Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Yarası Saklım

Nereye kaçarsan kaç, üç şey seninle gelir.

"Gölgen, acın, geçmişin..."

Kaderin ise zaten seni orda beklemektedir.

Sedat Balun

***

İki adet umutsuz vaka ile aynı helikopterin içinde sakin kalmaya çalışmak drift yapmaktan daha zordu belki de. İkisi de Aylin'in ölmüş olduğundan neredeyse emin gibi davranıyorlardı. Ben bundan on sene önce bu ikisi ile birlikte müzik yapacağımı hatta aynı evde kardeş gibi yaşayacağımı rüyamda görmüş adamdım. Altıncı hislerim oldukça kuvvetliydi. Zamanında öbür tarafa beş dakikalık bir ziyaretim söz konusuydu. Ardından üç günlük koma sonrası hayata geri dönmüştüm ben. Bu yüzden on iki yaşımdan beri rüyalarımda bazı işaretleri görebiliyor ve onları doğru yorumlamayı başarabiliyordum. Eğer Aylin ölmüş olsaydı bu iki kazmadan önce ben hissederdim. Zor da olsa onun nefes aldığını ve yaşadığını hissediyordum. Bunu açıklamam mümkün değildi ama işte adımın Mert soyadımın Haktan olduğu kadar iyi biliyordum.

Yaklaşık bir yıl önce Pelin'in tutarsız davranışlarını fark etmiştim. Onun paranoid bozukluklarının olabileceğini hatta hafiften şizofren olduğunu Kaya' ya söylediğimde bana; Pelin'in sadece aşırı derecede kıskanç bir karakter olduğunu söylemişti. Arkadaşım, can dostum hatta kardeşim mutsuzdu. Üstelik mutsuzluğu ayan, beyan ortadaydı. Ona neden Pelin ile beraber bu işkenceyi çektiğini sorduğumda ise aslında ondan ayrılmak istediğini ancak bunun hiçbir zaman mümkün olamayacağını söylemişti. Kaya'nın söylediklerine anlam veremiyordum hatta birkaç sefer üstelemiştim de ama o sadece ölümün onları ayırabileceğini, başka türlü ayrılmalarının mümkün olmadığını anlatıp durmuştu defalarca...

Son anda Kaya'nın aklına gelen olay ve yer örgüsü sonucunda kendimizi bizim evin yakınındaki uçurumun olduğu alanda bulmuştuk. Helikopter en yakın uygun alana iniş yaptığında Kaya'yı tutmaya çalışsam da o kendisini aşağı atmıştı resmen. Müdahale çantasını kaptığım gibi Kaya'nın peşinden koşmaya başlamıştım. Korkmuyor muydum? Korkuyordum hem de deliler gibi Kaya'nın bir delilik yapmasından, haklı çıkmasından, Pelin'in gerçekten Aylin'i öldürüp arkasında bir not bırakmış olmasından korkuyordum...

Sadece elli metre koşmuştuk belki de. Ağaçların arasına dalmış hemen o ağaçların dibinde biten uçurumun kenarında Pelin'i dikilirken bulmuştuk. Görünürde Aylin yoktu. Kaya; "Pelin sakın! Seni ben öldüreceğim!" diye haykırdığında elimdeki çantayı ağırlıktan kurtulmak amacıyla yere atmış, ardından da Kaya'nın önüne geçmiştim. Pelin'i yakaladığı an boynunu kırması saniyeler sürmeyecekti büyük ihtimalle. Benim duygusal ve naif arkadaşımın içinden bir canavar çıkmıştı adeta. Onu altı yıldır ilk defa böyle görüyordum. Gözlerimi gözlerine dikmiş hayır diyordum ama onun zümrüt yeşili gözleri karanlığa teslim olmuş gibiydi. Pelin'e kilitlenmiş başka hiçbir şeyi görmüyordu. En sonunda Kaya'yı geriye doğru ittirmiş ve sarsmıştım.

"Kaya, kaybedecek vakit yok! Pelin bende merak etme. Sen gidip Aylin'i aramalısın. Onun sana ihtiyacı var. Çabuk diyorum!"

Kaya, son bir hışımla ağzından sanki köpükler çıkıyormuşçasına haykırıyordu.

"Söylesene s*rtük! Ne yaptın ona? Nasıl kıydın o kıza? Seni öldürmemem için bana onun nerede olduğunu söyleyeceksin hemen!"

Kaya, üzerimden atlamaya çalışsa da ikimiz de aynı yapılarda olduğumuz için onu durdurmam pek zor olmamıştı. Sert sporlar yapıyor oluşumun da avantajını kullanmıştım belki de kim bilir. İçinde bulunduğum aksiyon yüzünden her yerimden adrenalin fışkırıyordu resmen. Öyle bir hale gelmiştim ki elime taşı verseler sıkıp suyunu çıkarabilirdim. Kafamda ne yapmam gerektiği ile ilgili hiçbir senaryo canlanmıyordu. Tam her şeyi akışına bırakmaya karar verdiğim o sırada put gibi dikilen Pelin ağzını açmıştı.

"Artık çok geç Kaya, onu öldürdüm! Buradan da aşağı attım. Belki bir gün kemiklerine ulaşabilirsiniz."

Kaya avazı çıktığı kadar bağırıyordu...

"Vazgeçtim lan! Sen at kendini. Yoksa seni ölmekten beter edeceğim. Şantajınızdan da sizden de bıktım! S*ktir git, geber *r*spu karı!"

Duyduklarıma inanamamak ile beraber ellerimle Kaya'yı geriye doğru ittirmeye devam ediyordum.

"Kaya yürü git! Pelin yalan söylüyor. Aylin ölmedi. O buralarda bir yerde. Çabuk onu aramaya başla! Bu son şansımız olabilir!"

Kaya şaşırtıcı bir şekilde söylediklerime itaat göstermişti. Belki de gerçekten Pelin'e yapabileceklerinin farkına varmıştı ve korkmuştu ya da benim duyamadığım ama onun fark ettiği bir ses duymuştu, bilmiyorum. O arkasını dönüp ağaçların arasına doğru girdiğinde Pelin'in iyice yanına yaklaşmıştım. O, benim ona engel olmamı bekliyordu.

"Pelin, gerçekten atlayacak mısın? Yoksa atlayamayacak kadar korkak mısın? Ben senin yerinde olsam gözümü kırpmam atlardım."

Söylediklerime şaşırmış olacak ki uçuruma dönük olan bedenini bana dönmüştü. Dikkatini çekmeyi başarmış olsam da yüzünde hâlâ donuk bir ifade hâkimdi.

"Atlamayacağım tabii ki! Sadece Kaya'nın canı da benimki kadar yansın istiyorum!"

"Peki, Aylin'e ne yaptın gerçekten? Evin içinde yaptığın her şeyi izledik sakın yalan söylemeye kalkma. Zaten eğer buradan atlamazsan sakın kurtulacağını sanıp da sevinme. Tüm o görüntüleri bizzat ben ellerimle teslim edeceğim savcılığa. Hatta ömrünün sonuna kadar bir delikte çürümen için elimden geleni yapacağım."

Bir anda gözleri fal taşı gibi açılmıştı Pelin'in. Tam o sırada Burak ne olduğunu anlamaya çalışırcasına yanıma yaklaşmıştı. Daha fazla gelmemesi için elimle ona durmasını işaret etmiştim. Çünkü onun dikkatini tam anlamıyla çekmeyi başarmıştım. Aylin'in nerede olduğunu öğrenmem an meselesi olabilirdi.

"Konuşsana Pelin! Neden susuyorsun? Aylin nerede? Sadece evimizi temizleyip yemek yapan bir kızcağızı öldürene kadar neden dövdün? Neden onu merdivenlerden yuvarladın? İnkâr etmeye kalkma sakın! Hepsini canlı canlı izledik biz. Söylesene neden? Nerede Aylin?"

"O kız sadece basit bir hizmetçi parçası mıydı yani? Kaya beni o ucuz kızla mı aldattı? Ciğeri ayağımdaki ayakkabı kadar bile para etmeyecek bir aşüfte için mi tüm bu yaşananlar? "

Sabrımın sınırlarını zorluyordu Pelin. Kaya'ya gerek kalmayacak, Aylin'e uzattığı o dili kökünden koparıp kurda kuşa yem yapacaktım ama farkında değildi.

"Pelin mal mısın kızım sen? Ne sevgilisi? Biz o kızı on gün önce dayak yemiş şekilde sokakta bulduk. Bir sıkımlık canı kalmıştı. Haline acıdık, ona kalacak yer ve iş verdik, hepsi bu! Sense zavallı kızın kemiklerini kırdın resmen. Üstelik ona soru sormaya bile tenezzül etmedin. Şimdi çok geç olmadan söyle. Nerede Aylin? "

Onu konuşturmak için takla atmadığım kalmıştı bir tek. Söylediklerimden sonra susuyor olması sinir sistemimde ardı arkası kesilmeyen depremlere sebep oluyordu. Tam Aylin'in yerini söylemesinden ümidimi kesmeye başlamıştım ki oflayarak konuşmaya başlamıştı Pelin...

"Buraya kadar taşıyamadım. Büyük ihtimalle ölmüştür ama... Biraz ileride."

Biraz geride bizi izleyen Burak'a haykırmıştım resmen.

"Burak! Duydun işte, çabuk. Kaya, Aylin'i arıyor, gidip bulun onu!"

Burak da söylediklerimi ikiletmeden yola koyulmuştu. Yüzümü tekrar Pelin'e dönmüştüm. İşin aslı onun bu uçurumdan sağ çıkmasını istemiyordum. Beynimin içinde sürekli olarak Kaya'nın geçmişte sarf ettiği sözler beliriyor, bulmacanın parçalarını birleştirmeye çalışıyordum. "Şantaj, bizi ancak ölüm ayırabilir..."

Aylin'in yerini öğrenmiş olmanın verdiği rahatlık ile Pelin'in üzerine oynamaya karar vermiştim. Hazır kıvama gelmişken Kaya'yı da içine hapsedildiği kafesten kurtarma şansım olabileceğini düşünüyordum çünkü...

"Pelin söylesene ne yapacaksın? Hapse mi gireceksin? Yoksa kendini mi öldüreceksin? Ben senin yerinde olsam, kendimi öldürürdüm herhâlde. Düşünsene bir, ömrünün sonuna kadar güneşi göremeden yaşayacaksın. Senin için zor olacak..." Pelin transa geçmiş gibiydi. Usul usul adımlarımı ona doğru ilerletiyordum. Amacım onu oradan çekmek miydi ben de bilmiyordum. İlahi bir güç tarafından sanki onun üzerine doğru gönderiliyor gibiydim. Ben ona doğru yürüdükçe o minik adımlarla geriye doğru süzülüyordu sanki. Belki bir iki adım daha atsam, o da ilerlese kuş olup uçacak sonra kanadı kırılıp uçurumun dibine çakılacaktı. Milimetrik adımlarla ona doğru yürürken konuşmaya devam ediyordum.

"Hadi Pelin, bak sana doğru geliyorum. Ver artık kararını. Bana teslim olup hapse mi gideceksin, yoksa kendini mi öldüreceksin? Sanırım teslim olacaksın ha? Tabi ya, masum bir kızı, üstelik sana karşı koyamayan bir kızı öldürene kadar döverken çok cesurdun ama değil mi? İş başkalarının hayatına gelince aslan kesiliyorsun tabi! Ne diyorsun Pelin? Kararını ver artık!"

Susuyordu. Bir şeyler söylemesini, son üç yıldır davrandığı gibi ukalalık yapmasını bekliyordum ama yapmıyordu. Gözleri boş bakıyordu. Belki de algılama kıtlığı yaşıyordu. O kadar gözüm dönmüştü ki bir an onu ellerimle aşağıya itmeyi bile düşünmüştüm.

"Hadi Pelin, yorma daha fazla beni! Ver kararını. Ver ki en azından ben de ölmediyse eğer son nefesini verirken Aylin'le kız kardeşimle vedalaşabileyim. Sahi ya! Sen kardeşimi öldürmeye kalktın benim. On gün önce sahip çıktığımız ve bağrımıza bastığımız kimsesiz bir kıza yaptın tüm bunları. Sen üç yılda kardeş olamadın bize ama bak Aylin on günde canımız oldu bizim. Sen bizim canımızı almaya kalktın bizden Pelin! Bitir artık şu işi!"

O kadar sıkılmıştım ki, bu sürtüğün kendini öldüreceği de teslim olacağı da yoktu. Cebimden sigara paketini çıkarmış ve bir sigara yakmıştım. Tek nefeste sigaranın yarısına gelmiştim neredeyse. Tam o esnada Pelin konuşmaya başlamıştı.

"Mert, kararımı verdim ama önce bilmen gerekenler var. Şile'deki evde, üst kattaki yatak odasında, gardırobun çekmecelerinin altında bir kasa var. Şifresi 060507. Onun içinde bir cd ve bir de usb bellek var. Onları gizlice al ve içine bakmadan imha et. O Kaya'nın kurtuluş bileti. Bir de sigara ver bana. Özgürce son bir sigara içeyim."

Şaşırmıştım. Tüm bunları bana neden söylemişti sanki. Elimdeki sigara paketini ve çakmağı ona uzatacakken durmamı işaret etmişti eliyle.

"Yaklaşma! Bana doğru at!"

O an yaşadığım şaşkınlıkla Pelin'in isteğine refleksel olarak karşılık vermiş ve ona sigara paketini atmıştım. Pelin elindeki paketle boşluğa doğru süzülürken kahkahayla karışık bağırıyordu.

"Ahahah! Artık sen de bir katilsin!"

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro