"Sütümü bitirdim Selin abla"

Kıvırcık saçlı Mete büyük bir zevkle sütünü içmiş ve bütün ağzını bulaştırmayı ihmal etmemişti. Bu haline tebessüm ettim. Babası aksine her küçük şeyden mutlu olurdu. Çocuk yaşına rağmen kocaman bir yüreği vardı.

"Aferin bücür" demem ile bana minik dişlerini gösterdi. Onu her övdüğümde çok seviyor bana parıldayan gözler ile bakıyordu.

"Sence babamın işi bitmiş midir?"

"Bilmem tatlım istersen bir soralım."

Minik elinden tutup yan odanın kapısını hafif tıkladım. Batu gel dediğinde ise birlikte odaya girdik. Ben daha söze geçemeden Mete babasına koşup mızmızlandı.

"Ya baba çok sıkıldım. Hani hayvanat bahçesine gidecektik" Ağzını büzmeyi de ihmal etmemişti. Ben bu haline kıkırdarken, Batunun ilgisini çekmiş olmalıyım ki beni süzdü. Bana gülümseyerek oğluna cevap veriyordu.

"Tabiki gideceğiz oğlum. Babalar sözünü tutar" dediği anda Mete mutluluk çığlıkları atmaya başlamıştı.

"Hadi kalk o zaman baba niye oturuyorsun?"

Batu Meteyi kucağından indirirken, ben hala orda dikiliyor ikiliyi izliyordum.

"Sen dışarda Kenan abinin orda bekle, hemen geliyorum."

Mete mutluluk çığlıkları ile odadan çıkarken bende peşinden gidecektim ki belime sarılan kol ile durdum.

Beni kendine döndürerek "Siz nereye Selin hanım?" diye sordu.

Soğuk bir şekilde cevap verdim "Mete'nin yanına."

"Hala kızgınım diyorsun" dedi ve diğer elinide bellime koyup beni kendine daha çok çekti.

"Kızgın değilim. Kırgınım. Alt üstü yemek yiyecektim Barış -"

Daha cümlemi bitiremeden sesli nefes verdi ve bir of çekti.

"Şu çocuğun ismini söyleme gerçekten deliriyorum."

"Bak yine aynısı yapıyorsun! Çocuk benden 8 yaş küçük. Bak çocuk diyorum. Bu kıskançlıkların beni gerçekten bir gün öldürecek. Tarih 2019 erkekler maçoluktan hala çıkamadı."

Hızlı ve sinirlenerek konuşup gözümü devirdim. Batu ise güldü.

"Sana kaç kere söyledim Selin sen sinirli olunca daha çok tahrik edici oluyorsun" diyerek kulama fısıldadı ve benim gözlerimi kocaman açmam bir oldu.

"Mete'yi bekletme" dedim ve kollarından kurtuldum.

Batu buna izin vermeyip bana sarıldı. "Tamam özür dilerim abartmış olabilirim" dedi pes etmiş bir şekilde. Dudaklarım zafer gülüşü aldı ve bende ona sarıldım, erkeksi kokusunu içime çektim.

"Geç de olsa anlayışın için teşekkür ederim" dedim ve gözlerinin içine baktım.

Yeşil gözleri bana o kadar keskin ve derin bakıyordu ki her zaman olduğu gibi bacaklarım zor tutuyordu. Tatlı bir heyecan beni kaplıyordu. Nefesim kesiliyordu. O bana ciddi ve tutku ile bakarken, ben de ona aşk ile bakıyordum. Gözlerimi onunkinden bir saniye bile ayırmıyordum. Kalbimi ağzımda hissediyorum tabiri ile şu an onu yaşıyordum. Ellerimin heyecandan buz kesildiğini hissetim, karnımın takla attığını ve bütün kaslarımın gerildiğini. Hiç bir zaman bu duyguya alışamayacaktım. Her ona baktığımda sanki yıllar sonra ilk defa görüyormuş gibi hissediyordum. Yanımda iken bile özlüyordum.

Aramızdaki elektriği ikimizde hissediyorduk. Batu beni kendine daha çok çekti ve beni daha güçlü kavradı. O anda erkekliğini hissetim ve benim gibi o da ateş almıştı. Oda sıcak olmuştu veya ikimiz yanıyorduk.

Batu bir fısıldama ile "çok güzelsin" dedi. Erkeksi, seksi sesi tüylerimi diken diken yaptı. Artık kasık arasındaki sancıyı hissediyordum. Bu işkenceyi Batu sonlandırarak dudaklarını dudaklarıma tutku ile yapıştırdı. Hemen ağzımı araladığım gibi dili ile öpüşmemizi yönetmeye devam etti. Ben ellerimi boynuna götürdüm o da ellerini aşağı kaydırarak kalçalarımı okşuyordu. Bu muhteşem duygu ile inledim ki bu onu daha da tahrik ettiğini beni daha sert öpmesiyle anladım. Tam kendimi kaybedecek iken aklıma Mete geldi. Kendimi yavaşça Batu'dan çektim o bunu istemsizce yaparken dudaklarımızın arasından "Mete bekliyor hayvanat bahçesine gideceğiz" küçük öpücüklerimizin arasından dedim.

Dudaklarımız hala sürtüşüyordu. "Hay sizin hayvanat bahçenize" dedi Batu ama devamını getirmedi.

"Seni seviyorum ve dışarda bekliyorum" dedim gülümseyerek. Çıkmadan da kıvırtmayı ihmal etmedim.

"Ah be kadın kıvırtma" dediğini duydum.