"Yeni biri gelmiş diye duydum,gerçekten de öyle mi?"diye sordu genç kız,öğle arkadaşlarıyla birlikte oturuyordu ve her gün takmaya üşenmediği sarı halka küpeleri bu sefer kulağında değillerdi ama cebinde duruyorlardı. "Hadi psişik kıza soralım! Sendeyiz Bayan Grey."diye kıkırdadı bir çocuk kırmızı gözlüklerini düzeltirken. Onun yanında oturan ve sandviçinin paketini yeni açmakta olan turuncu saçlı kız gözlerini devirip odaklandı ve bir anlık küçük translarından birine geçti.O sırada ses çıkarmadan ağır ağır yürüyen bir başka oğlan geldi ve masaya oturup ses çıkarmadan sandviçinin paketini sıyırdı. Kanatlarını arka masadaki çocuklar rahatsız olmasın diye dikleştirip daha az hacim kaplamaları için büzüştürdüğünde kimse ses çıkarmıyordu. Transtaki Jean için bekliyorlardı tabi,Warren'ın konuşmamasına alışkınlardı.

"Evet,yeni biri gelmiş. Profesör pek heyecanlı bu....kız hakkında..."Şaşırıp kaşlarını kaldırdı donuk gözlerle masaya bakarken kız. "Kız...Ama değişik bir tip..."Jubilee küpelerini takarken heyecanla Jean'e baktı. "Ah,Jean!Söylesene nesi var?" Jean transtan çıkıp arkadaşına baktı ve omuzlarını silkti. "O kadarına ulaşamadım." deyince bıraktığı küpelerini tekrar eline aldı Jubilee,homurdanarak düzgünce taktı onları kulaklarına ve gözlerini kısıp Jean'i süzdü. "Sen her zaman 'o kadar'ına ulaşırsın Grey,bana yalan söyleme,alırım aklını." "Kabadayılık mı deniyorsun,Jubiliation?"diyen alaycı sesi duyduğunda sinirle yumruğunu masaya vurup yanında belirmiş gri saçlı,sırıtan çocuğa baktı. "Beni sinir etmek için yaşadığına yemin edebilirim! Bana Jubiliation deme!" Peter kızın saçını çekip başka bir tarafta belirdi,sırtından itip tekrar yanında belirdi,içeceğini kapıp Scott'un yanında otururken belirdi ve kızın gazozunu kafasına dikip teneke kutuyu kafasına attı. "Hey,Maximoff."dedi Scott oğlanın kolunu tutup. "Ağır ol,kıza bulaşma." Peter tırsarak Jean'in yanında belirdi ve kızın arkasına saklandı. "Sevgilin beni korkutuyor,kızıl bomba." Scott ve Jean aynı anda kaşlarını çatarak oğlana baktılar. "Bir,biz sevgili değiliz. İki,Jean'e kızıl bomba diyemezsin."dedi Scott sinirli bir tıslamayla. Kurt ısırdığı sandviçinden kafasını kaldırıp üçüne baktı. "Çok anlamsızsınız."Kurt'u onaylayarak ve hızlı adımlarla seke seke gelen süslü sarışın kız masaya oturdu. Elinde bir puding kasesi vardı ve bir de kaşık. "Basketbol maçı yapıyoruz,değil mi?" Ororo başını salladı. "Havayı halledeceğim ben,bu sıcakta oynayamayız yoksa." Jubilee homurdandı : "Makyajımı silmem gerekiyor oynamak için,yoksa çok feci akıyor!"

"Süslü Jubilee."dedi herkes bir ağızdan,kıkırdadılar. Şey,Jubilee hariç.

--

Gözlerini feci bir baş ağrısıyla açtığında yutkundu ve bembeyaz gördüğü ortamda bir eşya seçmeye çalıştı. İnleyerek doğrulduğunda gözlerini kırpıştırdı ve boynuna ve göğsüne yapışan siyah saçlarını çekti teninden. Sonra dün akşam nereye geldiği,başını nasıl belaya soktuğu aklına dank etti.

Panikle silkelenip etrafına bakındı ki sakin bir ses duydu. "Endişelenmene gerek yok,Happy. Başını belaya falan da sokmadın,biz de seni bekliyorduk."

bu da kısa kalsın len mQ 1000 kelimelik kısa hikaye((origin))bölümü mü olurmuş