Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2- 'şeytanların cehennemi'

80 oy 250 yorum

•••••

Karanlık depoda duyulan, acı dolu haykırış ve inlemeler kesilmiş, yerini daha acı mırıltılarla ve öksürüklere bırakmıştı.

Sandalyede iki büklüm bir şekilde kıvranan, eli kolu bağlı, yüzü gözü kanlar içerisinde olan bedenin artık değil bağırmaya, nefes almaya bile mecali kalmamıştı

Buna karşın alnından süzülen terleri zemin ile buluşan siyah uzun saçlı genç ise yorgun olmasına tezat, içindeki bitmek bilmeyen enerji ve hırsla, oynadığı bu küçük ve acımasız oyunu büyük bir istekle devam ettiriyordu.

Bir süre sonra mahvolmuş görüntüsüyle, bayıldı bayılacak gibi duran, yaşıtı sayılabilecek kişiyi dövmeyi bırakıp, yüzüne yerleştirdiği tehlikeli gülüşüyle arkasında, onu büyük bir zevkle izleyen arkadaşlarına dönüp gür ve hiddetli bir sesle alay dolu bir tonda "Kaç oldu?" diye sormuştu

Arkadaşlarından büyükçe bir kahkaha koptuğunda kırmızı saçlı, elinde bir şişe bira tutan, soğuk görünüşlü olan kişi histerik bir kıkırtı eşliğinde "Ben en son Dörte kadar sayabildim" demişti.

Hyunjin'in bu cevaptan zevk aldığı gözünün içindeki parıltılardan belli olurken cevap veren ve ismi Kevin olan arkadaşının yanında yerde oturan bir diğer arkadaşına dönüp "Kaç oldu Minho?" diye sormuştu.

Monho'nun yüzünde de en az Hyunjin'inki kadar tehlikeli bir sırıtış yayılırken " ben beş diye hatırlıyorum" demiş, Hyunjin başını olumlu anlamda sallarken deponun bir köşesindeki elindeki çakısıyla oynayan arkadaşına dönüp "peki sen kaça kadar saydın Sunoo?" diye sormuştu.

Dudağının kenarında ve yanağında hafif kesik ve tahrişler bulunan, bakışlarında bile bariz bir tehlike bulunduran çocuk, aynı tehlikeli bakışlarla sandalyeye bağlı çocuğa gözlerini dikerken "O kadar yavaş vuruyordun ki, ikiden sonrasını saymadım" demiş bununla ise hepsinin dudaklarından bir kıkırtı yayılmıştı.

Bu korkunç olay onlar için eğlence iken buna gülemeyen tek bir kişi vardı bu psikopatlar arasında, kanına kötülüğün zehri bulaşmamış bir kişi

Hyunjin gülüşünü durdurup simsiyah kömür gibi olan irislerini bu ortamdan hiç zevk almadığı her halninden belli olan arkadaşının üstüne dikerken 'sen' diye sorarmış gibi bakmıştı siyah saçlı bedenin yüzüne

Arkadaşının ne demek istediğini anlayan beden gerginlik ve biraz da sinirle "ben yüzden sonrasını saymadım Hyun" demişti.

Doğruyu söylemişti aralarında böyle bir ortamda bulunması en yanlış kişi okarak...

Tüm arkadaşları ona göz devirirken Hyunjin'de bundan geri kalmamıştı.

Hadi ama bu hiç eğlenceli değildi.

Minho, gecenin en karanlık mavisini andıran, kalbindeki o kara zehrin bir parçasıymış gibi duran koyu mavi saçlarını havalı bir şekilde dağıtarak oturduğu duvar köşesinden kalkıp, gayet yavaş bir şekilde sevgilisine doğru yaklaşmıştı.

Diğerleri onu takmazken sevgilisi doğruyu söylediği ve 'komik' oyunlarını bozduğu için Monho'nun ona kızıp kızmayacağını düşünüyordu.

Minho sevgilisinin tam karşısında durup elini sevgilisinin siyah saçlarına daldırırken sevecen bir şekilde okşamıştı.

Ama bu sevimli tavrının sevgilisini ne kadar gerdiğini ondan daha iyi kimse bilemezdi

Yüzüne yayılan içindeki o şeytandan beklenmeyecek sevimli gülümsemesiyle küçüğünün dudaklarına tatlı bir buse kondurup sevgilisinin çenesinden tutarken kendisine bakmasını sağladıktan sonra konuşmuştu

"Ahh Sung~ie görende seni buraya zorla getirdik zannedecek" dedikten sonra sevimlice kıkırdamıştı

"seni burda zorla mı tutuyoruz bebeğim?"

"H-hayır" demişti başını iki yana sallarken, ağzından çıkan kelimenin ne kadar yalan olduğunun farkındaydı.

Evet kessinlike zorla buraya getirilmişti.

Minho, Jisung'un ağzından istediği kelimeleri duyduktan sonra memnun bir şekilde arkasını dönüp onlara sırıtarak bakan arkadaşının yanına yaklaşarak elini Hyunjin'in omzuna attıktan sonra arkadaki sevgilisinin kendi üzerindeki bakışlarını hissetse de buna hiç aldırış etmemişti.

Biliyordu ki o bakışlar kıskandığı için değildi.

O bakışların altında kıskançlık olması için her şeyini verdi ama o kıskançlık ve sevgi o bakışlarda hiç olmamıştı hep nefret ve korku vardı Jisung'un bakışlarında ama bu ne Minho'nun ne de diğerlerinin umurundaydı

Onlar bir şeyi istedi mi alırdı ve Minho Jisung'u istediyse gerisi boştu nasıl aldığını bir önemi yoktu onlar için

Minho yüzüne yerleştirdiği sırıtışıyla sandalyedeki bedene bakarken "ne yapalım şimdi buna?" diye sormuştu alayla

Hyunjin yüzündeki sırıtışı dondurup tiksinen bir ifadeyle çocuğa bakarken "onu inanmadığımız Tanrısı ile buluşturalım" demiş bu dediği ile de Minho'nun dudaklarında tehlikleli bir gülümseme peydah göstermişti

Bu kessinlikle eğlenceli olacaktı

Bundan sonra olacakları tahmin etmek pekte zor değildi aslında

Kevin ve Sunoo'da arkadaşlarının yanına geldiğinde Minho tiksinse bile elini sandalyedeki yaralı bedenin saçlarına daldırıp sert bir şekilde, acımasızca çekerek başını arkaya doğru yatırılmasını sağladı.

"Y-yalva-rırım y-yapmayın"

O an için çocuğun yalvarışları kendilerine sadece büyük bir haz vermişti.

Yapacaklardı.

Minho çocuğun yalvarışlarına hiç aldırmadan saçları arasindaki elini biraz daha sıkarken Kevin tiksinen bir ifadeyle çocuğa doğru eğilip tıslarcasına konuşmuştu

"Biz, sen yaşa istersek yaşarsın, ölmeni istersek ölürsün. Ama şansa bak ki senin gibi bir pisliğin yaşamasını hiç istemiyoruz" demişti

Kevin çekildiğinde çocuk zar zor aldığı nefeslerinin arasında saçlarının arasındaki el ve kol ve bacaklarına bağlanmış iplerden kurtulmak için hareket etmeye zaman bulamamışken Sunoo hiç düşünmeden elindeki çakıyı çocuğun tam göğüs kafesinin ortasına batırmıştı

Bununla odada çocuğun acı dolu feryadı ve dörtlünün ağzından dökülen memnun mırıltılr dışında olayı büyük bir korkuyla izleyen Jisung'un çığlığı yankılanmıştı.

Bu onun karşısında büyük bir zevkle parçalara ayırdıkları ilk kişi değildi ama Jisung her seferinde korkmaktan başka bir tepki veremiyordu.

Geceleri kabuslarına konuk olan bu görüntüler artık normalleşse de her seferinde aynı tepkileri veriyordu.

Buna alışmak istemiyordu ama başka şansı yoktu. Çünkü ne kendi şeytanından kaçabilirdi nede şeytanı onu bırakırdı.

Kanına zehir çoktan bulaşmıştı ama bu zehir kendi zehri değil Minho'nun zehriydi.

Tek dileği ise bu şeytanların zehrini tadan tek kişi olmaktı çünkü başkalarının da kendisinin olduğu gibi bu şeytanların yarattığı cehenneme tutsak olsun istemiyordu.

Yinede bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir dilekti.

Bu saf zehir kokan cehennemin içinde yanacak olan kişiler sadece kendisiyle sınırlı kalmayacaktı.

Her şey bu kadardı işte Sunoo'nun işini devralan Hyunjin bıçağı tutup "geber" diye tıslayarak sertçe çocuğun teninden ayırmadan aşağıya doğru indirirken hepsinin gözünde sadece nefret ve hırs vardı

Ne çoktan ölmüş olan beden ne de arkada donuk bir şekilde kendilerine bakarken göz pınarlarından izinsizce yanaklarına doğru sıcak bir damla süzülen arkadaşları umurlarındaydı

Bu yıllardır böyle gelmişti böyle de gidecekti.

Bu sistemi yıkıp o cehennemi cennete çevirebilecek hiç kimse çıkmamıştı çünkü onlar başkalarının cennetinde yaşamaz öyle herkesi de kendi cehennemlerini almazlardı. Bunun için hem şanslı hemde bu cehhenneme girecek kadar şanssız olmalıydınız

En zoru ise muhtemelen seni bu cehenneme Hyunjin'in alması olacaktı çünkü aralarındaki en tehlikeli şeytan olan Hwang hiç kimseyi bu cehenneme almaya layık görmezken, alacağı kişinin de yanmaktan kurtulmasına asla izin vermezdi

Depodaki tüyler ürpertici kahkahalar ve sesler eşliğinde zaman su gibi akıp giderken çocuktan geriye sadece üstünde türlü kesik ve yaraların olduğu cansız bir beden kalmıştı.

Yine aynısı olmuştu. Yine acımamışlardı...

Dörtlü cansız beden ile oynamayı bırakıp ondan uzaklaştılarında kanın kırmızısına bulanmış bedene gözlerini dikip memnun bir şekilde başını sallamıştı Hwang.

Adam öldürmek onun için terapi gibiydi. Rahatlıyordu.

Bir bakıma ise aynı uyuşturucu gibi bağımlılık yapmıştı onda. Birilerine zarar vermeden durmuyordu.

zorba ise zorba katil ise katildi.

"Bu kadar yeter mi" diye alayla soran arkadaşına bakışlarını çevirdi Hwang yüzündeki boş ve tehlikeli ifadeyle

"Yeter" demişti bir patron edasıyla.

"Şimdi, bu işe yaramaz şeyi ortadan yok edecek şanslı kişi kim?" diye sormuştu ardından alayla.

Bununla hiç uğraşası gelmiyordu ama aklındaki şeytanlarda yerinde duramıyorlardı.

Kim bilir belkide biraz daha eğlenebilirlerdi

Belkide...

Ama şu an uğraşası da gelmiyordu.

Kendilerine göre gayet eğlenceli ve tatmin edici oyunlarından arda kalan doygunlukla cesedi el birliği ile ortadan kaldırıp donmuş bir şekilde kendilerini izleyen Jisung'u da alarak bulundukları deponun üst katında bulunan bara doğru merdivenleri çıkmaya başlamışlardı dört arkadaş ve bir köle şeklinde..

.....

"Yani şimdi siz Busan'a neden gidiyorsunuz anlamadım?" diye sordu Hwang sevgilisini kolunun altına almış elindeki birasını yudumlayan koyu mavi saçlı çocuğa karşın

Minho arkadaşının sorusuna karşın önünde bulunduğu bar yezgahına yaslanıp biraz doğrulurken bulundukları ortama bakınarak cevap vermişti

"Çünkü Seul artık yaşanılacak bir yer değil. Fazla polis var ve her gece kapımın önüne gelmelerinden bıktım. Biraz eğlenceme bakmam lazım... Hem sen niye gelmiyorsun?"

Kendisini etrafında gezdirdiği gözleriyle açıklayan koyu mavi saçlı çocuğun sorusuna sadece göz devirebilmişti Hwang.

Kendisi de tabikide burdan gidip orda özgürce hareket etmek isterdi ama onu hem burda kısıtlayan hem de oraya gitmesine asla izin vermeyecek bir engeli vardı

Babası

Babası hayatı boyunca hiçbir zaman ona sınır koymamıştı ama son zamanlarda onu fazla kısıtlıyordu

Haklıydı da

Oğlu ipleri koparmış, kontrollerini sadece şeytanının eline vermişti. Acımasızdı ve kapılarına her gün polis dayanıyordu

Bıkmıştı bay Hwang. Oğlu çığrından çıkmıştı.

"Dostum, baban seni evlendirmek istiyormuş diye duydum"

Konudan bağımsız bir şekilde Kevin kolunu Hwang'ın omzuna atarak dalga geçtiğinde Hyunjin hariç hepsi kahkaha atmıştı Sunoo bile dahil...

Sadece kahkaha atamayan, gülemeyen tek bir kişi vardı.

Jisung

Onlara göre Minho'nun kölesi.

Çünkü Minho, onun insan içinde gülmesini izin vermezdi. Hele ki şu an bulundukları bar tarzı yerde, içerde kaynayan onlarca sapık, tacizci veya katil genç arasında asla

Hyunjin ise sinirle Kevin'in kolunu tutup onu kendinden uzaklaştırdıktan sonra "siktir git" diye konuşmuştu

Birde bu mevzu vardı. Babası onu evlendirmeyi düşünüyordu.

Zorla 20 yaşındaki oğlunu evlendirecekti

Neymiş, eğer evlenirse eşi onu dizginleyebilirmiş.

Komik. onu bu dünyada durdurabilecek kimse yoktu ki, daha kim olduğunu bile bilmediği biri dizginlesindi

"Evleneceğin kişiyi tanıyor musun bari" diye sormuştu Sunoo büyük bir ciddiyetle.

Hyunjin başını önemsemediğini belli etmek istermişcesine sallarken "umrumda bile değil" demişti yüksek sesli müzik eşliğinde.

Cidden umrunda değildi. sonuç olarak istediği gibi birini bulamayacağından babasının istediği her kim ise karşı çıkmayacaktı.

Razıydı

Öyle ki evleneceği kişinin kız veya erkek olduğunu bile bilmiyordu. O derece önemsizdi onun için.

Elindeki birasından büyükçe bir yudum alırken gözlerini bardaki kızlar üstünde gezdirmişti. Bir kız olsa çok iyi olurdu evleneceği kişi.

Yüksek sesli müzik ve çılgınca dans eden kızlar ve oğlanlar, köşede sakso çeken kişiler ve daha niceleri ile kaynayan yerde gözlerini kapatıp boğazından geçen acı tadını her zerresine kadar hissetmeye çalışmıştı.

Onun bu dalgın haline karşın Minho ona yan bir şekilde sırıtarak bakıp "kız mı erkek mi?" diye sormuştu.

Hyunjin kulağına gelen yüksek müzik nedeniyle yüzünü buruştursa da gözünü hiç açmayıp başını arkaya doğru yatırarak "umrumda bile değil" diyerek kendini yeniden tekrarlamıştı.

"Nasıl biri olsun isterdin ki?"

Ansızın kulağına gelen kısık sesle gözlerini açıp Minho'nun kollu altındaki jisung'a baktığında soruyu soran Jisung olduğu için cevaplama gereği hissetmişti.

Aslında kendisine yediremese de istediği kişiyle evlenememek canını sıkıyordu.

Yaslandığı tezgaha iki dirseğini birden koyup büyük bir ciddiyetle ağzından çıkacak cümleleri dinlemek için hazırda bekleyen arkadaşlarının üstünde bakışlarını gezdiriken derin bir soluk alıp konuşmuştu

"Erkek olsun isterdim, kaslı olsun, güçlü olsun, kendi kendisini koruyabilsin, ağzına bir gün bile içki, sigara veya uyuşturucu almamış olsun ve bana bağlı yaşasın. Ben ne dersem onu yapsın ne istersem o olsun. Uzun boylu, yakışıklı ve tertemiz bebek gibi bir yüzü olsun, yüzünde küçücük bir kusur veya leke istemiyorum"

Tek solukta söylediği şeyleri daha önce de defalarca kez arkadaşlarına söylemişti. Bu konuda çok takıntılıydı. Ama istediği kişi hiç karşına çıkmamıştı o da bu yüzden erkekleri değil kızları istiyordu.

Sözleri bittiği gibi Kevin yine bir kahkaha atıp"o zaman evde kaldın kanka" demişti. İstediği şeyin mümkün olmadığını belirtmek istercesine.

Sunoo ona ters ters bakarken Jisung sadece Hyunjin'in evlenecegi kişi için üzülüyordu. Kendisi nasıl Minho'nun kölesi olduysa onun da aynı durumda olacağını biliyordu

Hatta belkide daha da berbat

Çünkü Minho kendisini kendince seviyordu ama Hyunjin sevemediği biri ile yaşayamazdı. Evleneceği kişiye hayatı zehir ederdi.

Komik

Sevse de, sevdiği kişinin kendisinden farkı kalmazdı ki. Hayatının tamamını bu cehennemde geçirecekti.

Bir süre oluşan sessizlikle Minho aklındaki şeytanların kendisine ettikleri vesveseler ile bakışlarını hemen yanındaki Hyunjin'e çıkarttığında aklındaki fikirleri söylemeden de edemememişti.

"Peki ya Hyun, baban senden evlenmeni istiyor ya sende ondan karşılık olarak Busan'a gitemyi istesene"

Ortaya attığı fikirle Hyunjin'in ve diğer arkadaşlarının çatık kaşlarının hedefi olurken Kevin bir süre Hyunjin'e bakıp "aslında mantıklı" demişti

Babası onu zorla evlendirecekti. O da bunun karşılığında istediği yere gitmeyi isteyebilirdi

Hem Busan'da abisi ve abisinin iş ortağı da vardı

Kessinlikle gidebilirdi

Ve aslında şanslıydı da. Kim bilir belkide gideceği yerde ansızın aşkını bulabilirdi.

Bilmediği şey ise o kişi ile kaderlerinin çoktan çizilmiş olduğuydu.

Aynı yerde, aynı anda, aynı bahaneler ile...

•••••

Üzgünüm yarım saatte anca bu kadar güzel yazabildim pek içime sinmedi ama umarım bölümü beğenirsiniz. Oy ve yorum sınırı koyacağım. Gelecek bölüm için çok güzel planlarım var ve bu kitaptan çok umutluyum.

Bölüm ile ilgili sevmediğini yerler?

Sevdiğiniz yerler?

Olmasını istediğiniz şeyler?

Ve kitap hakkindaki düşünceleriniz?

Neyse iyi günler dilerim HYUNLİX İLE KALIN ☺️☺️☺️☺️☺️☺️☺️

Hwang Hyunjin 20 yaşında

Lee Minho 22 yaşında

Han Jisung 19 yaşında

Kevin Moon 22 yaşında

Kim Sunoo 20 yaşında

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro