-1-
Sabahın erken saatinde uyandım. Nedenini bilmiyorum. İnsanlar önemli işleri olduğunda hep erken uyanırlar. Bende yaptığım işin önemine saygıdan olsa gerek, erkenden işe koyuldum. Gitme işine...
Bir yıldan fazla süredir, mecbur kalmadıkça dışarıya adım atmadığım evimi, hapishanemi terkediyorum. Duvarlarımı terkediyorum. Karanlık bitti, ışığa gidiyorum.
Çantamı aldım, ayakkabılarımı giydim. Son bir kez bakmalı mıyım arkamı dönüp acılarıma, evime? Filmlerdeki gibi vedalaşmalı mıyım?
Anahtarı almadım, olur ya geri dönmek isterim, dönemeyeyim, kapıyı çektim ve çıktım. Sertçe, geçmişe tokat atar gibi, tüm gücümle çarptım kapıyı! Gidiyorum! Elveda 23 yılım, çocukluğum, gençliğim...
Elveda anne, elveda baba, elveda kahve makinem, elveda fotoğraf albümlerim, elveda koltuğum, elveda ilaç şişeleri, elveda karanlık...
...
Kiraladığım ev dar ve kalabalık bir sokakta, pek tekin olmayan bir sokak sanki, ilk kez geliyorum buraya. Bilmediğim, tanımadığım bir yer, araştırmadım. Yabancı olmak, tek istediğim bu. Eski, dökük bir apartman, uzun merdivenleri var ve çok bakımsız. En az benim kadar yıpranmış. Üçüncü katta oturuyorum, kaç kat var bakmadım bile. Karşımda bir daire daha var. Ürkütücü sessizlikte bir apartman. Hiç kimse yok gibi.
Eşyalı bir ev, ne kadar eşyalı denebilirse. Pencereleri açıp hava almayı sağladım. Küf kokusunu andıran bir koku var. Bir kanepe, bir sallanan sandalye, yerde bir incelmiş halı, kirli bırakılmış bir mutfak...
Sanırım biraz temizlik gerekecek. Birkaç saat boyunca duvarları bile silecek kadar derin bir temizlik yaptım. Sanırım artık yaşanabilirdi. Kendime kahve yapsam iyi olacaktı. Mutfağa geçtim. Kahve makinesi? Yok. Kahve? Oda yok. Aman Allahım! Bu kadar zor olacağını düşünmemiştim, alışabilecek miyim bu düzene, bu yeni hayata? Şimdiden pes etmek üzereyim. Hala apartmanda hiç ses seda yok. Biraz korkmuyorum desem yalan olur açıkcası. Her neyse, biraz uzanayım.
...
Gelen gürültüyle sıçradım, kahkaha sesleri ve çarpılan kapılar. Bir an doğrulmak istedim ama boynumun sancısıyla durdum hemen. Kanepede uyumuşum, her yerim tutulmuş.
Vücudumda biraz kan dolaşımı olunca kalkabildim. Pencereye yaklaştım, bir adam bir kadınla sokağa girdi, sarhoşlar. Birbirlerinin üzerine yıkılarak, gülerek, bağırarak yürüyorlar. Sokağın diğer ucunda, yol ortasında oturmuş, arabalarından son ses müzik açarak içki içen bir grup var. Bu da ne böyle, nasıl bir sokak ! Dışarıya çıkmaya korkarım burda ben, herkes sarhoş mu ne burda ?
İçki içen grubun olduğu taraftan bir adam çıktı, tam göremiyorum, uzakta henüz ama sendeliyor, oda şarhoş sanırım. Belki de gidip evimin kapısını bir kaç kez kilitlemeliyim. Evet evet, hemen şimdi bunu yapmalıyım !
Tam arkamı dönmüş kapıyı kilitlemeye gidecekken bir an gözüm tekrar o adama takıldı, sarhoş değildi. Sakattı ! Koltuk değnekleri vardı. Bir ayağına basamıyordu. Belkide ayağını falan incitmiştir. Aman, banane ki !
Kapımı iyice kilitleyip kontrol ettikten sonra sallanan sandalyeye oturdum, oturmaz olaydım ! Yerde buldum kendimi, kırıkmış. Kolumu ovarak düştüğüm yerden kalktım. O sırada bir ses aldım merdivenlerden. Çok yakındı ses, hemen koşup mercekten bakmalıydım, parmak uçlarımda ilerledim.
Bu o ! Az önce gördüğüm koltuk değnekli adam. Karşı komşummuş. Ben mercekten onu izlerken o koltuk değneklerinden birini duvara dayayıp kapıyı açtı, sonra değneğini aldı ve içeriye girdi. Kapıyı kapatmak için yüzünü biraz çevirdiğinde hayret ettim, sanırım gördüğüm en güzel yüzlerden biriydi bu. Bir an gözü benim kapıma takıldı, hemen geri çekildim. Kapının altına saklandım, farketti mi beni acaba, nasıl farkedecek ki ?
Bana doğru geliyordu. Değneklerinin sesini duyuyordum. Kapıyı yavaşca tıklattı. Ne yapacaktım şimdi ?
Yerimden kalktım, sakin olmaya çalışıp bir kaç saniye sonra kapıyı açtım.
"Merhabalar" dedi gözlerini gözlerime belli belirsiz değdirerek. O kadar yumuşak bir sesti ki, bir kez daha hayret ettim.
"Buyrun, bişey mi istediniz? " dedim ciddi ve soğuk olmaya çalışarak, korkuyordum.
Hislerimi farketmiş olacak ki konuşmadan önce değneklerini düzeltip kendini bir adım geri çekti. Bu bana birazda olsa güven vermişti.
"Kusura bakmayın, korkuttum sanırım, bu saatte kapıyı çalmamalıydım. Ben ışığı farkedince gelenin kim olduğunu merak ettim de. Her neyse, iyi geceler. "
Bu da neydi şimdi, madem merak etmişti neden tanışma gereği bile duymadan dönüp gidiyordu. Ağzımı konuşmak için tam doldurmuşken içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Öylece kalakaldım. Şaşkın ve aptal bir suratla...
Kapımı kapattım ve içeriye girdim. Biraz oturdum. Sanırım kendime kahve yapsam iyi olacak.
Tabi ya! Kahve yok!
Kahvesizlik canıma tak etmişti artık. Saate baktım, gece yarısını çoktan geçiyordu. Böyle bir yerde evden çıkmak çok iyi bir fikir değildi bu saatte. Uykumda yok. Okuyacak bir kitap bile yok. Televizyon yok. Bilgisayar yok. Hiçbir şey yok.
Bir saat...
Bir saat daha...
Sonra bir saat daha...
Sadece oturarak saatler geçirdikten sonra gün doğmaya başlamıştı. Kalktım üzerimdekileri değiştirdim, saçıma başıma düzen verdim. Bankayı uğrayıp biraz para çekmeliydim, alacağım bazı şeyler var, en başta da kahve !
Kapıyı açtığımda aynı anda karşı komşumda çıktı. "Günaydın" dedim.
"Günaydın" dedi yine gözlerime bakmadan. Kapıyı çekti ve bekledi. Birkaç saniye bekledikten sonra "Lütfen geçin, benim inmem uzun sürüyor bu merdivenleri, önce siz geçin" dedi.
Bir an duraksadım, sonra gitmeye yeltendiğimde tekrar durdum.
"Size yardım etmemi ister misiniz?" diye sordum gülümseyerek. Oralı bile olmadı. "İyi günler size" dedi. Başından savarcasına. İndim. Bankaya doğru yürüyüp gittim. Sonunda gelmiştim. Biraz para çektim, alışveriş yaptım, yiyecek bir şeyler aldım ve eve döndüm. Güzel geliyordu bugün hayat. Uzun zamandan beri ilk kez. Enerjim yüksekti. Aldığım malzemeleri mutfağa yerleştirdim ve yemek yapmaya koyuldum. Uzun zamandan beri ilk kez.
...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro