༄19
Ryujin,Jungkook'u öylece affedecek mi sandınız?Yanılıyorsunuz🙃😌✌
Dikkat 5100 kelimelik bölümdür.Sıkılmamak için güzel bir şarkı açın ve yorumlara ismini yazın bende dinlemek istiyorum😚👉
●
●
Jimin,üzerindeki yoğun bakışlarla gözlerini kaçırdı.Her ne kadar kırgın olsa da uzun bedenin nefes alması bile onu heyecanlandırıyordu.Kalbi maratona koşuyor gibiydi.
İyileştirebilecek miydi?İlişkilerini,baskıladığı duygularını.İyileştirmek için elinden gelen herşeyi yapacaktı buna karar vermişti.
Hatta fazlasını ama eşinin kırdığı kalbini iyileştirmesi gerekiyordu.
"Evet~Babam bizi iyileştirir.O bir doktor."
Sangmin,ellerini çırparak sanki bilimsel bir teori açıklıyormuş gibi konuşmasına Jungkook kıkırdamıştı.
Jimin'in hayran kaldığı kısa gülüş.Kalbi eriyordu sanki.
Çalan kapı ile yoğun ortam bölünürken minik bedenin verdiği komut ile içeri Kalp Cerrahı arkadaşı ile elini tutmuş olduğu huysuz kızı girmişti.Lee Taemin ve küçük kızı Hyerin.
Jimin,hemen ikiliye adımlayıp konuştu.
"Taemin,ufaklıklar yine tartışmış."
Kıkırdayarak kurduğu cümleye gülen Taemin üzerindeki iki çift kızgın gözlerden habersizdi.
Jungkook,kucağındaki oğlunu dürtü olarak biraz daha göğsüne çekerken çatık kaşları ile eşine duygulu bakan adama keskin bakışlarını dikmişti.
Sangmin,bu adamı sevmiyordu.Babasına çok yaklaşıyor,dokunmaya çalışıyordu.
Saçına,koluna,önlüğüne hatta eline.Babasına düşkünlüğü sebebiyle kimseyle yakın olmasını istemiyordu.
Kucağında oturduğu babası gibi kaşlarını çatıp kollarını göğsünden bağladı sırtını sıcak ve babasından sonra garip bir şekilde güvenli gelen göğse yasladı.
"Evet min.Yine rutin eylemlerine devam ediyorlar,çocuk işte."
Taemin fazlasıyla ilgili olduğu adama karşı konuşurken kelimeler ağzından zor çıkıyordu.Çok güzeldi bugün.Her zaman ki gibi.
Jimin,gülümseyerek başını sallayıp dizini kırarak eğilip küçük kısın boyuna geldi.
"Hyerin-ah niye tartıştınız bebeğim?Sangmin anlatmıyor bana."
Dudak büzerek konuşması ile ortamdaki minikler dahil herkesin dikkati dağılmıştı.Küçük kız karşısındaki tatlı yüze gülümseyip babasının elini bıraktı.
"Sangmin bana cadı dedi.Mor elbise giydiğim için."
Üzerindeki çiçek işlemeli mor elbiseyle gayet tatlı duran minik kızın saçını okşayıp arkaya attı Jimin.
Taemin,minik bedenin kızına ilgisine daha fazla bağlanıyordu.
"Çok güzel olmuşsun Hye-"
"Doğruyu söylemiyor baba.Şapka taktığim için bana çöpçülere benzemişsin dedi.Hemde kreşe yeni girmiştim.O başlattı!"
Babasının sözünü kesen küçük çocuk sinirle yüksek sesle konuştu.
Jungkook oğlunun sert haline hayranca bakarken Jimin şaşkınlıkla ayağa kalktı.Tam oğluna konuşacakken Taemin lafa girdi.
"Hyerin niye öyle diyorsun kızım?"Sen başlatmışsın işte."
Küçük kız omuz silkip başını eğerken Jimin'e yaklaştı.Benzetmişti işte ne diye kızıyordu babası.Sangmin,onun gibi düşünen adama sinirle baktı.
Ona yaranıyor gibiydi.Sinirli bir nefes verip başını kaldırıp kucağında oturduğu bedene fısıldadı.
"Taemin amcayı hiç sevmiyorum biliyor musun?Kızını da sevmiyorum.Hep babama yaklaşıyorlar."
Jungkook,ona fısıltayan oğluna başını sallayıp diliyle yanağına baskı yaptı.Şuan gördükleri bile onu deli ederken öncesini düşünmek dahi istemiyordu yoksa şuan eşine gülümseyen bedenin yüzünde güzel morluklar yer edinecekti.
"Bende sevmedim Min-ah."
Jungkook,şuan karşısında Namjoon varmış ciddiydi.Tabi Sangmin,ona öyle hissettirmişti.Jimin'e karşı korumacılığı kesinlikle rahatsız olacağı birşey değildi.
Jimin,yanına gelen kızı kucağına alıp saçını sevdi kıskançlıktan gözleri dolan oğluna döndü.
"Sangmin,bir daha sesini yükseltme bebeğim.Hadi Hyerin'den özür dile."
Sangmin,babasının sevmediği kızı kucağına alması yetmezmiş gibi üstüne saçını okşayıp ondan özür dilemesini istemesine ağlamamak için zor duruyordu.
"B-banane o başlattı.O benden özür dileyecek."
Sesi titrerken Jungkook'un içi sızlamıştı.Bu duyguyu ilk kez tadıyordu ve onu çok rahatsız etmişti.
Sangmin'e kollarını sararken minik beden daha fazla kimseye görünmek istememiş Jungkook'un ceketini kaldırarak içine girmişti.
Jungkook'un önce şaşırmış sonra oğlunun tatlılığına kalbi teklemişti.
Ama gömlekten hissettiği sık ve sıcak nefeslerle ağlamamak için çabaladığını anlamıştı oğlunun.
"Jiminie önce Hyerin özür dileyecek.Bu böyle devam edemez elinde sonunda aynı yerde olacaklar.Hadi kızım özür dile."
Taemin,kızını kucağına alırken Jungkook ve Sangmin'i sinirlendirecek ses tonuyla konuşmuştu.
Jungkook,dakikalar önce tanıdığı adamdan son derece rahatsız olmuştu.Hele ki eşine olan tavırlarından.Jimin,oğlunun sakladığı küçülmüş bedenine bakmıştı.
Sangmin,haklı olduğu yerde baskılanmaktan nefret ediyordu.Bunu nasıl unuturdu.
"Özür dilerim Sangmin."
Duyduğu sesle kıza karşı zafer kazanmış gibi ceketin altından kimse görmese de dolu gözlerine rağmen sırıtmıştı Sangmin.
Babasına kırılmıştı.Ve iki defa gördüğü ona sıcacık güvende hissettiren adama sığınmıştı,ceketin altından.
Jimin,koltuğa adımlayıp uzun bedenin yanına oturdu.Elini ceketin üzerinden oğlunun sırtına koyup okşadı.
"Bebeğim bana bakar mısın?"
Sangmin'in,omuz silktiğini ceketin altından gören Jimin umutsuzca Jungkook'a baktı.Sangmin'in küsmeleri çok ağırdı.
"Ha-yır."
Kırgın ve boğuk çıkan sesle derin bir nefes verdi.İşi zordu.Şuan Jungkook'la olan yakınlığının farkında bile değildi.
Taemin,kucağındaki kızıyla son derece yakın olan ikilinin yakınlığından rahatsız olup konuşmuştu.
"Sangmin,beraber çıkacağımız akşam yemeğinde özür diler bence.Hmm?"
Jimin,üstü kapalı bir şekilde gelen teklifle şaşkınlıkla bakakalmıştı.Jungkook,saniyelerdir baktığı güzel çehreye o adamın sesiyle hızla ona bakmıştı.
Ne demek akşam yemeği?!
Sangmin'in elleri arasına aldığı gömleğini sıkması ve onun yumruğunu sıkması eş zamanlıydı.
Jimin,daha önce Taemin ve çocuklarla öğle yemeğine gitmişlerdi.
Öğle yemeği sırasında Taemin'den gelen teklifle gitmişlerdi ama iki çocuğun tartışması ile hastaneye kısa sürede geri dönmüşlerdi.
Ama akşam yemeği biraz ileri aşamaya kaçıyordu.Jimin,yanındaki adamın sinirlendiğini farketmişti.
Şuan bir kıskançlık seansı kaldıramazdı.Tanrı aşkına daha yarım saat önce hastaneye gelmişti.
"Şey...olabilir Tae.Ama şimdi işe dönmeliyim.Hem Sangmin'in gönlünü almalıyım."
Her ne kadar reddetmek istesede kaba davranmak istemeyerek zoraki gülümsemesiyle konuşmuştu.
Jungkook,burnundan soluyarak yanındaki bedene bakarken Taemin büyük bir sevinçle konuştu.
"Tamam min.Sonra görüşürüz."
Odadan çıkan bedenin kucağındaki kızı özür almadığı için huysuzca babasının kucağından inmeye çalıştı.
Unuttuğu birşey vardı.
Jeon Sangmin,haklıyken asla altta kalmazdı.
Yalnız kalan üçlü Jimin,vücudunun çoğu uzun bedenin üzerine gelecek hatta temas edecek kadar eğilip oğlunu tavşan gibi girdiği ceketin altından çıkarmaya çalıştı.
"Bebeğim,bıraksana ceketi."
Elleriyle uzun bedenin ceketini tutup kendini babasının minik elleri arasına bırakamayan Sangmin,Jungkook'u güldürürken ikiliyi yakınlaştırmıştı.
Öyle ki Jungkook elini ince bele koymuştu.
Jimin,nefes alamayacak kadar heyecanlanmıştı.Jungkook ona duygu dolu bakıyordu.
Bu ortamı sevmişti.Sevmişlerdi.Sonunda kucağına aldığı oğlunu kendine döndürerek dizine oturttu.
Üzerindeki yoğun bakışlardan dolayı poposunu kaydırarak uzun bedenle olan mesafesini biraz açtı sağlığı için.Kalp sağlığı.
Jungkook,utanarak ondan uzaklaşan bedene sırıtmıştı.Jimin,hala gözleri doluluğunu koruyan oğluna baktı.
"Seni üzmek istemedim bebeğim ama Hyerin'e kötü söz söylemen seni de haksız yapar."
Sangmin,omuz silkip dolu gözlerini Jungkook'a çevirdi.Babasına bakarsa ağlardı.
Çünkü babası haklıydı ve o bu haklılık karşısında haksız olmayı sevmiyordu.
"O ne derse desin sen haklıysan bunu korumalısın.Karşılık vermen gördüğün gibi tartışmaya sebep olmuş."
Jimin,ona bakmayan oğlunun saçını eliyle tararken sakin bir sesle konuşuyordu.
Jungkook,minik bedenin Sangmin'e karşı eğitmen tavrını hayranlıkla izliyordu.
Sangmin,dolu gözlerinin daha fazla dolmasına izin verip dudak büzerek babasına döndü.Ah pekala bu karşı çıkılmaz bir görüntüydü.
"Ama bana öyle demesi doğru değil."
Jimin'in otomatik olarak dudağı büzüldüğünde küçük bedene sarıldı.Jungkook,dolgun dudakların görüntüsüyle resmen sınanıyordu.
"Tabi ki değil bebeğim.Özürdiledi senden."
Sangmin,başını gömdüğü göğse sürerken onayladı.Özrünü de almıştı.O halde artık sorun yoktu.
"Tamam artık doldurma gözlerini miniğim."
Jungkook,ikilinin görüntüsüne arasındaki sohbetlerine anbean erirken bir an önce bu sahneye dahil olmayı diledi.
Sangmin,yine bebekliğini yapıyordu.Babasına sıkıca sarılıp gözlerini kapattı.Bu bir kaçıştı.
Kreşten kaçış.
Belki babası onu yanında tutardı.Odasında kalıp hastaları terslerdi.Ama babası bu konuda tecrübeliydi.
"Hayır min.Kreşe gideceksin hiç oyalama beni.Daha çalışmaya başlamadım bile."
Jungkook,anlamadığı konuşmaya saf saf bakarken Sangmin yakalandığı için kıkırdadı.Dolu gözleri neşeyle gülüyordu artık.
"Yakalandım~"
Jimin,oğlunun tatlılığına tebessüm edip saçını öptü.Ardından ayağa kalktı.Jungkook'ta kalkmıştı artık gitmeliydi.
Söyleyeceğini söylemiş öğreneceğini öğrenmişti.Hala bir umudu ve dile getirilmeyen bir şansı vardı.
"Evet yakalandın küçük bey.Haydi kreşe."
Jimin,neşeyle konuşurken Sangmin'in gözü onlara gülümseyerek bakan Jungkook'a takılmıştı.
Herkesin bakışlarından rahatsız olan Sangmin bundan rahatsız olmamıştı.
Sangmin kıkırdayıp işaret parmağı ile Jungkook'a 'gel gel' işaret yaptı.
Jungkook anlamsızca Jimin'e bakarken Jimin'de anlamamıştı.Küçük bedene yaklaşıp işaret parmağını tutup ağzına getirerek öptü.
Oğlunu içine saklasa rahatlamazdı.
Sangmin,uzun bedenin kulağına eğilip Jimin'in duyamayacağı sessizlikte fısıldadı.
Ardından gülerek geri çekilen minik bedenle Jimin odadan çıkmıştı.Yine fazla yakınlardı ve karnındaki kelebekler rahat durmuyordu.
Jungkook,duyduğu cümlenin etkisindeydi.Kalbi hiç bu kadar hızlı ve duygulu atmamıştı.Bayılacaktı resmen.
Bir kez daha babalık duygusunu iliklerine kadar hissetti.
"Taemin amcayı sevmiyorum ama seni çok sevdim~"
●
Saate bakmak için koltuğunda geriye yatıp ince bileğini kaldırdı.
16.17
Çıkış saati on yedi dakika önceydi ama son gelen hastayı geri çevirmemişti minik beden.
Koltuktan kalkıp masasını düzenledikten sonra önlüğünü çıkarıp asarak ceketi alıp giydi.
Ardından odasından çıkıp kreşe adımladı.Geldiği kreşin önünde cam pencereden içeri bakmıştı.
Aradığı bedeni bulamayıca kaşlarını çatıp korkuyla kreş görevlisini çağırmıştı.
"Sangmin nerede Noona?"
Kendinden bir kaç yaş büyük olan kadınla geldiği günden beri samimilerdi.
Korkuyla ve endişeyle sorduğu soruyla karşısındaki kadın da korkmuştu.
"Jimin,biri geldi eşin olduğunu söyleyip götürdü."
Jiimin dehşete düşmüş gibi kadına bakarken hızlıca telefonunu çıkardı.Aklına bin bir türlü şey geliyordu.
Özellikle de Jungkook'un düşmanlarından birinin onu ve oğlunu öğrenip bunu kullanmasından korkuyordu.
Google üzerinden bulduğu Jeon Holding'in sahibi resmini çıkarıp kadına çevirdi.
"Bu kişi mi?"
Jungkook'un resmine bakan kadın hemen başını salladı.
Jimin'in içine su serpilmiş gibi derin bir nefes verirken ne zaman dolduğu bilmediği gözlerini kırpıştırdı.
Sangmin'in parmağının kanaması korkusu bile onu deli ediyordu.
"J-jimin özür dilerim aptallık ettim ama soyadladlarınız aynıydı hatta kimliğini bile gösterdi.Gerçekten çok özür-
"Evet doğru eşim.Ama noona lütfen bir daha böyle bir şey olduğunda bana haber ver.Sangmin konusunda çok hassas olduğumu biliyorsun."
'Eşim' derken içinde tepinen kelebekleri zorlukla göz ardı edip pişmanlıkla konuşan kadının sözünü sakin bir sesle keserek konuştu.
Elleri titriyordu.Bir kaç saniye önce bayılabilirdi korkudan.
İşte bunun için yapamıyordu.Daha bir şans vermemişken bile korkuları gün yüzüne çıkmıştı.
Peki şans verip aile olduklarında ne olacaktı.Jungkook'un rakipleri için açık hedef olacaklardı.
Korkuyordu işte.
Kadın suçlulukla başını sallayıp onayladı.Jimin kısa bir vedadan sonra adımlarını odasına yöneltip telefonundan hemşireyi aradı.
"Alo?Eunmi hastanede misin?"
"Evet Bay Jeon,bir şey mi oldu?"
"Bana Jeon Jungkook'un hasta dosyasını getirir misin?"
"Tabi,tabi Bay Jeon hemen getiriyorum."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim Bay Jeon,görevim."
Telefonu kapatıp odasının kapısını açıp içeri girdi gergin beden.
Saatlerdir erken çıkıp oğluyla vakit geçirmek için hızlıca işlerini üst üste yaptığından bir kere bile kreşe uğramamıştı.
Hergün her saat başı gidip oğluyla bir kaç dakika oynardı.Bugün nasıl unuturdu.
Kendi aptallığına söverken çalan kapıya komut verdi.Elinde dosya ile içeri giren hemşireye gülümsedi.
"Buyrun Bay Jeon."
Ona uzatılan dosyayı alıp masaya bıraktı.
İçini açıp hasta bilgilerinden telefon numarasını kaydedip dosyayı kapatarak hemşireye geri verdi.
"Teşekkür ederim Eunmi."
Eunmi başını sallayarak gülümsedi.Aklına gelenle çekinerek konuştu.
"Bay Jeon size birşey söylemeliyim."
Jimin,kaydettiği numaraya hızlıca mesaj atma derdindeyken başını kaldırıp onayladı.
"Tabi?"
"Şey sabah Sangmin ve Bay Jeon el ele hastaneden çıktılar.Sangmin,gülüyordu ve memnundu bende Bay Jeon'un sabah sizin odanızda olduğunu farkedince size söylemedim.Bildiğinizi düşünmüştüm.Özür dilerim."
Jimin,oğlunun ona yaşattığı kaçıncı şoku yaşıyordu saymamıştı bile.
Sangmin mutlu muydu?
"Söylemeliydin Eunmi.Çok korktum."
Güçsüz sese karşı hemşire suçlulukla başını salladı.
"Fırsatım olmayı Bay Jeon.Bir çok ameliyata çağırıldım.Üzgünüm."
Jimin başını sallayıp karşılık verdi.Eunmi hastanenin en iyi hemşiresiydi.
Başta o olmak üzere bir çok cerrahın asistanıydı ve istenilen bir yardımcıydı.Anlayışlı sesiyle konuştu.
"Önemli değil Eunmi.Üzülme bak çözüldü.Yardımın için teşekkür ederim.Seni daha fazla tutmak istemiyorum."
Eunmi,gülümseyerek konuşan bedene minnetle baktı.Jimin'in anlayışına hayrandı.Gülümseyerek başını salladı.
"İyi günler Bay Jeon."
Jimin,karşısındaki kıza karşılık verip başını salladı.
"Teşekkürler Eunmi,sanada."
Hemşire elindeki dosyayla odadan çıkarken Jimin ise elindeki telefonu açarak mesaj bölümüne girip odadan çıkıp hastane çıkışına yöneldi.
Oğlunu şimdiden özlemişti.
●
Bilinmeyen
Jungkook?
Jungkook
Kimsin?
Numaramı nerden buldun?
Ne istiyorsun?
Bilinmeyen
A odun/
Mafya bozuntusu/
Benim Jimin.
Jungkook
/Ah Jimin mi?
/Kaydedeyim kutsal numarayı.
Bebeğim?
Bebeğim💛
Sabır/
Sangmin yanında mı!?
Sen niye bana haber
vermeden Sangmin'i alıyorsun!?
Deliye döndüm burada,aklıma
gelmeyen kalmadı!?
Jungkook
/Of aptal kafam.
/Sangmin ile vakit geçireyim
/derken Jimin'i unuttum.
Özür dilerim Jimin.
Tamamen aklımdan çıkmış.
Sangmin sabah öyle üzülünce
biraz eğlenmesini istedim.
Bebeğim💛
Of kalbim/
Çok korktum Jungkook.
Kafayı yiyecektim.
Odama gelip söylemen o kadar
zor değildi.
Jungkook
Üzgünüm,çok haklısın.
Bir daha böyle birşey olamayacak.
Bebeğim💛
Pekala/
Bu Jungkook'a alışmak/
zor alacak ama çok güzel/
Ne yapıyorsunuz?
Jungkook
Önce süt içtik.'Zorla'
Sonra öğle yemeği yedik.
Şimdi ise kapalı
oyun parkındayız.
Bebeğim💛
Tanrım!/
Çok tatlılar/
Teşekkür ederim Jungkook.
Sangmin,içinde birşeyleri
tutan bir çocuk.
Hızlıca unutmaz ama
şimdi kafa dağıtması
çok iyi olmuş.
Jungkook
/Kalpten gideceğim şimdi
Teşekkür etme bebeğim.
Sangmin benimde oğlum.
Sizin için her şeyi yaparım.
Bebeğim💛
Heyecanlawak yok/
Sakiw ol/
Şimdi ne yapıyor?
Daha iyi mi?
Jungkook
/Kesin utandı.
/Konu hemen değişti
/ısıracağım
Bence çok mutlu ve rahat.
Bebeğim💛
Tatlığından öleceğim/
Bebeğim benim.
Evet öyle.
Ama ben çok özledim
bebeğimi.
Jungkook
/Bende seni
Tamam o zaman biz çıkıyoruz.
Bebeğim💛
Tamam.
Jungkook
Yanlız bir sorunumuz var.
Sangmin çıkmak istemiyor.
Bebeğim💛
Ah yaramaz/
Benim onu çok çok çok
özlediğimi söyler misin?
Jungkook
/Vay uyanık,nasıl çıktı hemen
Koşarak çıktı.
Bebeğim💛
Bekliyorum.
●
Jimin,geldiği evinin önünde arabasını park edip eve yöneldi.Cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açıp içeri girdi.
Seokjin bugün geç gelecekti.Muhtemeleen Ryujin gelmişti bile.
"Ben geldim~"
"Hoşgeldiniz-Sangmin nerede!"
Neşeli sesin endeşeye dönmesine Jimin irkilmişti.Ryujin,Sangmin konusunda en az Jimin kadar hassastı.
Jimin ceketini çıkarıp astıktan sonra korku dolu bakan bedene sarıldı.
"Sakin ol Ryu.O iyi."
Ryujin,Jimin'in etrafına arkasına bakarken konuştu.
"Nerede peki?"
Jimin,gerilirken çekinerek konuştu.Ryujin'in yanında Jungkook hakkında konuşmak onu pek geriyordu.
"Jungkook'un yanında."
Ryujin'in yüzü ifadesizleşirken bakışları sertleşmişti.Hala öfke ve nefret doluydu.
"Anladım."
Soğuk çıkan sesi ile içeriye yöneldi.Jimin arkasından konuşmuştu.
"Ryu,yapma böyle.Onu Jungkook'tan uzak-"
"Hayır chim.Öyle düşünme ben sadece alışamıyorum.Ama bu Sangmin'i babasından uzak tutmam için bir sebep değil."
Jimin,dişlediği dudağını serbest bırakıp başını salladı.Daha fazla konuşmadı.Merdivenlere yönelip odasına gelmişti.Kapıyı kapatıp dolabına yöneldi.
Çıkardığı günlük kıyafetleri yatağa koyarak duşa ilerledi.
Ilık ve kısa bir duştan sonra bornozla duştan çıkarak odaya gelip kurulanıp giyindi.
Saçlarını küçük boy havluyla kurularken telefonunu eline alıp saate baktı.
16.49
Oflayıp aşağı indi.Sangmin'den uzak kalmaya alışkın değildi.Olamazdı da.
Mutfağa gelip dakikalar sonrasına kadar bir kaç birşey atıştırıp salona geçmişti.
Saatte bakıp iç çekti.
17.02
Bu arkadaşının dikkatinden kaçmamıştı.
"Birşey mi var chimmy?"
Jimin,başını sallayıp titrettiği dizini durdurdu.
"Sangmin'i getirmesini söylemiştim."
Ryujin'in içine kurt düşerken arkadaşı gibi kötü düşünmeye başlamıştı.Böyle şeylere alışkın değillerdi.Daha çok beş yıl öncenin etkisinde kalmışlardı.
"Eminim bir şey yoktur chim."
Kendi kurduğu cümleye inanmasa da kurmuştu.Bir kaç saniye sonra ortamda yankılanan bildirim sesi ile Jimin hemen telefona uzandı.
●
Minik hyungum
Bu velet beni sevmişe
benziyor Jimjim.
Kısa baba🐥
Hyung,Sangmin senin yanında mı!?
Ben burada deli oldum ama
Jungkook bir haber bile vermiyor.
Minik hyungum🐱
Sakin ol min.
Bu ne celal.
Jungkook'a getirmesi
için biz çok rica ettik.
Kısa baba🐥
/Alışık değilim anlayın işte
Yine de söyleyebilirdi.
Ve oğluma velet deme hyung.
Minik hyungum🐱
Oy kıyamam/
Velet işte.
Hem babasına olan 5 yıllık
sinirimi ondan çıkarırım
Mantıklı.
Kısa baba🐥
HYUNG HAYIR!
Benden çıkar🥺
Minik hyungum
Lan Jimin,bu sana laf
ettim diye beni dövecek
gibi bakıyor.
Raconuna bak,babası kılıklı.
Kısa baba🐥
Jungkook mu?
Minik hyungum🐱
Yok sen jsjsjsjsjsjsj
Tabiki Jungkook,baksana
klonlanmış hali.
Kısa baba🐥
Of hala sinirliyim.
Jungkook çok düşüncesiz
davranıyor.
Minik hyungum🐱
Hayır Jimin,bencilce
düşünüyorsun.
Jungkook,duygulara yabancı,
asla beklemiyordu bir oğlu
olacağını,baba olacağını.
Ne yapacağını bilmiyor.
Çok tecrübesiz.
Özellikle ailesiyle/
büyümeyen tek başına/
bugünlere gelmiş biri olarak/
Çok heyecanlı Sangmin'in
gülüşüne bile gözleri doluyor.
Çok mutlu oluyor.
Şuan karşımda oturmuş ikiliden Sangmin mi daha çocuk Jungkook mu?
diye sorsalar tartışılır.
Biraz anlayışla karşıla.
Ailesi olsun istiyor,yalnız kalmak
istemiyor.
Baba olmak istiyor,tamamen.
Kısa baba🐥
/Ne yapacağımı bilmiyorum
/Ne diyeceğimi.
Haklısın hyung,anlayışlı
olmalıyım,yanında olup destek olmalıyım.Onu tamamen tanıyıp
sonrasında hayatımıza dahil
edeceğim.
(Tamamenden kastım Jungkook'un geçmişi,ailesi...)
Minik hyungum🐱
Aferin mochime.
Tamam ben gidip şu
poğaça yanaklıyı ısıracağım.
Hadi bay...
Minik baba🐥
Hyung hata yaparsın
karşılık verir.
Kkkkkkk
●
Jimin,elindeki son bulaşığıda makineye yerleştirip çalıştırmıştı.Yoongi ile konuştuktan sonra herşeyi akışına bırakmıştı.
Biraz uyuyup Seokjin'in gelmesi ile beraber akşam üstüne kadar yemek yapıp zaman öldürmüşlerdi.
Sangmin,olmadığı için fazla sessiz geçen yemekten sonra Jimin ikiliyi ikna edip bulaşıkları yıkama işini üstlenmişti.
Sangmin'e olan bağlılığı yüzünden gözleri her yerde minik bedeni arıyordu.
Abartmıyordu.Hayatındaki tek bağlılığı oğluydu.Ondan uzak kalmak cehennem azabıydı.Yıllardır görmediği ailesi,ülkesi,memleketinin özlemini,sevgisini hepsini oğluna vermişti.
Sevdiği adama olan sevgisi hariç.Jungkook,en başından beri Jimin'in kafasını karıştırıyordu.Bir dahaki adımları ne olacaktı?
Böyle bir durumda Sangmin'den uzak kalmamak ve Jungkook'un oğluna alışması için aynı ortamda kalmalılardı.Bu şarttı.
(Şarttt~Condition🤭)
Mutfak önlüğünü çıkarıp mutfaktan çıktı.Salona ilerledi.İkilinin arasına oturup televizyondaki diziye bakmıştı.
"Özledim canavarı."
Seokjin'in sesi ile ikili derin bir nefes vermişti.Bu kadar çok alışmışlardı.
"Bende özledim tavşanımı."
Jimin'in Sangmin ile yeni bir hayata başlayacağı gerçeği ikiliyi dürterken anlamışlardı.
Herşeyin sonu var.Sonsuz kadar Sangmin,Jimin,Ryujin,Seokjin olarak gitmeyecekti.
Sangmin,büyüdüğünde,Seokjin evlendiğinde,Ryujin meslek sahibi olduğunda ne olacaktı?
Evet bunlar bile Jimin'i bir şans vermeye itiyordu.Haklı sebeplerdi.Sangmin,bir gün elbet diğer babasını soracak.Ne diyecek Jimin?
Erken öğrenmesi daha mantıklıydı.
"Saçlarım bugün düzenli."
Seokjin'in iması ile ikili kıkırdamıştı.Sangmin'in rutin olarak yolduğu güzel saçlar.Ortam biraz yumuşarken Ryujin lafa girmişti.
"Her halinle mükemmelsin Jin oppa."
Seokjin,ensesindeki hayali saçları savururken elini salladı.
"Tamam,tamam fazla övgüye gerek yok ben harikayım."
İkili bu sefer kahkaha atarken Seokjin'de onlara katılmıştı.
"Hyung,senin gibi harika birinin nasıl hayatında biri olmaz."
Jimin'in sorusu ile durgunlaşan Seokjin ikiliyi meraklandırmıştı.
Seokjin,hatırladıkları ile burukça gülümserken özel hayatını bir kere bile açmadığı arkadaşlarına döndü.
Açmamasının sebebi kötü bir şey değildi.Sadece ikiside çok şey yaşamıştı.
"Vardı.Ama kötü ayrıldık.Şuan onun kadar değerli ve aşık olacağım kimse olmadığı için hayatımda kimse yok."
Jimin,anlayışla başını sallarken,Ryujin elini boşver anlamında salladı.
"Oppa üzme kendini.Elini sallasan yüz ellisi.Eminim aşık olacağın değerli birini bulacaksın."
Seokjin,zoraki gülümseyerek televizyona dönmüştü.Sanmıyordu.Lise aşkı kadar masum,tatlı,mükemmel biri daha yoktu.Kim Namjoon mükemmel biriydi.
Jimin,duvardaki saate bakıp iç çekti.
20.36
Birkaç dakika sonra çalan kapı ile minik beden adeta fırlamış gibi kalmıştı.
Hızlı adımlarla kapıya ulaşıp açmıştı.Başını Jungkook'un omuzuna yaslamış oğlunu ve Sangmin'e kucağında tek kolu ile sarılmış uzun beden ile kalbi teklemişti.
"Bebeğim?"
Uzanarak oğlunu kucağına alıp her yanını öperek kokusunu içine çekmişti.
"Seni çok özledim baba ama çok eğlendim~"
Oğlunun mutlu olmasına içindeki sıcacık hisle tebbesüm etmişti.Sabah ki olayı hatırlamıyor gibiydi.
Sangmin,bir olayı unutmazdı.En ince detayına kadar hatırlayıp,ona yaşattığı duyguları tekrar yaşardı.Bugün ki duygusu;kırgınlıktı.
Jungkook'ta tebbesüm etmişti.Oğlunu mutlu ettiği için.
Sangmin'in tatlılığına dayanamayıp yanağına baskılı bir öpücük kondurarak küçük çocuğu güldürmüştü.
Sangmin,bu öpücüklerini çok seviyordu.
"Bende seni özledim miniğim.Hadi içeri git amcan ve teyzen de seni çok özlediler."
Sangmin,şakıyarak ellerini çırpıp babasının kucağından inmişti.
Tam içeriye girecekken hatırladığıyla hemen arkasına dönüp ona gülümseyerek bakan uzun bedene eliyle 'eğil' hareketi yapmıştı.
Uzun beden kıkırdayarak dizini kırıp oğlunun boyuna inmişti.
Sangmin,babasının yaptığı gibi uzun bedenin yanağına baskılı bir öpücük bırakıp mutlulukla konuşmuştu.
"Teşekkür ederim.Seninle çok eğlendim kookiee~"
Ardından hızlıca arkasına dönüp 'Amca,teyze' diye bağırarak içeriye koşmuştu.
Jungkook,kalbinin sağlığı hakkında düşüncelere dalmışken ayağa kalkmıştı.
Minik beden oğlunun ve eşinin yakınlığına hayran kalmışçasına gülümsedi.
"Üzgünüm Jimin.Sana haber vermeliydim.Ama Sangmin'i sabah öyle üzgün görünce kreşe gittim.Asık suratı ile köşede oturmuştu bende onunla zaman geçirmek için fırsat diye düşündüm."
Jimin,ona açıklama yapan bedeni başıyla onayladı.Jungkook,minik bedene yanlış anlaşılmamak için hemen savunmaya geçmişti.Adımlarını dikkatli atmalıydı.
"Sangmin'i getireceğimi söylediğimde yolda gelirken Taehyung aradı.Bende Sangmin'i sana bırakacağımı söyleyince hepsi anlaşmış gibi telefonun üstüne cullanıp onların yanına götürmemi istediler.Sen bilmiyorsun ama Sangmin'e karşı ilgileri yoğun."
Jimin,açık kapının eşiğinde dikilirken uzun bedeni onayladı.
"Sadece çok endişelendim.Sangmin'e birşey oldu diye aklım çıktı."
Jungkook,başını sallayıp minik bedeni anlayışla onayladı.
"Anlıyorum ama onu hep koruyacağım Jimin.Bundan emin ol."
Uzun beden öyle güven dolu bir sesle konuşmuştu ki Jimin hemen inanmıştı.Jungkook'un bu sözünü tutacağından şüphe etmedi.
Etmeli miydi?
"Hepsini zor ikna etti yoksa Sangmin'i bırakmazlardı.Seni de endişelendirdim üzgünüm."
Jimin,karşısındaki Jungkook'un nazikliğine,erdemliğine şaşırmıştı.
Özür dilemesi ciddi anlamda onu şok etmişti Jungkook dediği gibi onlar için değişmişti.
"Önemli değil,onun sesini duymak bile bana her şeyi unutturuyor."
Uzun beden gülümsedi.Baba olmak böyle bir şeydi.Ne olursa olsun kırılsansa üzülsende oğlunun tek gülüşüyle,kelimesiyle unuttursun her şeyi.
"Çok mutluydu Jimin.O her güldüğünde ben sanki kutsanıyor gibiydim.Vücuduma vuran tatlı his dalgaları ile bayılmamak için kendimi zor tuttum."
Minik beden,içini sıcacık eden sesle konuşan Jungkook'a anlam dolu gözleriyle baktı.
"Daha çok yolun var Jungkook.Sangmin,zor bir çocuk.Yarın hiçbirşey olmamış gibi davranarak seni şaşırtabilecek kadar akıllı."
Jungkook,oğlu hakkında onu bilgilendirecek olan Jimin'i dakikalarca,saatlerce,günlerce,haftalarca,aylarca dinleyebilirdi.Bu çok güzeldi.
"Evet onu ilk gün anlamıştım.Ama farkettin mi bana karşı değişti."
Çocuksu bir edayla umutla konuşması Jimin'i gülümsetmişti.
Evet babasına karşı kedi en yakınına-amcasına- karşı kaplan olan Sangmin,iki defa gördüğü saatlerce vakit geçirdiği adama karşı değişmişti.
Jimin buna inanmakta güçlük çekse de çok mutlu olmuştu.Diğer babasına alışıp,sevmesi onun için işleri kolaylaştırıyordu Sangmin konusundaki işlerini.
"Evet,bu gözle görülür bir değişim.Bence hissediyor seni."
Jimin,uzun bedeni heyecandan ve mutluluktan delirttiğini bilmeden konuşuyordu.Jungkook şuan çığlık atabilirdi.
Dışarıdan bakılsa mafya olduğu asla farkedilmezdi.Ah tabi Jeon Jungkook ailesine karşı mesleği sadece sevgi dolu olmaktı.
Jimin,Jungkook'u çok değiştirmişti.Öyle ki beş yıl önce ki Jungkook ile şimdi ki Jungkook karşılaştırıldığında sanki iyilik ve kötülük temsili için imaj seçimi yapılıyor gibiydi.
Jungkook'un acımasız,duygusuz,kalpsiz anlayışsız,sert duygularını öldüren Jeon Jimin;
ona aşkı,sevgiyi,merhameti,özlemi,babalık duygusunu,acıyı,pişmanlığı,bağlılık duygularını ilk kez yaşatmıştı.
İşte bu yüzden Jimin,Jungkook için özel,değerli mükemmel bir istisnaydı.
En büyük eksiğini ona vermişti.Bir aile.Daha ne yapabilirdi,ne verebilirdi ki?Artık sıra Jungkook'taydı.
Vermesi gereken bir güven,hissettirmesi gereken bir aşk,babalığını yapacak bir oğlu için elinden geleni ardına koymayacaktı.
"Hissediyor..."
Başını sallayarak tekrarlamasıyla ortam duygu yoğunluğundan geçilmiyordu.
Jungkook,bir an aklından çıkmayan konuyla gergince konuştu.Jimin ile arasındaki yaklaşık bir metre olan mesafeyi kapatıp minik elin büyük elleri arasına aldı.
"Düşündün mü Jimin?Bize,bana,kendine,oğlumuza bir şans verecek misin?"
Minik beden elinin dokunuşuyla kalbi depar atarken dudağını dişleyip bakışlarını kaçırdı.
Hayatındaki tek şeyi ister gibi çıkan ses tonuna karşı çıkmazda gibiydi.
Şans vermeyerek onu,kendini,oğlunun zamanını,biriktirecek güzel anılarını ziyan ederdi.
Zaten beş yıldır pişman olduğu her halinden,bakışından,sesinden,mimiklerinden belli olan adama karşı asla boş değildi.
Sadece sevdiği adamın işi yüzünden oğlu için korkup duygularını bastırmıştı.
Bir aile olmaya hakları vardı.
Hep beraber aynı evde,odada,masada oyunlarda,sohbetlerde olmanın düşünceleri bile ikiliyi içten içe tatlı bir şekilde ısıtıyordu.
Jimin,dudaklarını ıslatıp uzun bedenin dikkatini hemen dağıtırken ağzını araladı.
"B-biraz zaman verebilir misin?"
Hala içine hakim olan tedirginlikle ya da fazla heyecanla anla konuşabilirmişti minik beden.
Jungkook aldığı yanıt karşısında tebessüm edip tuttuğu ele öpücük kondurmuştu.
'Hayır demedi,reddetmedi!'
Junkook'un mutlukluktan içinde kelebekler cirit atarken minik beden bayılmamak için kapıya yaslandı gerçekten Jungkook ona iyi gelmiyordu.
"Tabiki.Teşekkür ede-rim."
Jimin,heyecandan konuşamayan bedene gülümsedi.Çok tatlıydı.
Aradan geçen bir kaç saniyelik bakışma sonunda Jimin yavaşça elini çekip geriye adımlamıştı.
Jungkook,sanki ona ait birşey sökülmüş gibi elleri boşlukta kalırken iç çekti.Minik beden elinin üşüdüğünü farkketti.
"T-tamam...ımm o zaman iyi akşamlar."
Jungkook,zar zor konuşan bedeni sarıp sarmalamamak için kendini zapt edip karşılık verdi.
"İyi akşamlar bebeğim."
Jungkook,gülümseyerek arkasına dönüp giderken Jimin aldığı hitapla göz devirip içeri girip kapıyı sertçe çarpmıştı.
Sevmiyordu o hitap şeklini.Ona yaşananları hatırlatıyordu.Yıllar önce her birliktelikleri sırasında Jungkook ona 'bebeğim' diye hitap ederdi.Ama kullanıldığını sert bir şekilde öğrenince herşeyden tiksinmişti.
Kapıya yaslanıp gözlerini kapatarak düşüncelere daldı.Jungkook'a karşı kırgın olsa da aşkı ve oğlu daha ağır basıyordu.
Onunla sadece oğlu için aynı ortamda bulunmak istese de kalbi onun yanında olmak istiyordu.
Vereceği şansla kırgınlığını geçirebilirdi Jungkook değil mi?
Buna inanarak kararını vermişti.
"Hadi Jimin kapıyla aşk mı yaşıyorsun gelsene-ah çocuğum bıraksana,ısırma!"
İçerden Seokjin'e ait olan ses kulaklarına ulaştığında kıkırdadı.Kapıdan ayrılıp içeri adımlayınca şaşırmayacağı bir manzara vardı.
Seokjin'in dağılmış saçları.
Tanrı aşkına Sangmin bir kaç dakika da nasıl bu hale getirmişti saçları?
Nasıl bir fantesiydi bu amcasının saçlarını karıştırıp dişlerini kafasına geçirmek?
Seokjin'in hoşuna deli gibi giderken eğlence amaçlı sevmiyormuş gibi davranıp küçük çocuğu hırslandırıyordu.
Sangmin cıyaklayarak eylemine devam ederken Ryujin koltuktan yuvarlanacak kadar gülmeye devam ediyordu.Sangmin'i bir gün yiyip bitirebilirdi.
Jimin,amcasının omuzlarına çıkmış saçlarına azabı yaşatan oğlunu tutup almıştı.
Yumruklarını Seokjin'e doğru açıp kapatan çocuk neşeyle konuşmuştu.
"Amca seni çok özledim~"
Sangmin'in onu özleme tarzına Seokjin göz devirip sahte bir sinirle saçlarını düzeltti.
"Bu ne biçim özleme şekli vahşi tavşan."
Oğlunu,Ryujin'in kucağına bırakan Jimin koltuğa oturmuştu.
"Teyze~"
Tatlı bir şekilde konuşup genç kıza sarılan beden Ryujin'in içini sımcıcak etmişti.
"Aşkımm~"
Küçük çocuğu öpücüklerine boğarken karşılık verdi Ryujin.
İşte böyleydi,ötesini berisini düşünmeden birbirine yarın yokmuşçasına bağlanan bir baba,bir amca,bir teyze ve tatlı bir çocuk.
Ama elbet ayrılacaklardı.
Mecburlardı.
●
"Sonra kedi amcam,Tae amcanın koluna vurdu.Dedi ki'çocuğun yanında düzgün konuş aptal'.Tae amcada gülüp 'kötü birşey demedim ki gel Sangmin gibi bir çocuk yapalım dedim'dedi."
Jimin gözlerini dehşetle açıp aynı şekilde küçük çocuğa bakan ikiliye baktı.Sangmin,sanki masal anlatıyormuş gibi kıkırdayıp elini ağzına siper etti.
"Bu Tae patavasız mı ne?Küçücük çocuğun yanında neler konuşmuş?"
Seokjin hayret dolu sesiyle konuşurken Jimin ve Ryujin onu onaylamıştı.
Yaklaşık bir saat önce eve getirilen oğlu ile önce beraber çizgi film izlemiş ardından Sangmin'in gün içinde yaptıklarını dinlemeye karar vermişlerdi.
"Sonra Joonie amca "Çocuğun yanında düzgün konuş beyinsiz" dedi."
Seokjin,duyduğu hitap şekliyle aklına gelmeye çalışan ama gelemeyen anılarla durgunlaştı.Ryujin konuşmuştu.
"Akıllı biri varmış aralarında."
"Baba,beyinsiz ne demek?"
Sangmin,elindeki sütü yudumlarken sorduğunda Seokjin üzerindeki garip duyguyu atıp eliyle kafasını götürüp tıklattı.
"Yani burası boş demek."
Küçük çocuk bilinmezlikle amcasına bakarken ortamdakilerden gülme sesi gelmişti.
Jimin,oğlunun bu kadar eğlenmesine,herşeyi tekrar yaşıyormuş gibi sevimlice anlatmasına ve her yerde Jungkook'a vurgu yapmasına mutlu olmuştu.
Kreşe onu bırakan babası yanaklarını öpmüş kısa bir tembihlemeden sonra odasına gitmişti.
Odasında olan bedenle fazla konuşma içine girmeden hastalarını çağırmıştı.
Jungkook umutsuzca 'iyi günler Bay Jeon' diyerek çıktığı odadan adımlarını hastane çıkışına yöneltmişti ki gördüğü hemşire ile gözü önüne gelen üzgün oğlunun yanına gitmek için kreşin yerini sormuştu
Eunmi'nin tarif ettiği yere gelip içeriye baktığında en köşede üzgünce oturan oğlu ile birşeyler yapmak için kreşle sorumlu kişiyle konuşmuştu.
Soyadları aynı olan adamı tekrar gördüğünde gülümsemişti Sangmin.
Ama Jungkook'un onunla parka gideceklerini duyduğunda mutlulukla kreşte bağırmıştı.
Kreş öğretmeniyle sorumsuz bir izin alma fazından sonra oğlunun elinden tutup çıkmıştı.
Kreşteki kadının neden bu kadar düşüncesiz olduğu elbette aklına takılmıştı.Başka biri de olabilirdi değil mi?
Hastaneden çıktıktan sonra,AVM'ye gitmişlerdi.
Kapalı oyun alanına gittiklerinde Sangmin mutlulukla içeri dalmıştı.Bir kaç dakika sonra susadığını Jungkook'a söylemiş.Süt almışlardı.
Sangmin ile beraber Jungkook'ta oyunlara dahil olurken dışardan bakanlar tam baba-oğul görmüşlerdi.
Bir kaç saat boyunca oynadıklarında Jungkook yorulan çocuğu gördüğünde beraber öğle yemeği yemiş Jimin hakkında sohbet etmişlerdi.Jungkook'un çabalarıyla.
Sangmin karşısındaki adamı sevse de alışkanlık olarak babasını anlatmayı sevmemişti.
Yemekten sonra pili dolmuş gibi Sangmin eğlenmeye devam etmişti.
Jungkook'u da dahil ederek.Saatler sonra yabancı numaradan gelen mesajla Jimin'in çok endişelendiğini fark eden Jungkook hayatındaki en güzel günlerinden birini burada noktalamak zorunda kalmıştı.
AVM'den çıkan ikili arabaya bindiklerinde eve doğru yol almışlardı.
Yolun yarısında arayan Taehyung ile konu birden Sangmin'i onların yanına götürmeye geçmişti.
Jungkook,güzel gününün devam edeceği mutluluğu ile Jimin'e haber vermeyi unutmuştu.
Arkadaşlarının yanına götürdüğü oğlu hepsiyle tek tek tanışıp tabi ki önce ters yapmıştı.
Hoseok ile hemen ısınan Sangmin,çok sevmişti Hoseok'u.
Gülümsemesi ile otomatik olarak dudakları geriliyordu.Melek amca diye kafasına kodlamıştı.
Taehyung'un komik cümlelerine gülerken Yoongi'in sevgilisini uyarmak amaçlı tartaklaması ile ona eğlence çıkmıştı.
Namjoon'un sert görünümüne hayran bakan çocuk diğer üyelere kıyasla akılcı konuşması ile hemen sevmişti esmer adamı.
Namjoon'da hayatında ilk defa kucağına oturup ona parlayan gözlerle bakan minik bedenle gülümseyip gamzesini ortaya çıkararak minik bedenin parmağını yanağında hissetmişti.
Eğlenceyle dolu dolu geçen saatlerin ardında Yoongi,kendisini sertliğinden dolayı seven,ona ilgiyle yapışan minik bedenin fotoğrafını sevgilisine çektirip Jimin'e atmıştı.
Ardından Yoongi'in mesajlaşmadan sonra Jungkook'a 'Jimin'e neden haber vermedin çok endişenlenmiş'diyerek azar çekmesi ile Jungkook'un hızla ayağa kalkıp 'çok aptalım çok aptalım'diyip sayıklaması ve hızlıca üyelere veda eden oğlunu alıp evden çıkması ardı ardına gelişen olaylardı.
Jimin,anlata anlata sonunda bitiren oğluna ardından duvardaki saate bakıp ellerini birbirine sevimlice vurmuştu.
21.34
Uyku düzeni konusunda çok titizdi ve oğlunun aksine ve şuan o anlardan biri yaşanacaktı.
"Peki,çok eğlenmişsin bebeğim ama uyku vakti."
Sangmin'in yüzü hemen mızmız bir ifadeye bürünürken,elindeki bardağı hızlıca sephaya bırakıp amcasının arkasına girdi.Girmeye çalıştı.
"Şunun tatlılığına bakın~"
Ryujin,elindeki kahveyle izlediği görüntüye eriyip giderken konuşmuştu.
Seokjin arkasına saklanmaya çalışan minik bedenle öne doğru eğilip ona yer açmıştı.
"Anca saklanmak için amcanı hatırla zaten."
Seokjin,isyan ederken Jimin ayağa kalkıp oğlunu tavşan gibi girmeye çalıştığı delikten çıkarıp kucağına aldı.
"Huysuzluk yapma bebeğim."
Burnunu minik burna sürtüp kıkırdayarak konuşmuştu.
"Uyumak istemiyorum baba~"
Tatlı bakarak sesini ayarlayıp babasını etkilemeye çalışıyordu ama nafile.Uyku konusunda öyle bir şansı yoktu.
"Hayır min-ah.Uyku zamanı."
Oğlunun huysuzca başını omuzuna koymasına başını küçük bedenin kafasına yaslayıp sephanın üzerindekileri göstererek oturan ikiliye konuştu.
"Siz toplayabilir misiniz hyung?Yoksa yardım edebilirim-"
"Hayır chim,hallederiz sen o canavarı uyut.
Jimin kıkırdayıp Ryujin'e havadan öpücük atıp arkasına dönüp merdivenlere yöneldi.
"İyi uykular size."
Arkasında sizede diyerek karşılık veren ikiliyi burakıp merdivenlere tırmandı.
Sangmin,sıkıntıyla minik parmağı ile babasının omuzuna ritim tutarken uyumaktan kaçmak için birşeyler düşünüyordu.
Uyumak istemiyordu.Bu kadar güzel geçmiş bir günde hemen uyumak istemiyordu.Eğlenmeye devam etmeliydi.
Odaya geldiklerinde babasının onu yatağa bırakıp dolaba yönelmesini fırsat bilip yataktan kayarak odadan çıktı.
Jimin eline aldığı gri tonundaki beyaz baskılı küçük pijama takımıyla arkasına döndü.
Göremediği beden ile iç çekip pijamayı yatağa bırakıp odadan çıktı.
"Sangmin."
Aşağıya inerken sağa sola bakıyordu.Küçük yaramaz oğlunu hemen bulup uyumak istiyordu.
Hastanede üst üste dinlenmeden çalıştığı için çok yorulmuştu.
"Bebeğim neredesin?Yapma böyle."
Yorgun sesi ile konuşurken oyun alanın yönünde terde duran iki küçük çorapla derin bir nefes aldı.
Oyun alanının zemini yumuşak zeminle döşendiği için oğlu çıplak ayakla girmeyi seviyordu. Bu saatte ne oyunuydu bu?
Adımlarını oraya yöneltip kilitli küçük kapıyı açmaya çalışan oğluna baktı.
"Çok yorgunum miniğim.Sadece uyusak olmaz mı?"
Yanına geldiği minik bedenin yanına diz çökerek konuştuğunda Sangmin babasının yorgunluğuna sebep olduğunu düşürek üzülüp onun gibi dudak büzmüştü.
(Ben niye dudak büzüyorum🤦🏼♀️)
"Birazcık oynamak istiyorum lütfen~"
Jimin karşı koyamadığı ses tonunda konuşan oğluna başını sağa sola salladı.
Tam konuşaçakken cebinde titreyen telefon ile elini cebine atıp telefonunu çıkarıp açtı.
●
Jungkook
Sangmin uyudu mu?
Bebeğim💛
Hayır.
Oyun oynamak istiyorum
diye huysuzlanıyor.
Jungkook
Zaten bugün yeterince oynadı.
Uyuması gerekiyor.
Bebeğim💛
Biliyorum
Ama sanki yedi günlük
uykudan uyanmış gibi
enerjik.
Jungkook
Şaşırmadım/
Sürprüzlerle dolu bir çocuk/
Ne yapıyor şuan?
Bebeğim💛
Oyun alanına girmek için
Beni etkilemeye çalışıyor🤦🏻
Yüzüne bak nasıl rol yapıyor.
Oscarlık👌🏻
Jungkook
Kesinlikle.
Hemen hazırlanmış.
Çoraplarıda çıkarmış.
Bebeğim💛
/Bunu nereden biliyorsun?
Evet.
Ne yapacağım çok kararlı.
Ama uyaması lazım.
Jungkook
Bir düşünelim/
Hah buldum/
Yarın benimle tekrar parka
gitmek istiyorsa uyumasını söyle.
Lütfen işe yarasın/
Bebeğim💛
/Yine mi?
Tamam.
Yüzünün aldığı şekle bak.
Kabul etti,
teşekkürler Jungkook.
Jungkook
Demek ki benimle/
vakit geçirmeyi sevmiş/
canım oğlumm/
Teşekkür etmene gerek yok.
Oğlumu düşünmek çok
güzel bir duygu.
Bebeğim💛
Evet.
/Tanrım nasıl mutlular.
*15 dakika sonra *
Bebeğim💛
Jungkook ses atar mısın?
Beyefendi ikna olmamış daha
Pijamasını giydirdim ama
huysuzlanıyor hale bak.
Bu saatte seni de uğraştırıyorum.
Jungkook
Çok tatlı Tanrım!/
İçime saklayasım var/
Saçmalama bebeğim.
Sangmin benimde oğlum.
Onun için her zaman,herşeyi
yaparım.
Bebeğim💛
/Kalbim
Peki.
Jungkook
Ah ses kaydını unuttum/
"Sangmin-ah~
Eğer şimdi babanı dinleyip
hemen uyursan,yarın
seninle tekrar eğlenmeye
gideceğiz~"
Bebeğim💛
/Normal sesine dayanamıyorum.
/Birde aegyo yapıyor!!
/Sangmin'i unuttum,tutacağı
/kemirecek.
*2 dakika sonra*
Jungkook
Dinledi mi?/
(Yazıyor...)
Bebeğim💛
/Oh be
Dinledi zıplaya zıplaya
yatağa gitti.
Beni bile beklemedi.
/Şimdiden unutuldum.
Jungkook
Hangisini yiyeceğim/
Çok sevindim.
Bebeğim💛
/Pekala,konuşacak birşey
/kalmadı :(
O zaman İyi geceler Jungkook.
Jungkook
Hemen mi!?/
Peki :(/
Sanada Jimin❤
Bebeğim💛
/Ah hayır bir kalbe
/bu kadar
/heyecanlanmamalıyım.
*32 saniye sonra*
Bebeğim💛
/Derin nefes al,
/ver...
Bu arada Jungkook?
Jungkook
Efendim bebeğim?
Bebeğim💛
İstediğin şansı sana veriyorum Kook.
(Çarpılmış Görüldü)
●
●
Oy oy oy🥳
Ne yaptım ben?🤭
Okuduğunuz için teşekkür ederim🥀🖤
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro