9-güzel bir hikaye
Birkaç saat sonra kafası allak bullak olmuştu. Başı ağrıyordu ve tekerlekli sandalyesini nasıl kontrol ettiği hakkında hiçbir fikri olmadığı adamla sohbeti hâlâ devam ediyordu ama soluklanmaya ihtiyacı var gibiydi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Gücünü bana gösterebilir misin? Dün kullandığını biliyorum ama bir kere de ben görmek isterim." Gözlerini kırpıştırarak açıp adama baktı,güven verici bir ifadeyle gülümsüyordu. Yüzüne yapışan saçlarını sırtına doğru itti ve zaman onun için yavaşladı,o da pencerenin yanına yürüdü ve tekrar normale dönerken adamın yüzündeki şaşkınlık ifadesini gördü. Bir saniyede pencerenin önünde belirmesi onun gerçekten epeyi hızlı olduğunu gösterirdi. Genç kıza dönerken hafifçe gülümsedi. "Okulu daha önceden biliyordun,değil mi?"diye sorunca adam,başını hafifçe salladı evet anlamında. Tuzak olmadığı konusunda tereddütü kalmamıştı çünkü şakaklarından giren minik ağrılar sayesinde adamın kafasının içinde gezindiğini hissediyordu. "Televizyon reklamlarından."dedi yoğun İrlanda aksanıyla,Charles yarım ağız güldü. "Okula kabul edildiğini duysaydın ne derdin peki,Charlotte Happy Hailler?" Happy derin bir nefes aldı ve ilk defa,ağabeyinin ölümünden bu yana ilk defa bu kadar mutlu bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. "Happy'i tercih ediyorum. İnatçı biriyseniz beni sadece Charlie'ye razı edebilirsiniz."derken kıkırdadı minnetle ve derin bir nefes verdi. Charles güldü. "Hadi seni yeni arkadaşlarınla tanıştıralım."
--
"Topu bana atın yoksa hepinizi fişeklerim!"Havaya yeterince girmiş Jubilee zıplayarak kollarını sallıyor,alnından ter akarken kaşlarını çatmış sürekli hareket etmesinin verdiği bir enerjiyle bağırıyordu. Ororo,Scott tam basket atacakken önüne zıplayıp topu Jubilee'ye attı,genç kız tutunca bağırdı. "Warren,kımılda kımılda!" Warren ise maçtan vazgeçmiş,kenarıda otururak kırılmış tırnağına bakarak 'zırlayan' sarışın kızı kaldırmaya çalışıyordu. Jubilee topu potaya doğru sektirerek sürerken birden bir rüzgar esti ve top kayboldu. Genç kız şaşırarak etrafına baktığında arkasında onu sinir etmek için yaşadığını söyleyen Peter'ı elindeki topu alayla sırıtarak tutuyorken görünce çılgına dönmesine az kalmıştı. Peter ıslık çalıp elindeki topu potaya fırlatınca potanın üstünde Kurt belirdi ve topu tutarak, kuyruğunu potaya dolayarak baş aşağı sallanmadan önce basket attı. Ororo kaşlarını çatıp isyan edercesine kollarını açtı iki yanlara,ter içinde kalmıştı o da. "Güçleri kullanmanın serbest olduğunu söylememiştiniz!" Scott ve Jean sırıtarak kaş oynattılar aynı anda,kıkırdarlarken Peter işaret parmağını ağzından çıkarıyor gibi ağzına doğrulturken öğürdü. "Romantizm katili!"diyen Jean gözlerini kısarak oğlana baktı,Peter birden şok olmuş bir ifadeyle gözlerini büyüttü. Korkuyla etrafa bakarken Jean'e sinirle tısladı. "Palyaçolar,ha?"
"Siz çocuklar ben yokken oynayacağınıza iki dakika gelip 'kanka'nızı kaldırsaydınız ben onları hallederdim!"diye homurdandı Warren ve kolundan çekerek kaldırdığı Bambie'ye sinirli bir bakış attı. O ise tırnağıyla uğraşırken dünya umurunda değildi.
"Çocuklar. Sizinle tanıştırmak istediğim biri var."
Sekizi de aynı anda topukları üstünde sahanın kenarında yanında genç kızla dikilen Profesör'e dönerken hepsi farklı bir şey düşünüyordu. Charles onların saçma sapan ve karmaşık düşüncelerinden asla sıkılmazdı,fark etmeden Jean de onun yükünü hafifletiyordu ama bu sefer Happy'nin fazla hızlı düşüncelerini kimse durduramayacağı için rahatsızlık yakasını bırakmayacak gibi görünüyordu. Peter ve Happy bir olduklarında çok hızlı çalışan kafaları Charles'ın yakasına yapışıp gece uyurken bile tutunmayı bırakmayacakları için kendini hazırlıyordu uykusuzluğa. "O yeni. En yakın yaş grubu olarak siz olduğunuz için ilk önce sizinle tanıştırmak istedim. Jean'in size 'o kadarına ulaşamadığı' biri olarak bahsettiği yeni öğrencimiz bu. Neden gidip onlarla tanışmıyorsun,Charlie?" Happy yumruklarını yavaşça sıkıp derin bir nefes aldı. "Profesör,bana Charlie dememeniz için yalvaracağımı biliyorsunuz değil mi?"diye fısıldarken siyah saçları yüzüne döküldüğü için kimse onu tam olarak görememişti. "Daha sonra bu konuyu tekrar konuşuruz. Charlotte demediğime şükretmelisin. Bir saat dolmadan yanıma da gelemeyeceğini emir olarak söylüyorum. İyi eğlenceler!"
Kendisine bakan sekiz çocukla baş başa kalınca yutkundu ve siyah saçlarını kulağının arkasına sokuşturarak yüzünden çekti. "Ş-şey..." Herkes birbirine baktıktan sonra tekrar Happy'e kilitlenerek dik dik bakmaya başlayınca iyice gerildi genç kız ve ortama hiç de uygun olmayan kalın kazağının kollarını çekiştirerek alnından akmakta olan ter damlasını sildi. Sekizi de kahkaha atmaya başlarken Jubilee kızı yanlarına çekti ve sahanın yanındaki ağacın altına yürüyerek oturdular. Happy de tırsmamış değildi,neden bu kadar sıcak kanlı olduklarını anlamaya çalışıyordu ama Jubilee'ye reklamdan bir tanışıklığı ve sempatisi olduğu için gerginliği biraz hafifliyordu.
"İyi ki geldin,tırnağım kırıldığı halde bana zulmediyorlardı orada! Gaziyim ben,basketbol gazisi."dedi Bambie homurdanarak Warren'a baktı gözlerini kısıp,kırık tırnağına üzgün bakışlarını çevirerek parmağına üfledi. Warren gözlerini devirdi ve kıza hafif gözlerini kısarak baktı çünkü tanıdık gelen bir şeyler olduğuna emindi. Arkasına katladığı metal kanatlarını kıpırdatmamaya çalışırken kaşlarını kaldırmıştı. Nasıl olsa anlayacağı için boşvermeyi tercih etti.
"Kimsin,nesin?Adın ne?Olayın ne?"dedi Jubilee cebinden çilekli ciklet çıkarıp ağzına atarken. Happy gerginliği kenarı bırakıp siyah saçlarını omzunda topladı ve derin bir nefes alıp bağdaş kurdu. "Adım Charlotte Happy Hailler ama bana asla,asla,asla Charlotte veya Charlie demeyin. Profesörünüzle bu konu yüzünden kavga edeceğim gibi duruyor. Happy'i tercih ediyorum. Şey,ah gücümü nasıl açıklayabilirim diye bakıyorum da..."Etrafa bakınıp saçlarını düzeltti ve ileride bir ağacı gösterdi. "Oraya bakın." Sekiz çocuğun beşi ağaca baktıklarında Happy'i görünce şaşırdılar,üçü ise kızın birden nasıl kaybolduğunu fark ederek kaşlarını kaldırdılar. Happy tekrar aynı pozisyonda yerinde belirdi ve saçları uçuştu. "Hızlıyım işte."dedi kıkırdayarak,Peter'ın elindeki gazoz şişesini yere fırlatıp ayağa kalktığını görünce kıkırdaması düştü,kaşlarını kaldırarak oğlana baktı. "Yeter be! Kaç tanesiniz ulan?! Profesör'ün beni göndereceğinin kanıtı işte! Warren'ın Almanya'daki kankası da gelince tam oluruz üç tane hızlı şey,sonra beni postalarlar! Elveda gençler,bu çocuk kaçar."
Jubilee kahkaha atmaya başlayınca Happy kaşlarını kaldırdı ve kıkırdadı. "Neler oluyor?"diye sorarken Lee nefes alamayacak kadar fazla gülüyordu,Jean kıkırdadı. "Kendisini özel sanıyor,sanki dünyadaki tek hızlı mutant oymuş gibi davranıyordu da,sonradan Warren'ın Almanya'daki dövüşlerde hızlı birini dövdüğü ortaya çıkınca çıldırdı.Bir de üstüne sen gelince..."Scott Jean'in sözünü kesip gülmemek için yanaklarını şişirerek fısıldadı. "Koruma tutmamız gerekecek sana."
Herkesle tanıştıktan sonra Happy omuzlarından tuhaf bir yükün kalktığını hissetti,daha keyifli olduğuna dair bir his vardı içinde. Kurt de Warren gibi tuhaf bir ifadeyle kaşlarını kaldırmış kızı izliyordu,en sonunda dayanamayıp sordu. "Daha önce hiç Almanya'da bulundun mu?Sesin çok tanıdık geliyor."
Happy derin bir nefes aldı ve başını iki yanlara salladı. "Sanmıyorum,İrlanda ve Amerika dışında bir ülkeye gitmedim."
Yalan söyleme işine çok mu alışmıştı acaba?
damn guys kurtle sohbet ediyolar,,,,
hayaaat
ayrıca iki gün üst üste atamayınca bir günde iki tane atıyorum ve farkettim ki hep gece yayımlıyorum bunları puhauhoyt
neyse
yorum yaparsanız çok mutlu olurum kendi kendime gelin güvey olmayı da severim ama yorum yapmak da güzeldir eliniz aşınmaz yani
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro