Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

BİR ADIM ÖTE AŞK 43. BÖLÜM



Keyifle Okuyun Canlar 💖

BİR ADIM ÖTE AŞK 43. BÖLÜM

Villaya vardıklarında, Elif onları sevgiyle gülümseyerek karşıladı.

"Nasıl geçti geceniz bakalım?"

"Güzeldi." dedi, iki nişanlı aynı anda. Elif, onların gözlerinden akan mutluluğu da görebiliyordu. Kendisi de içten içe mutlu oluyordu.

İki nişanlının kısaca vedalaştığını fark ettiğinde hemen atıldı.

"Nişanlını öpmeyecek misin?"

İki nişanlının gözleri hemen ona dönmüştü. Sorunun muhatabının kendisi olduğunu anlayan Seyhan, eğilip Ceren'in yanağına, kısa ama elektrik akımı gibi ikisini etkileyen, veda busesini kondurdu. 

İçeri geçerlerken Ceren'in yanakları al al, gözleri ışıl ışıldı. Bu tatlı kızın, kalbini nişanlısına çoktan kaptırdığını anladı Elif. Yeğeni de genç kıza karşı boş görünmüyordu. Bu durumdan kendisi oldukça memnundu ama bununla ilgili kocasının ne düşündüğünü tam anlayamıyordu.

Mahir'in, Ceren'e karşı farklı bir bağı vardı. Muhtemelen onu kaybettikleri kızlarıyla özdeşleştiriyordu. Genç kızla ilgili her konuda çok titizleniyordu. Özellikle onun aşk evliliği yapmasını çok istiyordu. Bundan sebep, iki nişanlının sıkça vakit geçirmeleri ve birbirlerini tanımaları konusunda ısrarlıydı. Fakat bu gece düşündüklerinin tam aksine, huysuzlanmış, yeğeninin nişanlısıyla yalnız çıkması konusunda, bir baba gibi kaygılanmıştı. Seyhan'ın, Ceren'i eve erken saatte bırakmasını ciddi bir netlikle belirtmişti. Kocası, zamanla Seyhan'ı tanıyacaktı. Böylelikle ona güvenecek ve kaygılarının yersiz olduğunu anlayacaktı. Bundan dolayı Elif, şimdilik müdahale etmemeye, akışına bırakmaya karar verdi.

*_*

Ertesi sabah Ceren, erkenden uyanmış, özenle hazırlanmıştı. Duyduğu yoğun heyecandan midesi buruluyordu. Buna rağmen amcası, yengesi ve Ceyda'yla keyifli, kısa bir kahvaltı yapmayı ihmal etmedi. Ardından arabasına binip, evlendikten sonra yaşayacağı, merkezdeki eve geçti.

Çok geniş bir bahçenin ortasına konumlanmış, oldukça geniş, lüks, konforlu, tripleks bir evdi. Bitmiş halini ise, ilk defa görüyordu. Dış cephesi iki ayrı renkte boyanmıştı. Tam da istediği gibi, çok açık, ferah bir lila ve beyaz renkteydi. Fakat içindeki işler hala devam ediyordu. Bu sitedeki villalar, bol çocuklu, geniş aileler için tasarlanmıştı. Ne yazık ki bu evde, birkaç aylığına iki kişi yaşayacaklardı. Üzgünce iç geçirdi. Bu evliliğin ömür boyu sürmesini, sevdiği adamdan çocukları olmasını çok isterdi ama bu şimdilik imkansız görünüyordu. Gelecek ise belirsizdi. Bundan dolayı daha küçük bir ev istemişti ama nişanlısı itiraz etmiş, bu evi almak için ısrar etmişti. Belki de genç adamı buraya çeken evin göle nazır muhteşem manzarasıydı.

Düşüncelerini bir kenara bırakıp yürüyüş yönünü değiştirdi. Bahçenin göle bakan tarafına geçti ve detaylıca göz gezdirdi. Buranın, peyzaj mimarının fikirlerine göre, sade bir nitelikte düzenlenecek olması çok yazıktı. Birkaç ay burada yaşayacaksa, bu duruma mutlaka el atması gerekiyordu. Tüm düzenlemelerin, peyzaj mimarına göre değil, nişanlısı ile kendi isteğine göre olmasını istiyordu.

Her baktığı alanda bir şeyler hayal ediyordu. Sevdiceği ile birlikte sıcacık, mutlu ve huzur doluydu hayalleri. Hülyalı şekilde içini çekti.

Az sonra nişanlısı ve orta yaşlı peyzaj mimarı, konuşarak yanına gelmişlerdi. Duyduğu kadarıyla kendi çapında yapacağı basit düzenlemelerden bahsediyordu.

"Ceren Hanım, bahçe için başka düşündüğünüz bir şey var mı?"

Tam da duymayı beklediği soruydu. Hemen atılarak cevapladı.

"Aslında benim aklımda farklı şeyler var. Size de uyarsa bahçede beraber çalışabiliriz."

"Zevkle." Orta yaşlı adamın hafif toplu yüzünde, bu durumdan hoşnut olduğunu belli eden gülümseme vardı.

İsteğinin itirazsız onaylanması, onu da hoşnut etmişti. Buranın hayallerindeki gibi olması için çok emek gerektiğini düşünüyordu. Peyzaj mimarına gönlündeki düzenlemeleri anlatırken ara ara, fikrini almak adına, nişanlısına danışıyordu. Fakat Seyhan, onun fikrini onaylayıp, sözü tekrar ona bırakmayı tercih ediyordu. Halbuki en çok da onun düşüncelerini merak ediyordu. Sonuçta bu evde ikisi yaşayacaklardı. Neden sonra dayanamayıp ona sordu.

"Sen ne düşünüyorsun, eklemek ya da değiştirmek istediğin bir şey var mı?" Peyzaj mimarı da dikkatlice Seyhan'ın vereceği cevabı bekliyordu.

"Bence gayet güzel fikirler. Kendi adıma ekleme ya da değiştirme yapmaya hiç gerek duymuyorum."

İçi rahatlayan genç kızın gözleri parladı. Sevdiceği ile bu konuda aynı zevke sahip olmaları onu çok mutlu ediyordu. Bakışları nişanlısının kara gözlerinde takılı kaldı. Onun da gözlerinde bu mutluluğu görebiliyordu. Aşık kalbi, sevinçle atarken  o an'da koşarak gelen küçük bir çocuk ile ikisinin de dikkati yön değiştirdi.

Çocuğun arkasından seslenen genç kadının iri yeşil gözleri, telaşla parlıyordu. Yanında duran küçük çocuk sevimli şekilde ona gülümseyerek el sallamış, sonra da tekrar geri dönüp koşmuştu. Yeşil gözlü genç kadının kollarına atılmıştı.

Kucağında çocukla gelen genç kadın, ona bakarak mahcupça açıklama yaptı. "Çok özür diliyorum. Normalde işe çocuğunu getiren annelerden değilimdir. Fakat babası ısrar edince getirmek zorunda kaldım."

Aynı anda  arkadan gelen hoş erkeksi sesle dikkati tekrar yön değiştirdi. "Oğlumu Seyhan amcasıyla tanıştırmak istedim."

"Amcası değil, dayısı." diye düzeltti genç kadın. Sonra da Seyhan'a doğru döndü.  "Hoş geldin Seyhan. Yeni komşumuzun sen olduğunu bilmiyordum çok güzel süpriz oldu."

"Hoş bulduk Arzu. Benim için de sürpriz oldu. Türkiye'ye ne zaman döndün?"

"Üç ay oluyor."

Aralarındaki samimi diyalogdan uzun zamandır tanıştıkları belli oluyordu. Sevdiceğinin arkadaş çevresinden birilerini tanımak hoşuna gidiyordu.

En az Seyhan kadar uzun boylu, kumral genç adam, ona gülümseyerek göz kırptı. Ona doğru uzanan çocuğu annesinin kucağından aldı. Hemen ardından tokalaşmak için elini uzattı.

"Merhaba ben Timuçin. Bu minik yakışıklının babasıyım. Aynı zamanda bu güzel mimar hanımın da patronuyum."

"Memnun oldum Timuçin Bey, ben de Ceren..." diyerek kendini tanıttı. Az kalsın, bu esmer yakışıklının nişanlısıyım diyecekti. Ama kendini zor tuttu. Yarım kalan detayı ise yakışıklı sevdiceği tamamladı.

"Nişanlım."

Hemen ardından mimar hanım kendini sade bir şekilde tanıttı.

"Memnun oldum. Ben de Arzu."

Hep birlikte sohbet ederek üç katlı triplex villanın içerisine girdiler. Daha önce burayı kaba inşaatken görmüştü. Bitmiş halini ise daha yeni görüyordu. Parlak menekşe gözleri, etrafı beğeniyle incelerken izlendiğinin farkında değildi.

Detayları anlatan Arzu Hanım, esasen mimardı. Ve bu güzel sitenin de tek mimarıydı. Genç yaşta olmasına rağmen, hobi olarak yaptığı, iç mimarlıkta da o kadar profesyoneldi ki, Ceren ister istemez ona hayran kaldı. Bununla beraber, onun samimi ve içten tavırları sayesinde, kendi fikirlerini rahatça belirtebiliyordu.

Konuşma arasında Arzu Hanımın bu sitede iç mimarlık yapmadığını, fakat Timuçin Beyin ricasıyla birkaç villanın, özel olarak, iç mimarlığını yapmayı kabul ettiğini öğrendi. Genç mimarın çalıştığı villalardan biri de bu villaydı. Her konuda olduğu gibi Ceren, bu konuda da kendini şanslı hissediyordu.

Arzu Hanımın yaratıcı önerilerini oldukça odaklanarak dinlediğinden, ne ara evin üst katına çıktıklarını fark edemedi bile. Çok oda olmasına rağmen hepsinin dekorlarını, tek tek ve sıkılmadan aynı heyecanla konuştular. Sonra yatak odası olarak yapılan odaya geçtiler. Oldukça geniş ve ferahtı. Giyinme odası da, keza, oldukça büyüktü. Girişinde kocaman bir ebeveyn banyosu vardı. Ayrıca lüks giyim dolaplarının sonunda, çocuk odası olarak yapılan, bir başka odaya da girişi vardı. Yani giyinme odası; iki yatak odasını birleştiriyor gibiydi. Ebeveynlerin çocuklarına erişimini kolaylaştırmak amacıyla yapılmıştı ama bu en çok da onun işine yarayacaktı. Çünkü maalesef ki, evlendiklerinde aynı odayı paylaşamayacaklardı ve iki yatak odasına ihtiyaçları vardı. Çocuk odası olarak yapılan odaya geçtiklerinde, buranın da diğer ebeveyn odası gibi geniş ve ferah olduğunu gördü. Özel bir banyosu bile vardı. Pencereden vuran güneş ışığı, açık renkli duvarlara rengarenk bir neşeyi yansıtıyor gibiydi. Gözlerini kapatıp buranın dekorlu halini hayalinde canlandırdı. İçine sıcacık bir huzur yayıldı. Burası onun odası olmalıydı.

Mimar Arzu Hanımın burayı tam bir çocuk odası gibi dizayn etmeyi düşündüğünü fark edince itiraz etti. Buranın da diğer o da gibi yatak odası olmasını istediğini belirtti. Mimar, önce şaşırsa da karşı çıkmadan kabul etti. Bir süre daha bu odanın dekoruyla ilgili konuştular. En nihayetinde Arzu Hanım, aldıkları ortak kararın rahatlığıyla gülümseyerek elindeki deftere not aldı.

Son olarak en üst kat olan çatı katına çıktılar. Bu katta bulunan üç odadan birine giren genç kız, pencereden harika göl manzarasını huzurla izledi. Bir an için, cam kenarında oturup çay içtiğini ve kitap okuduğunu hayal etti. Akabinde çizimlerini burada yaptığını gözünün önünden geçirdi. Sonra da iç mimara dönüp hayalini anlattı. Buranın ona ait çalışma odası yapılmasına karar verildi. Fakat nişanlısının da fikrini almayı çok istiyordu. Çatı katında bulunan diğer iki odanın manzarası da harikaydı ve tüm odalardan -tıpkı Denizer konağının çatı katındaki gibi- kocaman bir terasa çıkılıyordu. Üstelik de harika bir göl manzarası vardı.

Etrafına memnuniyetle bakındı. Komşuları da şanslıydı. Aynı güzel manzarayı paylaşıyorlardı. Aklına gelen düşünceyle ansızın sordu. "Yanlış hatırlamıyorsam komşu olacağımızı söylemiştiniz. Sizin villa bize yakın mı?"

Arzu Hanım, başını evet anlamında salladı.

"Çok yakınız. Hatta yan yana sayılırız." Eliyle sol yanlarındaki en az burası kadar görkemli villayı gösterdi. "Ben de yakında bu villaya taşınıyorum."

Ceren, kafasındaki soruyu merakına yenilip sordu. "Ya Timuçin Bey?"

Genç mimarın gülümseyen gözleri, bir anda hüzünle gölgelendi.

"Onun bu sitede villası var ama buraya taşınmaz diye düşünüyorum."

Aldığı bu cevapla kafası karıştı. "Anlamadım." dedi. "Yani siz birlikte.."

Arzu Hanım sözünü kesti. "Hayır, biz birlikte değiliz. Timuçin benim eski eşim."

Kendini tutamadan tüm düşündüklerini söyledi. "Aranızda o kadar yakın bir bağ var dı ki, ayrı olduğunuzu anlayamadım özür diliyorum."

"Aslında aramızdaki tek bağ küçük çocuğumuz. Bundan dolayı yakın bir çift gibi izlenim uyandırıyoruz sanırım.

Genç mimarın söyledikleriyle hislerinin aynı olmadığını çok net anlamıştı. Çünkü onun gözlerinden yansıyan bariz duyguyu çok iyi tanıyordu. Aşktı bu. Tıpkı kendi hissettiği gibi derin bir aşk. Tek fark ise onların aralarında olan bu güçlü aşk bağı karşılıklıydı. Bunu söylemeye niyetlenirken duyduğu sözlerle sessiz kalmayı tercih etti.

"Ben şu an bir başkasıyla nişanlıyım, gelecek ay evleniyorum."

Bu duyduğuna nedense kalben üzüldü ama bunu gülümseyerek perdeledi. "Tebrik ediyorum. Hakkınızda hayırlısı olsun."

"Amin teşekkür ederim. Ben de sizi tebrik ediyorum. Seyhan, benim için abimden farksız. Evleneceğinizi duyduğumda çok sevindim. Umarım bir ömür boyu mutlu olursunuz."

"Amin. Teşekkür ederim."

İşleri biten iki genç kadın, zemin kata indiklerinde, sevdikleri erkekleri bıraktıkları gibi sohbet ederken buldular.

İki genç adamın gözleri bir an'da onlara doğru çevrilmişti ve aynı derin duygularla bakıyorlardı.

Ceren, her zamanki gibi, kendi hislerinin derinliğinden kaynaklı bir yanılsama olduğunu düşündü ve bakışlarını kara gözlerden ayırdı. Halbuki dikkati o bakışlarda kalsaydı, yanılsama olmadığını çok net anlayacaktı.

Devam Edecek...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro