BİR ADIM ÖTE AŞK 7. BÖLÜM
Sevgili Bir Adım Öte Aşk Okuyucularım Bu Bölümü Sizlere İthaf Ediyorum. 🌷
Keyifli okumalar diliyorum. 🥰
Seviliyorsunuz 💖
BİR ADIM ÖTE AŞK CEREN SEYHAN 7. BÖLÜM
7- YAKIŞIKLI KAHRAMAN
Ceren'in yanlarına gelmesiyle, Mahir'in ilgisi genç kıza kaymıştı. Kaza yüzünden tıkanan yol da açılmıştı. Seyhan polisler gelmeden bir an önce buradan ayrılmak istiyordu. Mahir Nehiroğlu'na yeterince yardım etmişti, bir de şahitlik yapması gerekmiyordu. Hiçbir şey demeden arabasını park ettiği yere doğru yürümeye başladı.
Mahir'in yanından geçerken göz göze geldiler. Adam ona minnetle bakıyordu. Kendi kalbinde ise ona karşı geçmişten gelen büyük bir nefret vardı. Ne olursa olsun onu affetmeyeceğini düşünüyordu. İçinden 'Umarım bir daha karşılaşmayız' diye geçirirken önünde duran genç kızın kendinden geçtiğini gördü ve yere düşmeden hemen onu tuttu. Amcası kızı taşımaya çalıştı ama yaralı eli yüzünden bunu yapamadı.
"Arabaya kadar onu taşıyabilir misin?"
Mahir'in ricasıyla, kollarındaki genç kıza baktı. Son bir yardım daha edecekti ama bunu o adam için değil, en yakın arkadaşının kız kardeşi olan Ceren için yapacaktı. Onu kucağına alıp arabaya kadar taşıdı. Tüy kadar hafif olan genç kızı arabanın arka koltuğuna yatırdı, 'Gerisini ailesi halleder' diye düşünürken kızın babası telaşla geldi ve küçük bir şişe soğuk suyu onun eline tutuşturdu. "Mahir, sen suyu içirmeye çalış, ben torpido gözündeki kolonyayı getireyim." Kızın babasının o an arabada kimin olduğunu fark etmediğini anladı.
Elindeki su şişesine garipseyerek baktı. Baygın olan kıza su içirmek pek mantıklı gelmiyordu. En mantıklısı suyu genç kızın yüzüne boca edip şok etkisi yaratmaktı ama yapamadı. Onun yerine avucuna soğuk sudan biraz döktü ve genç kızın alnına ve yanaklarına tampon hareketlerle sürmeye başladı. Kız hâlâ ayılamamıştı.
Kızın babası arabanın ön tarafına geçerken Seyhan da kızdan uzaklaşıp arabadan indi. Onun hemen ardından arabadan inen Kadir amcası, onu yeni fark etmişti. Bir anlık şaşkınlıktan sonra endişeyle, "Kendine gelemiyor." dedi. Sonra ne yapacağını bilemez bir telaşla hızla restorana doğru gitti. Mahir de ortalıkta görünmüyordu.
Önce kararsız kalsa da sonra arabada yalnız kalan Ceren'in yanına tekrar geçti. Kenarda duran kolonyayı alıp avucuna döktü. Bu kez kızın zarif boynuna yavaşça sürmeye başladı. Kızın bembeyaz teni ipek gibi yumuşacıktı.
Kendine gelen genç kız, uzandığı yerden kalkmak için hareketlenince, Seyhan'ın eli kızın çenesi ile boynu arasında sıkışıp kaldı. Genç kız refleks olarak elini boynuna götürüp Seyhan'ın elini tuttu. Sonra boynundaki elin kime ait olduğunu görmek için başını kaldırınca göz göze geldiler.
Kızın menekşe çiçeğine benzettiği güzel gözlerini o an yakından inceleme fırsatı buldu. Daha önce kimsede görmediği laciverte yakın masmavi rengi vardı.
❤️
Ceren gözlerini açtığında ilk fark ettiği, arabanın içinde olduğuydu. Sonra burnuna gelen limon kolonyasının keskin ve yoğun kokusuyla yüzünü buruşturdu. Bu koku onun midesinin kalkmasına sebep olmuştu.
Yavaşça doğrulup oturmaya çalıştı ama yapamadı. Boynu ile çenesi arasına bir şey sıkışmıştı. Ne olduğunu anlamak için elini boynuna götürdü ve onun bir el olduğunu fark etti. Sahibini görmek için başını kaldırdığında, kurtarıcı kahramanıyla göz göze geldiler.
Genç adamın göz rengi o an gerçekten de siyah görünüyordu. Yıldızsız geceyi andıran bu kopkoyu gözler onu hemen etkisi altına aldı. Bu kara gözlere bakmaktan kendini bir türlü alamıyordu. İçinde oluşan yoğun heyecandan dolayı kalbi olduğundan daha hızlı atıyordu.
Kahramanı elini çekmeye çalışınca onun elini tutmuş olduğunun farkına vardı ve hiç istemese de bırakmak zorunda kaldı. Kalbinin derinliklerinde bir yerde, bayıldığına çok memnun oldu. Bu sayede kahramanı yine yanındaydı ve gitmesini hiç istemiyordu. "Keşke her an yanımda olsa'" diye içten içe diledi.
Bir daha hiç göremeyeceği biri için böyle şeyler hissetmesi normal miydi çözemedi. Kafası çok karışmıştı. İşin özü, adlandıramadığı yoğun duygular içindeydi. Kendisi böyleyken acaba o ne hissediyordu?
Genç adamın ona olan bakışlarında anlam aradı ama bakışları o kadar ifadesizdi ki anlam yükleyemedi. Allah bilir kendisi ona nasıl bakıyordu. Hislerini saklama gibi bir yeteneği olmadığı için bütün duyguları gözlerine yansımış olmalıydı. Bunun tedirginliğiyle hemen kalkmaya çalıştı.
"Yavaş olmalısın, yoksa yine başın dönebilir," diyen kurtarıcısı, ona oturması için yardım etti. Etkisi altında kaldığı gözlere biz kez uzun uzun daha baktı.
"İyi misin?"
Kurtarıcısının yumuşak sesle sorduğu soru onu kendine getirdi. Kolonyanın ağır kokusu ise onu hâlâ rahatsız ediyordu.
"İyiyim teşekkür ederim. Dışarı çıkıp hava alsam daha iyi olacağım."
Kurtarıcısının yardımıyla, dışarıda bir duvar kenarına oturdu. Bir süre sonra amcası ve babası da yanına gelip oturdular. Amcası tuzlu ayran ile peynirli sandviç getirmişti ve sandviçi yemesi için ısrar ediyordu. Babası da tuzlu ayranı zorla içirmeye çalışıyordu.
Genç kız ailesinin ilgisine öyle dalmıştı ki kurtarıcısının gitmiş olduğunu yeni fark etti. O an içinde garip bir eksiklik hissetti.
Birkaç dakika sonra polislerin geldiğini haber veren siren sesini duydu. Buna sevinemedi bile. Onu bir daha göremeyecek olmanın acısı kalbini sarmıştı. İçindeki hüznü anlatmaya kelimeler yetmeyebilirdi. O an anladı ki kahramanına âşık olmuştu.
Polisler gelir gelmez Mahir amcası ve babası hemen kalkıp restorana doğru gittiler. Kendine tamamıyla gelmişti ve orada tek kalmak istemediği için onların peşinden gitti. Restoranın kapısına geldiğinde, yolun kenarında duran tabelaya bakıp içini çekti. Sonra başını hafifçe sağ tarafa doğru çevirdiğinde onu gördü. Restorandan biraz uzaktaydı. Kahramanı olan genç adam şapkasını çıkarmış, güneş gözlüğü takmıştı. Güneş gözlüğü ona farklı bir hava vermiş, yakışıklılığının yanında gizem de katmıştı. Hayatında ilk defa gözlerini birinden alamıyor, sürekli ona bakma isteği duyuyordu.
Kahramanı olan genç adam, siyah bir cipin yanında durmuş cep telefonuyla konuşuyordu. Herhalde kendi arabasıdır diye düşündü. Nitekim konuşması biter bitirmez yanında durduğu cipin kapısını açmıştı. Tahminlerinin doğru olduğunu anladı. 'Demek ki modern kahramanların atları yerine cipleri var.' diye aklından geçirip hafifçe gülümsedi.
Kahramanı arabasına binmeden önce bakışlarını ona doğru çevirmişti. Onun güneş gözlüğünün ardındaki gece siyahı gözleri düşününce heyecanlandı. Sonra yola doğru hareketlenen arabanın plakasını gördüğünde, bir daha karşılaşma umutlarının hiç yok denecek kadar az olduğunu anladı ve üzüntüyle içini çekti.
💕
Seyhan polislerin geldiğini görür görmez restorana girmekten vazgeçip arabasına doğru hızla yürümeye başladı.
Hava biraz serindi buna rağmen sıcaklamıştı. Başındaki şapka ağırlık yapıyordu artık. Arabasına varır varmaz kapısını açıp oturdu. Hemen ceketini ve şapkasını çıkarıp yan koltuğa fırlattı.
Şapka yüzünden karmakarışık olmuş gür siyah saçlarını arabanın aynasına bakarak düzeltti. Güneş gözlüğünü takıp arabayı çalıştırmak için anahtarı kontağa geçirmişti ki cep telefonunun çaldığını duydu. Cebinde titreyerek çalan telefonu çıkarıp ekranına baktı, arayan kendisi gibi avukat olan arkadaşı Barış'tı. Bu bölgede hat zor çekiyordu bundan dolayı telefonu cevaplamak için arabadan inmek zorunda kalmıştı.
"Alo Barış, ben şimdi yola çıkıyorum, muhtemelen en geç bir saate orada olurum."
"Tamam, benim işim bitti Seyhan, seni bekliyorum. Beraber yemek yeriz olur mu?"
''Tamam olur. Bir isteğin var mı buralardan?''
"Dikkatli gel!"
Telefonunu kapadıktan sonra bakışlarını restoranın olduğu tarafa çevirdi ve onu gördü. O kadar güzel bakıyordu ki kendisini etkileyen kızın ona olan bakışları mıydı, yoksa gözlerinin güzelliği miydi çözemedi. Bunun da bir önemi yoktu. Çünkü onunla bir daha karşılaşma ihtimalleri düşüktü.
Bir anda arkasını dönüp arabasına bindi ve yola doğru yavaşça sürdü. Yola çıkmadan önce aynadan kızın olduğu yere tekrar baktı. Bayağı uzaklaşmasına rağmen onu görebiliyordu. Kız hâlâ ona bakmaya devam ediyordu. Görüş açısından çıkana kadar aynadan onu izlemeye devam etti.
Ve Bölüm Sonu ☺️❤️
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro