Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

❧ 6 : la souffrance d'une âme brisée

bölüm 6: kırık bir ruhun acısı

Nefes nefese bir şekilde uyandığımda, ellerim titreyerek uyandığımda ve beni kimse duymadığında; saat tam olarak gece üçtü.

Titreyen ellerim durmuyor, aksine, mümkünmüş gibi çok daha  fazla titremeye başlıyorlardı. Hızla inip kalkan göğsüm o kadar hızlıydı ki kaburgalarım acımaya başlamıştı, ensemden aşağı inen soğukluğun aksine sırtım ter içindeydi. Oda kapkaranlıktı, telefonumun ışığı yanıp sönüyordu ve ben hiç iyi hissetmiyordum. 

Bacaklarımı aşağı sarkıtıp üzerimdeki yorganı ittim, titreyen bacaklarım yüzünden dengede duramıyordum. Aklıma birkaç saat önce Mark'ın dedikleri geldiğinde sol elimi kalbime koyup dişlerimi sıktım. Kontrolümü kaybetmeye başlıyordum.

Odamın kilidini çevirip koridora çıktım. Jaemin'in odası hemen karşımdaydı, diğerlerinin odası üst kattaydı. Sağa dönüp banyoya girerken duvardaki lambayı bile bulamamıştım, kendimi banyoya attığımda yaptığım ilk işim sırtımı kapıya vererek yere çökmek oldu.

Bir yol bulmalıydım. Ölmek sorun değildi ancak bunun daha başlangıç olduğunu biliyordum. Diğerleri bu yaptığım yüzünden bana karşı tavırlıydı ancak ben hiçbir şey düşünemiyordum. Sağlıklı bir şekilde düşünemiyordum. Nefeslerim sıklaşmaya başladığında şakağımdan akan ter damlasını hissettim. Ne yapmam gerekiyordu?

Yerden destek alarak ayağa kalktım, lavabonun karşısına geçtim ve soğuk suyu açtım. Su, birleştirdiğim avuçlarım arasına dolmadı bile. Titreyen ellerimi sabit tutamıyordum, bir damla su birikmiyordu avuçlarıma. Ağlama isteğim arttı ancak ondan çok daha fazla artan şey, bedenimin ortasındaki sızıydı. Parmaklarımın ucundaki izlerdi.

Banyonun kapısı hızla açıldığında başımı sola zorlukla çevirdim. Jaemin'in bir eli kapının kulpundaydı. Büyümüş gözleri beni baştan aşağı süzerken tek yaptığım yaslandığım mermerin kenarlarını sıkmak oldu. ''Laura?'' dedi içeri girerken. 

Neden geldiğimi bilmiyordum, neden uyumamıştı? Burada olduğumu nereden bilmişti? Önce odama mı bakmıştı? Na Jaemin neden böyle tedirgin gözüküyordu?

''Git.'' dedim gözlerimi kırpıştırarak. Jaemin uzanıp bileklerimi tuttuğunda bacaklarım hâlâ titriyordu. Kaşları çatıldı, siyah saçları kaşlarını kapatıyordu ama değişen ve alışkın olduğum bu ifadesini ezbere biliyordum.

''Canımın yandığını hissediyorum Laura. Dün akşam da aynısı oldu.'' Açıklama mı bekliyordu?

''Ruhum.'' dedim yutkunarak. ''Ruhumun acı çekiyor.''

''Neden ben? Neden Jeno değil? Neden--''

İsyanını anlıyordum, ben iyileşene kadar bunu hissedecekti. Ben acı çektiğim sürece o da acı çekecekti çünkü parçaladığım ruhumun en büyük parçası ondaydı. Na Jaemin ruhumun en büyük parçasına sahipti ve o, içindeki olumsuzlukları söküp atana kadar benim ruhum iyileşmeyecekti. Ruhumun son demleri içimdeydi ancak bu beni yaşatmazdı. Son parçamı o çocuk için kullanmıştım.

''Üzgünüm.'' Fısıldayışım çok sessizdi, başımı eğdim ve yere çöktüm. Jaemin de benimle beraber yere çöktüğünde ağlamaya başladım. Bunu yapmamalıydım. Benden nefret eden birine bunu yapmamalıydım.

''Ruhumun en büyük parçası sende ve benim ruhum iyileşene kadar seninkine muhtaç olacağım.''

''Bu ne demek?'' Jaemin, benimle beraber yere çökse de bileklerimi tutmayı bırakmadı. Titreyen ellerim avuçları arasında daha sabit duruyordu. 

''Sen ruhuma sahip çıkana kadar bu düzelmeyecek. Benimle beraber acı çekeceksin.''

Kelimelerim boğazıma takıldı, dışarı çıkamadı. Öksürmeye başladığımda dahi Jaemin hareket etmedi çünkü bunu bilmiyordu. Ona bunu yaşatmamam lazımdı. Ona bunu yapmamalıydım. O an kendimi durdurmalıydım, o çocuğu görmeden gitmeliydim.

Jaemin kısa bir duraksamanın ardından doğruldu ve elini sırtıma koyup dikleşmemi sağladı. Diğer eliyle önüme gelen saçları geriye çekerken sessizce küfür etti. ''Laura, kan ter içinde kalmışsın. Bu nasıl düzelecek? Mark'ı çağırmalıyız.''

''İşe yaramaz.'' dedim avucumu beton zemine sertçe bastırırken. Mark hiçbir şey yapamaz.

''Soğuk duş iyi gelir mi?'' dedi yerden kalkarken. Bu kattaki banyoyu sadece ben kullanıyordum, Jaemin'in kendi odasında banyo olduğu için buradakini kullanmıyordu. Üst dolapları açarken havlu aradığını anlamam çok sürmedi. Başım o kadar çok dönüyordu ki odağımı sağlayamıyordum.

''Laura, suya gir. Dışarıda bekleyeceğim, beş dakika sonra geleceğim.'' Benimle ilgilenmesi gerekmiyordu ama biliyordum, onun da canı yanıyordu. Onun da parmakları sızlıyordu. Kendisini daha iyi hissedecekse buna bir şey diyemezdim.

''Laura, beni duyuyor musun? Lena'yı çağırayım mı?'' Jaemin omuzlarımdan tutup beni kaldırırken sonunda başımı iki yana salladım. Kendim halledebilirdim. Bayılmadan durabilirdim.

''İyiyim.'' dedim onu hafifçe iterken. ''Beş dakika... Beş dakikaya çıkarım.''

''Kapının önünde olacağım.'' Jaemin elime çıkarttığı havluları tutuşturup banyodan çıktı, tek yapabildiğim titreyen bacaklarıma rağmen küvetin suyunu açmak ve kıyafetlerimi çıkarmak oldu. Soğuk bir duş iyi gelebilirdi. Bu sayede Jaemin'de kötü hissetmezdi. 

🍀

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro