4- 'fark ediliş'
100 oy 300 yorum
•••••
Güzel yüzlü, gri saçlı genç, karşısında, ayakta dikilmiş kendisini izleyen şeytanını izlerken yutkunmuştu. Kendisine soğuk bakışlar atan siyah uzun saçlı şeytan, üzerine doğru eğilerek oturduğu koltuğun iki yanına ellerini yaslayıp gözlerinin tamda içine baktı.
Felix kalbinin çok yüksek bir hızda attığını içinde bulunduğu bu boşluktan bile hissedebiliyordu ama sakin gözükmeye çalışarak kömür gözlerin içine bakmaya devam etti.
Siyah saçlı bedenin gözleri çok derin bakıyordu
Karşısındaki üzerine doğru eğilmiş kendisini koltukla arasına almış genç bedenin bakışları küçük olanın gözlerinden Yavaş yavaş aşağıya inip dudakları üzerinde durduğunda Felix de onun bakışlarını takip edip gözlerini onun dolgun dudaklarını indirmişti
Nasıl bir şeyin içinde olduğunu veya bu duruma nasıl geldiğini bilmiyordu ama kulağına gelen rahatsız edici sesler bile onu bu durumdan kurtarmaya yetmemişti
Büyük olan koltuğa yaslı damarlı ellerinden bir tanesini kaldırıp onun çenesine yerleştirdiğinde kendisi ile göz göze gelmelerini sağlayıp bir şey demeden gözlerinin içine bakarak yüzünü yüzüne yaklaştırmaya başladı.
Genç beden gözlerini, içindeki yoğunlukla kapatıp dudakları üstene konacak dudakları beklemeye başlamıştı. Bu süreçte de beyninin içinde yankılanan alarm sesi onu rahatsız edecek reddeye geldiğinde sinirle gözlerini açtı.
Kendisini karşılayan beyaz tavan ile ne olduğunu anlamaya çalışırken olanları algıladığında şaşkınlıkla uzandığı yerde durmuştu.
Kendi odasında, yatağının üstündeydi.. ve tüm bunlar bir rüyaydı?
Genç çocuk yarım yamalak görüşüyle yumruk yaptığı bir elinin yardımıyla sağ gözünü ovalayıp yatağından doğrulmuştu. Gördüğü her şey bir rüyadan ibaretti.
Neden böyle bir rüya gördüğünü ise asla bilmiyordu. O çocukla konuşmamıştı hiç veya onu yemek masası dışında bir yerde görmemişti bu koca bir hafta boyunca ama neden onunla ilgili böyle saçma bir rüya görmüştü ki?
İşin köyü tarafı ise etkilenmişti.
Bunu anlamak için altında hissettiği kalkmış erkekliğine bakmasına gerek bile yoktu
Hayatını nasıl değiştireceğini bilmediği bir adamdan sadece bir rüyada bile bu kadar etkilenmesi saçmaydı
Ahh belkide onu yakışıklı bulduğundandı. Evet evet kessinlikle bu yüzden olmalıydı yoksa onu neden böyle bir şekilde görsündü ki?
Düşünceleriyle başını iki yana sallayıp komodinin üstündeki telefonuna uzanarak belkide ard arda onlarca kez çalan alarmını kapatıp saatte baktı
Gördüğü sayılar gözlerini kocaman açmasına neden olmuştu. Bu gidişle okula geç kalacaktı!!
Aceleyle yatağından kalktığında bildirim panelinde gördüğü mesajla kaşları daha çok çatılmıştı. Niki bugün okula gelmeyeceğini çünkü hasta hissetmek istediğini söylemişti
Ahh birde bu eksikti. Okulu çok sevse de yeni başladığı okulda daha ilk gün herkese gay olduğunu cesurca söylediğinden dolayı tüm gün bazı aptalların aptal bakışları ile karşılaşmak zorunda kalıyordu. Bu yetmezmiş gibi birde Niki'siz bir gün geçirmek zorundaydı.
Yine de derslerinden geri kalmamak için istemeye istemeye de olsa telefonunu geri bırakıp banyoya doğru ilerlemişti ki alt kattan gelen zil sesiyle olduğu yerde durmuştu
Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki?
Bunu cidden merak etse de, hem daha fazla geç kalmamak için hemde abisinin evde olduğunu alt kattan gelen seslerle anladığından gelen kişiyi boş verip banyoya doğru ilerlemişti.
Bu sırada abisi ise dış kapıya doğru ilerleyip kapıyı açarak "Günaydın! Hoş geldiniz" demişti, içindeki tüm mutluluk ve enerji ile, karşısındaki iki zıt karaktere sahip kardeşlere karşın
İki kardeşten önde olan hafif esmer tenli beden yüzündeki koca gülümsemesiyle "Hoşbulduk" diyerek hafif aralık kapıdan içeri girerken uzun saçlı olan yüzündeki memnuniyetsiz ifade ile bir şey demeden içeri girmişti
Görende onu buraya zorla getirmişler sanırdı.
Ki, zaten öyleydi de
Hyunjin abisinin ardından içeri girip direk olarak geçen seferden hatırladığı yemek masasına ilerlerken hazır olan kahvaltıyla sofraya oturup abilerini beklemeye başlamıştı.
Jongin onun ardından başını iki yana sallayarak bakarken Sehun evine ikinci defa konuk ettiği gencin neden bu kadar suratsız olduğunu düşünüyordu. Acaba bir hata mı yapmışlardı? Ama hayır! Hyunjin günlerdir böyleydi
Hyunjin ise abisinin zoruyla geldiği bu evde, geçen seferki gibi hızlıca yemeğini yiyip çıkmak istiyordu. Bu evde durmak bile onu rahatsız edip sinirlendiriyordu. Özellikle de onunla yüz yüze gelmek istemiyordu çünkü o aciz insanları sevmezdi ve o gri saçlı çocuk fazla aciz duruyordu gözünde
Yinede tüm bu düşüncesini siktir edip masaya oturan iki Hyunguna hiç bakmadan eline çatalını alarak tabağına birşeyler doldurmak için uzanacaktı ki "Felix nerde?" diye soran abisiyle eli havada kalıp sert bakışlarını kendisine bakmayan abisine yönlendirmişti.
Nedense abisinin Felix ile bu kadar ilgilenmesi sinirini bozuyordu.
Hayır, bu o çelimsiz çocuktan hoşlandığı için değildi. Bu o çelimsiz çocuğu abisine yakıştıramamasından dolayıydı.
Sehun ise herşeyden habersiz oratağının sorusu ile kaşlarını çatarken 'bilmem' dermiş gibi omuz silkip arkasına dönerek küçük kardeşine sesleneceği sırada merdivenlerden gelen seslerle buna gerek kalmadığını anlamıştı.
"Günaydın"
Küçük kardeşi merdivenlerden olabilecek en isteksiz şekilde inip içerdeki kişilere hitaben konuştuğunda masada kendisine dönen iki büyüğü ile kaşlarını çatmıştı
Jongin kendisine en büyük gülümsemesini sunduğunda, onun gözleri sadece arkası dönük, kendisine bakma zahmetinde bile bulunmayan uzun saçlı gençteydi
Felix, heyecanlandığını hissetmişti
Bunun sebebi ise sadece sabah gördüğü rüyadan dolayıydı. Uzun saçlı olanı öyle bir rüyada görüp birde üstüne ikinci defa kendi evinde gördüğünden dolayı hem şaşırmış hemde heyecanlanmıştı.
Ona karanlık bir gelecek verip, onu öldürmeye çalışacak ve üstüne üstlük kendi cehenneminde yakacak olan saf zehirden bir kalbe sahip şeytanı için heyecanlanmıştı
Ama şeytanı onu umursamıyordu bile. Sesini duymaktan bile nefret etmişti
Felix gözlerini arkası dönük yemek yiyen şeytanından ayırıp, eski sevgilisine bakmadan abisine dönerek sıkkın bir tonda "ben çıkıyorum" deyip kapıya doğru ilerlemişti ki abisinin sesiyle durmak zorunda kalmıştı.
"Kahvaltını yapmadın Felix" diye itiraz eden bir tonda konuşan abisi ile onlara dönmeden"okula geç kaldım" diyerek bir adım daha atmıştı ki bu sefer onu durduran şey eski sevgilisinin sesi olmuştu
"Geç kaldıysan istersen seni ben bırakayım Felix" diyen Jongin'e içinden bildiği tüm küfürleri savururken dışından sadece bıkkın bir tonda "Ben arkadaşımla gideceğim" diyebilmişti
Niye bu kadar ısrar ettiklerini anlayamıyordu. Ha Jongin'in yaptığı teklifin amacı belliydi ama abisinin ısrarını anlayamıyordu. Bu okula kahvaltısız gideceği ilk gün değildi.
Jongin ise gri saçlı olanın terslemelerine alışık olduğu için buna hiç takmadan küçük kardeşini gösterip "istersen Hyunjin'i bekle, O da zaten okula gidip kaydını yaptıracaktı" demişti
Küçük olanın okula Niki ile gideceğini düşünüyordu ve ikisinin arasındaki yakınlıktan hoşlanmadığı için en azından küçük kardeşi ile gitmesini istemişti
Buna karşın Hyunjin ise konunun kendisine gelmesiyle yüzünü buruşturarak abisine bakıp "Hiç gitmeyeceğim okula neden kaydımı aldırıyorsam" diye sitem eden soğuk bir sesle konuşmuştu
Okuldan nefret ederdi ve zaten 20 yaşında olmasına rağmen bir sene sınıfta kalıp lise son sınıfa gidiyordu ve babasının zoruyla en azından diploma alabilmek adına okula kayıt yaptırıyordu.
Felix ise uzun saçlı olanın sesini bugün ilk defa duyduğu için duraksamıştı.
Çok güzel bir sesi vardı büyük olanın ve kadifemsi bir tona sahipti ama çocuğun sesi nefret ve tehlike kırıntıları da taşıyordu
Yinede Felix bu teklife de burun kıvırıp "Ben arkadaşlarımla giderim dedim" diye son noktayı koyarak çantasını sırtına alıp çıkmıştı
Evet belki Niki'den başka arkadaşı yoktu bu şehirde, belki Niki bugün okula gelmeyecekti ama onların bunu bilmesine gerke yoktu değil mi
Okula yalnız da gidebilirdi
Tabi kaderi buna izin verseydi.
Beş dakikalık kısa bir yolculuğun ardından geçen sefer az daha Hyunjin'in onlara çarpmak üzere olduğu yaya geçidine geldiğinde aklına o anılar gelirken beyninin ücra köşelerinden birine eğer fırsatı olursa o çocuğa güzel bir ahlak dersi vermeyi not etmişti.
Bu gerekliydi. Evet çocuk yakışıklıydı ama kaba ve umursamaz, sinir bozucu adamın tekiydi
O bunları düşünürken kimsenin olmadığı caddede karşısına çıkan üç çocukla adımlarını durdurmuştu
Bu çocukları tanıyordu. Bunlar okulda homofobik olarak gezinen aptal tayfadandı. Ve boşu boşuna yolunu kesmiş olmadıkları belliydi
Ama yinede onları takmamaya çalışarak bir adım daha attığında üç kişilik tayfadan iri ve uzun boylu olan öne atılıp Felix'e doğru seslenmişti
"Hey nereye gidiyorsun ibne?!" diye bağıran çocuğa karşın Felix yüzünü ekşiltip önüne dönerek tek tük arabanın geçtiği yolda yeşil ışığın yanmasını beklerken "okula" cevabını vermişti
Onları siklemediği her halinden belliydi. Bu durum ise sadece üçlüyü daha çok hırslandırıp, sinirlendirmişti.
Diğerine göre daha kısa olan çocuk bu sefer atılıp sinirli bir tonda "Biz okulumuzda ibne istemiyoruz" dediğinde Felix yan bir gülüşle onlara bakıp "size sorduğumu hatırlamıyorum" cevabını vermişti
Böyle insanları bir türlü anlayamıyordu. Onun 'İbne' olmasının onlara nasıl bir zararı vardı ki?
Yanan yeşil ışık ile bir adım atıp yola çıkmıştı ki birden çantasından tutulup çekilmesiyle kalça üstü yere düşmüştü
O acıyla tıslar şekilde inleyip elini kalçasına attığında onu düşüren çocuklar üstten ona bakıp gülmeye başlamıştı.
Bu olay onlara baya komik geliyordu ama gri saçlı olanı kızdırdıklarının farkında bile değillerdi
Ha, tabii onlar da onun dış görünüşüne şeytanı gibi aldanıp kendilerini ondan güçlü gördüklerinden onun sinirini umursamazlardı bile ve hatta bu onlara komik bile gelirdi tabii yanıldıklarını bilmiyorlardı
Hem de çok yanılıyordu
Felix kendisini biraz ötede durdurduğu arabasından izeleyen şeytanından habersiz düştüğü yerde olduğu gibi dururken Hyunjin ona tiksinerek bakıyordu
Babasının kendisi için seçtiği çocuk işe yaramazın tekiydi
Evet, güzel bir yüzü ve sesi vardı ama daha kendisini üç kişiden bile koruyamayan aciz ve zavallı bir insandı
Ama o da çok yanılıyordu
Çocuklardan hiç konuşmayan kişi yüzüne sahte bir üzüntü yerleştirip "Yaa kıyamam götünün üstüne düştü. Şimdi nasıl siktirecek götünü" diye konuştuğunda Felix sabrının sonlarında olduğunu hissediyordu.
"Sabrımı zorluyorsunuz. Ya şimdi siktirip gidersiniz ya da ben sizi çıktığınız yere geri sokarım" diye sinirle tıslarcasına konuştuğunda iri yarı olan ona bir çöpmüş gibi bakıp "Lafını bil de konuş yoksa seni mahvederim ibne" demişti sinirle
Bir diğeri arkadaşını omzundan tutup geri çekerken "ow bizim küçük göt verenimiz sinirlenmiş. Üstüne gitme yoksa çükünü ısırır" dediğinde hepsi birden kahkaha atmaya başlamıştı.
Hyunjin onları arabanın içinden ifadesizce izlerken, Felix sakin bir şekilde bulunduğu yerden ayağa kalkıp çocuklara tek tek bakmıştı
Dediği tek şey "Uyarmıştım" olurken korkutucu bir tavırla, üç gencin küçümseyici bakışları eşliğinde elini sırtındaki çantasının sapına atarak yavaşça omuzlarından indirip yere bırakarak çocuklara dönmüştü.
Onlar ona anlamayan bir ifadeyle bakarken Felix hepsine ithafen "hadi" diyerek kendisine saldırmalarının ima etmişti
Çocuklardan iri yarı olan onun bu cesaretine şaşırsa da onu kolay lokma olarak görüp üstüne doğru atılmıştı ki Felix yana çekilip ayağıyla çocuğa çelme takarak onun yüz üstü yere kapaklanmasını sağlamıştı.
Diğer ikili ona şaşkınca bakarken yerdeki çocuk sinirle doğrulup tekrar üstüne doğru yumruğunu sallamıştı ki Felix çevik bir hareketle eğilip onun yumruğundan kurtulduktan sonra karnına bir tekme geçirip iri cüsseli çocuğun yalpalanarak tekrar yere düşmesini sağlamıştı.
Arkada duran iki kişi bu sefer beraber üstüne doğru atıldığında Felix bir tanesini kolundan tutup diğerine tekmeyi basarken tuttuğu kişinin karnına yumruğunu geçirmişti.
Kendisinin bu dünyada şiddetten çok nefret ettiği ve tiksindiği bir şey yoktu. Şiddetten de, şiddet uygulayandan da nefret ederdi ve onları yanında istemezdi ama hak edene hak ettiği gibi de davranması gerekiyordu
Bu çocuklar onun sınırlarını fazlasıyla zorlayıp bunu çoktan hak etmişti
Tabi onun gibi şiddetten nefret eden birinin kaderinde sırf zevk için adam öldüren ve buna bağımlı olan bir adam vardı ve Felix bundan habersiz onu sevecekti
Kavga ve gürültüyle geçen birkaç dakikanın ardından gri saçlı olan terden dolayı alnına yapışmış saç tutamlarını kulağının arkasına atarken yerde yüzündeki kanlarla yatan üç kişiye bakıp sırıtmıştı
Onu sinirlendirmişlerdi ve hak etmişlerdi bunu
Son olarak ayağının dibinde olan çocuğun tamda erkekliğinin üstüne ayağını koyup tüm gücüyle baskı yaptığında sokakta onları izleyen birkaç kişinin kulaklarını çocuğun acı dolu çığlığı doldurmuştu
Bu sefer onalra bir çöpmüş gibi bakan taraf Felix olurken ayağını çocuğun orasından çekmeden "Kusura bakma ama artık ısıtacak bir çükünün kaldığını düşünmüyorum demiş ve ayağını çekmişti
Çocuk acıyla elini bacak arasına atıp yerde debelenirken Felix sırıtıp yana koyduğu çantasını alarak tekrardan sırtına alıp sanki omzunda toz varmış gibi tozunu temizledikten sonra çantasının sapından tutarak uslu bir çocuk gibi yaya geçidinden karşıya geçmişti.
O asla böyle şeyler yapacak bir insan değildi ama kendisi bile bu yaptıklarına şaşırmıştı
Tabi şaşıran sadece kendisi değildi.
Arabanın içinde hala şaşkın sakın yerde acı içinde kıvranan çocuklara bakarken yüzünde ansızın tehlikeli bir sırıtış belirmişti uzun saçlı olanın
Belkide zehrini akıtacak olan kişi olabilirdi bu çelimsiz çocuk
Ama hayır! şimdiden bu kadar havaya girmemeliydi. Tek seferlik bir şey olabilirdi. Sırf bunun için bu kanıya varması saçma olurdu
Yinede çocuğu birazcık tanımaya karar verip arabasını çalıştırarak gaza basmıştı
Felix az önce kavga eden o değilmiş gibi sadece terli saçları ve tertemiz kıyafetleri ile sıfır hasarlı bir şekilde yolda yürürken birden yanına yaklaşan arabayla olduğu yerde durup tanıdık arabaya bakmıştı
Bu o çocuğun arabasıydı. Hemen tanımıştı çünkü az daha ediliyordu bu araba yüzünden
Arabanın yavaş yavaş camları açılırken sürücü koltuğundaki uzun siyah saçlı çocuk gözleriyle yanını işaret ederek "atla" demişti düz bir sesle
Felix ilk başta ne dediğini anlamasa da anladığı saniye omuz silkip "istemez" diyerek tekrardan aynı yavaşlıkta yürümeye başlamıştı
Hyunjin onun ardından göz devirip normalde huyu olmasa da ısrarla arabasıyla peşinden gidip onun hizasında ilerlerken "hadi ama, bin artık, son teklifim" demişti
Bununla Felix, binip binmemek arasında gidip gelmişti. Okula çok az bir mesafe kalsa da çocuğa vereceği ahlak dersinden dolayı başını olumlu anlamda sallayıp hemen dibindeki arabanın kapısını açarak kendisini içeri atmıştı
Hyunjin ona yandan bir bakış atıp arabayı normal hızda sürmeye başlarken "ismim ne demiştin" diye sormuştu ona hiç bakmadan.
Evet ismini öğrenecek kadar bile takmamıştı onu ama şimdi ismini soruyordu.
Bu biraz komikti onun için.
Felix onun bu tavrına göz devirip "Felix" demişti sakin bir sesle.
Gözleri saniyelik olarak çocuğun direksiyonu tuttuğu damarlı ellerine kaydığında, aklına rüyasında gördüğü görüntüler geldiği için yutkunmuştu.
Elleri gerçektende çok güzeldi
Bu düşünceyle utanıp gözlerini hemen çekse de bu Hyunjin'in gözünden kaçmamış ve sırıtarak "Bende Hyunjin" demişti
Karşı taraftan bir ses gelmezken Hyunjin arabanın hızını biraz arttırıp okula giden yolu uzatarak "az önce kavga ettiğini gördüm" diyerek yeni bir konu açmıştı kendince
Felix'in ne diyeceğini merka ediyordu
Felix ise sadece onaylar birkaç mirikti çıkartıp tekrardan göz ucuyla çocuğun ellerine baktıktan sonra geri cama dönmüştü.
Bununla Hyunjin'in yüzündeki sırıtış büyürken çocuğun ellerinden etkilendiğini fark etmişti
Yinede bunu takmayıp "aslında ilk başta sana yardım etmek için gelecektim ama-" diye konuşsa da sözü Felix tarafından bölünmüştü
Felix hızla ona doğru dönüp büyük bir ciddiyetle "Ne ben yardıma muhtaç küçük bir kız çocuğuyum, nede sen benim kahramanımsın" demişti
Bununla Hyunjin ona gözlerinin içindeki parıltılarla bakmaya başlamıştı.
Bu küçük ve çekimsiz çocuk ona karşı sesini yükseltme cesaretinde bulunuyordu ve gerçekten sert biriydi görünüşünün akine
O an yanıldığını anlamıştı
Bu çocuğu dış görünüşüyle yargılarken yanılmışı.
"Ama benim aracıma bindin" dediğinde gözlerini yüzündeki gülümsemesi ile tekrardan yola çevirdiğinde Felix oflayıp "Çünkü, geçen sefer az daha beni eziyordun, o yüzden sana nasıl araba kullanman gerektiğini öğrenmek için bindim" demişti
Bununla Hyunjin biraz daha keyiflenirken arabayı biraz yavaşlatıp tek eliyle direksiyonu tuttuktan sonra Felix'e doğru dönerek "nasıl kullanacak mışım?" diye sormuştu
Felix de çocuğun direksiyonu kavramış eline bakmamaya çalışarak "önce yavaş yavaş başlayacak-" diye söze başlarken birden Hyunjin'in sırıtıp son sürat gaza başkasıyla bir çığlık koparmıştı
Bugün onun şeytanı tarafından fark edildiği gündü.
Ve bu an onunla geçirdiği ilk an olsa da asla son an olmayacaktı
•••••
Bana karşı edeceğiniz her türlü hakarete açığım ama ben kendimi çok suçlu hissediyorum bu konuda. Gerçekten de çok sorumsuz bir yazarım bunun farkındayım ama bir daha yapmamaya çalışacağım. Özür dilerim
Neyse şimdi bir iki sorum olacak
Ben kitabı baştan sonra, finale kadar kurguladım ama bunun için sizin yardımınıza da ihtiyacım var. Aklımda çok güzel şeyler var ama sizin düşüncelerinizi de merak ettiğim için soruyorum
Sizce Felix, Hyun'a aşık olmalı mı yoksa ilk Hyun mu aşık olmalı?
Düşünceleriniz benim için önemli sizleri seviyor öpüyor ve gidiyroum
İyi geceler dilerim HYUNLİX İLE KALIN ☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️
Bu haşmetli Lix'imiz. Tü tü tü maşallah aşkım ya
Bu da taşşaklı muhteşemimiz Hwang Hyunjin. Bu adama aşığım
(19.02.2023)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro