6. Bölüm●♤
Ders boştu şükür ki.
Hepimiz başımızı sıranın üzerine koyup ders bitene kadar uyumayı planlamıştık ama bu Siren böceğinin yanımıza gelmesiyle son buldu....
•♤•♤•♤•♤•♤•♤•♤•♤•♤•♤•♤•
İyi okumalarr.
Sınıfa derste nasıl geldi diye düşündüm. Dersi boş olabilirdi.
Benim sıramın önünde durup alayla konuşmaya başladı.
"Doğa çok yorgun gözüküyosun tatlım, nooldu?"
"Seni ilgilendirmez"dedim
Dilek cırladı
"Defol lan"
"Babanın sınıfımı?"dedi
Dilek sert cevap verdi
"Değil ama benim ve kardeşlerimin sınıfı. Kendi çöplüğüne defol git"
"Bana neden bu kadar kızgın davranıyorsunuz hiç anlamıyorum" dedi ve yanında getirdiği köpeklerinden biriyle konuşmaya başladı
"Güneş en son bunlara ne olmuştu. Hafızam o güzel anı silmiş nası olduysa"
O böyle söyleyince aklıma en son yaşadığımız o iğrenç olay geldi.
Olayların etrafında döndüğü kişi ise Caner ve Sevgi idi. O zaman da Sevgi ve Caner sevgiliydi.
Siren Caner'i Sevgi'nin eldin almaya çalışmıştı ama onu sevdiği için denemezdi. Sevgiyi üzmek istediği için. Ve istediğini de yapmıştı Sevgi'yi yerlebir etmişti.
Bir doğum dünü partisinde Caner'in meyve suyuna ilaç katmış ve onu sarhoş etmişti. Caner de bu sarhoşlukla gidip Sevgi'ye nedendizce kızmaya başlamış ve ona başkalarıyla başka ŞEYLER yaptığını hatta sonrasında ayrılmak istediğini söylemişti.
Sevgi ağlayarak yanımıza gelmişti.
O an gözümün önüne geldi.
Sevgi ağlayarak hepimizin oturduğu masaya gelmişti.
"D-doğa,C-caner ayrılmak istediğini söyledi. Ve başkaları varmışş" Dedi ve hıçkırıklara boğuldu.
"Nası ya "dedim.
"Sarhoştu" dedi hıçkırıkları arasından.
Dilek konuştu.
"Ama hiçbirimiz alkol almadıkki?"
"Bilmiyorum.Ama Caner böyle bişi yapmaz eminim. Derya hemen Burak'la Suphi'ye haber ver şu Caner'i bulsunlar, gerisini sonra konuşuruz"
"Tamam"dedi ve uzaklaştı.
Toprak konuştu
"Doğa Sevgi daha fazla durmasın burda. Bize gidelim benimkiler iki günlüğüne evde yoklar."
"Tamam hadi o zaman"
Dedik ve çantaları alıp dışarı çıktık.
Bir taksi durdurup bindik.
Bu sırada aklıma Derya'ya haber vermediğim geldi.
Hemen
"Derya biz Sevgi'yi de alıp Topraklara gidiyoruz. Sende gelirsin.
Çocuklarada söyle onlar da Buraklara gitsin."
Yazıp gönderdim.
Toprağın evine gelmeden ben bakkalda inmiş ve iki kutu sürme çikolata ve bir poşet çikolatalı süt almıştım. Şuan en çok ihitiyacımız olan şeydi çikolata. Ayrıca biz Sevgi kadar kötü olmadığımız için çikolatayı çok yediğimizde kötü oluyorduk o yüzden bir pakette dilimlenmiş ekmek almıştım.
Toprak'ın evine gelince Sevgi'yi koltuklardan birinde ağlarken yanında da Toprak sessizce beklerken buldum.
Hemen aldıklarımı sehpanın üzerine döküp mutfaktan kaşık ve kahvaltı bıçağı alıp geldim.
Çikolata kutularından birinin kapağını açıp içine kaşığı koydum ve Sevgi'nin eline tutuşturdum.
Elindekini görür görmez kaşık kaşık yemeye başlamıştı.
Bir tanede çikolatalı sütü açıp önüne koydum.
Sonrasında Toprağın yanına oturup ikimize de birer süt açtım.
Biz sütlerimizi içerken Sevgide bir yandan ağlıyor, bir yandan çikolata kutusunun dibini görüyordu.
O sırada kapı çaldı. Benim halim yoktu. Toprak'ta bunu bilir gibi koşarak kapıyı açmaya gitti.
Derya gelmişti.
Hemen onu yanıma oturtup sordum.
"Noldu buldunuzmu Caner'i"
"Evet bulduk. Çocuklar senin dediğin gibi Buraklara gitti."
"Caner nasıldı?"dedim
"İyi duruyor ama sarhoş ve nasıl olduğuda bilinmiyor"
Toprak elinde telefonu geldi ve
konuştu.
"Şimdi Suphi mesaj attı.
Caner bir az daha kendine gelmiş. Ve Siren'in onunla konuştuğunu söylemiş ama başka bişey hatırlamamış. Şuan da da uyuyormuş"
"Oofh bu iş o piçin işiyse onu mahfettim bilisin ha"diye sinirle soludum
"Ne yapmış olabilir ki" dedi Derya saflıkla
"Bilmiyorum ama Caner'le ne konuştuysa...."
O günden sonra bu işi yapanın Siren olduğunu hem Caner'in konuştuklarından hemde Burak'ın fikriyle partinin olduğu yerin kamera kayıtlarına bakarak öğrenmiştik.
Aptal kameraları aklı etmemiş bize büyük kolaylık sağlamıştı.
Caner de kendine gelince Sevgi ile konuşmuştu. Sevgi üç gün gibi kısa bir süre Caner'e trip atmıştı. Ama sonrasında barışmışlardı.
Bizde onlar barışınca Siren'e dersini vermek için okul çıkışı önünü kesmiş hesap sormuştu. Tabii dediklerimizi takmayınca Sevgi sinir krizine girdi ve Siren'in saçını başını yoldu.
Biz tutmaya çalışsak ta kendinden geçmişti bir kere. Bizde oluruna bıraktık. Sevgi hıncını Sirenden çıkardıktan sonra toplanıp bizim eve gitmiştik.
Olay gözlerimin önünden geçmişti. Adeta o anı yeniden yaşamıştım.
Bizimkilere bakınca onlarında daldığını gördüm. Onlar da hatırlamıştı.
Sonra yanımızda dikilen Siren'i fark ettim.
"Evet hafızan silmiş çünkü en son seni bir güzel benzetmiştik hatırlarsan."
Siren'in yanında ki konuştu
"Sinirlenmenize neden olan şey neydi kiii"
Sevgi atıldı
"Siren'in şerefsizliği desem uygunmudur"
Siren cevap verdi
"Bilmem ona da siz karar verin"
Dedi ve devam etti
"Hadi gidelim şurdan"
Suphi tısladı
"Sikktir lan,bir daha da gelme. Sınıf kapısına illa "hayvanlar giremez" yazısı mı asmam lazım"
"Ne kadar komik" dedi kapıdan çıkarken. Kapıyı da çarptı.
"Bu geri zekalı ne dediğinin farkındamı?"dedi Toprak
Burak
"Aynen abi konuşuyo konuşuyo sonra siz karar verin diyip gidiyo"
"Harbi psikopat bu kız" dedi Furkan
"Ne diyosun bu yaptıklarına"dedim
"Ağzım açık kaldı. Hayır bu kadar düşman olacak ne var?"
"Onu bizde bilmiyoruz be kardeşim"dedi Suphi.
5 dakika sonra Dilek Suphi ve Toprak kütüphaneden alacakları kitaplar olduğunu söyleyerek sınıftan çıktılar.
Derya da başını Burak'ın omzuna koymuş gözlerini kapatmış dinleniyordu. Keza Burak ta öyle idi.
Sevgi kitap okuyor, Caner de onun yanında başınu sıraya koymuş onu izliyordu.
İçimden
Allah'ım hep mutlu olsunlar hep mutlu olalım. Çok yakışıyolar be.
Diye geçirdim.
Sonra Furkan'ı merak edip tam arkamı dönecekken durdum.
Çünkü Furkan yanımda oturmuş başını sıraya koymuş bana bakıyordu.
"Napıyosun burda?" Diye sordum.
"Napam işte bakınıyodum etrafa, sana."
"Hmmnn" dedim tereddütle.
"Ne hmm" dedi
"Yok bişi."
Sustum ve bende başımı sıraya koydum ve suratımı Furkan'a doğru döndüm.
O ela gözlerine bakınca içimde bir şeyler oldu..
Konuşmadan sadece birbirimize bakıyorduk.
Suratlarımızın arasındaki mesafe nasıl oluyorsa (Furkan yapıyodu.) giderek azalıyordu.
Suratlarımızın arasında beş parmak mesafe varken Furkan durdu.
Ve bana derin, çok derin bir bakış attı.
Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk diye geçirdim içimden.
Sonra yine sustuk ve gözlerimizin içine baktık..
Neden böyle yaptığımı ve yaptığımızı bilmiyordum.
Bir süre sonra gözlerim kapandı ve uyudum.
25 dakika kadar sonra zil çalmıştı.
Furkan beni hafifçe dürterek bana sesleniyordu.
"Doğa uyan hadi"
"Zil çaldı yemek yemeye inelim"
Yemek kelimesini duyunca bir heyecanlandım çünkü acıkmıştım.
Yavaşça gözlerimi açtım ve açtığımda Furkan'ın göğsüne yaslı olduğumu fark ettim. Sonra hızlıca gözlerimi sınıfta gezdirdim. Kimse yoktu şükür ki.
"Ben ne ara buraya geldim " dedim onu gösterek.
"Uyuduktan bir süre sonra kendin geldin"
Ne daha neler yaa.
Ben o kadar mı deli uyuyorum ki ?!
İçimden kendime kızıp durmaya başladım.
"Çok özür dilerim Furkan. Bu kadar delice uyumam, nasıl oldu bilm-"
Sözümü kesti ve kolumu tutup hızlıca konuşmaya başladı.
"Doğa sorun değil gerçekten, dert etme."
Ben koluma bakıyordum. Sonra bakışlarımı ordan çekip suratına baktım.
"Gerçekten?"
"Evet hiç problem değil.
Aksine sevindim, yani birbirimize alışmamıza" dedi sıkıntıyla bitirdi sözünü. Bir yandan da bunu söylediği için rahatlamışa benziyordu.
"Anladım " dedim sakince.
Sonra bu konunun artık kapanması gerektiğini düşünüp
"Zil çalmıştı değil mi? Evet ve ben açlıktan ölebilirim" dedim.
"Hadi kantine inelim " dedi
"Ben sadece içecek alıp sınıfta yiycem"
"Tamam o zaman ben de yemeğimi alır sınıfta yerim"dedi ve ayağa kalktı.
Telefonumu cebime atıp paramın cebim de olup olmadığına baktım ve sınıftan çıktık.
Kantine gelince bizim tayfadan Derya ve Burak bir masada,
Sevgi ve Caner bir masada yemek yiyordu.
Tahminimce Toprak ve Suphi de hâla kütüphanedeydi.
Furkan'la beraber sıraya geçtik.
Çok beklemeden sıra bize gelmişti.
"Bi tane ayran Bayram abi" ben sözümü bitirir bitirmez Furkan atıldı.
"İki ayran olsun abi"
"Tamam. Sen ne alırdın evladım"
"Ben de iki kaşarlı poğça"
Bayram abi cevap vermeden poğaçaları kağıda sarıp poşete koydu ve iki ayranıda içine koyup bize uzattı.
Ben alıyım derken elimi uzattım, Furkan da o sırada elini uzatınca ellerimiz birbirine değmekle kalmadı ben poşeti tutunca Furkan da benim elimi tuttu.
Ben poşetle elimi çekerken Furkan hala tutuyordu. -_-
Elini sonunda çektiğinde cebimden 1.5 lirayı çıkarttım ve uzattım.
Ama Furkan elimi yavaşça ittirip elindeki 10 lirayı Bayram abiye uzattı.
"Furkan napıyosun ya" dedim kızarak
"Ben ödüyorum ne var ?"
"Ama benim param var"
"Osun centilmenlik yapmayayımmı yani ?"
"Oofh Furkan iyi tamam "
Dedim ve kollarımı önümde birleştirdim ve bekledim.
Furkan para üstünü alıp arkasını döndü.
"Ne var Doğa"
İsmimi söylemesi içimde bir şeylerin kıpırdanmasına neden olurken hemen bu hissettiğim duyguyu bastırıp
Sorusuna soruyla cevap verdim.
"Ben kendi paramı ödeyebilirim dimi?"
"Evet ödeyebilirsin ama ben centilmenlik yapmak istedim"
Yapmaya çalıştığı şey beni sevindirmişti. O yüzden bu konuyu kapattım.
"Tamam. Teşekkürler"
"Önemli değil" dedi ve kantinden çıktık.
Sınıfa gelince bizim tayfadan sadece Suphi ve Toprak vardı.
Suphi Topağın ağızına bir kaç patates kızartması verirken içeri biz girdik.
Onları rahatsız etmeden yanlarından geçip benim sırama oturduk.
Furkan poğaçasını önüne koydu.
Ayranları da poşetten çıkarmıştı. Ben kendi ayranımı alacağım sırada benden hızlı davrandı. Ayranımı alıp çalkaladı ve ağzını açıp bana uzattı.
"Teşekkürler de gerek yoktu"
"Boş verr"
Çantamdan poğçamı ve elmamı çıkartı sıranın üzerine koydum
3-4 dakika sonra poğaçalarımız bitmiş ama ayranımız duruyordu.
Ben ayranımı kafaya diktim ,Furkan da beni tekrarladı.
Çöpleri poşetin içine koyup poşetin ağzını bağladım.
Ve ta arka sıradan poşeti çöp kutusuna attım.
Tabii ki çöpün içine girdi.
Ben atardım hep, herkes bilirdi.
Çok iyi hedef alıyorum galiba ya da iyi basketçiyim.
Furkan suratıma baktı, önce gözlerimin içine sonra gözleri dudaklarıma indi.
İçimden
Noluyoo leen.
Ve Furkan gülmeye başladı.
Ona garip garip bakıyordum.
Neye gülüyo bu ,yoksa
Yoksa burnumda mı bişi var. Ruju mu yedim yoksa. Diye içimden sıralamaya başladım.
Ve bunu dışa vurdum.
"Furkan neye gülüyosun?!"
Gülmesinin şiddetini azaltıp cevap verdi
"Ayran , dudağının üstünde ayran kalmış"
Eline bir peçete alıp beklemediğim bir anda ağzımı yavaşça sildi.
Ben kıpırdamadan öylece ona baktım.
O ise gözlerimin içine bakıyordu.
İkimizde gözlerimizin içine bakıyorduk..
Kalbim tekliyordu.
İç sesim.
Neden kalbin deli gibi atıyor.
Seviyomusun ki onu
İç sesimi susturdum.
Heyecanla yanak içi etimi dişlemeye başladım.
O da bunu fark etmiş olucakki peçeteyi çekti ve önüne döndü.
Ben de fark ettirmeden derin bşr nefes aldım ve önüme döndüm.
Furkan kalkıp peçeteyi çöpe attı , yanıma doğru gelirken sınıf kapısından içeri bir adet sülük girdi.
Siren!
"Oow çifte kumrular naber" diyerek Toprak ve Suphi'ye döndü.
"Allah aşkına bi gitt ya. Bak Allah adı verdim yaa"
Toprak Suphi kadar nazik davranmadı.
"Bi siktir git ya. Hiç eksik olmuyosun yanımızdan"
"Cık cık cık, çok kabasın ToprakCIM"
"Kimle cımlı cimli konuşuyosun sen ya"diyerekten ayaklandı Toprak.
Ben de hemen yanına gidip kolundan tuttum.
"Takma kuzum,bizimle konuştuğunu sanıyo, aksine burda fark edilmeyecek kadar küçük"
Diyerek Siren'e iğneliyici sözlerimi çaktım.
"Gerçekteeen size düşman olmak gibi bi niyetim yooğk"
Dedi yalan söylediğini belli etmeye çalışarak.
"Nah öyle niyet yok"
Furkan arkadan bunu söyleyerek geldi.
Ben hepsinin önüne geçip.
"Tamam kuzularım, şimdi onu sınıftan ATICAMM"
dedim ve hışımla onun yanına kadar gittim.
Kolundan sertçe tuttuğum gibi sürükledim.
"Defol lan"
Dedin ve sınıfın kapısından iyice dışarı fırlattım.
Dengesini kaybedip yere düştü.
Bu sırada koridor da olanlarda bu düşüşü görmüş kahkahalar atıyordu.
Keyifle dudağım kıvrıldı
Etrafa seslendim
"Arkadaşlar yerdeki çöp poşetini okulun dışında ki çöpe atabilecek varmı?"
Valla ne yalan söyliyim keyif almıştım.
Acımasız değildim asla.
Ama o kadar çektikten sonra insan biraz çektirmek istiyor.
Siren sinirden suratı kızarmış bir şekilde ellerinden destek alarak ayağa kalktı ve koridordan uzaklaştı.
O gidince öğrencilerden bir kahkaha daha duyuldu.
Arkama döndüğümde bizimkilerin de arkadan izlediğini ve güldüğünü gördüm.
Sınıfa girip sıralara oturduk.
O sırada bizim tayfanın kalanı da geldi.
....
Kalan beş derste bitmişti.
Şimdi ben Furkan , Dilek, Sevgi ve Toprak eve doğru yavaş adımlarla yürüyorduk.
Gökyüzü yer yer pembeli,turunculu yer yer maviliydi.
Çok hoş duruyordu.
Can dostlarım yanımdaydı. Daha ne isterdim ki.
......♡
Canlarımm. Evet bölüm geldi sonunda.
1809 KELİME!
Bu kitapta yazdığım enn uzun bölüm.
Sizce Furkan'la Doğa arasında neler olucak.
Bizim tayfa Siren'le baş edebilecekmi?
Umarım bölümü beğenirsiniz.
Benim içime hem sindi hem sinmedi.
Bilemedim.
(Hüzünlü Bahar'a bölüm en yakın zaman da gelicek şuan hala yazıyorum👍😇💕)
Hepiniz ben tarafından seviliyosunuz.
😊💜💜✌
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro