❧ 18 : esprit saint abandonné
bölüm 18: terk edilen kutsal ruh
Dışarıda fırtına vardı.
Bendeki durumlar da farklı değildi.
Na Jaemin her şeyi hatırlıyordu ve bunu düşünmek bile beni binbir türlü acıya sürüklüyordu.
Benden nefret edip etmediğini bilmiyordum. Güçlerim artık ondaydı ve o da bunun farkındaydı. Ne olursa olsun bunu diğerlerine söylemem lazımdı, bu saatten sonra saygı göstermeleri ve korumaları gereken kişi ben değildim. Onların bunu bilmeye hakkı vardı. Ruhun sahibi oysa artık benimle bir işleri kalmamıştı.
Benim, bu dünyada işim kalmamıştı.
Uzun zaman sonra ilk defa mideme adam akıllı bir şeyler giriyordu. Karşımda oturan Hyuck beni izlerken Mark'ın bakışlarındakileri hissedebiliyordum. Jaemin de sofradaydı, sessizdi. Geceden beri konuşmamıştık. Jeno'nun ve Lena'nın hiçbir şeyden haberi yoktu, Hyuck'un güçlerimin olmadığını anladığını biliyordum.
''Eee, bugünkü planımız ne?'' Jeno ortamı dağıtmak için gülümsediğinde kısa ve net bir cevap gelmişti. ''Planımız yok.''
''Ne demek yok?'' Jeno, Mark'a kaşları çatık bir şekilde bakarken ağzımdaki ekmeği yutamadım, çayıma uzandım ve Jeno başını bana çevirdi. ''Seul, bir şey desene şuna.''
Jaemin'in yüzüne bakmıyordum, bakamıyordum. İkimiz de bunun olacağının farkındaydık. Na Jaemin dövmemi bilen tek kişiydi ve bunun ne anlama geldiğini biliyordum.
''Jeno,'' dedi Lena. ''Nasıl bu kadar enerjik olabilirsin? Kızı rahat bırak.''
''Masa gereksiz bir şekilde gergin.'' Jeno arkasına yaslandığında Lena sadece başını salladı, Mark derin bir nefes aldığında kısa bir süreliğine Hyuck'la göz göze geldim. ''Ben,'' dedim yutkunarak. Açıklamam lazımdı. Bunu içimde taşımak istemiyordum çünkü nasıl ki artık bir amacım kalmadıysa, burada kalmak için de bir sebebim yoktu.
''Size bir şey söylemem lazım.''
''Bunu fark ettik zaten.'' Lena kaşlarını kaldırdığında aslında olanları bilmeyen sadece Jeno ve kendisiydi. Hyuck'a bu konudan bahsetmiştim ve Jaemin'in sağlıkla parlayan yüzü, onun normal bir insan olmadığını haykırır gibiydi.
''Güçlerim,'' dedim Jaemin'e döndüğümde. Ona baktıkça omuzlarıma her saniye farklı bir ağırlık çöküyordu. ''Güçlerim artık Jaemin'de.''
''NE?'' Lena ayağa fırladığında abisi Mark onu kolundan tuttu ve yerine oturttu. Jeno kaskatı kesildi, Donghyuck sadece derin bir nefes aldı. ''Ne demek bu?''
Jeno bana döndüğünde sorusunu cevaplamak istedim ancak Mark, ağzını açan Jaemin'den önce davrandı. ''Seul'ün ruhu artık Jaemin'de, yani Seul benim gibi normal bir insan.''
''Sikerler,'' Lena homurdandı ancak hâlâ şoktaydı. ''Ne yani, artık ruhumuzun asıl sahibi Jaemin mi? Bu herifin sırf inat olsun diye kendini öldürmeyeceğinin ne garantisi var?''
''Yapmayacak.'' Günler sonra ilk defa sesim bu kadar gür ve kendimden emin çıkmıştı. Jaemin bana döndü. ''Öyle bir şey yapmayacak.''
Çünkü benim tanıdığım o adam bunu yapmazdı. Kendisinden nefret etse bile başkalarına yardım etmeye çalışırdı.
''Burada kalmam için bir sebebim kalmadı, en kısa sürede bu evden gideceğim.''
''Seul, ne saçma--'' Jeno bileğimi tuttu, o an için ona çıkışmamam gerektiğini bilsem de kendime engel olamadım. ''Hiçbiriniz gelmeyeceksiniz, beni ikna edemezsiniz. Beni tanımıyormuş gibi davranın.''
Herkese baktım ancak tek bakamadığım kişi Jaemin'di. Gidecektim çünkü burada durmamı gerektiren bir sebep yoktu. Güçlerim yoktu ve bir başkasının arkadaşlarımı iyileştirmesini izleyemezdim. Tanrı bana küstüyse umrunda olmamalıydı. On beş yıl önceki gibi sokağın bir köşesinde ölsem de umrunda olmamalıydı.
Çünkü Tanrı beni bir kez terk etmişti ve geri dönmezdi.
🍀
kızlar selamm nasılsınız ozlemisim he buralari azcik bosluk bulunca abandim taslaklara ishqisqiiwiwiw
VEEE ben sanirim biseyler yaptım yine wires tarzi jeno text atabilirim... sadece bilgilendirme...
oruc tutanlar icin de hayirli iftarlar, ben ders calismaya gidenzii sizleri de öpenzii ohh 💅🏻💖🥰🎀
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro