Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Karaöz


Herkesten ve her şeyden uzakta geçen günlerde yaptığım birkaç şey vardı. Sabahları kalkıyor, kendimce bir kahvaltı yapıyor ardından ya balığa gidiyor, ya da ormanın içinde kuzugöbeği mantarı arıyordum. Bazı zamanlarda ise Olimpos'a geçip orada kendi kendime müzik yapıyordum. Bu arada kendi kendime bahis oynuyordum beni ilk kim bulacak diye. İşin doğrusu beni bulanın Burak olacağı konusunda neredeyse eminken karşımda Kaya'yı bulmak gayri ihtiyari şaşırmama sebep olmuştu. Birbirimize sarıldığımız ana kadar öyle kızgındım ki ona, ağzının ortasına şöyle sağlam bir tane geçirmek istiyordum aslında. Ona kızgınlığımın sebebi olayın onun evinde cereyan etmiş olması değil, benden tüm bu olayları saklayıp kendi başlarına çözüm üretmeye çalışmalarıydı. O eve onlarla birlikte giden ve Barkın'ın simasını değiştiren kişi ben olmam gerekirken bir tesadüf sonucu Burak'ın telefonundan öğrenmiştim tüm bu olayları. O da yetmezmiş gibi Barkın'ı dayaktan şekilden şekle soktuklarını, Aylin'e kan vermek için gelen Ali ve Umut olmasa hiçbir zaman bana söylemeyeceklerdi belki de. İşte ben tam da bunu hazmedemediğim için kaybolmuştum ortalıktan. Rahmetli dedemin tıp fakültesini kazandığımda bana hediye olarak aldığı bu villaya koşarak gelmiştim adeta. Burası bugüne kadar gördüğüm, gezdiğim ve yaşadığım tüm yerlerden farklıydı. Rahmetli dedem, "Ne zaman nefes alamadığını hissedersen buraya gel ve kendini dinle!" diyerek vermişti evin tapusu ve anahtarını elime. Belki barındırdığı atmosferden dolayı belki de insanların sıcakkanlılığı yüzünden bilemiyorum, ne zaman her şeyden kaçmak istesem burada alıyordum soluğu... Olaylara ve insanlara bakış açım değişiyor, bir şekilde yaşananları doğru şekilde analiz etmeyi başarabiliyordum. "Bakmak ile görmek arasında fark vardır." Hacıninemin bana öğrettiği ilk şeydi aslında bu. Onun sayesinde birçok şey öğrenmiş ve tecrübe etmiştim. Mesela beni önce ata bindirmiş, at ile köyde bir tur attırdıktan sonra attan indirip eşeğe bindirmişti deli kadın. Sonra da ikisi arasındaki farkı iyice düşünüp algılamamı istemişti benden. Öyle inceden inceden hayat dersi verirdi ki Hacıninem, aslında sizi eğittiğinin farkına varamazdınız. Ayrıca öyle de tatlı dilliydi ki ona hayır demeniz asla mümkün olamazdı.

Şekil 1-a) Dün gece...

Kaya akıllılık edip Hacınine ile birlikte gelmişti bara. Eğer önce ninem gelip, "Senin yaguşuklu kardaşın geliverdi köye. Onu da gettim bura. İndi konuşup barışıveceğniz gari. Yoğusa bak bu çakır gözlerim açık gidiviririm oğa gore!" demiş ve bana edecek tek kelime bırakmamıştı. Zaten sıkardı Hacınine'nin lafının üstüne laf söylemek. İnsanın gözlerinin içine o çakır renkli gözleriyle öyle bir bakardı ki o an servetini istese senden açık çek yazacak hâle gelirdin. Dünyada bir eşi benzeri olamayacağına her türlü kalıbımı basabilirdim.

Nihayet yataktan kalkıp lavaboya gidebilecek kadar ayılmıştım. Önce elimi yüzümü yıkamış ardından da Kaya'yı uyandırmıştım. Gece o kadar çok içmiş, içtikçe ağlamış, ağladıkça daha çok içmiş ve bu saçma denklemin sonunda eve nasıl geldiğimizi bilememiş ve ayrı yataklara sızmıştık. Kuvvetle muhtemel aslında biz Olimpos'ta sızmıştık ve Hacıninem bizi torunlarına taşıttırmıştı buraya kadar. Kaya bir taraftan esneyip bir taraftan da gerinirken, "Günaydın kardeşim!" demişti ağzı esnemekten yırtılır vaziyette.

"Günaydın kardeşim ama büyük ihtimalle akşamüstü falan oldu şu anda. Evet, saate bakalım. Tam da dediğim gibi saat dört olmuş. Önce, Hacıninem evi basmadan gidelim bir ona gözükelim sonra da bir şeyler yer bir kahve içeriz iskelede. Hadi kalk elini yüzünü yıka. Beş dakikaya evden çıkmazsak her an gelip bastonunu beynimize geçirebilir."

"Kalktım kardeşim, hemen hazırlanıyorum. Ya ama Hacınine ne kıyak kadın be kardeşim. Valla eli ayağı öpülesi yemin ederim."

"Sen onun melek yüzünü gördün sadece. Onun tersi var ya hiçbir şeye benzemez. Bu gözler onun Deli İdris'i tüfekle kovaladığını gördü."

"Ya o da ayrı muhabbet zaten Mert. Beni dün Hacınine kurtardı. Olay yeri temizliği falan yaptırdı kadın akşam akşam. Çok matrak ya..."

"Kardeşim! Deli İdris'in hayvanlardan biri deme sakın!"

"Valla kardeşim onun danasıymış galiba. Evin yolunu bulmaya çalışırken gözümü, arabaya giren bir danayla bakışırken açtım."

"Anlaşıldı. Üçüncü dünya savaşı yakındır o zaman."

"O ne demek kardeşim?"

"İnşallah görmek zorunda kalmazsın kardeşim. Hadi hazırlan da çıkalım. Bir an evvel bir şeyler yemezsem mide kanaması geçireceğim büyük ihtimalle."

"Tamamdır kardeşim!" dedikten sonra Kaya banyoya girmiş ben de su içmek için mutfağa girmiştim ki tezgâhın üzerinde duran kadehleri görmüştüm. Hacıninem dün Kaya'ya olay yeri temizliği yaparken bizim evi unutmuştu büyük ihtimalle. Hoş kadın seksen yedi yaşında olmasına rağmen üstün bir performans sergiliyordu zaten. Yavşak babam dün yine bu eve kaçak et kesmeye gelmişti belli ki. İlk vukuatı değildi. Son vukuatı da olmayacaktı. Annem de biliyordu bence aldatıldığını ama bu saatten sonra boşansam ne yapacağım kafasını yaşıyordu büyük ihtimalle. Çok yıllar önce onların saçma ilişkisini anlamaya çalışmaktan vazgeçmiştim ben.

"Hazırım kardeşim! Çıkalım mı?" diye sorduğunda Kaya elimdeki su bardağını masanın üzerine bırakıp, "Olur." anlamında başımı sallamış ve ona eşlik etmiştim. Evden Hacıninemin eve doğru yürüyecekken günün bu saatinde onu evde bulamayacağımı hatırlamış ve yönümü plaja doğru çevirmiş, ardından da yola koyulmuştum. Kaya nereye gittiğimizi merak ederek, "Hacınine'ye gitmiyor muyuz kardeşim?" demişti. Yüzümdeki arsız gülümseme ile "Gidince görürsün kardeşim." demiştim. Yaklaşık üç yüz metre yürüdükten sonra nihayet plaja varmıştık. Ben gördüğüm şeye alışkın olduğumdan yadırgamamıştım ama Kaya ufak çaplı bir sinir krizi ile gülme krizinden hallice tuhaf bir şey geçiriyordu. Kahkaha mı atıyordu yoksa ağlıyor muydu algılayamıyordum. Bu manzaraya ilk şahit olduğumda ben de farklı bir tutum sergilememiştim gerçi.

Manzara öyle bir manzaraydı ki başka bir yerde görebilmeniz mümkün değildi sanırım. Koyun plajında köyün genç yaşlı bütün kadınları toplanmış, üzerlerinde şalvarları, başlarında Hacıninem rehberliğinde ve müzik eşliğinde plates yapıyorlardı çünkü. Hani bunu videoya çekip Youtube kanalına koysak dünyanın her yerinden tıklanma alabilir, kim bilir belki de Psy'ın, "Gangnam Style" ile kırmış olduğu tıklanma rekorunu bile kırabilirdik. Hacıninem bizi görmüş ve el hareketiyle yanına gitmemizi istemişti. Karaöz Koyu'ndan durum raporu bildiriyorum. Günün başlangıcında Kaya'yla koyun plajında bir ordu kadınla birlikte biz de plates yapıyor ve kahkahalarımıza engel olmaya çalışıyorduk... 

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro