❧ 5 : voyant ma mort
bölüm 5: ölümümü görmek
''Neler oluyor?''
Eve geldiğimiz gibi odama çıkmıştım, duş almış ve yatağıma uzanmıştım ama Jaemin, tahmin ettiğim gibi diğerlerini arayıp çağırmıştı çünkü benimle uğraşmayacağını biliyordum.
Donghyuck, Lena, Mark ve Jeno odamda, kendilerine bir köşe bulmuşken bu soruyu soran kişi Mark olmuştu. Sırtım onlara dönüktü, gözlerim sımsıkı kapalıydı ve Jaemin onlara ne demişti düşünmek bile istemiyordum.
''Seul, Jaemin bizi aradı ve kötü olduğunu söyledi. Uyanık olduğunu biliyoruz, o yüzden bize cevap ver.'' Diyeceğim şey onları sinirlendirecekti, özellikle de Jeno'yu çünkü biliyordum ki kırık bir ruhu tekrardan parçalamak akıl kârı değildi. İşiteceğim laflar bir yana, nefes almak bile istemiyordum çünkü bedenimdeki güç tükenmişti.
Donghyuck ona cevap vermememden dolayı ofladı, odanın içinde dolanmaya başlarken en sonunda yanıma, ayaklarımın ucuna oturan kişi Lena oldu. Elini dizime koyduğunda yutkundum. ''Seul, bizi endişelendiriyorsun.''
''Bir şey olmadı.'' Dakikalar sonunda konuşabildiğimde sesimin çıktığına şükrettim. ''Jaemin abartmış, siz de onun lafına inanıp geldiniz mi bir de?''
''Bana bak Seul.'' Bu sefer konuşan Jeno'ydu, sesindeki keskinlik kaşlarımı çatmama sebep oldu. Kendimi ne zamana kadar saklayabilirdim ki? Yattığım yerden doğruldum, o sırada göz göze geldiğim kişi kapının kenarına yaslanmış bana bakan Jaemin oldu. İlk defa alaylı değil, gerçekten meraklı bakıyordu bana.
Bedenimi çevirip arkadaşlarıma döndüğümde küfür eden ilk kişi Donghyuck oldu, ardından da Mark. Başımı eğmek istedim ancak Jeno uzanıp yüzümü tuttu. ''Ne oldu?''
''Birisini kurtarmış.'' dedi Mark. Sesindeki hayret fark edilmeyecek gibi değildi. ''Birisini kurtarmış ve bunu ruhu kırık olduğu halde yapmış.''
Mark Lena'nın abisiydi, birkaç ay önce ölümden kurtardığım kişi Lena'ydı ancak abisi onu burada bırakamamıştı. Aramıza en son Jaemin katılmıştı ve bunları anlamıyor olması normaldi. Eğer birileri, ölüm döşeğinde olan kişilerin bir şekilde kaybolduğunu medyaya duyurursa bunun için ödül bile koyulabilirdi ve bu evde kalmak zorundaydık. Bu evde kalmak ve dışarıya gözükmemek zorundaydık. Bizim cezamız buydu.
''Sen delirdin mi?''
''Küçük bir çocuktu.'' dedi Jaemin, derin sesi bize ulaştığında ben hariç herkes ona dönüp baktı. Başını Jeno'ya çevirip cevaplamaya devam etti. ''Çocuk olmasaydı yardım etmezdi, büyük ihtimalle bununla ilgili bir şey yaşadı çünkü bunun devamında öleceğini biliyordu.''
''Yanında mıydın?'' Lena bu sefer konuştuğunda Jaemin hmladı ve odanın içine doğru yürümeye başladı. ''Altı yaşında bir çocuktu, izbe bir sokaktaydı yani ölse kimse fark etmezdi, Laura kendine engel olamadı.''
''Ruhun ikinci kez parçalandı.'' Mark sessizce mırıldandığında Jeno ayağa kalktı ve sağıma, Lena'yla aramıza oturdu. ''Ruhun iyileşene kadar gözlerin böyle kalacak ve bedenini kontrol edemeyeceksin Seul, bunu biliyorsun ama neden yaptın?''
''Zorundaydım.'' Onlara verebileceğim tek savunma buydu ancak dediğim şey Jaemin'in gülmesine yol açtı. Başımı kaldırıp ona baktığımda kolları göğsündeydi. ''Beni kurtartmak zorunda olduğun gibi mi? Deseydin ruhumu alıp o çocuğa verirdim, bir taşla iki kuş.''
Jaemin'in sözlerine kimse bir şey diyemedi. Derin bir nefes aldım ve yutkundum. ''Ben ölümümü gördüm.'' Dudaklarım arasından çıkan kelimeler canımın yanmasına ve parmak uçlarımın sızlamasına sebep oldu. Herkes başını bana çevirdiğinde gözlerimi kapattım ve anıları hatırlamaya çalıştım.
''Altı yaşındaydım, yine bir sokak kenarındaydım. Sağanak yağmur vardı, birisi bana dokunmuştu ve... Orada ölecektim.''
Kelimeleri toparlamak o kadar zordu ki nasıl devam edeceğimi bile düşünemedim. Kendi ölümümü anlatıyordum, kendi ölümümü sanki hiç yaşanmamış gibi anlatıyordum.
''Tanrı beni kurtardı ve bana bir ruh verdi, yardıma ihtiyacı olanları kurtarmamı söyledi. Ruhumun son parçası parçalanana kadar bunu yapacağım, yapmak zorundayım.''
''Ama öleceksin,'' Lena mırıldandığında yumruk yaptığım ellerimi dizlerime koydum ve başımı salladım. ''Öleceğim, ama ölürsem de birilerini kurtararak öleceğim. Benim yapmam gereken şey bu, beni düşünmenize gerek yok.''
Yavaşça ayağa kalktım ve gözlerimi açtım. Tam karşımdaki Jaemin bana bakıyordu, yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. ''Ve sen de,'' dedim sesimin güçlü çıkmasını umarak. ''Eğer ikinci kez ölmeye karar verirsen bunu benim olmadığım bir yerde yap.''
Yavaş adımlarla odamdan çıktım ve koridorun sonuna ilerleyip banyoya girdim. Başım ağrıyordu, ellerim titriyordu ve ruhumun canıma battığını çok net bir şekilde hissediyordum. Sorumluluklar, beraberinde acıyı da getirirdi. Her zaman.
🍀
beklemiyodunuz dimi 😜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro