Bölüm 2 | "Koş"
Uyuşuk uyuşuk yürümeme rağmen okula erken gelebilmiştim. Sınıfıma girer girmez sırama oturup başımı masaya koydum ve gözlerimi kapattım. Ders başlayana kadar biraz uyumak iyi olabilirdi. Ama bu tatlı anı beş dakika sonra sınıfa bağıra çağıra giren Naruto bozdu. Başımı sinirle kaldırıp ona kızdım. "Naruto! Ses çıkarmamayı ne zaman öğreneceksin?"
Naruto mahcupça eğildi. "Gomen Sakura chan!"
O sırada içeriye Sasuke girdi. "Ohayo, teme!" dedi Naruto, Sasuke'nin sırtına vurarak. Sasuke sadece, "Aa.." dedi ve sırasına geçti. Naruto da onun önündeki sıraya oturup onunla konuşmaya başladı.
"Ee, toplantı nasıldı?"
"Hmph, herzaman ki gibi gayet iyiydi. Başaramayacağım iş yok nede olsa."
"Tabi... Hey! Bak ne diyeceğim. Bu akşam boşsan klübe felan gidelim mi? Kafa dağıtırız." dedi Naruto heyecanla sırıtarak. Sasuke ise, "Bakarız." demekle yetindi.
Şu zengin çocuklarını anlayamıyordum. Daha reşit olmadıkları halde barlara, kluplere gidebiliyor, alkol alabiliyor, araba kullanabiliyor ve daha bu yaşta cinsel ilişkiye eğilim gösteriyorlardı. Zenginlerin eğlence ve aşk anlayışı bu kadar saçmaydı. Eğlence böyle değildi. Aşkta bu kadar basit değildi. Benim de ailem zengindi ama onlardan yararlanamadığım için zengin çocuğu saymıyordum kendimi.
Onları izlemeyi kesip geri başımı masaya koyup uyumaya çalıştım. Bu kez de zil sesi uyumamı engelledi.
Dersimiz fizikti ve Asuma sensei ödevleri kontrol ediyordu. Sıra bana yaklaşınca çözdüğüm soruları açtım ve sensei'nin gelmesini bekledim. Sasuke yine ödevlerini yapmıştı o kadar işin gücün içinde. Bu çocuk kendisi mi yapıyordu yoksa birilerine mi yaptırıyordu merak konusuydu.
Sıra bana geldiğinde parmağımla gösterdim. Sensei kontrol ettikten sonra elinde tuttuğu listede adımın önüne bir artı koydu ve kontrole devam etti.
Nihayet tenefüstü. Sınıftan çıkıp lavaboya gidecektim ancak bir kız yanıma gelip bana aşağıya inmemiz gerektiğini söyledi. Tuhaf bir durumdu ama onu takip edip aşağıya indim. Okulun arkasına gidiyordu. Benimle tam olarak ne yapmak istediğini anlamamıştım. Okulun arkasına geldiğimizde başka kişilerin olduğunu gördüm.
Kıza döndüm ve, "Buraya neden geldik?" dedim. Kız diğer kişilerin elinden bir şey alıp arkasında gizleyerek karşıma geçti.
"Bunun için geldik.." demesi ile bana arkasında gizlediği su balonunu atması bir oldu. Üstüm biraz ıslanmıştı.
"Eğlence yeni başlıyor." dediler ve aynı anda su balonları atıp durdular. Üstüm iyice ıslanıyordu ama umursamıyordum. Olduğum yerde dikiliyordum sadece. Onlar eğlenmeye devam ederken duydukları ses ile eğlencelerine son verdiler. Gözlerimi açtım ve karşıdan sırıtarak gelen Sasuke'ye baktım. Ellerini çırptı ve, "Şimdilik bu kadar yeter beyler bayanlar. Dağılabilirsiniz." dedi. Diğerleri gülüp giderken Sasuke karşıma geçti.
"Eğlendin mi?" dedi hâlâ sırıtırken. Yapmacık bir şekilde gülümseyip, "Ya, ne demezsin. Hiç bu kadar eğlenmemiştim." dedim alayla.
Beni duvara ittirdi sertçe. Sırtım acımıştı. İki elini duvara koydu ve kulağıma eğildi. "Bu daha başlangıçtı. Devamı da var. Sana benimle uğraşmanın cezasını ödeteceğim." dedi.
Onu ittirip gülerek konuştum. "Bu tür klişe oyunlarla beni korkutabileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun."
Kaşındığımın farkındaydım ama ona boyun eyecek değildim herhalde. Öyle kolay ezilmediğimi ona göstermeliydim.
"Başlangıç klişeydi ama daha iyileri olacak. Emin ol eğleneceksin."
"Tabi, tabi."
"Sabırsızlıkla bekliyorum."
"Bende."
Sasuke uzaklaşırken arkasından orta parmağımı çıkardım. Sonra da o iyice gidene kadar olduğum yerde durdum. Sonra ıslak okul formamı inceledim. Sırılsıklam olmuştum ve böyle kalmaya devam edersem kesinlikle hasta olacaktım.
Umrumda değilmiş gibi, normal bir şekilde yürüyerek soyunma odasına gittim ve kendi dolabımı açıp beden kıyafetlerimi giydim. Soyunma odasındaki işim biter bitmez çıktım.
Koridorda dolup taşmış olan öğrencilerin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Ama aldırmadım. Aklımda olan tek şey biran önce sınıfıma gitmekti. Gerçi sınıfa gitmem bile bir fayda sağlamayacaktı.
Sınıfa girdiğimde, birçok kişinin beni izlediğini gayet iyi biliyordum. Bazılarının suratında merak, bazılarının suratında ise umursamamazlık vardı, gayet açıktı. Tıpkı onlar gibi Sasuke de beni izliyordu. Diğerlerinden farklı olarak suratında zevk, iğrenme ve acımasızlık vardı. Bunu ona bakmadan anlamak son derece mümkündü.
Bakışlarımı başka bir yöne sabitlerken sırama oturdum. Ancak kısa süre içerisinde tüm vücudumu, tüm zihnimi büyük bir huzursuzluk sarmalamıştı. Altımda bir ıslaklık hissediyordum.
"Umarım düşündüğüm şey değildir!" diye iç geçirdim. Ayağa kalktım ve elimi sıramda gezdirdim. Bir şey hissetmiştim. Islaklık...
Hala yaşadığım şoku üzerimden atamamıştım. Ne kadar çabalarsam çabalayım, o şoku üzerimden atamıyordum. Elimle hafiften kalçama dokundum. Yine bir şey hissettim. Islaklık...
Yavaş yavaş, sınıftan kıkırtılar ve ardından şiddetle gelen kahkahalar kulağıma girdi ve beynime doğru yola çıktılar. Artık, duyduğum kıkırtılar ve kahkaha sesleri beynimin içinde, insanı deli eden alarm sesleri gibiydi. Her biri beynimin içinde yankılanıyordu. Başka türlü bir şey olsaydı umursamazdım ama bu... Bu hiç hoşuma gitmemişti. Hem de hiç!
Gözlerim yine, o gece kadar siyah gözlerle buluştu. Sasuke'nin suratındaki sırıtışı gitgide büyüdü. Eğlendiği ortadaydı.
"Sen ne yaptın?!" diye mırıldanmaya başladım. Sinirim yavaşça tavan yapmaya başlamıştı bile. Gözlerim alev alevdi. Sinirlendiğim belli olmaya başlamıştı. Sasuke ise bu halimi izlemekten büyük bir keyif alıyordu. Sinirime hakim olamayıp beynimin bana verdiği komuta uydum ve Sasuke'nin yanına gittim. Yakasından tutup onu sarsmaya başladım.
"Seni piç kurusu! Sen yaptın değil mi?" diye tısladım.
"Ben yaptım. Ne o? Beni mi döveceksin?" Hala keyifle sırıtmaya devam ediyordu.
Sesimi çıkarmadım. Çıkaramadım. O sırada birinin adımı ağzına alması ile arkama döndüm. Gördüğüm şey karşısında deliye döndüm ve Sasuke'nin yanından ayrılıp, hem adımı ağzına alan hem de beni videoya çeken gerizekalı'nın yanında gittim. Hala beni çekmeye devam ediyordu. Elindeki kamerayı almaya çalıştıysam da başaramadım. Buda yetmiyormuş gibi birkaç kız yanıma gelmişti. Oldukça sinirlenmişe benziyorlardı.
"Sasuke-kun ile bir problemin var galiba!" dedi içlerinden sarı saçlı olan. Çakma sarışın olduğu belli oluyordu.
Siyah saçlı olan kız ise, "Ona bir şey yapacak olursan varya, seni parça pinçik ederiz!" dedi sertçe. Suratındaki çiller, tarzı ve görüntüsü ile adeta çirkin cadıları andırıyordu bana.
Tam karşımda duran ve son derece güzel olan kahverengi saçlı kız ise birden bire kolumdan tutup beni koridora çıkarttı. Sınıftakiler de birbir koridora çıktılar. Zamanla diğer sınıflardaki öğrencilerde koridora çıkmış, bizi izlemeye başlamışlardı.
Beni koridora çıkartan kız bana acımasızca bakıyordu. "Görmüş olduğunuz bu kız, küçük çocuklar gibi.. Hatta bebekler gibi altına yapmış."
İyice sinirleniyor ama sesimi çıkartmıyordum. Etrafımda daire olmuş koca topluluğun kahkahaları o kadar fazla, o kadar gürültülü, o kadar sinir bozucuydu ki artık beynimde yankılanmıyorlardı bile. Onları duymazlıktan geliyordum. Tek düşündüğüm rezil oluşumdu. Tek düşündüğüm Sevdiğim adamın beni herkesin içinde böyle rezil edişiydi. Ona zararım dokunmamıştı bile. Aramızda iyi ya da kötü bir bağ da yoktu. Sadece minicik bir sebepten dolayı aramızda ufacık bir atışma olmuştu ve o, sanki devlet meselesiymiş gibi olayı büyütüp, beni herkesin içinde rezil ediyordu. Bu haksızlıktı!
Şuan için yapabildiğim tek şey, herkesin alaycı bakışları ve iğrenç kahkahaları altında bir böcek gibi ezilmekti.
Önümdeki kız ise beni rezil etmeye devam ediyordu. Tekrar Sasuke'ye baktım. Değişen bir şey yoktu. Yine aynı ifadeyle karşılaşmıştım. Herkes gülmeye, az önceki çocuk ise beni videoya çekmeye devam ediyordu. Gözlerimin dolduğunu fark edince, daha fazla rezil olmamak için kıza çarparak yürüyüp sınıfa girdim. Defterimi ve kitabımı çantama koyup, çantamı sırtıma taktım ve sınıftan çıktım.
Herkesten bir, "Ooo!" sesleri geldi bu kez de. Koşmaya başlayıp alt kata kadar indim. Okulun bahçesine çıktığımda bir o yana bir bu yana baktım. Kaçabilirdim ama uğraşmak yerine kapıya kadar koştum hafif tempoda. Yaklaştığımda ise güvenlik beni fark etti. Onu umursamayıp okuldan çıktım ve koşarak uzaklaştım.
Tükenene kadar, Yorulana kadar koşuyordum. "Koş, koş, koş..." deyip duruyordum kendime.
Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağıya doğru süzüldü ve yere düştü.
Çok yorulmuştum. Etrafıma baktığımda karşıdaki park gözüme çarptı. -Bu kez yürüyerek- parka gittim ve banklardan birine oturdum. Çantamı çıkartıp yanıma koydum ve elimin tersi ile gözyaşlarımı sildim. Hafif esen rüzgar ise suratımda kurumalarına sebep oluyordu. Hiçbir şey yapmadan, öylece oturdum.
"Keşke o an... Keşke o an yerin dibine girseydim." dedim seslice. Ne parkta, ne de etrafta kimse yoktu. Tek başımaydım, her zaman ki gibi. Burada daha fazla durmanın bir anlamı yoktu. Zaten dinlenmek için gelmiş ve yeterince dinlenmiştim. Artık evime gidip rahat rahat ağlayabilir, rahat rahat bağırabilir, rahat rahat çığlıklar atabilir ve kendi karanlık dünyam da dibine kadar acı çekebilirdim.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro