Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3. Bölüm

-Tuğçe Kandemir/ Bu benim öyküm-

Herkese iyi okumalarr .

Etrafıma bakındım Furkan yine yoktu.
Ben yerimde donmuş kalırken araba daha da yaklaştı ve...

÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷÷

Araba tam dibime girmişti ki ani bir hareketle geri çekildim. Hatta o kadar aniy di ki kaldırıma düştük.
Düştüğümde beni çeken kişinin Furkan olduğunu gördüm.
Ben kaldırımda , Furkan da benim üzerime doğru düşmüştü.

Bana bi sıcaklama mı geldi?...

Ben kızarmaya başlarken bir yandan da hafiften kalkmaya çalışıyordum.
Furkan üzerimden kalktı ve elini uzattı elini tutup kalktım.
"Doğa önüne niye bakmıyomusun. Az kaldı araba sana çarpıyodu..."
Bana kızmıştı. Ama çok üstüme gelmedi. Ben se hala tüm olanların şokundayken , üstüne bi şok daha geldi.
Ben put gibi durken ve bir yandan da titrerken Furkan gelip bana sarıldı.
Ben de hem üşümenin hem de korkmanın etkisiyle ona karşılık verdim ve sarıldım.
Biraz öyle durduktan sonra rahatlamış ve sakinleşmiştim.
"B-ben çok teşekkür ederim Furkan. Sen beni bir kazadan korudun..."
" Önemli değil, tabii ki seni kurtarıcam. Sen iyi ol..."
Bunu söyledikten sonra ikimizde tebessüm edip durduk.
Ama beynim şok dalgalarıyle sarsılmaya devam ediyordu.
Ve suratım düştü
"Doğa iyimisin süratın düştü?!"
"Furkan biz ne için eve geldik. Eşofmanlar için. "
" Ee okula geç kalıyoruz bizz"
Yeni aklına gelmişti ve o da şaşkındı.
" Hadi " dedi ve hızla elimi kavradı.
Ve koşmaya başladık.
Etrafıma bakamıyordum , sadece Furkan a bakıyordum.
Okula zaten yakındık ama geciktik yaa   diye içimden geçirip duruyodum.
Sonunda okulun önüne gelince bir kaç saniye durduk ve içeri girdik.
Bu sırada halaa ellerimiz bir birine bağlıı .
Sefer abi bizi görünce önce gülümsedi sonra da aceleyle
"Evladım hadi acele edin zil şimdi çaldı. Hadi koşun yetişin"
"Tm sefer abi saol" dedim ve hızla ilerledim.
Furkan da peşimden geliyordu ama eli hala elimdeydi.
Elimi hafifçe kıpırdatınca yavaşça elini çekti.
😕
Okul kapısından içeri girdik ve hemen sağa döndük.
Spor salonunun kapısını açıp girdik.
Baktım herkes daha yeni giyinmiş ayakkabılarını bağlıyo.
"Furkan hemen git giyin" dedim ve ben de soyunma odasına girdim.
Bizim kızlar ordaydılar. Beni görünce
Dilek
"Nerde kaldınız Doğa derse başlıyoruz"
Toprak
"Kızlar biz çıkıp hocayla konuşup oyalayalım."
Onlar giderken bir cırlama duyuldu
"Çabuk ol kıız"
Sevgii.

Hemen kabinlerden birine girip çantadan eşofmanlarımı ve bordo tişörtümü çıkardım.
Önce tişörtümü sonrada eşofman üstünü ve altını giyip kabinden çıktım.
Saçlarımı açıp tekrar sıkıca bağladım ve en önemlisi
Deniz hocanın görüp de affetmeyeceği şey olan kolyemi çıkarıp aceleyle  cebime attım.
Ve çantayı orda bırakıp dışarı çıktım.

Geldiğimde herkes sıra olmuş Deniz hocayı dinliyordu.
Buna Furkan dahil değildi.
Tam ben de sıranın sonuna geçiyordum ki yanımda Furkan belirdi.
Deniz hoca konuşmaya başladı.
"Doğaa ve Furkan. Evladım nerdeydiniz siz kaç dakkadır derse başlamadım hala giyinemediniz mi? Neden geç kaldınız bakıyım siz"
Ben tam ağzımız açıcakken Furkan konuştu
"Hocam özür dileriz eşofmanlarımızı evden almaya gittik."
"İyi o zaman bu gün eve biraz geç gidip spor salonunu temizlersiniz sizde😑"

"İyi hocam öyle olsun " dedim canım sıkkın 😕
"Mızmızlanma yok ," diğer çocuklara da dönerek
"Şimdi üç tur koşu." Dedi ve düdüğünün keskin sesi duyuldu.

Zaten sıralıydık. Koşmaya başladık.
Benim için koşmakta sıkıntı yoktu ama bazen üç  tur dan fazla koşuyorduk işte o zaman biraz fena oluyo.

Koşarken Furkan yanımda belirdi
"Biz antrenman yapmıştık zaten. Ne gerek var dimi koşmaya "
"Aynen aynen hiç gerek yok yeterince koştuk. Zaten ödüm bokuma karıştı. Uffhh"
"Tamm bitti gittiğğ"
Dedi neşeli bir sesle.
"Hadi ilk günden temizlik  cezası da aldın. Artık tam bizim okulun öğrencisi oldun." Dedim
Arkamdan Sevgi ve Dilek'in bağrışmasını duydum.
"Beraber geçireceğimiz bu 3 sene şimdiden hayırlı olsun arkadaşlaar"😄😜💕
Furkan la beraber cevap verecekken bizimle beraber
Burak, Suphi, Caner
Toprak ve Derya' da bağırıca bi şaşırdım ama  çok takmadım.

(Hep bi ağızdan)
"Hayırlııı  olsuuuğn😜😄"

Sonra herkes önüne dönüp üç tur koşusuna devam etti.
Ben biraz durup onları izledim.

Ve içimden
Allah'ım lütfen bizim bu dostluğumuz bozulmasın, biz birbirimiz olmadan nasıl yaparız. Bir birimizden ayrılsak da bu mutluluğumuz bir ömür  sürsün inşaAllah  ve en önemlisi de bu dostluğumuz uzun sürsün ♡♧

Dua mı ettikten sonra koşmaya devam ettim.

Üç tur koşu bitince Deniz hoca hepimizi daire şekline soktu ve ısınma haraketlerini yaptırmaya başladı.

Isınma da bitince asıl derse geçiyorduk -yeni yeni -

Sınıf tan belirli kişiler seçildi ve iki basketbol grubu oluşturuldu.
Bu gruplardan birinde ben , Sevgi
Dilek , Suphi, Burak  vardık.
Karşı takımda da Caner , Toprak ,
Furkan ve Derya ve sınıfta ben ve Dilek'in iki arka sıramızda oturan Oya vardı.
Şimdiden sıkı bi maç olacağa benziyodu.

İki takımda yerlerimizi aldık.
Arada birbirimizin gözlerinin içine manalı bakışlar atıyorduk.

Bu arada sınıfın takımlar dışında kalanları ise koltuklara oturmuş iki gruba ayrılmış bize tezahürat yapıyorlardı.

İçimde bi mutluluk oluştu ve minik bir tebessüm beraberinde.
Önüme döndüğümde Furkan'ın bana  sade bir gülümseme ile baktığını gördüm .
Ona gülümseyip   hadi bakalım   manasında kafamı yana ittirdim ve geri çektim.

Bir kaç saniye sessizlikten sonra Deniz hoca'nın düdüğünün keskin sesi duyuldu ve maç başladı.

~~••~~••~~••~~••~~••~~••~~••~~••~

Maç  bitmişti ve ne oldu  bilin bakalım.
6-5 maçı karşı takım kazandı.
Ama arada bi sayı fark olduğu için çok üzülmemiştik. Bir daha ki derste bi maç daha yapma kararı aldık.

Maç sırasında top daha çok Furkan ve Caner'deydi.
Ama ben topu  almaya çalıştığım zaman top hep Furkan'a geçmişti ve ben çocuğun dibine girip durmuştum. 😶😟🌸

Bakışlarını çoğunlukla üzerimde hissediyordum...

Zil çalmıştı başkan topları kenara bıraktı ve herkes tekrar üstünü değişmek için soyunma odalarına girdi.
Ama şanssızlık ki ben sona kalmıştım.
Herkes giyinirken beklemiştim.
Bizim kızları sınıfa yollayıp geleceğimi söyledim.
Herkes gitmişti sadece 5 kabinin hepsi doluydu ve dışarıda bir ben kalmıştım.

Beş  kızın beşi de bir an da kapıyı açınca irkildim ve oturduğumyerden kalkıp.
Kabinler den birine girdim ve kapıyı kilitledim.
Kızlar bir iki dakika sonra çantalarını alıp çıkmışlardı.
Ben de üzerime kıyafetlerimi giyindim , eşofmanlarımı çantama koydum.
Saçlarımı düzeltip, okyanus kokulu deodorantımı elimi korkak alıştırmadan sıktım.
Kolumda zaten bilekliğim vardı.

Kabinden çıktım çantamı omzuma atıp dışarı çıktım.
Çıkmamla Deniz hocanın sesini duymam bir oldu.
"Doğa buraya gel bakalım"
Sesin geldiği yöne bakınca Deniz hoca'nın odasından geldiğini anlamam zor olmadı.

Cam kaplı odadan içeri girerken Furkan'ın da orda olması beni minik bir parça şüphelendirmişti.

İçeri yavaşça süzüldüm ve masnınkarşısında duran Furkan'ın yanına geçtim.

"Çıkışta ben den size hediye 2 saat çocuklar.
O iki saatte bütün spor salonu ve kabinler temizlenip toparlanacak.
Ve sizde bi daha benim dersime gecikmemeyi öğreneceksiniz"

İçimden hem oflarken hem de bi yandan sevinmiştim -nedeni bilinmez? -

Sadece kafa sallamakla yetirken

"Hadi şimdi naş naş , doğruu sınıfa"

Anında arkamızı dönüp kapıdan çıktık ve merdivenleri tırmandık.
Tek kelime bile etmeden sınıf kapısının önünde durduk.

Furkan elini havaya kaldırdı ve kapıyı tıklattı.
O sırada eli ve bileğinin içi dikkatimi çekmişti. Kolunun iç kısmında bileğinin yakının da bir yerde  bir gemi kancası dövmesi vardı.

(Dövmeyi göstermek için bu foto. yu koydum el böyle değil😉)

Bileğinin içi ve elinin üstü damarlı damarlıydı ve parmakları incecikti.
Ben böylesine hastaydım...
Ben bununla büyülenirken Furkan kapıyı açmış ve içeri ilerlemişti.

İçeri girdiğimizde hoca'nın gelmediğini gördük ve rahatladık.

Geçip yerimize oturunca Dilek beni soru yağmuruna tuttu. Ki bu en az dozda ki sorulardı daha bide Furkanla eve gittiğimizdeki olayların hesabını vericektim...
"Noldu kanka , Deniz hoca ne dedi?"
"Deniz hanımın bu günlerde bişeyi var. Normalde bana bu kadar kızmazdı."
Derya bana imalı bir bakış atarak.
"Furkan okula yeni geldi ya belki ona bir hediye vermek istemiştir, hı ne dersiniz?!"

Derya'nın kahvelerine bakarak göz devirdim.

"Hıı kesin öyledir" dedim bayık bir sesle

Furkan ise bize arkadan bakıyordu.
Furkan'ın yanında oturan Hakan dünya dan bi haber uyuyordu.
O çocuk zaten hep öyleydi , dersleri çok kötü olmadığı gibi harika da değildi. Baya uyur ama ders başlayınca toparkanırdı. Matrak bi çocuktu ama kendi halinde biriydi.
Ona bakıp tebessüm edince bir anda Furkan'ın bakışlarını üstümde hissettim ve ona döndüm.
Baktığımda siyah gözleri; dışardan bakılınca sade ama  derinlere inildiğinde anlamı olan, bir bakış atıyordu.
Ne oldu  der gibi baktım.
Kendini toparlayıp
"Yok bişey de neden güldün ki"
"Ha onu diyosun, Hakan'ın nası bi tip olduğu aklıma geldi ona güldüm"
"Yanyana oturuyoruz ama pek tanıyamadaım nası biri "
"Matrak çocuktur , komik şakacıdır ama kendi halinde biridir"
"Hmm anladım" dedi düz bir sesle.
Ve önüne döndü . Ben de önüme dönüp Biyoloji defterimi çıkardım...

{●}{●}{●}{●}{●}{●}{●}{●}{●}

Sonunda dersler bitmişti arkadaşlar eve gitmek için çantaları doldururken ben ve Furkan gayet rahat bir tavırla yan yana oturuyorduk.

Kızlar çantaları sırtlarına attılar.
"Hadi size kolay gelsin çocuklar" dedi Caner
Dilek bana yaklaşıp
"Bana bak bi yerlerine dikkat et sonra her yerin ağrıyo " dedi yalandan bir azarlamayla.
"Tamam kuşum merak etme beni"
Derya araya girdi
"Hadi görüşürüz bebeyim. Bak aynen dikkat et sonra senin canın yanınca bizimde içimiz acıyo"
"Tamam ablaa 😁"
Kalkıp Toprağın yanına gittim garibim hala çantasını kapamaya çalışıyodu.
Çantanın bir ucunu tutup yardım ettim ve fermuar kapandı.
Toprak derin bir ohlamayla nefes verdikten sonra konuşmaya başladı.
"Saol kuzum"
"Bişi deil canım"
"Bana bak dikkat et  bi yerlerine sonra canımız yanıyo haa"
"Tamm kuzum hepinizde aynısını söylediniz zaten,"
nefes alıp devam ettim
"Beni bu kadar seviyomusunuz" bir az naz yapmaktan hiç bir zarar gelmezdi değilmi ama...
Sevgi başta olmak üzere
"Saçmalamayı kes Doğa tabii ki seni seviyoruz"
Sevgi hafif kızmış bi şekilde
"Kafana bişey mi düştü senin?!"
Burak aynı hızla araya girdi
"Sen bizim kardeşimizsin tabii ki seni seviyoruz"
"Aklını sabah kahvaltıda peynir ekmeklemi yenin lan sen "
Suphi gülerek başladığı konuşmasını kahkaha atarak noktalandırmıştı.
"Tamam canlarım dikkat ederim kendime "
Sevgi
" Ve bizde seni çok seviyoruz "
"Tm"
Burak kapıya ilerlerken ben tekrar konuştum.
"Lan hadi gidin. Deniz hoca'nın bize verdiği iki saat başladı "
Dilek ve Derya
"Hadi bye" diye bağırdılar.
Toprak'da arkamdan geçerken elini omzuma attı.
"Hadi görüşürüz kuşum"
"Görüşürüz "
Bizim tayfa tamamen sınıftan çıkınca Furkan'a döndüm.
"Hadi çantaları hazırlayıp spor salonuna gidelim."
"Tamm hadi"
Dedi ve çantaları topladık.

Sınıftan çılarken Furkan sordu.

"Kızlar  neden sani dikkat et diye uyardılar, bişey mi var ?"
"Yok o kadar fena bişi deil. Ben bi kere daha spor salonunu temizleme ve toplama cezası almıştım ama başkasıyla deil tek başıma. İşte o zaman bi kaza olmuştu da onu diyolar"
"Na kazası anlatsana"
"Tm anlatıyım.
Ben yerleri silerken yerdeki eşyaları kenara çekip siliyodum. İki tane de formaların olduğu torba vardı.
Ben de hangi akla hizmet bilmiyorum torbaları alıp potaya top gibi  geçirmeye çalıştım. Ama istediğim olmadı poşetin tutma yeri potanın bi yerlerine takıldı ve iki poşette orda kaldıı."
Durup nefes alırken Furkan'a döndüm.
Gülümsüyordu.
"Yaa ne var "
"Komiksin "
Tebessüm ederek karşılık verdim.
"Hikaye bu kadarmı?"
"Aa tabii ki hayır.
İşte ben neyse sonra alırım diyerek onları orda bıraktım. Silme işi falan bitince onları nasıl alsam diye düşündüm. Merdiven falan yok , ben de iki tabureyi üst üste koyup çıktım tehlikeli ama sallanıp duruyodu tabure. Yetiştim potaya baya sıkı tutunuyorum ama. İşte poşetleri takıldığı yerden çıkarıyım derken tabureler iyice sallandı ve ayağımın altından düştüler ben bi kaç saniye potaya tutunmuş kalsamda sönünda tutunamadım ve yere düştüm.
Sağ kolum çatlamıştı ve sırtımın sağ tarafı çok ağrıyodu.
İşte sonra ben acıyla kıvranırken bi öğrenci spor salonunda kalan çantasını almaya gelmişti beni görünce gitti haber falan verdi.
Kolum 2 hafta alçıda kaldı 1 hafta okula gitmedim. "
Furkan şaşırmış bir yandan da gülüyordu.
"Vayy anasınıı. Doğa sen neler yapmışsın be"
Devam etti
"Bu hün de böyle bişey yaparsan sıkıntı olmaz ama ben hallederim" deyip kısı kıs güldü. Koluna hafifçe geçirdim bi tane.
Etarfıma bakınca okulun giriş kapısının önünde duran bankta buldum kendimi
"Vay aq biz buraya nassı geldik: dedim.
Furkan minik bir kahkaha atıp
"Ben de bilmiyom aq "
Kalktık. İçeri girip spor salonunun kapısının önünde durdum.
" Hadi bakalım "

İçeri girince önce beter bi ter kokusu.
"Üffhh, lan buraya en son hangi sınıf geldi lan " dedim bağırarak.
Spor salonunu temizleme işinde sevdiğim şeylerden biri de geniş alan olduğu için istediğim kadar şebeklik yapabilmem di.
Ehuehuehee.
Ama en baştaki o ter kokusu. iyyk

"Hadi daha fazla beklemeden başlayalım artık" dedi
"Tamam" dedim ve gidip kabinlerden birinde üştümde ki kazağı çıkarıp tişörtümü ve üstüne eşofman üstümü giydim.
Çantamı toparlayıp astım ve kabinlerin içini tek tek gezip çöp leri topladım. Ve kabinlerden çıktım.
Furkan da üzerine siyah eşofman üstünü giymişti yanıma geldi.
"Ben kızların kabinlerinden başlıyorum sen de erkek kabinlerini süpürüp sonra silersin. Ondan sonra  da burayı süpürüp silicez ve toparlıycaz. Bide şimdinden buranın pencerelerini açalım havalansın."
"Oow baya iş var. Hadi başlayalım ama ben önce bişey açıcam" dedi ve cebinden telefonunu çıkardı.
Bir kaç tuşlamadan sonra telefondan müzik sesi yükselmeye başladı.
Tuğçe Kandemir - Bu benim öyküm
Çok Sevdiğim şarkılardan biriydi.
"Vayy" diyip dinlemeye başladım.

(Şarkıyı burda açabilirsibiz)(*bölümleri bu şarkıyı dinleyerek yazıyorum)

Sabah uyandım yanımda yoksun
Solumda bir acı senden yoksun
Soluksuz kaldım köşelerde yalnızım  sanki yorgun
İnan değildi sonsuz
Bitti gitti seyrettik aşkı
Sanmışım yolu yordamı bu

Böyle yazılmadı ya da ben öyle kandım
Şimdi tek başımayken
Kimin öyküsü bu~

Bu benim öyküm bir azcık yaralı
Kalbimin pek çok yeri  yamalı
Kan akar kanadımdan düşer yere geri kalanı

Bu benim öyküm bir azcık yaralı
Kalbimin pek çok yeri yamalı
Kan akar kanadımdan düşer yere geri kalanı...

Şarkının başını dinleyip  Furkan'la eşlik etmiştik sonra ben temizlik odasına gidip kova , paspas,  süpürge ve deterjan getirmiştim.

Lavaboda su doldurduğum kovaya biraz yer temizleme deterjanından döktüm.

Süpürgeyi alıp kabinlerin içine tektek girdim ve süpürdüm.

Süpürme bitince paspası ıslatıp sıktım ve yerleri sildim.
Silme işide bitince yerlerin çabuk kuruması için soyunma odasının iki camını da açtım.

Kabinler bitmişti, tabii Furkan ne alemde ona bakmamıştım.
Kovayı süpürgeyi paspası dışarı çıkardım ve duvar dibine bıraktım.
Hızla ilerleyip erkeklerin soyunma odasına girdim.

Furkan süpürgeyi ve paspası eline almış buraya geliyordu
"Bitti mi burda ki işin"
"Evet burası bitti, şimdi asıl temizlik başlıycak"

Bişey demeden ilerledim arkamdan da Furkan geldi.
Paspası suyun içine bırakıp süpürgeyi eline aldı.
"Hadi süpürme yarışı yapalım. Sağ senin sol benim " dedi
"Tamm. Hadi o zaman başlayalım."

Ben de süpürgemi elime alıp yerime geçmiştim ki cebimde ki telefonumun sesi salonda yankılanmaya başladı.

Cebimden telefonu çıkarıp ekranına baktığımda beynimde şimşekler çaktı.
Anneme haber vermemmiştim.
Hemen aramayı cevapladım ve telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo anne"
"Kızım nerdesin sen saat kaç olmuş!"
"Ya anne ben seni aramayı unuttum.
Deniz hocadan ceza aldım da"
"Neden ceza aldın yine "
"Eşofmanlarımı almaya geldikten sonra derse geç kaldığım için spor salonunu temizliycez de"
"Kimle kızım?"
"H-he şey , bizim sınıfa yeni bi arkadaş geldi de o da  benimle eşofmanlarını almaya geldi o da ceza aldı yani"
"Tamm anladım kızım. Kaç ta gelirsin?"
"Bir buçuk saate evdeyim anne"
"İyi, bana bak akşam yemeğe gidiyoruz."
"Kimlere?"
"Babanın iş yerinin bi yemeğiymiş yeni gelen bi ortak mı ne varmış o yüzden ailecek yemek yenecek"
"Tamam anladım. Hadi görüşürüz annecim"
"Görüşürüz yavrum, dikkat et haa"
"Tamam anne bb"

Dedim ve kapadım.

"Noldu ne diyo, ölmüştür şimdi meraktan bütün anneler öyle"
"Akşam yemeğe gidicekmişiz de onu söyledi , Benim bir buçu-"
"Senin bir buçuk saate çıkman gerekiyor"
"Evet "
"Tamam o zaman hemen şuraları bitirelim"
"Hadi"
Dedim ve bu sefer kesintisiz bir şekilde başladık.

Ben sağ Furkan da sol tarafı hemen süpürdük.
Sonra ben sağ o da sol tarafı bir güzel sildik ve oturakların olduğu kısma geçip paspasla oralarıda sildik.

Nerdeyse heryer bitmişti sadece topların ve spor malzemelerinin olduğu odayı toparlamak kalmıştı ve benim de yarım saatim vardı.
"Furkan şu odayı da bitirdik mi kurtuluyoruz burdan"
"Hadi bitirelim artık" dedi yorgun bir halde. Ben de bitmiştim.

Malzeme odasına geçtik.
Ben dağınık birakılmış formaları dolaba koyarken, Furkan da dağılmış topları ve raketleri kaldırdı.
Formalar bitmişti, ben bir anda arkamı dönünce,  kolum raflardan birinde duran pinpon ve tenis toplarının olduğu büyük kutuyu devirdi.
"Hayy ben senin yaa"
"Tamam tamam sakin toplarız" dedi Furkan.
Hemen eğildik ve toplamaya başladık.

On dakinın sonunda bütün topları toplamıştık.

"Artık üstümüzü değişip burdan çıkabiliriz" dedi Furkan neşeli ama yorgun bir sesle

Soyunma odasına girip çantamdan kazağımı çıkardım ve üzerime giydim.
Deodorant sıkmadım çünkü çok terlemiştim ve deodorant bu kokuyu bastırmaz daha da beter yapardı.
Saçlarımı düzeltim kabinden çıktım.

Spor çantamı koluma takıp dışarı çıktım. Furkan da üzerini değiştirmişti.

"Çantalar sınıfta onları da alıp çıkalım" dedim
Yorgun bir sesle "tamam" dedi

spor salonunun camlarını kapadık ve sınıfa çıktık.
Çantalarımız sırada duruyordu onları sırtımıza takıp spor çantalarımızı da kolumuza attık.

Ve sonunda okulu terk ettik, yarın tekrar gelmek üzere.

Yolda ilerlerken hiç konuşmamıştık. Taki bizim evin önünde duruncaya kadar.
"Burası benim evim ,sabah kayboldun biyerlere"dedim imayla.
"He eve gittim eşofmanları almaya işte"
"İşte de senin evin nerde ki?!"
"Burası " diyerek arkasında ki yani bizim evin önünde ki evi gösterdi.
"Neeğ sen burdamı oturuyosun"
"Evet  , nolmuş ki"
" Bu ev kaç zaman dır boştu. Bu sabah gördüm bir araba olduğunu, sonra yolda sana çarptım. Vayy anasını "
"Kader,kısmet Doğa hanım" 😁
"Öyle " dedim
"Hadi o zaman yarın görüşürüz." Dedim sakin bi sesle
"Numaranı versene bana"
"Tamam veriyim 0536*******"
"Bu arada diğerleri nerde oturuyo?"
"Sevgi, Derya ve Burak  iki sokak ilerde.
Supgi ve Caner  burdan 4 sokak ilerde.
Toprak ve Dilek'te bizim sokakta ilerideki iki evde oturuyolar. Evleri karşı karşıya."
"Oo evlerinz baya yakın"
"Evet , şimdi sen de dahil olarak evlerimiz yakın oldu. Oky😉"
"Tmm"
Elim telefonun ekranına kaydı.
"Yhaa Furkan saat geçiyo ve ben hazırlanmak için ayırdığım  saatten dakikalarımı çalıyorum. Hadi görüşürüz " diyerek bağırdım ve koşarak evin kapısını çaldım.
Kapıyı Asya açtı.
Tam ayakkabılarımı çıkartmak için eğilmiştim Furkanın sesini duydum ve doğruldum.
"Bir kardeşin olduğunu bilmiyodum"
"Evet bilmiyodum şimdi öğrendin 😊
"İyi öyle olsun"
"Furkan lütfen sonra konuşuruz valla kendimi asıcam. Eğer düzgün hazırlanamazsam seni döverim. Hadi git!"
"Tamam görüşürüz😆" bu sırada mal gibi sırıtıyodum.
Kapıyı hızla kapadım ve Asya'yı süzdüm
"Hanımım pek şıksınız bu gün"
"Teşkür ablacım ama bence sende acele et ki benim gibi güzel olmaya vaktin kalsın😉"
"Bak ya. Uzaa burdan fındık faresi"😆😉
Diye bağırdım ve  odama uçtum.
Hemen çantalarımı yere bırakıp anneme seslendim.
"Anne ne zaman çıkıcaz?"
"Yarım saate çıkmamız gerekiyor"
"Tamam beni tutmayın"
Dedim ve odamın kapısını kapattım.
Şarjımı bulup telefonumu şarja  taktım ve banyoya girdim. Ilık bir duş alıp çıktım.
Saç kurutma makinasını fişe takıp saçlarımı kuruttum.
Dolabımın başına geçip düşünmeye başladım ama çok vaktim yoktu.
Gözüme çarpan bir kombini hemen üzerime geçirdim.
Hem sade hem şirin hem şık bir kombin seçtiğimi düşünüyordum.

(Saçları yok sayın 😊)

Altına da bu botlarımı giyecektim.

Okyanus kokulu deodorantımı sıktım ve açık kahve ve açık pembe tonlarındaki makyajımı yaptım.

Ve takı olarak sadece uğurum olan kolyemi takacaktım. Eşofmanımın cebindeydi. Çantadan eşofmanı çıkarıp ceplerine baktım yoktu.
Çantanın içine de baktım. Yoktuu
Odanın içinde of layarak dolaşıyordum.
Bu kolyeyi bana rahmetli anneannem almıştı.

Hayat ağacı kolyesi...

Daha sonra bulmayı umarak babamdan hediye olan yıldızlı gümüş  kolyemi taktım.

Saçlarımı hafifçe tarayıp omuzlarımdan aşağı dökülmesine izin verdim.

Hazırdım.
Telefonumu elime alıp aşağı indim.
Asya montunu giyiyor annemse ofasından çıkıyordu.
"Heh bende tam seni çağırmaya geliyodum"
"Nasıl olmuşum anne"
"Melek gibisin. Hadi çıkalım baban arabada bekliyor"
"Tamam" deyip hızla bej montumu giydim.
Kafama da atkımla uyumlu olarak beyaz bir bere.

Ve evden çıktık.

Arabaya binmeden karşıda ki eve baktım, Furkan'ın evine.
Işıkları kapalıydı.

İçim de birşeyler kıpırdanırken bunun karın ağrısı olmadığı çok belliydi.😑😞

15 dakikalık bir yolculuk ardından güzel bi restorant a gelmiştik.
Arabadan teker teker indik babam arabayı vale'ye teslim edip yanımızda ilerledi.
İçeri girdiğimizde bi masada oturan çocuk gözüme tanıdık geldi ama ...

İlerledik ve babam o çocuğun ve ailesi olduğunu düşündüğüm kişilerin  olduğu masaya oturdu.
Annem de onlarla tokalaşıp oturdu.
Asya zaten hemen oturmuştu.

Çocuk ayağa kalkıp bana dönünce
Artık bu kadar tesadüfün fazla olduğunu düşündüm.....

Evet kuzularım bu bölümü geç attım ama 3130 kelime oldu. Bem şok!

Hepinizin yeni yılı kutlu olsun.
2019 size bize hepimize
Mutluluk sağlık huzur sevgi ve barış getirsin.
Love you ...
Bb💕💕❄❄

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro