Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 12 |"Karşılaşma"|

-Sakura

Günlerden cumartesiydi ve herzaman olduğu gibi bu günde kafede ki işim erken bitmişti.

Soyunma odasında üstümü değiştirdikten sonra ufak tefek eşyalarımı çantama koyup dolabımı kilitledim ve odadan çıktım. Benim gibi çalışan diğer arkadaşlara
, "Kolay gelsin." dedikten sonra da kendimi dışarıya attım. Bu kafenin atmosferi beni fazla yoruyordu. Gerçi yapabileceğim bir şey yoktu. Ekmek paramı burada çalışarak kazanıyordum. Az da olsa karnım doyuyorsa, kafamı koyabileceğim bir yastığım, uyuyabileceğim bir yatağım, dışarıda ki öldürücü soğuğa ve her türlü pisliğe karşı güvende olabileceğim ve sıcacık hissettiğim bir evim varsa bu kafede çalıştığım için oluyordu. Hernekadar istemediğim olumsuz şeyler yaşıyor olsam bile kendi paramı kazanıyor, kendi başımın çaresine bakıyordum. Lanet olası akrabalarıma veya babama muhtaç olmaktan çok daha iyiydi. Aslında annemin ölümünden beri muhtaç olduğum bir şey varsa oda sıcacık bir aile sevgisi, şefkatiydi. Daha fazlası değildi.

Kalabalık yolda ilerlerken gösonraüm herkese bakmaya çalışıyordum. Herkes bir şeylerin peşindeydi. Daha doğrusu mutluluğun. Ve birçok insana göre mutluluk paradan ve zenginlikten geçiyordu. Kimse birbirini kandırmasın. Elbette birçok kişi parayı seviyor. Bazen ben bile... Ama bu konuda çok ciddiyim paranın mutluluk getirdiğini düşünenlerden değildim. Çoğu zaman zengin insanları inceleme fırsatı yakalayabiliyordum. Sonuçta okulum zengin doluydu ve kime baksam gerçek anlamda mutlu değildi. Onlarınkisi basit bir mutlukuktu. Tabi ona da mutluluk denirse. Hiçbirinin ailevi bağları güçlü değildi belki. Özetle insanlar mutluluk sandıkları ama asıl mutlulukla alakası bile olmayan sahte mutluluğun peşinden koşmaya çalışıyorlardı.

Telefonumun çaldığını geçte olsa farkettiğimde olabildiğince hızlı bşr şekilde çantamdan çıkartıp kimin aradığına dahi bakmadan tuşa basıp kulağıma götürdüm.

"Alo."

"Merhaba Sakura. Ben İtachi. Nasılsın?"

İtachi san'ın yumuşak sesi kulaklarıma dolduğunda gülümsemeden edemedim. Sesi fazla yumuşaktı ve üstüne üstlük çok güzel ve kibar şekilde konuşması Nirvanaya çıkıyormuşum hissini verir gibi heyecanlandırıyordu.

"Iı iyiyim, saolun. Siz nasılsınız İtachi san?"

"Bende iyiyim."

"Neden aramıştınız?"

Elimden geldiğince kibar olmaya çalıştım, normaldeki sertliğimin aksine.

"Aslında ben şeyi soracaktım, boş musun diye."

İtachi san'ın çekindiğini buradan anlayabiliyordum ve bu çok tatlıydı.

"Evet, şuan boşum. Bu gün işim bitti de."

"Ah, ne güzel. Öyleyse bana gelmeye ne dersin? Yani yanlış anlama-"

Kıkırdmaya başladığımda İtachi san'ın da gergin halde gülmeye başladığını işittim.

"Yok, yanlış anlamadım tabiki. Benimle sohbet etmenin sizin için hoş olduğunu biliyorum."

"Evet. Ee cevabın ne?"

"Zaten boşum. Yani gelebilirim."

"Pekala. Bunu duymak güzel. Ben sana adresi mesaj olarak atayım o zaman. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattım ve çantama atmak yerine elimde durmasına izin verdim. Zaten İtachi san şimdi mesaj atacaktı.

Bunu bu kadar kolay kabul etmiş olmam da büyük başarıydı tabi. Sonuçta Sasuke ile kardeşti. Belki şuan yanında o da vardı. Belki de bunu kafaya takmamalıydım.

Telefonum titrediğinde mesajlar bölümünü açıp İtachi san'ın gönderdiği adrese baktım. Adrese göre evleri yakındı. Bu da taksiye binmeyeceğim anlamına geliyordu. Kendi kendime mal mal gülüp adımlarımı hızlandırdım. İtachi san ile konuşmak bana huzur vermişti. O gün "Keşke böyle bir abim olsaydı ne iyi olurdu." diye de düşünmüştüm ve evet, İtachi san benim için bir abi gibiydi. Kardeşini koruyan, cana yakın ve sıcacık kalpli bir abi.

Evlerine vardığımda elim zile gitti ama çalmak yerine bekledim. Ev villa değildi. Lüks dairelerden de değildi ama yeni yapılan evlerdendi. Yani bana kalırsa Sasuke'nin evi değildi. Bu durumda rahatlayabilirdim. Belki de onun eviydi. Kim bilir?

Zile basıp kapının açılmasını bekledim. Tam bir kez daha zile basacakken kapı açıldı ve İtachi san'ın güler yüzüyle karşılaştım. Başımı hafif eğip gülümsedim.

"Hoşgeldin." dedi oda eğilip.

"Hoşbulduk."

İtachi san kapıyı hızlıca kapatıp yanıma geldi ve oturma odası olduğunu düşündüğüm yere geçtik. Rahat ve geniş olan tekli koltuğa oturur oturmaz çantamı sırtımdan çıkartıp bacaklarımın üstüne koydum. İtachi san ayağa kalktı ve, "Dur çantanı koridora koyim. Yük olmasın." diyerek çantamı alıp dediği gibi koridora koydu. Geri gelip benim aksime geniş koltuğa oturdu.

"Görüşmeyeli nasılsın? Daha iyi misin?"

"Evet. Herşey yolunda. Daha doğrusu değişik bir şey yok."

"Anlıyorum. Okul nasıl gidiyor?"

"Güzel. Bir öğrenci için nasılsa benim için de öyle."

İtachi san kıkırdadığında ona şaşırarak baktım. Neye güldüğünü anlamamıştım.

"Kusura bakma. Biraz fazla tuhaf oldu da şuan ortam." dedi.

"N-Nasıl yani..?" diyebildim. Nedense içimdeki korku tohumları yeşermişti.

"Birbirimiz hakkında pek fazla bilgimiz olmadığı için şuan seninle ne konuşacağımı bilmiyorum. Düşünüyorum ama aklıma bir şey gelmiyor. Seni boşu boşuna çağırdığımı hissediyorum."

İtachi san mahcupça gülümsediğinde bende endişelenecek bir şey olmadığını anlamıştım.

"Sorun değil. Elbette bir konu bulabiliriz. Yani umarım."

Bende mahcupça gülümsedim.

"Bir şeyler yemek ister misin? Ya da aç mısın?"

"Teşekkür ederim ama gerek yok. Aç değilim."

"Peki... Aslında İva san ile ilgili konuşmak istediğim şeyler var ama öldüğü için onunla ilgili konuşarak seni üzmek istemiyorum."

"Sorun değil istediğini sorabilir veya söyleyebilirsin. Ben annemin yokluğuna alıştım zaten."

"İva san.. Nasıl öldü?"

"Ahh... Şey, kalp krizi. Aniden kalp krizi geçirdi. Hiç beklenmedik bir anda oldu. O zaman ne yapacağımı bilemedim. Telaş ve endişe içerisindeydim. Çok korkuyordum. Onkadar korkuyordum ki aklımda ki her şey uçup gitmişti. Sanki çığlık atmak ve bağırmak dışında bütün yeteneklerimi kaybetmiş gibiydim."

Gözümden bir yaş aktığında hemen elimin tersiyle sildim. Şuan ağlıyor olmamın tek sebebi tüm o yaşananları zihnimin bir köşesinde canlandırıyor ve sanki o anı yeniden yaşıyormuş gibi olmamdı.

"Tek yapabildiğim avazımın çıktığı kadar bağırmaktı. Bağırmaktan boğazlarım yırtılmak üzereydi. Ambulansı çağırmak bile aklıma gelmemişti. Sadece bağırarak umutsuzca yardım bekliyordum ve annemin başında duruyordum. En sonunda komşularımız gelip yardım etmişlerdi."

Ağzımdan bir hıçkırıp kaçtı.

"Ama iş işten geçmişti. Annem dünyaya gözlerini kapatmıştı. Bir daha geri dönmeyecekti. Onu asla göremeyecektim. Ve onun ölüm sebebi de bendim. Eğer aptal gibi bağırmak yerine ambulansı çağırsaydım yaşayabilirdi. Benim yüzümden geç kaldık. Ve annem öldü."

İtachi san mendil uzattığında ellerimle değil mendille sildim narin gözyaşlarımı. Şuan kendimi acındırmış gibi hissediyordum.

"Kusura bakmayın. Biraz fazla duygusallaştım."

Gülmeye çalıştım.

"Ağlamayıp içini dökmek iyi bir şeydir. Bende senin gibiyim. Farkımız yok. Annemin ve babamın olmayışı her aklıma geldiğinde, farkına varmadan ağladığım fazlaca anlarım oldu. Zihnimin en ücra köşelerinde o anları canlandırmak, sanki sürekli o an gerçekleşiyormuş gibi hissetmek.. Ben de yaşıyorum. Dediğim gibi aramızda bir farl yok."

İtachi san'ın da gözleri dolduğunda bana uzattığı mendili ona uzattım. Bir mendile bir de bana bakıp gülümsedi ve göz yaşları usulca akmadan önce onları sildi.

"Şey sanırım ağlamasam iyi. Erkeklere pek yakışmıyor galiba."

"Erkekler de ağlayabilir. Cinsiyet fark etmez. Üzgün olan herkes ağlayabilir."

Sert bir kapı kapanma sesi duyduğumda korku tüm vücudumu ele geçirdi. Korktuğum şey elbette Sasuke değildi. Sadece beni burada gördüğünde okulda yapacakları ve ruhumun yine acı çekeceği hissi korkunçtu.

İtachi san başta sessiz kalsa da sonra konuştu.

"Sasuke!"

Kısa süreliğine eve hakim olan sessizliği o tanıdık ses yok etti.

"Efendim?"

İtachi sevindi. "Bu sesin sahibi kardeşim Sasuke. Tanışmalısın." dedi. "Sasuke işin yoksa biraz gelir misin?"

"Aptal mısın İtachi? Elim poşet dolu. Herhalde oraya geleceğim. Aldıklarımı buzdolabına yerleştireceğim."

Ses git gide yaklaşmıştı ve şimdi o buradaydı. Herzaman ki sıktığı parfüm tüm odaya yayıldı.

İtachi bana döndü. "Bak bu kardeşim."

Başımı zorlukla çevirdim ve yutkunarak Sasuke'ye baktım. Başta bana tıpkı inek görmüş uzaylı gibi baktı. Sonra da kaşlarını çattı ve tüm damarları ortaya çıktı. Elinde ki poşetleri yere fırlatır gibi attığında ben ürpererek koltuğa sindim. İtachi san'ın suratı ise şaşkınlıktan binbir renge döndü.

Sasuke sadece üç adımda yanıma gelip kolumdan tutarak ayağa kaldırdı. Sinirle soluduğu nefesi suratıma çarpıyordu.

"Ne işin var lan senin burada?!" Kolumu sıkmaya başladı. "Ne halt yiyorsun lan benim evimde?!"

"Çek elini kolumdan!" diye tısladım.

"Çekmiyorum lan! Benim evim burası, emir verme bana!"

Kolumu daha da sıktığında acıyla suratımı buruşturdum. Araya İtachi san girdiğinde Sasuke'yi benden uzaklaştırıp önüme geçti.

"Sasuke!! Ne yaptığını sanıyorsun sen?!"

"Ne demek ne yapıyorum- Bekle!! Ne işi var Sakura'nın burada? !"

İtachi san bir şey anlamamış gibi suratını buruştırmuştu. Arkasından çıkıp yandan ona baktığımda görebiliyordum.

"Sakura sen yerine otur. Sasuke sen de yanıma."

İkimiz de İtachi san'ın dediğini yapıp oturduk. İtachi san yerde ki poşetleri oturma odasıyla birleşik mutfakta ki tezgaha koyduktan sonra Sasuke'nin yanına oturdu.

"Öncelikle ne yapmaya çalıştığını hiçbir şekilde anlamadım Sasuke. Sakura tanıdığım ve hayranlık duyduğum Akari san'ın kızı. Onu buraya ben davet ettim."

Sasuke bana dik dik bakıyordu.

"Ya sen nereden tanıyorsun?"

Sasuke boğazını temizledi. "Aynı sınıftayız."

İtachi san bir bana bir de Sasuke'ye baktı.

"Bu çok güzel. Harika! Ama neden Sakura'ya kaba davrandın Sasuke?"

"Sanane. Herşeye burnunu sokma İtachi."

Sasuke oturduğu yerden kalktı ve kapıyı çarparak evden çıktı. Bense ne yapacağımı bilmiyordum ama gitsem çok daha iyi olurdu. Yoksa İtachi san'a her şeyi anlatmak zorunda kalabilirdim ve oda Sasuke ile sıkı bir tartışmaya girer ve araları bozulabilirdi. Sonra da Sasuke canıma okur ve kasıtlı olarak beni öldürebilirdi.

"İtachi san.. Ben gitsem iyi olur. Bugün biraz tatsız geçti. Kusura bakmayın."

İtachi san başını sallamakla yetindi. Sasuke adına oda mahcuptu ve zaten söyleyecek pek bir şeyi de yoktu.

Oturduğum yerden kalkıp koridordan çantamı aldım ve İtachi san ile el sıkıştım. Birbirimize görüşürüz dedikten sonra oradan ayrıldım.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro