Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

❧ 13 : le vrai propriétaire de l'âme

bölüm 13: ruhun gerçek sahibi

Düşünceler o kadar fazlaydı ki kafamın içinde dönüp duruyor ve bana fazlasıyla zarar veriyorlardı.

Düşüncelerden, düşüncelerimden ve yapmam gerekenlerden kaçamıyordum. Başkalarını düşünmek zorundaydım, en başından beri amacım buydu ama en ufak bir hata her şeyi bitirebilirdi. Ben ise bu sorumluluğun altına girebilecek kadar cesur değildim.

Jaemin bile bunu kabul edebiliyorken ben neden edemiyordum? Ondan daha yürekliydim, ondan daha cesurdum. Nasıl ki akıllanmışsa ve tereddütsüz bir şekilde kalan üç kişi için kendini öne atabiliyorsa ben de dört, hatta beş kişi için kendimi öne atabilirdim. Benim görevim buydu. Koruyucu olmaktı, korumaktı. En başından beri buydum. Peki neden öyle hissedemiyordum?

Belki de ruhum parçalandığı içindi. İçimdeki güç parçalandıkça ben de parçalanmıştım. İlk defa bu kadar aciz hissediyordum, değildim ama. Değildim çünkü ben bu değildim. On gün önce Jaemin'e bizzat söylemiştim, onu yerin milyon kilometre altına sokabilecek kadar güçlü biriydim. Bedenimdeki ve ellerimdeki güç zihnimdeki yansımayla çatışıyordu.

''Girebilir miyim?''

Tıklanan kapıya cevap veremeden içeri Donghyuck girdi. Kapıyı yavaşça kapattı ve yanıma, cam kenarına geldi. Ben dışarıyı izlerken o da ellerini eşofmanının ceplerine koydu. ''Düşünme.'' dedi fısıldarcasına. ''Kendin için en iyisini yap. Eninde sonunda bu iş bitecek, sen ruhunu toparlayacaksın ve biz de yolumuza bakacağız.''

''Bir gariplik var.'' diyebildim resmen dakikalar sonra. ''Ellerimi hissedemiyorum Hyuck, güçsüzüm.''

''Ne?''

''Jaemin benden istekli, benden daha güçlü duruyor. Ruhumun onun bedeninde tamamen yer edinecek olmasından endişeleniyorum.''

''Bu ne demek?'' Donghyuck ellerini ceplerinden çıkarmadan bana döndüğünde biçimli kaşları öylesine çatıldı ki ben bile diyeceğim şeyden korktum.

''Bilinmeyen sebeplerle ruh taşıyıcısını terk edebiliyor. Ben de benden önceki taşıyıcıdan aldım ruhumu.''

Donghyuck devam etmem için başını salladı.

''Biliyorsun, öldüğümde altı yaşımdaydım ve Tanrı bana bu ruhu verdi. Çünkü o zaman yaşamaya ihtiyacım vardı. Bana bu ruhu verdi ve herkesi kurtarmamı söyledi, bazı şeyleri de bilmiyormuş gibi yapmamı söyledi.''

''Ne gibi şeyler?'' Donghyuck benden daha kısık sesle konuşuyordu. Bunu ona anlatmam doğru muydu?

''Jaemin'in benden daha çok kurtarılmaya ihtiyacı var.'' Tek bir cümle bile nefesimin tıkanmasına yetti.

''Ruha sahip olduktan sonra Tanrı'nın isteğiyle Jaemin'in hayatında farklı şekillerde yer aldım. İntihar edeceğini fark eden bir yaşlı, ona umut aşılayacak bir çocuk, onun kesiklerini diken bir doktor, ve hatta aşık olup yaşama tutunmasını sağlayacak bir kız.''

Anılar teker teker canlanmaya başladı.

Donghyuck'un dudakları aralanırken iki elimi de saçlarımdan geçirdim. ''Mevcut durumda Jaemin'in benden daha çok yardıma ihtiyacı var ve artık kutsal biri gibi hissedemiyorum, göz rengim düzeldi ve vücudumu kontrol etmem çok daha kolay. Ruhum-''

''Hayır.'' Donghyuck hızla başını salladı. ''Bu mümkün değil. Sen söylemiştin, Jaemin ölmek üzereyken-''

''Geç kalmıştım.'' İki kelime her şeyi canlandırdı. Dişlerimi sımsıkı bastırdım birbirine, hatırlamak istemiyordum.

''O an o yatakta benden yardım istemişti ama o sahnede ben onun aşık olduğu kişiydim, anlamış mıydı bilmiyordum. Ölecekti, intihar etmişti ama o an beni görünce elimi tutup onu kurtarmamı istemişti. Sadece aşık olduğu için söylemişti belki de. Ruhumu görmesi imkansızdı, görevimi yerine getirdiğimi düşündüm ama onu morgdayken kurtardım. Geç kalmıştım, bu yüzden ruhumun en büyük kısmı onda. Geç kalınan şeyler elbet bir şeyler koparır senden.''

''İnanmak istemiyorum ben buna Seul. Hikaye gibi geliyor, Jaemin'in birisini sevme ihtimali çok imkansız geliyor bana. Yani Jaemin sana aşıktı, sen onun yaşamasını sağlayacaktın ama yapamadın, intihar etti ve onu geç kurtardın.''

Hızlıca başımı salladım, konuşmak istemiyordum ancak iyi kötü her şey gelmişti bile aklıma. Bu anıları unutmuş gibi davranmam lazımdı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Böylesine bir görevi ilk defa yapmıştım ve bunu bana Tanrı söylemişti. Neden Jaemin'in aşık olduğu kız rolündeydim? Bunun amacı neydi?

''Eğer ruhun Jaemin'e geçmediyse?''

''Kendimi şanslı sayacağım.''

Hem de çok.

🍀

OUUYY NOLUYO

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro