BİR ADIM ÖTE AŞK 6. BÖLÜM
Canım yeğenim Doruk'a sevgilerimi yolluyorum . Bu bölümü ona ithaf ediyorum 💙
Keyifle okumanız dileğiyle ❤️
BİR ADIM ÖTE AŞK CEREN💞SEYHAN 6. BÖLÜM
Genç adamın anlattığı plan Ceren'e zor gelmedi. Planın kusursuz işlemesi için dikkatlice ve beraber hareket etmeleri gerekiyordu.
İzbandut'un levhaya yaklaştığını gördüğünde, korkuyla karışık heyecanla titremeye başladı. Bu haldeyken dikkatini odaklaması oldukça zordu. Kesin bir aksilik çıkacaktı. Midesine giren ani bir krampla sarsılırken göz ucuyla yanındaki genç adama baktı. Kendinden gayet emin ve sakin görünüyordu. Onun bu haline içten içe gıpta etti.
İzbandut'un levhanın köşesine varmasıyla, kalbi korkudan hızla atmaya başladı. Şapkalı adam silahını belinden çıkarmış, sonra da boşta olan eliyle onun elini tutmuştu.
Elini sıkıca tutan bu el yabacıydı ama güven hissi veriyordu. Ayrıca kalp atışları ikiye katlanmıştı. Bu defa, heyecanı korkudan değildi. Koyu renk gözlerin sahibi ona doğru dönüp, "Hazır mısın?" diye sorduğunda ise konuşamadı. Cevap olarak sadece başını salladı.
İzbandut, levhanın arkasına geçer geçmez onlar da hemen levhanın ön tarafına geçtiler ve sessizce diğer köşesine doğru koştular. Şapkalı adam, bulundukları köşeden hafifçe başını uzatıp iri adamı izlerken hâlâ onun elini tutuyordu.
Şu an içinde bulunduğu durumu, izbandutu, her şeyi unutup, bembeyaz elini sıkıca tutan esmer ele dalıp gitti. Daha önce bilmediği ılık bir duygunun kalbine yayıldığını hissediyordu. Efsunlanmış gibi genç adama daha da yaklaşarak onun koluna sarıldı. O an bu yaptığı şey kendisine normal geliyordu.
💖
İzbandut, iri cüssesiyle zar zor koşmuş, nihayet levhanın önüne ulaşmıştı. Kızı az önce levhanın arkasına geçerken görmüştü. Yola çıkmadığına göre hâlâ levhanın arkasında olmalıydı.
'Aptal kız bu şekilde benden saklanabileceğini sanıyor.' diye düşündü alayla.
Kızı yakalayacağından o kadar emindi ki yüzüne yine o pis sırıtması yayıldı. Fakat hiçbir şey düşündüğü gibi değildi. Levhanın arkasına geçtiğinde, sırıtması suratında dondu. Burada kimse yoktu. Aptal bir şaşkınlıkla etrafına bakarken, "Neler oluyor lan!" diye söylendi.
Levhanın etrafında olan her hareketlilik yoldan kolayca fark edilebiliyordu. Kızın levhanın arkasından çıkmadığına emindi. Kaçmış olma ihtimali sıfırdı. Kız birden nasıl yok olmuştu? Buhar olup uçmamıştı ya! O zaman neredeydi bu aptal kız? Beyninde dönüp duran bu sorulara cevap bulmaya çalışırken kafasına dayanan silahı fark etti.
❤️
Seyhan levhanın köşesinden iri adamın her hareketini izliyor, uygun anda harekete geçmek için tetikte bekliyordu. Bu işe o kadar odaklanmıştı ki o an genç kız onun koluna sarılınca kendini tuhaf hissetmiş, tüm dikkati dağılmıştı. Genç kızın bunu neden yaptığını anlamak için bakışlarını ona çevirdi. Menekşe gözlerinde anlamlandıramadığı bir derinlik vardı. Dikkatini tekrar toparlayabilmesi adına, bu durumun üstünde fazla durmadı ve iri adamı izleme işine geri döndü.
İzlediği adam, levhanın kenarında durmuş şaşkınca yola bakıyordu. Kızı bulamayınca kafası karışmış olmalıydı. Arkası onlara dönüktü. Bu iyi bir fırsattı, kızın narin elini bırakıp ona sessiz olmasını işaret etti. Hemen akabinde de iri adamın olduğu tarafa geçti. Yavaşça adama yaklaşıp elindeki silahı onun kafasına dayadı.
"Silahını yere bırak!"
"Kimsin, polis misin?"
"Kim olduğumun önemi yok! Silahını hemen yere bırak!"
"Bırakmazsam ne olur?"
"Eminim öğrenmek istemezsin."
"Aksine öğrenmeyi çok istiyorum."
'Bu adam kim oluyor da kafama silah dayamaya cüret ediyor!" diye içten içe söylenerek öfkesini harladı izbandut. Şimdiye kadar kimse onun yanına on adımdan fazla yaklaşmaya cesaret edemezken bu cüretkâr adamın kafasına silah dayaması, onu fazlasıyla öfkelendirmişti. Burnundan solumaya başladı. 'Bunu yapmaya cesaret ettiğine pişman olacak' diye düşündü ve elindeki silahını ateşlemeye hazır hale getirdikten sonra adama doğru hareket etti fakat aynı anda bacağında yanma hissetti. Lanet olsun! Adam onu vurmuştu.
"Ah!" diye inledi. Sonrasında bacağındaki yanmanın gittikçe şiddetli bir acıya dönüşmesiyle dayanamayıp dizlerinin üzerine çöktü.
Seyhan, kendini korumak adına onu bacağından vurarak etkisiz hale getirmek zorunda kalmıştı. Bunu yapmasına sebep olduğu için bu adama fazlasıyla öfkeliydi.
"Son kez söylüyorum silahını yere bırak, emin ol ikinci vuracağım yer bacağın olmayacak!"
İzbandut, arkasındaki adamın ciddiyetinden emin oldu ve silahını fırlatarak yere attı.
Bu arada silah sesini duyan korumalardan dördü, koşarak yanlarına geldi ve yaralı adamı yerden kaldırıp kızın babasının olduğu yere götürdü.
Korumaların adamı almasıyla birlikte silahını beline koydu. Sonra hiç beklemediği bir şey oldu, kurtardığı kız koşarak ona sarıldı.
"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim."
Genç kızın bu ani hareketi karşısında anlamlandıramadığı yine aynı tuhaf duyguları hissetti. Genç kız ona o kadar uzun sarılmıştı ki bu kez de yapacağını bilemedi.
"Baban ve amcan bizi bekliyor gidelim istersen."
Genç adımın sözlerini duyar duymaz Ceren sarılmayı bıraktı. Yan yana ve sessizce genç kızın babasının beklediği yere doğru yürümeye başladılar. Onların varmasıyla, arabadan hemen inen Mahir amcasına koşup sarıldı.
Genç kız ailesine kavuştuğuna göre Seyhan'ın da orada işi kalmamıştı. Onların yanında durmanın bir anlamı yoktu. Yeterince zaman kaybetmişti zaten. Bir an önce yola çıksa iyi olacaktı. Çiftliğe gitmeden önce şehrin merkezinde arkadaşıyla buluşacaktı ama hesapta olmayan bu durumdan dolayı geç kalmıştı. Cep telefonunu çıkarıp ekranına baktı, bir sürü cevapsız arama vardı. Polisi aradıktan sonra sessize almıştı. Bu kadar olay sırasında aramaları fark etmemesi normaldi. İlk olarak arkadaşını aramaya karar verdi.
🌷
Kadir Bey kızını arabaya bindirdikten sonra bakışlarını onlara yardım eden genç adama çevirdi. Biraz ileride durmuş, telefonda biriyle konuşuyordu. Yüzü çok tanıdık geliyordu ama şu an kim olduğunu çıkaramıyordu.
"Abi polisi tekrar aradın mı?"
"Evet, zincirleme kaza yüzünden tıkanan yol düzelmiş, gelmek üzereler."
Kardeşinin sorusunu cevaplarken bile Kadir Beyin bakışları az ötelerinde cep telefonuyla konuşan genç adamın üzerindeydi. Bu Mahir'in de dikkatinden kaçmadı.
"Hayırdır abi bir sorun mu var?"
"Hayır, sorun yok. Sadece onu tanıyorum ama kim olduğunu çıkaramıyorum."
"Belki de birine benzetmişsindir."
"Olabilir."
💖
Seyhan telefon görüşmesini bitirdiğinde, genç kızın babası ve amcası onun yanına geldiler.
Yaralı adamın içinde olduğu minibüsün tam önünde duruyorlardı.
"Kardeşim ve kızım için yaptıklarınızdan dolayı size ne kadar teşekkür etsem az, hiçbir mecburiyetiniz yokken hayatınızı riske atıp onları o adamların elinden kurtardınız. Çok sağ olun."
En yakın arkadaşının babası olan bu adamın kendisini tanımadığına emin oldu. Onun minnetle uzattığı elini dostça tutup tokalaştı.
"Teşekküre gerek yok, vicdanı olan her vatandaşın yapabileceği bir şeydi."
"Yüzünüz yabancı gelmiyor, sizinle daha önce karşılaşmış olabilir miyiz?"
Kadir amcasının onu hatırlayamamasına aslında çok şaşırmıştı. Ona kim olduğunu hatırlatacağı anda, iri adam korumalardan birinin silahını belinden kaparak minibüsten indi ve onlara doğru nişan aldı.
Seyhan yanında duran iki adamı, "Yere yatın!" diyerek uyardı.
Korumalardan biri, o anda iri adamın eline doğru ateş edip onu etkisiz hale getirdi. İzbandut yaralı elinin acısından kaynaklı öfkeyle, onlara tehditler savurmaya başlamıştı.
"Siz üçünüz korkun benden, bu yaptığınızı çok kötü ödeteceğim size, tekrar karşılaşacağız ve o zaman yarım kalan işimi muhakkak tamamlayacağım."
Kadir amcası iri cüsseli adamın yanına bir hışımla gitmiş, ona sertçe bir yumruk atmıştı.
"Kızıma ve bize yaptıklarının cezasını asıl ben sana ödeteceğim. Uzun süre hapisten çıkmaman için elimden geleni yapacağım!"
Sertçe söylediği bu sözlerin ardından iri adamı yakasından tutarak çekiştire çekiştire minibüse götürüp korumalarına vermişti.
Korumalar adamı bu kez minibüse tek başına bindirip onun sağlam elini koltuğun kenarına kelepçelediler. Hemen ardından da minibüsü kilitlediler.
Silahtan korunmak için kendini yere atan Mahir'in eli kesilmişti. Akan kanın yoğunluğundan yarasının derin olduğunu anladı Seyhan. Vicdanında en ufak bir sızlama olmadı. O adam, onun yüreğine acımazca en büyük yarayı açmıştı ve bu yara hâlâ kanıyordu. Arkasını dönüp gideceği anda duyduğu sözlerle olduğu yerde kaldı.
"Hayatını riske atarak önce beni sonra da yeğenimi kurtardın, sana borçluyuz, abim kartını versin muhakkak görüşelim. Yaptıklarınız karşılıksız kalmasın."
Öfkeyle dişlerini sıkıp arkasını döndü. Hislerini yansıtmadığı ifadesiz gözleriyle, Mahir'in gözlerinin içine baktı. "Hiçbir şeyi herhangi bir karşılık için yapmadım. Can borcunuza gelince, sizin bana olan can borcunuz o kadar büyük ki onu asla hiçbir şeyle ödeyemezsiniz!"
Mahir genç adamın sözlerine o kadar şaşırdı ki ne diyeceğini bilemez halde ona bakakaldı. Sonra Ceren'in telaşlı sesini duydular.
🌺
Arabada bekleyen Ceren, biraz ileride cep telefonuyla konuşan kahramanını izliyordu. Mimik hareketlerinden ve hoş gülümsemesinden genç adamın telefonda konuştuğu kişiyle samimi olduğunu anladı. İncelediği genç adam, esmer tenli ve uzun boyluydu. Spor giyimine rağmen asil ve vakur bir görünümü vardı. Şapkasının gizleyemediği yüz hatları oldukça muntazamdı. Fakat genç adamın yakışıklı olmasından ziyade, koyu gözleri onu etkilemişti.
Gözlerini ayırmadan onu izlemeye devam ederken aynı zamanda yakışıklı kahramanının her hareketini hafızasına kazıyordu. Çünkü bugünden sonra belki de onu bir daha hiç göremeyecekti. Hüzünle iç geçirdi. Bu yaşadıkları ise hatıralarında anı olarak kalacaktı, sonu güzel biten bir anı. Genç adam izlendiğini anlamış gibi bakışlarını ona doğru çevirmişti. Buna rağmen gözlerini ayırmadan onu izlemeye devam etti.
Yakışıklı kahramanının telefon görüşmesi biter bitmez amcası ve babası onun yanına gitmişlerdi. Onların ne konuştuğunu merak ederken yan minibüste bir hareketlenme fark etti. Sebebini anlamak için o tarafa doğru döndüğünde, izbandutun elindeki silahı gördü. Hedefi ise amcasıydı. Elini, panikle hızlanan kalbinin üstüne koydu.
"Aman Allah'ım!" Silah sesini duyar duymaz arabadan fırlayıp amcasının yanına nasıl gittiğini anlayamadı. Kimseye bir şey olmadığını görünce rahat bir nefes aldı. Fakat yerdeki kanı gördüğünde, gözleri dehşetle büyüdü. Amcasının yaralanmış olduğunu anladı.
"Amca! İyi misin?"
"İyiyim canım."
"Yaralanmışsın." dedi titrek sesle.
"Korkma yaralanmadım, silahtan korunmak için yere düştüğümde elim kesildi sadece."
Amcasının yaralı elini incelediğinde, derin bir kesik olduğunu fark etti. İçi daha da kalktı ve fazlasıyla başı dönmeye başladı. Dayanamayıp amcasının elini hemen bıraktı. Ama kan onun eline de bulaşmıştı. Hayatında ilk defa görüyormuşçasına, "Kan!" dedi.
Zaten bozuk olan sinirleri daha da bozuldu. Bugünün stresine daha fazla dayanamayıp kendinden geçti.
VE BÖLÜM SONU
Devam Edecek...
Not: Her Pazar Günü Bölüm Yüklüyorum. Takipte Kalın. Sevgiler ❤
Madam Apple
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro