Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5- 'kader ortakları'

Arkadaşlar merk etmeyin bu kadar hızlı bölüm geldiği için kıyamet kopmayacak ama siz de bol bol oy ve yorum yaparsanız böyle sık sık sizi şaşırtabilirim

120 oy 400 yorum

•••••

Bulunduğu depoda, karşısında sandalyeye bağlı gence bakarken iç çekmişti siyah saçlı beden

Belki demişti buraya ilk geldiklerinde

Belki de sevgilisi buraya geldikten sonra artık bu işleri bırakır ve normal bir hayat yaşarlardı ama bu umudu da bugün yıkılmıştı

Zaten böyle bir şeyi umut etmek tam bir saçmalıktı

Sevgilisi asla değişmeyecek ve aynı şeytan ruhu ile yarattığı cehennemde yaşamaya devam edecekti. İşin kötü tarafı ise kendisini de bu cehennemde yaşamaya zorluyordu ama siyah saçlı olan bunu asla istemiyordu

Sadece bir şans

Bir şansı olsa burda, onun yanında bir saniye bile durmazdı ama maalesef böyle bir şansı yoktu. Hayatını böyle iğrenç bir yerde, nefret ettiği kişi ile geçirmek zorundaydı

Zavallı Jisung

Kendini tam anlamıyla zavallı biri gibi görüyordu. Eğer zavallı olmasaydı Minho'dan kurtulur veya en azından ona karşı gelirdi ama o bazı zamanlar onun yanında nefes almaktan bile korkardı

Şimdi ise, şeytanının biraz gerisinde ayakta dikilmiş karşısındaki sözde sevgilisi ve onun arkadaşına bakıyordu

Minho ve Kevin bir çocuğu tutmuş sandalyeye bağlamışken çocuğun her hareketini ezberlemek istercesine izliyorlardı

Kevin sorunun ne olduğunu bilmeden sadece Minho onu buraya çağırdığı için adam döveceğinin farkındalığı ile heyecanlıyken, Minho karşısındaki çocuğa kin ve nefret ile bakıyordu

Bu bakışma kısa bir an daha sürdükten sonra Kevin dayanamayıp Minho'ya dönerek "Suçu ne bunun dostum" diye sormuştu

Aslında suçu hiç önemli değildi, her halükarda çocuğu döveceklerdi ama yinede sormakta bir sakınca görmemişti

Minho ise son kez çocuğa tiksintiyle bakıp "Jinung'a aşkını ilan etmiş, benim olana yan gözle bakmış" demişti dişlerinin arasına sinir ile. Ardından ise mavi saçlarını eli ile dağıtıp "Önce sen mi başlarsın ben mi?" diye sormuştu arkadaşına karşın alacağı cevabın farkında olmasına rağmen

Kırmızı saçlı olan yüzündeki çarpık sırtışı ile çocuğa bakıp "Bu zevk bana ait" demişti. Aslında kendisi de biraz kinlenmişti çocuğa. Nasıl Jisung'a yan gözle bakardı ki. O Minho'ya aitti ve onlar birbirlerine o kadar bağlılardı ki Minho olmasa bile içlerinden her hangi biri bunu fark etse ağız burun dalardı.

Tabii şimdi de aynı şey olacaktı ama orası ayrı meseleydi

Kevin arkadaşına bakıp sırıttıktan sonra eliyle arkalarındaki Jisung'u gösterip "Seni sevgilinin yanına alalım" demişti dalga geçer bir tonda. Mavi saçlı olan sırıtarak arkasına dönüp sevgilisinin yanına giderek kendisine ifadesiz ve biraz da korkakça bakan küçüğünün omzuna elini atıp karşısındaki manzarayı zevkle izlemeye başlamıştı

Bu sırada Kevin ise çocuğun saçlarına acımasızca asılarak başını biraz arkaya doğru yatırıp "Senin ismin neydi yakışıklı?" diye sormuştu

Çocuk ürkekce ona bakarken Kevin'in saçını biraz daha çekmesiyle acıyla inleyip "W-woojoo" demişti titrekçe. Kızıl olan ona sahte bir üzüntüyle bakıp "Kusura bakma Woojoo bunu yapmak zorundayım" diye konuştuğunda Çocuk tetirginlikle ona bakıp "N-neyi?" diye sormuştu.

Çocuğun cevabıyla Kevin sarı saçlar arasındaki ellerini biraz daha sıkılaştırıp çocuğun başını biraz daha geri yaslayarak yüzüne tehlikeli bir sırtış yerleştirip çocuğun kulağına doğru yaklaşarak "Basın ile götünün yerini değiştirmeliyim" demişti

Çocuk dayak yiyeceğini anlayarak çığlık atıp göz yaşları eşliğinde yalvarmaya başlarken herşey için çok geçti. İçindeki o kana karşı doyumsuz şeytan çoktan tüm vücudunu ele geçirmişti Kevin'ın.

Kevin çocuğun saçını bırakarak yere koyduğu beyzbol sopasını alıp çocuğun gözünün önüne getirdikten sonra "Yalvar" demişti. "Yalvar ki daha çok zevk alabileyim"

Daha sonra ise çocuğun ağzını bile açmasına fırsat vermeden sopayı direkt olarak çocuğun sağ omzuna yüksek bir hızla indirip hiç beklemeden vurmaya başlamıştı.

Çocuğun çığlıkları ve bağırışları deponun içinde yankılanmaya başladığında bir süre sonra siyah saçlı küçük bunu izlemeye dayanamamış ve yüzünü ekşilterek yan tarafa çevirmişti ama saniyesinde çenesini sertçe saran parmaklar ile acıyla inlerken Minho onun yüzünü kendine döndürüp sinirle bakmıştı suratına

"İzle" demişti dişlerinin arasında "İzle ki sana bakan, yaklaşmaya çalışma veya seninle konuşan insanlara neler olacağını gör de onların sana yaklaşmasına izin verme" diyerek de ekledikten sonra Jisung'un yüzünü yeniden çocuğa taraf çevirmişti

Jisung'un yanaklarından aşağıya doğru sıcak damlalar akmaya başlarken aradan geçen dakikaların ardından Minho da eline aldığı demir sopa ile arkadaşına katılıp çocuğa vurmaya başlamıştı

Kısa süre sonra çocuktan geriye sadece kanlar içerisinde bir et parçası kaldığında iki arkadaşın da alnından ter damlaları yere doğru dökülürken birbirlerine tatminlikle bakmış ve kahkaha atmaya başlamışlardı.

Şükürler olsun ki bu gün de ihtiyaçları olan çığlık ve kana doymuş ve enerjerini dışa vurabilmişlerdi.

"Biz olmadan eğlenmeniz ne kadar da âdice"

Birden deponun içinde yankılanan sesle iki arkadaş karanlık deponun girişine doğru baktığında gördükleri iki bedenle içten bir şekilde gülümsemişlerdi

Kevin "ya o kadar heyecanlıydık ki sizi bekleyemedik kusura bakmayın" diye kendini açıkladığında kapıda dikilen Hwang ve Sunoo gözlerini kısarak onkara bakıp kirli depoda arkadaşlarına doğru yaklaşmış, bunu yaparken de yerde oturup sessizce ağlayan siyah saçlı bedeni takmamışlardı bile. Bu her zaman olan bir şeydi zaten

Onlar adam öldürür zavallı Jisung ise onları izlerken sessizce ağlardı

Neyseki Jisung bilmese de çok yakında ona bazı arkadaşları eşlik edecekti

Hwang arkadaşlarına bakıp keyifle kanlar içindeki cesedi süzerken "Suçu neydi diye sormayacağım, siz dövdüyseniz haklısınızdır" demişti doğru olmadığını bile bile

Sunoo ise onun bu alayına katılıp "Aslında sadece dövmekle kalmamış, canını almış gibi de duruyorlar ama.." diye konuşmuştu

Dördünün de keyfi üzerindeydi anlaşılan

Haa arkadaki küçük olan mı? O, kimin umrundaydı ki??

Hyunjin ve Sunoo iki arkadaşı ile sarılırken aradan geçen uzun bir zamanın ardından dörtlü yine yan yanaydı. En son Minho ve Jisung Busan'a geldikleri için uzun süre dörtlü bir arada olamamıştı ama şimdi herkes onlar için Busan'a taşınmış ve çete yeniden birleşmişti

Bu da Busan'ı kaos beklediği anlamına geliyordu

Hemde herşey eskisi gibiydi hatta yeniden bir depoları bile vardı

Dört arkadaş aralarına zorla Jisung'u da alıp bir süre içerek eğlendikten sonra -ki Jisung'un hiç eğlenmediği kessindi- en sonunda beraber oturup konuşmaya başlamışlardı

Kevin çapkınca kolunu Hwang'ın omzuna atıp yüzüne doğru eğilirken "Ee senin evlilik meselesi ne oldu kanka?" diye sormuştu

Tek amacı Hyunjin'in sinirini bozmaktı

Onun bu oyununa Minho da katılıp Jisung'u biraz daha kendine doğru çekerken "Harbi kanka en son evleniyordun da evleneceğin kişi istememişti, ne oldu o kızı bulabildin mi?" diye sormuştu

Hyunjin ikisinin de kendisi ile alay ettiğini anlasa da bozuntuya vermeden "evet buldum" demişti hepsini şaşırtacak

Bununla bu sefer konuşan taraf Sunoo olurken normalde olan ciddiyetini üstünden atıp alaycı bir tonda "Ee nasıldı bakalım" diye sordu hiçbir cevap beklemeden

"Tatlıydı.. yani düşünülebilir"

Verdiği cevap Jisung da dahil hepsini şaşırtmıştı

Diğerleri ona şaşkın şaşkın baktığı esnada Hyunjin onlara sırıtarak "Yani en azından kendini savunabiliyor onu anladım işe yaramazın teki değil" diye devam etti

Hyunjin'in birini beğenmesine şaşırma arkadaşları olayı kavramaya çalışırken şoku üstünden ilk atan taraf Minho olup Hyunjin'e doğru tereddüle bakmıştı

"Kız mıydı erkek mi?"

Hyunjin, Minho'nun sorusuna aklına Felix'i getirerek "erkek" cevabını vermişti

"Abimi birisin?"

"Eee?"

"Babamın iş ortağının oğlu, ayriyetten abimin ortağı Lee Sehun'un da erkek kardeşi. Sehun hyung ile beraber burda yaşıyor hatta okuduğu okula kaydımı aldım"

Arkadaşlarına tam olarak Felix'i anlattığında Sunoo sırıtıp ona bakarken Kevin ayağa kalkıp içindeki şeytana yakışmayacak şekilde dedikoducu teyzeler gibi Hyunjin'in karşısında oturup sorularını sıralamaya başlamıştı..

"Yakışıklı mı?" diye sorduğunda hyunjin aklına yeniden Felix'i getirerek biraz düşünmüştü

"Yaaniii.. pek anlamam bilirsin" diye cevap verdiğinde Kevin onu anlayarak başını sallamıştı

Hyunjin için yakışıklı veya güzel önemli olmamıştı bu güne kadar, işini karşılasındı yeter.

"Uzun boylu mu?" diye bu sefer ikinci sorusunu yönlendirdiğinde Hyunjin hiç düşünmeden "Hayır, Jisung hariç hepimizden kısa" cevabını vermişti.

Bu kessinlikle bir eksiydi

Kevin de bunu fark etse de bozuntuya vermeden bu sefer "Kaslı mı?" diye sormuştu. Bu konu hyunjin için önemliydi. Seveceği kişinin kaslı olmasını istiyordu ama Hyunjin'in kaslarını çatması ile cevabın ne olduğunu anlamıştı

"Hiç sanmıyorum"

Beklediği cevabı aldığında morali biraz olsun bozulsa da umutla "Yüzü temiz mi? Yani leke falan filan var mı?" diye sormuştu. Nedense Hyunjin'in aşık olmasını istiyordu bu sayede onun ile dalga geçebilecekti

Hyunjin ise "Bilmem. Yüzünde makyaj vardı.." diye söze başlamış ardından ise yüzünü ekşilterek ellerini arkaya doğru atarak daha rahat bir şekilde yerde oturduktan sonra aynı ekşi yüz ile "Ama eğer makyaj varsa temiz olduğunu düşünmüyorum" demişti

Evet Felix onun istediği çoğu kriteri taşımıyordu

Kevin ise son bir umutla "Peki seni etkiledi mi?" diye sorduğunda diğerleri de Jinung dahil onun vereceği cevabı pür dikkat beklemeye başlamıştı.

Hyunjin bu sefer yüzüne tiksinti bir ifade yerleştirip bunu sesine de yansıtarak "Hayır aslında düne kadar ondan tiksiniyordum" diye cevaplamıştı

Bu cevabı arkadaşlarının kafalarında soru işareti bırakırken bu sefer Sunoo öne atılıp "Peki ya şimdi?" diye sormuştu

Bu sefer de "Yani dünkü olaydan sorna ona bir şans verdiğim doğrudur" diye cevap vermişti hyunjin düşünceli bir tavırla

Bunun üstüne Minho merakla ona bakıp "Hangi olay?" diye sorduğunda Hyunjin bu soru cevap olayından sıkılsa da soran kişiler kendi arkadaşları olduğu için cevaplamak adına kendisini zorlamıştı

Bu dünyada arkadaşları kadar değer verdiği ve önemsediği bir şey yoktu ve aynı değer ve önemin kendisi için de beslendiğini bildiği için rahattı

Onlar birbirlerine gözü kapalı güvenirdi

Ve bunun getirisi olarak da asla yenilmezlerdi. Onları kimse ayıramaz, birinin yanlış bulduğu şey hepsi için yanlış olur, birinin mutluluğu hepsine yansırdı

Birine ait olanı ise her şeyden çok koruyup kollarlardı

İşte tamda bu yüzden Minho olmadığı zamanlarda bile kimse Jinung'a yaklaşmaya cesaret edemez, Jisung da onların korkusundan kimseye yaklaşmazdı

Zavallı çocuğun ne bir arkadaşı ne bir ailesi vardı. Tüm hayatı, duyguları, benliği, Minho'nun avucundaydı. Onun cehenneminde yanıyordu

Şimdi ise kendisi gibi yanacak olan başka birinden bahsetmekte olduklarının farkındalığı ile kendisini es geçip onun için üzülmeye başlamıştı. Çünkü Hyunjin gibi bir şeytanın yanında o bahsi geçen çocuğun kendisinden bir farkı kalmayacağını biliyordu.

Bu içler acısıydı.

Hyunjin ise arkadaşlarına dün yaşadığı her şeyi anlatırken en sonunda da "Çocuk bana ne ben korumaya muhtaç bir kız çocuğuyum nede sen benim süper kahramanımsın dedi. Onun gibi çelimsiz birinden bunu duymak beni şaşırttı açıkçası. Etkilendim de diyebilirim" diyerek de eklemişti

Arkadaşları duydukları ile keyiflenirken az çok da olsa Hyunjin'in hoşuna gidecek biri olduğu için onun adına sevinmişlerdi ama tabiki kessin bir şey yoktu yani sonuç olarak o çocuk Hyunjin'in saydığı kriterler arasında sadece bir tanesini karşılıyordu.

Yinede bu da bir başlangıçtı. Belkide Hyunjin onu severdi kim bilir

Tabii hiçbiri o an düşünmemişti

Belkide o çocuk Hyunjin'i sevmezdi...

Ama bu kimin umrundaydı ki? Hyunjin sevsindi yeter, o çocuğun o sevgiye boyun etmekten başka şansı kalmazdı ki o zaman

Ve böyle de olacaktı

Hyunjin anlatmasını bitirip bir süre daha beraber sohbet ettikten sonra Minho'nun teklifi ile Hyunjin'in evine gitmeye karar vermişlerdi

Aslında burdaki amaç bir bakıma şans eseri de olsa Felix'le karşılaşmaktı ama yinede kader buna izin vermese de en azından onun abisi Jongin'i görmüş olacaklardı

Ahh tabi unutmadan söyleyelim, kader çoğu zaman kötü olanın arkasında olur onu desteklerdi. İyi olanı sınar kötü olana ise istediğini veriridi. İşte o yüzden kötüler her zaman daha güçlü olurdu ama asıl gücün iyilikte olduğunu zamanı gelene kadar asla anlayamazlardı

Dörtlü aralarına Jisung'u da alarak depodan ayrılıp Hyunjin'in evine gittiğinde, onları karşılayan Jongin ve Felix'in abisine içten bir şekilde -tabi ne kadar içten olduğu tartışılır- selam verdikten sonra kısa bir şekilde birbirlerin hal hatırını sorup beşli beraber Hyunjin'in odasının balkonuna çıkmışlardı

Kendilerine biraz atıştırmalık ve bira getirerek balkonda oturup sohbet ederken hepsinin aslında aklı Felix'i görmekteydi ama hayat hep kötü olana güldüğü için aradan geçen dakikaların ardından karşı evdeki odaların birinin ışığı açılmış ve boydan boya cam olan balkon kapısından odanın içi net bir şekilde gözükmeye başlamıştı

Saniyesinde Kevin ve Minho'nun bakışları birkaç metre uzaklarındaki evin yanan tek odasına çarparken içeri giren iki beden ile çaktırmadan onları izlemeye koyulmuşlardı

İçeri gri saçlı, kısa boylu bir çocuk ile, ona oranla baya uzun boylu duran açık pembe saçlı bir çocuk girerken Minho ve Kevin boy farkından dolayı kimin Felix olduğunu anlamışlardı bile.

Hyunjin ise en baştan beri o tarafa bakarken ilk defa kendi odası ve Felix'in odasının birbirlerine baktığını fark ediyordu

Bu aslında onun için bir artıydı.

Birçok eksinin arasındaki tek artı.

Felix ve Niki ise herşeyden habersiz odaya girdiğinde Niki hiç beklemeden telefonunu eline alarak kendisini Felix'in yatağının üstüne atmış ve Felix'i beklemeye başlamıştı

Bu sırada Felix de arkadaşının burda olmasına aldırmadan üstündeki az önce su döktüğü tişörtü bir çırpıda çıkarmıştı

Felix kendi dolabına doğru ilerlerken arkasından Niki ıslık çalıp "vay vay vay karın kaslarına bak sen şu yer cücesinin" diyerek alay etmeye başladı. Felix ise elindeki tişörtü ona doğru fırlatıp "kapa çeneni" diye uyardığında Niki arkadaşının boyu hakkındaki hassasiyetinin farkında olduğu için bu asi tavırlarına aldanmadan eğlencesine devam etmişti.

İkili kendilerini izleyen dört kişiden habersiz, Felix'in üstünü değiştirmesinden sonra güle oynaya bir üst kattaki terasa çıkıp oturmuşlardı.

İkisi de telefonlarını çıkartıp oyuna dalarken, karşı evdeki, bir alt katın balkonunda çaktırmadan onları izleyen dört arkadaş Kevin'in "yalnız yenge baya iyiymiş" demesiyle onlardan gözlerini alıp ona dönmüşlerdi

Hyunjin arkadaşının bu dediğinden hiçbir şekilde rahatsız olmamıştı. Ne ona yenge demesine ne de ona iltifat etmesine. Çünkü kendisine Felix'i sevmek için bir şans vermişken onların yenge demesine aldırmaz, onlara gözü kapalı güvendiği için ise asla kıskanmazdı

Dörtlü kendi aralarında Hyunjin ve Felix ile ilgili daha çok dalga geçer şekilde konuşmaya başlarken üst kattaki iki arkadaş telefondaki oyunu bitirmeye çalışıyorlardı.

Oynadıkları, tamamıyla adam öldürme ve ihanet üstüne kurulu oyunda Niki'nin vurulmasıyla gri saçlı olan sinirle telefonu kapatıp arkadaşının üstüne doğru atılmıştı

Arkadaşı sabah akşam oyun oynarsa da bu oyunda hemen yanıyordu ve bu hiç eğlenceli değildi

Niki ise Felix'den olabilecek en uzak köşeye kaçmaya çalışırken birden karşı evin balkonunda gördüğü bedenlerle, Felix'in sırtına atlamasına aldırmadan onları göstermişti

"Bunlar da kim böyle?" diye sorduğunda Felix onu ısıtmayı bırakıp sırtından inerek baktığı yere bakmış daha sonra ise dün arabada yaşanan rezillik aklına gelirken yüzünü ekşikterek anlatmaya başlamıştı

"Şu geçen az daha bize çarpmak üzere olan ukalayı hatırlıyorsun değil mi?"

"Evet?"

"İşte şu uzun siyah saçlı olan o, ismi Hyunjin. Jongin'in kardeşi. Diğerleri de onun arkadaşları olsa gerek" diye açıkladığında Niki bir süre anlamaya çalışmış daha sonra ise fark ettiği detay ile şokla Felix'e dönmüştü

"Eski sevgilin ile o yakışıklı çocuk kardeş mi?" diye hayretle sorduğunda Felix usul usul başını sallamıştı

Evet ikisi hiç benzemeseler de kardeşlerdi.

Niki anladığını belirten mırıltılar eşliğinde ellerini terasın korkuluklarına yasladıktan sorna biraz altlarındaki beraber sohbet eden beş genci izleneye devam etmişti

En sonunda gözü diğerlerine göre küçük duran bedene çarparken eli ile çaktırmadan Felix'e Jisung'u gösterip "onun olayı ne?" diye sormuştu

Felix onun gösterdiği kişiye bakıp anlamayarak "ne, ne?" diye sorduğunda Niki gözlerini dikkatle kısarak siyah saçlı küçük bedene bakıp aklındakileri sıralamaya başlamıştı

Nerden bilebilirdi ki o çocuğun kader ortağı olduğunu?

"Baksana aralarında minicik kalmış ve hiç memnun gözükmüyor. Yani diğerleri gibi konuşmuyor veya mutlu değil gibi. Sanki zorla orda tutuluyor"

Niki sözlerini bitirip arkadaşının tepkisini merak ettiğinden ona döndüğünde Felix ona inanmazca bakıp "abart istersen" demişti inanmadığını belli ederek

Nerden belliydi ki böyle olduğu. Tamam belki Niki'nin anlattığı gibi duruyordu ama bu öyle olduğu anlamına gelmezdi.

Veya belkide öyleydi kim bilir?

Niki ise arkadaşının olumsuz çıkışından sonra bakışlarını yeniden Jisung'un üstüne getirip "Bilmem, çocuğa içim gitti acıdım resmen" demişti gerçekten acınası bir halde olduğundan ve gelecekteki kendi halı olacağından habersiz.

Jisung ise konuşma hakkının olamadığı bu yerde üstündeki bakışların ağırlığı ile başını yukarı kaldırıp kendisini izleyen iki bedene bakmıştı

İlk olarak Felix ile göz göze geldikten sonra içinde yaşanan o elektriklenme eşliğinde gözlerini ondan ayırıp yanındaki çocuğun gözlerine baktığında içini tuhaf bir his sarmıştı

Felix için üzülmüştü ama Niki'de daha değişik bir şey hissetmişti ama daha bunun ne olduğunu anlayamadan bacağını sertçe uyarı niteliğinde sıkan sevgilinin elleri ile gözlerini onlardan çekip her zamanki gibi yer ile bakışmaya devam etmişti

Bu onun gibi bu cehennemde yanacak olan kader ortakları ile karşılaştığı ilk andı ama asla son an olmayacaktı.

•••••

Bu da böyle bir bölüm oldu bölüm ile ilgili sevmediğiniz bir yer var mı?

Ha bu arada bir arkadaşımız bana instadan yazdı o yüzden açıklama gereği hissettim

Arkadaşlar bunlar insan. Yani düz bildiğimiz insan. Bazıları zehir ve şeytan derken bu konuyu yanlış anlamış. Onlar mecaz anlam. Zehir ve şeytan onların içlerindeki kötülüğü temsil ediyor yani aslında onların içine şeytan girmiyor sjhdhxjd

Ha bir de beni Instagramda takip edermisiniz lütfen hesabın -vanilla_black2

Neyse iyi geceler dilerim HYUNLİX İLE KALIN ☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️

Bu şerefsiz Minho. 😡😡

Bu zavallı Jisung. Bebeğim benim ya. Sen bunları hak etmedin

Bu piç Kevin. Şerefsizsin ama seviyorum seni

Son olarak bu da ciddi adamımız Sunoo

(24.02.2023)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro