1
Bölüm Şarkısı: I Love You 3000- Stephanie Poetri
Peter, elindeki davetiyeye bakıyordu. Tony Stark için anma törenine davetti. Çoktan bir yıl geçmişti. Ve herkes, hayatlarına devam ediyorlardı.
Ama Peter için normal gitmiyordu. Bütün yükün omuzlarında olduğunu hissediyordu. Haksız da değildi. Tony'nin ölümünden sonra, herkes mahallenin dostu Spider-Man'den medet umuyorlardı. Peter daha Tony Stark'ın ölümünü atlatamamıştı. Onun mirasını devralacak hali yoktu. Yeni Iron Man'in Peter olacağını düşünüyorlardı. Ama Peter hiçbir zaman Toy'nin yerine geçmek istememişti. Ve onun yerini dolduramayacağını; kimsenin onun yerini dolduramayacağını biliyordu.
Ne zaman bu tarz sorular sorulsa, kaçıyordu. Kaçmaktan başka çaresi yoktu. Cevaplayamayacağı sorular sormaya devam ediyorlardı. Ne zaman etrafına baksa, onu hatırlatan birşeyler görüyordu. 7 yaşından beri babası yoktu ve kısa zaman da olsa, Tony, Peter'ın babası olmuştu. O yüzden Peter'ın kalbinde derin bir yara vardı. Uzun bir süre iyileşmeyecek bir yara...
Peter çantasını sırtına takmış, sokağın birisinde yürüyordu. Yine okulu asmıştı. Tony ve May Hala'nın okul konusunu ne kadar önemsediğini biliyordu. Ama kaldıracak hali yoktu. Ve Mj'i Flash Thompson ile görmeye dayanamıyordu. Ona tam hislerini açıklayacağında, Flash ile çıkmaya başladığını öğrenmişti. Ve yine geç kalmıştı. Ne kadar ironikti değil mi, ilk kız arkadaşı Gwen Stacy'e geç kalması gibi. Harry Osborn, onu aşağıya attığı zaman, örümcek ağı omurgasını kırmıştı. Gwen Stacy böyle ölmüştü.
Peter'ın suçu olmamasına rağmen, hep kendini suçladı. Liseye ilk başladığı zaman, Gwen'le tanışmıştı ve sevgili olmuşlardı. Harry, Peter'ın çocukluk arkadaşıydı. Ama babası Normon Osborn'un deney faresi olmaya zorlanmıştı. Onu zorla alıkoyup, üstünde deney yapmışlardı. Green Goblin bu sayede ortaya çıkmıştı. Tam bir fiyaskoydu. Norman Osborn gençleşmenin formulünü ararken, delirtmenin formulünü bulmuştu.
Harry'i hiçbir zaman suçlamadı. Onun suçu yoktu. Olduğu kişilik babasının eseriydi. Bilim insanları, iyileştirici bir sıvı üretmişlerdi. Harry'deki delilik ortadan kalksa da, beyninde kalıcı hasarlar meydana gelmişti. Ve omuriliği zedelendiğinden, bir daha yürüyemeyecekti. Norman Osborn ise elini kolunu sallaya sallaya ortalarda dolanmaya devam ediyordu. Para herşeyi çözer sonuçta, değil mi?
Peter, Queens'in güneyindeki Rehab'a geldi. Harry'i buraya tayin etmişlerdi. Olanlardan kendini sorumlu tuttuğu için, iki sefer intihara kalkışmıştı. Gwen'i çok seviyordu Harry. Hatta, ona aşıktı ama, Gwen Peter'ı seçtiği için duygularını hiç açığa çıkarmadı.
Peter, Harry'nin odasına girdiğinde, perdeler kapalıydı. Etraf zifiri karanlıktı. Peter, perdeleri açtığı zaman, Harry'nin hareketsiz oturduğunu gördü.
"Harry?"
"Peter, sen mi geldin? Dalmışım."
Peter, arkadaşına sarıldı. "Bugün nasılsın?" diye sordu tekli koltuğa otururken.
"Bir ton sakinleştirici daha verdiler. Kendimi öldüreceğimi sanıyorlar galiba."
"Dün ekmek bıçağıyla kendini kesmeye çalışmışsın Harry. Tabii ki seni gözlemleyecekler. Ve tekerlekli sandalyenin arkasında, başka bir bıçak saklıyorsun. Gördüm."
Harry, homurdanmaya başladı. "Ölmeme izin vermeyeceksin değil mi."
Peter, başını salladı. "Tabii ki izin vermeyeceğim. Sen benim en yakın arkadaşlarımdan birisisin."
Harry'deki bıçağı alıp, yok etti. "Yarın tekrar geleceğim." Peter, rehab'den çıktı. Rehab'in önünde bekleyen siyah arabayı nerede görse tanırdı.
"Happy."
Yolcu kapısı açıldı. Arabadan May halası inmişti. "Yine okula gitmemişsin Peter. Müdürün aradı. Biraz daha okula gitmezsen, okuldaki kaydının silineceğini söyledi."
"Ve sana kaç kere söylememe rağmen, yine bu manyağı ziyarete gelmişsin. Sana birşey yapmaya çalışırsa ne yapacaksın? Bir daha gelmeni istemiyorum. Hergün buraya geliyorsun. Okulu asıp. Artık okulu asmak yok. Başından geçenler kolay değil. Ama 1 yıl geçti Peter. Sana 1 yıl boyunca birşey söylemedim. Sana karışmadım. Ama 1 yıl boyunca kendine zarar verdin. Artık buna izin vermeyeceğim."
May arka kapıyı açtı. "Bin arkaya. Okula gidiyoruz. Müdürün Stuart Colt'tan özür dileyeceksin ve okuldan atmaması için yalvaracaksın. Vicdana gelip, belki seni affeder."
May ve Peter müdürün odasına girdikleri zaman, Bay Colt gözlüklerinin ardındaki bakışlarını Peter'a dikmişti. Olanlardan hiç memnun değildi. Yüzünden anlaşılıyordu. "Bay Parker, sonunda okula gelebildiniz.
Atılma korkusundan mı, hemen okulda buldunuz kendinizi?"
"Bay Colt, gerçekten çok özür dilerim. Ruh aleminden döndüğümüzden beri, olanları atlatamadım. Okulu sevmediğimden değil, psikolojik olarak kendimi hazır hissetmiyordum. O yüzden okula gelmiyordum. Özür dilerim. Lütfen beni okuldan atmayın. Ben bundan sonra, okula gelecem."
Stuart Cold duvara bakıp, düşünmeye başladı. Sonra, May ve Peter'a döndü. "Yeğeninizi okuldan atmayacağız. Ama okulu aksatmaması ve psikolojik yardım alması gerek. Peter, al bunu. Bu benim Psikolok tanıdığım, Lisa Werysty. Hadi alsana çocuğum, elim havada kaç saat almanı mı bekleyecem. İşte böyle. Benim gönderdiğimi söyle. Senin için bazı ayrıcalıklar yapacaktır."
"Çıkabilirsin."
Peter, odadan çıktı. Ruby, bağdaş kurmuş, müdürün onu çağırmasını bekliyordu. "Ruby? Ne oldu?"
"Peter! DÖNDÜN." Ruby, kankasına sıkıca sarıldı. "Bayan Gallenhauser beni müdüre gönderdi."
"Ne?! Müdüre mi gönderildin? Bu bir ilk. Okulun altın kızı, müdüre gönderiliyor. Aşırı şaşırdım Ruby."
Ruby, saçlarını düzeltti. "Ehm, Jennifer ile sexting yaparken, Hannah cadısı yakaladı. Ama Jennifer olduğunu anlamadı. O yüzden sadece ben gönderildim müdüre."
Peter, gülmeye başladı. "Bu fikir kesin Jenn'den çıkmıştır. 1000 yıl düşünsem, senin sexting yapacağın aklımın ucundan geçmezdi."
"Doğru. Yapmaya çalışınca da, hemen yakalandım. Salak kafam."
Peter, gülümsedi. "Bence birşey olmaz. Bu küçük sorun için, ne uzaklaştırma ne de okuldan atılma cezası alırsın. Bence fazla strese girme.
Teneffüs zili çalmıştı. Ned, koşturarak Peter ve Ruby'nin yanına geliyordu. "Ruby! Sexting yaptığın doğru mu? Herkes bunu konuşuyor şu an."
Ruby, ofladı. "Dedikodu hızlı yayılıyor, yine. Evet Ned. Jenn'le sexting yapıyorduk. Ama sakın, Jenn'le yaptığımı kimseye söyleme. Kimse, kiminle yaptığımı bilmiyor. Bilirlerse, Jenn ceza alacak. Ceza puanı çok düşük zaten. Bir olay olsa, okuldan atılma tehlikesi altında."
Ned, tamam diye kafasını salladı. Jenn, Peter ve Ruby'nin yanına geldi. Jenn, herkesin ortasında Ruby'yi kendine çekti ve dudaklarına yapıştı. Herkes, ağzı açık Jenn ve Ruby'e bakıyordu.
"Ruby ile çıkıyoruz. Şaşıracak birşey yok. Eşcinselliği tabu olarak düşünen, eski kafalı insanlar olmadığımıza göre, şaşkınlıktan açık kalan ağızlarınızı kapatın. Şaşılacak birşey yok. Ruby benim kız arkadaşım."
Kalabalığın arasından, Flash Thompson gülerek çıktı. Hiçbir zaman, lgbt'yi desteklemeyeceğiz. Ucubeler."
Flash'ın dediklerini duyan Mj, sinirle Flash'a yaklaştı. "Nasıl böyle birşey dersin? Saygı duyman gerek. Onlar böyle olmayı istediklerini mi sanıyorsun? Kendileri seçmedi. Böyle doğdular. Eski en yakın arkadaşın Arthur gibi. Ne olduğunu hatırlıyor musun? Onu suçladıkları için, intihar etmesini. Böyle insanlar yüzünden, hayatlarına son veriyorlar. Onlardan özür dile Flash."
Fash, Ruby ve Jenn'e döndü. "Özür dilerim kızlar. Böyle söylemek istemezdim."
"Olmuş bitmiş artık. Pişman olup özür dilemen, daha önemli bence."
Peter Mj'e bakıp, gülümsüyordu. Mj ve Flash el ele giderken, arkadan bakıyordu sadece.
"Mary Jane Watson'la ne zaman konuşacaksın Peter?"
"Ne saçmalıyorsun Ruby?'
"Sanki bilmiyorsun Peter. Ona olan hislerini diyorum."
"Söyleyemem. O Flash'la çıkıyor."
Ruby, söyleniyordu. "Flash tam bir gerizekalı bir kas yığını Peter. Ve ben Mj'i kreşten beri tanırım. O tür insanlardan fazla haz etmez. Bu ilişkinin uzun süreceğini sanmam."
"O zaman geldiğinde, onunla konuşacağım."
"Afferim koçuma." Ruby, Peter'ın ensesine şapkak attı.
"Auvvvvv, acıdı."
"Özür dilerim." dedi Ruby gülerek. Peter, okuldan sonra Tony'nin laboratuvarına gelmişti.
Peter uzun zaman sonra, Tony'nin laboratuvarına adım atmıştı. Etrafa bakarken, gözleri dolmaya başladı. Cam dolaplarda, Tony'nin zırhları vardı. Biraz daha ileri gitti. Çalışma masasında, zaman yolculuğu için tasarladığı protatif bileklikler vardı. Bunun sayesinde taşları almışlardı. Ama Tony kendini feda edip, herkesi kurtarmıştı. Tony olmasaydı, bu evren bir hiç olacaktı.
Bilgisayar kendiliğinden açıldı. Peter, bakışlarını oraya yöneltti.
"Merhaba Peter. Uzun zaman oldu." Uzun zamandır duymadığı, aşina olduğu sesi duyunca, korkuyla geriye gitti.
"Bay Stark?!"
"Evet, benim Peter. Gördüğün gibi... artık bir bilgisayarım. Savaştan canlı çıkamama ihtimalini düşündüm. Sonra beynimi bilgisayara aktardım."
"Ben olmasam bile, benim bilgilerimden ve zekamdan yararlanabileceksiniz."
Masanın kenarında, bir buton ortaya çıktı. "Peter, bu butona bas. Geleceğin seni bekliyor." Peter hiç düşünmeden, butona bastı. Özel bir cam dolap ortaya çıktı. İçinde, Iron Man suit'i vardı.
"Peter, yeni Iron Man olmaya hazır mısın?"
Peter'ın hayretten ağzı açık kalmıştı.
"Ha-hadi canım!"
Heyecandan kalp ritmi artmaya başlamıştı. O kadar heyecanlandı ki, gözleri karardı.
Yere yıkılmadan önce, son gördüğü Bilgisayar Tony'di.
♤Cast♤
Peter Benjamin Parker/ Tom Holland
Mary Jane Watson/ Katherine McNamara
Ruby Tooms/ Bex Taylor-Klaus
Ned Leeds/ Jacob Batalon
Jennifer Croom/ Natalia Dyer
Aunt May/ Marisa Tomei
Harold 'Happy' Hogan/ Jon Favreau
Flash Thompson/ Justin Prentice
Harry Osborn/ Nick Robinson
Norman Osborn/ Mark Sheppard
Stuart Colt/ Jim Broadbent
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro