Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

❧ 9 : une douleur qui ne peut pas dépasser l'âme

bölüm 9: ruhun ötesine geçmeyen acı

Oturma odasında dizi izliyordum. Jaemin'i iki gündür görmemiştim, benim durumum şu anlık iyiydi ve anlaşılan o da iyiydi. Odasından pek çıkmıyordu, işime gelirdi. Diğerleri yine merkeze, muhtemelen bir kafeye gitmişti.

Kanalları değiştirirken televizyonun üstündeki saate baktım, akşam on olmuştu. Uykum yoktu ama uyumak için garip bir istek duyuyordum, yatağa uzanmak ve uzunca bir süre de kalkmamak istiyordum. Üzerimdeki battaniyeyi kenara ittim ve televizyonu kapatıp ayağa kalktım. Jaemin'e bakmalı mıydım bilmiyordum, gerçekten çok sessizdi ve ona bir şey olup olmadığını düşünüp duruyordum. Merdivenleri çıkıp odalarımızın olduğu kata geldim, Jaemin'in odasının kapısı kapalıydı.

O sırada sol kolumda, bileğime yakın bir yerde bir sızı belirdi. Ben hiçbir şey yapmamıştım, neden bir anda böyle olmuştu? Dişlerimi sıktım, bileğimi tutarken aklıma gelen tek şey Jaemin'in kendine bir şey yapıp yapmadığıydı. İki adımda merdivenin başından çıktım ve odasının önüne geldim. Bileğimdeki sızı daha da çok arttığında dudaklarım arasından küçük bir nida çıktı ve ben saygıyı bir kenara bırakarak kapıyı tıklatmadan içeri girdim

Jaemin yoktu, odanın ortasına ilerleyip kapalı olan banyo kapısına baktım. Bileğimi tutarak beyaz kapıya yaklaştım ve göreceğim şeyin ne olduğunu kestiremediğimden kapıyı yavaşça açtım. Eğer ölecekse ya da ölümü düşünüyorsa bile ruhumun da acı çekmesi lazımdı ama hayır, sadece bileğimde çok keskin bir acı vardı. Başımı uzatıp içeri baktığımda gördüğüm şey lavabonun önündeki Jaemin'di.

Üzerinde hiçbir şey yoktu, sadece eşofmanıyla duruyordu ancak gözlerim ellerine kaydığında mermerin tamamen kan olduğunu gördüm ve o an, bileğimdeki acıyla beraber yere çöktüm.

Bileğini kesmişti.

Ellerim titremeye başladı, öyle ki bileğinden akan kanı görmek midemi bulandırmakla kalmamış, o görüntüyü silmek istermiş gibi gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. ''Jaemin,'' dedim yutkunarak. ''Neden yaptın?''

''Ruhun acı çekmiyor.'' Benim aksime sesi, gereğinden fazla soğuk ve netti. Sanki ellerinden kan akan ben değildim. Başımı kaldırıp ona baktığımda suyu açtı, bileğini suyun altına tuttu ve birkaç saniye sonra kenardaki siyah tişörtü sol bileğinin etrafına sardı. Yüzündeki buz gibi ifade irkilmemi sağladı.

''Derdin ne senin?'' Çektiğim acıyı tarif edemezdim, bileğimden başlayan ağrı sol koluma yayılmıştı ve Jaemin önümde diz çöktü, yüzünde her zamanki alaylı ifadeden vardı.

Parmağından hâlâ su akıyordu, sol elini kaldırıp çenemi tuttu ve gözlerimizin kesişmesini sağladı. Titremem durmuyordu, dişlerimi birbirine bastırmıştım ancak sanki acı çeken tek kişi bendim. ''Bak, sadece elin acıyor.''

''Ne demeye çalışıyorsun?''

Jaemin güldü ve parmaklarını çenemden çekti, bıraktığı ıslaklık boynuma doğru yol alıp oradan aşağı düştü. Sol bileğimi tuttu. ''Ölmek istemediğim sürece bedenime zarar verebilirim ve bu senin sadece acı çekmene sebep olur.''

Sırf bana acı çektirmek için böyle mi yapacaktı yani? Hızlıca başımı iki yana salladım ve burnumu çektim. Gözlerim dolu doluydu. ''Hayır,'' dedim yutkunup. ''Bunu yapamazsın. Bu sadece ruhunun tükenmesine sebep olur.''

''İyi ya, ruhum tükenirse geberip giderim.''

''Seninle beraber ben de ölürüm Jaemin, şu an hayattaysam sebebi senin ruhun.''

Jaemin beni reddederek ayağa kalktı, bileğimi bıraktı ve küvetin kenarına oturdu. Ellerini iki yana koyduğunda sol bileğindeki tişörte rağmen parmaklarına yayılan kanı gördüm.

''Hayattaysan sebebi kendi ruhun. Ruhun o kadar güçlü ki paramparça olmasına rağmen hâlâ yaşıyorsun, bana bel bağlamayı bırak.''

''Çünkü ruhumu paramparça eden sensin.'' Bağırmak istedim ama sesim çok kısık çıktı. Kendini ilk defa bu kadar güçsüz hissediyordum. Yavaşça ayağa kalktım ve karşısına dikildim, o an tek istediğim ona sağlam bir yumruk atmaktı ama bunu yapmayacaktım. Beni sinirlendiren tek şey bu kadar alaylı konuşmasıydı.

''Çünkü bana yalvardın Jaemin. Yaşamak için bana yalvardın ve ruhum paramparçaysa sebebi sensin.''

Bunu dememem lazımdı, geçmişini söylememem lazımdı. Jaemin'in kaşları çatıldı, ayağa kalktığında başımı kaldırıp ona baktım. Gözlerinden akan nefret o kadar belliydi ki onu kurtardığım için kendimi aptal gibi hissettim.

''Bana yalvaran sendin, ve bu haldeysem sebebi yine sensin Na Jaemin, oyun oynamaya kalkma çünkü benimle hiçbir açıdan boy ölçüşemezsin.''

''Yalan söylüyorsun.''

''Yalan değil, istersen seni öldüğün güne götürebilirim ama bu sende sadece bir travma olarak kalır. Dua et ki o kadar kötü bir insan değilim.''

Jaemin'i itip arkamı döndüm ve banyodan çıktım, arkama bile bakmadım. Odasından da çıkıp kapıyı çarptım ve derin bir nefes alıp bileğime baktım. Na Jaemin bana zarar vermek için her şeyi yapacaktı.

🍀🍀🍀

ben bolum atmayi unutmusum... bana hatirlatin nolurUQGSUQGSUWG

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro