Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

-3-

Bişeyler yedikten sonra etraftaki dağınıklığı toplamaya başladım. Çantamın yanındaki ilaç kutuları elime geldi. Uyku ilaçlarım.
Buraya taşınalı hiç içmemiştim. Artık ihtiyacım olmadığını farkettim. Rahatca uyuyabiliyordum. Ve saatlerce sürüyordu uykularım. Götürüp çöpe attım. Onlarda çıkmıştı hayatımdan. Sonunda. İçimi bir huzur kapladı. Eskisi gibi hissediyordum bazen. Neşe dolu, cıvıl cıvıl, doyasıya güldüğüm zamanlardaki gibi, huzurlu hissediyordum.
Etrafı toparladıktan sonra komşumun bana getirdiği kitabı açıp okumaya başladım. Güzel ve akıcı bir kitaptı. Kitaplardan anlıyordu anlaşılan. Kitabı tek seferde okuduğumu farkettiğimde akşam olmuştu ve gözlerim ağrıyordu. Başımı yastığa koyduğum gibi uyuyabilirdim. Gözlerim fazlasıyla yorulmuştu. Yatağıma gitmeliydim.
Yerimden kalktığımda kapının çalmasıyla durdum. Acaba o mu gelmişti? Gidip kapıyı açtım heyecanla. Ama neden heyecanlanmıştım ki. O değildi. Karşımda yaşlı bir kadın duruyordu.
"Buyur teyzecim" dedim meraklı bir ifadeyle.
"Ben ev sahibinim kızım. Gelip tanışayım dedim. Zaten buradan geciyordum. Maşallah düzgün bir kıza benziyorsun. Adın ne bakayım senin?"
"Benim adım İklim"

Tamda bu cümleyi söylerken karşı komşumun kapıyı açması ve duyduğu cümleyle durması, bu kadar tesadüf fazlaydı. Yine de kafasını kaldırıp bakmamıştı gözlerime. Fakat benim gözlerim onda takılı kalmıştı.

"Ne güzel adın varmış kızım. Neyse, zaten ben ilgilenmiyorum evle. Yinede bana ulaşmak istersen emlakçıdan numaramı istersin. Hadi sağlıcakla kal evladım."
Pek dinlememiştim söylediklerini. Bir an önce gitsede komşumla konuşsam derdindeydim. Tabi teyze gidene kadar o çoktan geçti gitti. Konuşmadık. Ve yine bakmadı gözlerime.

İçeriye girip pencereye koştum. Apartmandan yeni çıkıyordu. Nereye gidiyordu acaba? Dönüşünü yakalarsam konuşabilirdim onunla. Bir kez daha kapısını çalacak cesaretim yoktu. En son kovmuştu beni. Sokakta ilerleyişini izledim bir süre. Sonra aklıma gelen fikirle mutfağa koştum. Çöp poşetini toparlayıp tekrar pencerenin önüne geçip beklemeye başladım. Geldiğinde çöpü çıkarıp tesadüfen karşılaşmış havası verecektim. Çok zekice değil ama idare ederdi.
Elinde bir poşetle belirdi sokağın başında. Ekmekti sanırım. Yada başka bişey. Seçemiyordum. Alışverişlerini nasıl yaptığını düşündüm o an. Market poşetlerini eve kadar nasıl taşıdığını. Zordu. Çok zordu. Gündüzleri her gün nereye gittiğini bilmiyordum. Ama iyi bir işi yoktu sanırım. Giyiminden bile anlaşılıyordu. Özensizdi. Çok kazanmadığı belliydi.
Apartmana girdiğini görünce kapının arkasında durup gözümü merceğe dayadım ve elimde çöp poşetiyle beklemeye başladım. Yaklaşıyordu. Derin bir nefes aldım ve kapımın önünde olduğu an açtım kapıyı. Durdu. Sadece durdu. Kafasını kaldırıp bakmadı yüzüme. Gözlerime yine bakmadı. Bu fazlasıyla ilginçti artık. Bakmalıydı.
"İyi akşamlar" dedi tekrar yürümeye başladığında. Cevap vermedim önce. Oda umursamadı. Bir şeyler söylemeliydim. Kapıyı kapattığı an artık çok geç olacaktı. "Nasılsın?" diyebildim aceleyle. "İyiyim." dedi sadece. Benim nasıl olduğumu sormamıştı. "Bende iyiyim." dedim kinayeyle. "Sakatken hayat nasıl gidiyor demek istediğini sanmıştım." şeklinde bir cevap verdi. Donup kaldım. Gerçekten böyle mi anlamıştı. "Anlamadım, neden böyle bir şey söyleyeyim?"
"Çünkü ben sakat bir adamım." dedi alayla. Kendinden nefret ediyordu. Ve böyle olduğu için bütün herkesten nefret ediyordu. Anlayabiliyordum. Ben bunları düşünürken kapıyı kapattı sertçe. Tokat yemiş gibi olmuştum. Hemen koşup artarda vurdum kapıya elimle. Henüz kapıdan uzaklaşmadığı için hemen açtı. "Bişey mi oldu?" dedi. Bakmadı yine gözlerime. "İçeriye girebilir miyim?" dedim yüzsüzlük yaparak. "Gel." dedi. Sesi git der gibiydi. Ama gel dedi. Bende hemen koşup içerden anahtarimi aldim ve kendi kapimi çekip arkasından içeriye girdim. Bir tane ekmek almıştı. Peynir, zeytin vardı masada. Ve çay. "Yemek mi yiyecektin?"
"Yemek yok. Peynir, zeytin, ekmek."
"Sana yemek yapmamı ister misin? Güzel yemek yaparım." gülümseyerek söylesemde o yine de yanlış anlamıştı. "Bana acımayı kes artık." dedi.
"Sana acımıyorum" dedim. Netti ses tonum. Düşündü. Cevap vermedi. Tekrar konuştum o susunca. "Neden gözlerime bakmıyorsun benimle konuşurken?"
"Neden bakayım?"
"Birisiyle konuşurken göz teması kurman gerektigini bilmiyor musun?"
"Biliyorum."
"O zaman? "
"Gözlerindeki bana acıyan ifadeyi görmek istemiyorum. Bana acıyarak baktığını tahmin etmek zor değil. Ve sen artık beni sorgulamaktan vazgeç. Ben senin gibiyim dedin ya geçen gün kapıda. Sen benim gibi olamazsın. Sana kimse acımıyor bakarken. Sen zavallı değilsin insanların gözünde. Ben zavallıyım." bağırıyordu bunları söylerken. Ve ben ürküyordum. Hayata karşı çok öfkeliydi. Gitmem gerektiğini düşündüm. Dönüp kapıya doğru yürümeye başladım. Arkamdan bağırdı. "Noldu, neden gidiyorsun? Söyleyecek hiçbir şey bulamadığın için mi? Hadi yine ben senin gibiyim desene. Hadi yine laf soyle, yine yargilasana beni. Korkak olan sizsiniz. Zavalli olan sizsiniz. Bana acimayi birakip keindinize bakin. Hepiniz, herkes"

O kadar sinirlenmiştim ki ne yapacağımı bilemiyordum. Sinirle geri döndüm ve koşar adımlarla yanına gittim tekrar. Oturduğu koltukta, önünde dizlerimin üzerine çöktüm. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Bu kez bağırma sırası bendeydi.

"Eğer bir kez olsun gözlerime baksaydın, sana acımadığımı görürdün. Ben sana acımıyorum. Sen kendine acıyorsun. Kendini bu konuma kendin koyuyorsun. Aptalın tekisin. Sakat ayağından önce dikkat çeken yönlerinin farkında değilsin. Ne kadar yakışıklı ve büyüleyici olduğunun farkında değilsin. Aptalın tekisin."

Bunları söylediğime inanamıyorum. Neler söylemiştim. Gerçekten de böyle mi hissediyordum. Birkaç gün önce dünya yansa umrumda olmayacakken neden bu adam bu kadar kafama takılıyordu şimdi? Niye önemliydi? Ne düşündüğünü, nasıl olduğunu ve adını neden merak ediyordum? Bananeydi ki? Aklımdan neden çıkaramıyordum?

Sustuğumda gözlerini baktığı yerden kaldırdı. Gözlerimin tam içine bakıyordu şimdi. Bakışlarıyla delip geçmişti yüreğimi. Yıkmıştı bütün sözcüklerimi. Söylenecek başka hiçbir şey bırakmamıştı. Ben hayatımda böyle güzel bakan adam görmedim. Ben hayatımda bu kadar güzel bir çift göz daha görmedim. Neler oluyordu bana? Kendime söz geçiremiyordum artık. İç sesim susmuyordu. Ve çöktüğüm yerden kalkıp, ellerimi yüzünden çekip gidemiyordum. Allah kahretsin! Adını bile bilmiyordum, bu olmamalıydı. Bu kadar etkilememeliydi beni. Engel olamıyordum.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro