🧸🧸🧸

''Açsana kızım kapıyı!'' Hena yüzüncü kez çalışıma rağmen kapıyı açmamıştı, ayağımı kapının alt kısmına vurduğumda ise içeriden bir ses duyuldu. Aptal kız, bardak kırmayı çok seviyordu.

Zile bir kez daha basılı tuttum ve saçma kuş sesleri yankılanmaya başladı. Film izlemek için gecenin bu saatinde çağırmıştı ve buna rağmen beni burada bekletiyordu. Saat de gece on bir buçuk falandı işte.

Kapı sonunda yavaşça açıldığında çantamı kafasına geçirmek için hamle yaparken kapının arkasında gördüğüm kocaman, gerçekten kocamandı, bir ayıcık ve elindeki pembe şeker bundan vazgeçmemi sağladı.

Kaşlarım havalanırken kapının arkasından başını uzatan pamuk şeker kafalı Jaemin'i gördüm. Ne?

''Bu ne--'' desem de sözlerim havada asılı kaldı. Jaemin kapının arkasından çıkıp ayıcığı kucakladı ve bana doğrulttu. Oyuncağın arkasında kaybolmuştu resmen.

''Kardeşine merhaba de.'' Romantik adam Na Jaemin her şeyi batırmıştı bile.

Ayakkabılarımı çıkardığım gibi içeri girerken omuzuna sağlam bir yumruk geçirdim. ''Kardeş ne ya?''

''Vurma!'' Ağlar gibi bir hale büründü ve ayıcığı bırakarak koşmaya başladı. Onu kovalarken mutfağa girdi, ben de peşimden koşmaya başladım.

''Hay--'' Mutfak masasının arkasında dikilen Jaemin kocaman gülümsüyordu. Gerçekten kalbime inecekti.

Masanın üzerinde iki tabak vardı, ikisinde de limonlu kekler vardı. İçecek olarak da vişne suyu vardı ve ne yalan söyleyeyim, lüks bir yemekten daha romantik bulduğum açıktı.

Jaemin yanıma geldiğinde omuzlarımı tuttu ve bedenimi kendisine çevirdi. ''Beğendin mi, kutsal menümüz.'' Gülmemeye çalışarak başımı salladım sadece. Sırıtıp yüzüme yaklaştı ama ondan öncesine bir elini belime koydu.

Tanrımtanrımtanrım.

''Sana ne demiştim ben?''

''Ne?'' diye sordum kaba bir şekilde. Başını iki yana salladı ve burnunu burnuma sürttü. ''Seninle randevuya çıkmak istiyorum demiştim.''

''Hatırlıyorum.''

''Sonra fark ettim ki, oturup film izlemek daha cazip.'' Başımı salladım. ''Ama ondan öncesinde yapmamız gereken bir şey var.'' Konuşmak yerine kaşlarımı çattım hafifçe. Lanet olsun, bu manyak çocuk konuşmamı engelliyordu.

''Yemek yemek ve...'' Diyeceği şeyi beklerken masanın üzerindeki çiçekler ve şekerlerle süslenmiş fotoğraf makinesi dikkatimi çekti.

''...öpüşmek.''

Duyduğum şeyi kafamda anlamlandırıp resimlendirmeme ve mutluluk krizine girmeme gerek kalmadı. Jaemin'in bir eli çeneme, oradan da yol çizerek kulağıma geldi. Sağ eliyle yanağımı kavrarken dudağını dudağıma bastırdı yavaşça.

Kalp atış hızım en az yüz kat daha hızlı atmaya başladığında ne yapacağımı bilemedim. Sağ elimle üzerindeki hoodienin yakasını tutarken nefesini hissediyordum ve bu gerçekten hoştu. Onun da kalbinin en az benimki kadar hızlı attığını hissediyordum ve bu beni daha çok mutlu ediyordu.

Dudaklarımın üzerindeki baskı yavaşça azalırken gözlerimizi açtık ikimiz de. Jaemin kızarmış yanaklarıyla bana bakarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Neden utandığımızı dahi bilmiyordum ama bu garip bir şekilde komikti.

''Ihm... Şey?''

''Ne?'' dedim haline gülmemeye çalışırken. Hafifçe öksürdü, bense gözlerimi masaya sabitleyip makineyi almak için hamlede bulundum. Yüzümdeki eli aşağıya düşerken makineyi aldım uzanıp. Resmen ellerim titriyordu.

''Fotoğrafını çekeceğim.'' dedim öksürerek. Israrla gözlerine bakmıyordum çünkü gözleri fazlaca parlıyordu ve ben bayılacakmış gibi hissediyordum.

''Tamam.'' dedi başını sallayarak. Şu anki durumumuz fazlaca komikti. Büyük ihtimalle yanaklarım kıpkırmızı olmuştu ki Jaemin'in de benden bir farkı yoktu.

Karşısına geçip fotoğrafını çektikten sonra fotoğrafa bakmak için yanıma geldi. Solumda durdu, sağ elini bel boşluğuma koydu ve tekrar karşıma geçti. Burnunu tekrar burnuma sürttü ve makineyi elimden aldı. Sırıttı.

''Seni tekrar öpmek istiyorum.'' Gülümsedim. ''Öp o zaman.''

Gülümseyerek dudaklarımızı tekrar birleştirdi ve ben, dünyanın en mutlu insanı oldum.

🧸🧸🧸

bu bölüme 30 oy 100 yorum sınırı nasıl sizce pmqmwpmqpmw

öpme sahnesi yazamıyorum affedin