apocalypse
Bu bölüm için gerçekten yorumlarınızı merak ediyorum ve de heyecanla bekliyorum.
Lütfen medyadakı şaheser şarkı eşliğinde okuyun, ben yazarken dinledim.
🌒🌓🌔
Bedeni üzerimde haraket ederken sonunda yükseldiğimizde kendini yatağın diğer tarafına atması ile ellerimi kalçalarından geriye çektim. Yanımda hızlı nefeslerini duyduğumda baygın gözlerimi yanımdakı bedenine çevirerek beyaz yastığa dağılmış altın sarısı saçlarına baktım.
Yutkunarak yavaşça düzene girmiş nefeslerimle yataktan kalkıp yerdeki eşofman altını giydim. Komidinin üzerindeki ince bir şekilde sarılmış otu ve çakmağı alarak Julia'nın odasının balkonuna çıktım.
Sıcak ve terlemiş vücuduma çarpan soğuk rüzgarla dağılmış saçlarımı geriye ittirerek otun ucunu ateşledim. Dudaklarım arasında aldığımda daha ilk nefeste bana tatlı bir baş dönmesi yaşatmıştı.
Dumanı yavaşça içime çekerken başımı kaldırıp siyah gökyüzüne bakarak alt dudağımı ısırdım.
Acaba Madison şu an ne yapıyordu?
Beni özlemiş miydi, benim özlediğim gibi?
Ve ya aklından bu gece yarısında beni yeniden görmek geçiyor muydu?
Çünkü ben deli gibi bunları merak ediyordum ve onu aklımdan çıkarmanın bir yolunu bulamıyordum.
Evinin kapısına dayanmak ve tüm geceyi onun gözlerinin en derinliklerine bakarak geçirmek istiyordum.
"Sikeyim, Zayn." Kendi kendime fısıldayarak son dumanı içime çekip parmaklarımla şakaklarıma masaj yaptım.
Evinin yolunu ezbere biliyordum ve şu an artık bu evin içerisinde duramayacak gibi hissediyordum.
Bedenimdeki dürtülere uyararak balkondan yeniden odaya dönmüştüm. Gözlerim odanın içerisinde giysilerimi bulduğunda derhal giyinmeye başlamıştım onlara ulaşarak.
"Nereye gidiyorsun?"
Julia'nın sesini arkamda duyduğumda tişörtümü kafamdan geçirip telefonumu koltuğun üzerinden aldım. Ona döndüğümde yatakta uyukuya dalmak için direnen gözleri ile yakalamıştım onu.
"Uyuyamayacağım, dışarıda olacağım. Sana iyi geceler."
Kapıya yürüdüğümde arkamdan uykulu sesini duymuştum. "Başını belaya sokma, lütfen."
Başımın beladan uzak olduğu bir gün var mıydı merak ediyordum, içerisi büyük bir kaos barındırıyordu.
Evinden çıkarak arabama bindiğimde yaktığım sigarayı dudaklarım arasına yerleştirip arabayı çalıştırmıştım. Onun evinin yolunu tuttuğumda bedenimde hissettiğim heyecan ile kendimce gülümsedim.
Tepkisini merak ediyordum beni gördüğünde, belki de hoşuna gidebilirdi. Aslında hoşuna gideceğine emindim.
Sigaradan derince çektiğimtiğimde öksürmeme sebep olurken yüzümü buruşturarak camdan dışarı attım.
Sonunda araba tek katlı evinin olduğu sokak önünde durduğunda başımı çevirip benden iki metre uzaklıkta olan beyaz kapısına baktım. Gerilmiştim ve bu hissten nefret ediyordum.
Bir sigara daha mı?
O kadar sabırlı olduğumu sanmıyordum.
Torpido gözünü açarak parfümü alıp üzerime sıkmaya başladım. Az önce uzun ve terli bir seksten çıkmıştım ve ona bunu hissettirmek istemiyordum. Saçlarımı hızlıca elimle düzeltip arabadan inerek kapıyı kapadım.
Gözlerim etrafı kontrol ettiğinde sokağın bu gece yarısı boş olduğunu görerek üç merdiveni çıkıp kapının ziline bastım.
Evin camlarından içeride ışığı görebiliyordum ve evdeydi. İşte olmuştu, kapısı önündeydim ve birazdan yüralarıma giren güzel yüzü ile karşı karşıya olacaktım.
Aradan geçen saniyeler sonrasında kapı açıldığında gözlerim önünde beliren şaşkın yüzü ile gülümseyişime engel olamadım. Gözleri şaşkınlıkla açılmıştı ve beni burada asla beklemediği oldukça aşikardı.
"Zayn... Sen burada ne yapıyorsun?" Duraksayarak sorduğunda elimi enseme götürüp kaşıyarak dudaklarımı ıslattım.
"Ben seni görmek istedim, birlikte vakit geçirebiliriz diye düşündüm."
Dudaklarım arasından kelimeler dökülürken şu an karşımda oluşu beni içten bir mutlulukla sarmıştı. Bilseydim sadece yüzünü görmek bu kadar iyi hissettirecek o zaman günlerdir kendime bu eziyyeti vermezdim.
"Öyle mi? Seni gördüğümü gerçekten çok mutlu oldum ama şu an uygun değilim aslında."
Mahçubiyyetini beli ederek gülümsediğinde yüzümün düşmesinin karşısına geçememiştim.
"Uygun değilsin?" Kısık sesimle fısıldayarak başımı salladım. "Rahatsız ettiğim için özür dilerim o zaman." Yutkunarak konuştuğumda evden duyduğum ses ile gözlerim kısılmıştı. İçeride kim var diye merak etmiştim.
"Madison? Kim geldi?"
Duyduğum erkek sesi ile kaşlarım yukarı doğru kalkarken gözlerim onun yüzüne çevrilmişti ağır bir şekilde.
"Sevgilim, film izliyorduk da." Gülümseyerek açıklama yaptığında bedenimi saran hiss ile sadece kafamı sallamıştım. Dilimde hissettiğim kötü tat sanki bir uyuşukluk ile sarmıştı bedenimi.
"Hoşçakal o zaman, çok özür dilerim bir daha."
"Hoşçakal." Kısık sesimle konuştuğumda arkamı dönmemle kapı ardımdan kapanmıştı. Aldığım nefes bir kaya kadar ağırlaşırken küçük merdivenleri inerek durdum.
Sevigilisi vardı.
Tüm depresif duygular etrafımı sararken bu sefer kafamın içerisi derin bir sessizliğe gömülmüştü, sanki ölmüşüm gibi.
Yaşadığım üzüntü ve hayal kırklığı ile donuk bakışlarımı yere diktim.
🌒🌓🌔
Ah Madison, hiç bilmiyorsun ne kadar üzdüğünü bebeğimi.
Sizleri seviyorum🤍
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro