban ise.. Cesedini köpeklere vermemiz sorun olmaz herhalde. Parçalarlar felan.. Sonra da yakarız."

Dedikleri bir bir kazındı kalbime. O andan itibaren annemi göremeyecektim. Ona veda edememiş olmak bile canımı yakmıştı. Ya babam? Ah, zavallı babam. Onun bir mezarı olmayacaktı. Sürekli gidip çiçek bırakcağım bir mezarı bile olmayacaktı.

[Flashback sonu]

Karnıma inen sopa darbelerinin verdiği acıyı hissedemeyecek hale gelmiştim. Ne zamandır sopayla vurduklarını bilmesemde geçmişi düşünmekten, kemerden sopaya geçiş yaptıklarını fark edememiştim.

Ağzıma metalik bir tat geldiğinde kanadığını anladım.

Bu gözler zavallı babamın cansız bedeninin vahşi, hırçın köpekler tarafından parçalanışına şahşt olmuştu. O anları unutmam imkansızdı. Her gece zihnime kabus gibi giriyor ve uyumamı engelliyordu o görüntüler. Bu gözler onun gibi daha türlü türlü iğrenç şeylere şahit olmuştu. Tıpkı babamda olduğu gibi birinin cansız bedenini köpeklerin önüne atmaktan, bir başkasının canlı kanlı bedeni üzerine örümcek, akrep ve daha birçok şey koymaya kadar her iğrenç, tiksindirici şeyi görmüştüm.

Bu şerefsiz herif şakaya gelen türden değildi. Aynılarını bana da yapabilirdi.

"Sasuke kun," Orochimaru önüme düşen saçlarımdan sertçe tutup başımı havaya kaldırdığında suratına tükürdüm. En azından bunu yapmamdan bir sorun olmazdı. Elinin tersiyle yüzünü silip suratıma tokat attı. "İlk karşılaştığımız gün ki gibi ukala veledin tekisin Sasuke." Şiddetli kahkahası tüm depoyu doldurdu. "Seni yakışıklı piç! Suratın kadar kusursuz olan bedeninde bembeyaz yılanların gezmesini ister misin?" Yine yılan edasıyla dilini çıkartıp dudağını yaladı. "Kabuto, akvaryumu getir!"

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro