Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0- 'Prologue'

Başlama tarihinizi alabilir miyim lütfen♡♡

•••••

Yaklaşık bir buçuk aydır güvenle bulunduğu şehire karanlık çökmüş, insanların arasından geçen genç çocuk kapşonunu başına geçirmiş çantasının kollarına sıkı sıkı tutunmuş, kaldığı erkek yurduna doğru ilerliyordu.

Kimsenin geçmeyeceği, tenha yerlerden geçmek yerine en çok trafik ve kalabalığın olduğu yerlerden geçmeye özen gösteriyordu.

Ne kadar çok insan, o kadar çok güvenlik demekti..

Bugün pazartesiydi ve son üç pazartesidir olduğu gibi yine her türlü şeye karşı tetikleydi. Bugün onun geleceği gündü.

Yani aslında üç pazartesi önce gelmesi gerekti ama gelmemişti. Bazen 'acaba sonunda peşimi bıraktı mı?' diyede düşünüyordu.

Ayakları genci geçmesi gereken çocuk parkının başına getirdiğinde rahat bir nefes aldı. Sırf o onu bulamasın diye, kaldığı, erkek yurdu ile arasında az mesafe kalmıştı. Biliyorduki eğer yurda varırsa gelecek pazartesiye kadar rahat kalacaktı. Ama artık sıkılmıştı. Her zaman kaçmaktan, bıkmıştı.

Kulaklarına gece olmasına rağmen hâlâ ebeveynleriyle beraber parkta oynayan çocukların sesi geldiğinde rahat bir nefes verdi. Huzurluydu Felix; bugünde kaderinden kaçmıştı.

Yüzüne soğuk bir rüzgar çarptığında o rüzgarı dahada hissedebilmek için kapşonunu indirip, gri saçlarını göz önüne serdiğinde gözlerini kapatıp huzuru hissetmeye çalıştı ama kaderinin onu çoktan bulduğunu farkında değildi.

Birden kolundan tutulup sertçe çekildiğinde, sırtı arkadaki ağaçla birleşmiş, ağzındansa acı dolu bir nida firar etmişti

Gözlerini acıyla kısarak açtığında karşısında ona sırıtarak bakan siyah uzun saçlı çocuğu gördü. Kalbi birden korkuyla hızlı atmaya başladığında, karşısındaki çocuk, onun iki kolundan da tutmuş, sırtı ağaçtan ayrılamasın diye hafif baskı uyguluyordu.

"H-hyun-jin?.."

Uzun saçlı çocuk, onun ağzından kendi adını duymasıyla sırıtıp çocuğun boynuna eğilerek en sevdiği yeri dişlerinin arasına almış ve acımasızca ısırmıştı. Felix'in kokusu rahatlatıcıydı ve sonunda gecikmeli de olsa ödülünü alıyordu

Felix acıyla inlediğinde refleksle, vücudundaki tüm gücü kullanarak, karşısındaki çocuğun dizine tekme atmış, çocuk kollarını serbest bırakıp acıyla dizlerini tuttuğunda hiç düşünmeden koşmaya başlamıştı. Sanki onun zehrinden kaçabilirmiş gibi..

Hiç durmadan koşmaya devam ederken yine kaderinden kaçtığının farkındaydı ve bundan çok sıkılmıştı. Kaçacak bir yeri bile yoktu.

En sonunda tanımadığı bir sokağa saptığında kendisini yıkık bir apartmanın köşesine saklandı. Başına gelebilecekleri düşündü ilkin. Onu yine bulmuştu. Yine Hyunjin'den saklanamamıştı.

Yinede kaderinden kaçmaya devam ediyordu. Kendisi zayıf biri değildi ama Hyunjin'in yanında çok savunmasız kalıyordu.

Şimdi olacaklar basitti. Yurtdan çok uzaklaştığı ve oyun yurtta bittiği için Hyunjin onu bulacak ve kaçtığından dolayı ona dahada sert davranacaktı.

Yada çoktan bulmuştu.

Felix gecenin ıssız karanlığında cırcır böceklerinin çıkarttığı o rahatsız edici ses dışında yan tarafından ayak sesleri duymaya başladı.

Artık kaçmayacaktı. Sadece yenilmiş bir sıfat tanınıp, ellerini beyaza kaçan gri saçlarından geçirdikten sonra gözlerini kapattı.

Birden kolundan tutulup ayağa kaldırıldığında o çoktan pes etmişti. Sabah yürüyemeyecek halde, Hyunjin'le aynı yatakta uyanıp, yeni bir şehirde, yeni hir oyuna başlamak istemiyordu. Bundan yorulmuştu.

Sırtı arkasındaki kişinin göğsüne dayandığında, belinde bir el, buynunda ise Hyunjin'in kollarını hissetti.

Onun ılık nefesini ensesinde hissettiğinde derince yutkundu. Vücudundaki kan o kara zehir yüzünden kaynamaya başlamış gibiydi.

Arkasındaki kişi kendini ona bastırdığında, gecenin karanlığında onun zayıf sesi duyuldu. Arkasındaki kişinin dudaklarını ensesinde hissettiğinde irkilmişti.

Hyunjin çocuğun ensesinden başlayarak, boynuna ordanda kulağına kadar öpücüklerini sıralarken, kulağının arkasına da öpücük kondurup, sıcak nefesini çocuğun kulağına üfledikten sonra konuştu.

"Seni buldum"

Sesi ona özgün bir incelikte ve tonlamada çıkarken Felix derince yutkundu

"Oyunu yine ben kazandım.." derken dudaklarını çocuğun kulağına bastırmıştı

"Benim zehrimden kaçamazsın küçüğüm"

Felix gözünden bir damla yaş akarken "kaçmayacağım" demişti. İkiside bu tek kelimenin altındaki anlamı iyi biliyordu. Felix pes etmişti.

Hyunjin, arkasından tehlikeli bir şekilde sırıtıp, tek hamlede onu kendine dönük bir şekilde kucağına aldıktan sonra elini onun saçlarına çıkartıp, başını kendi omzuna yerleştirerek, sokağın başındaki arabasına doğru ilerlemişti.

Kolları arasındaki ondan sadece üç yaş küçük olan genç pes etmiş ve artık onundu.

"Sen Komodo ejderlerini bilir misin Felix? Onlar dünyanın en güçlü kertenkeleleridir ve çok değişik bir stratejileri vardır.."

Felix gözünden akan bir diğer yaşla kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Karşısındaki kişi o ejderlerden bile korkutucuydu.

"..avlarına sakin sakin yaklaşır ve hiç beklemeden onları sokarlar. Avları onların elinden kurtulur ama zehirleri onların kanlarına çoktan karışmıştır. O kara zehir yavaş yavaş onların tüm vücudunu işgal eder. Ejder avlarını takio ederken o zehir onların yerini hep belli eder.."

Genç sessiz kaldı. Karşısındaki zorbanın tehlikeli biri olduğunu biliyordu. Henüz 21 yaşında olmasına rağmen arkadaşlarıyla beraber zevk için adan öldüren biriydi nede olsa.

Hyunjin'in ise tek istediği bu çocuktu. Zaten onunla evlenecekti. Bu işi bu kadar uzatması saçmaydı

"İşte o gün seninle ilk defa yattığımızda sen benim avım oldun. Benim zehrim senin kanının içine karşıtı. Sen benden kaçtın, ben seni hep buldum, sabrettim. Şimdide zehrim seni zayıf düşürdü, pes ettin. Artık kaçmayacaksın. Banada senin ziyafetini sürmek kalır"

Bu cümleler klasikleşmişti. Felix ondan artık kaçmayacak, o avlar gibi kaderine boyun egecekti. Ondan kacamazdı.

Hyunjin arabanın önüne varıp, Felix'i ön koltuğa oturtup, kendiside sürücü koltuğuna geçtikten sonra sırıtırak kendisine dolu gözlerle bakan çocuğun boynuna eğilip, küçük bir öpücük kondurup yeniden konuştu.

"Artık sen gerçek bir av bende gerçek bir avcıyım" diyerek çocuğun boynunu öptüğü yeri ısırmıştı. "Ve ilk başta da dediğim gibi; bu hayatta oyunu her zaman avcı kazanır"

••••

Güzel bir kurguyla karşınızdayım. +18, rahatsız edici özellik, şiddet, bdsm, zorla alıkonulma.. bunlardan bahsetmeme gerek yok her halde, bunlar benim klasiklerim.

Bölüm biraz okunsun atacağım. Hoşunuza gideceğine eminim

Bunu daha Pink Venom çıkmadan önce yazmıştım. Ama neyse hastahaneden çıktım. Diğer fickerede en kısa zamanda dönmeye çalışacağım.

İyi günler dilerim HYUNLİX İLE KALIN 🙂🙂🙂🙂🙂🙂🙂

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro