Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

"İt's My Job!"

GOOD BYE HORSES!. Ben şarkıya ba-yıl-dım.
Bölüm geçliği için özür dilerim kaç kere yazıp sildiğimi hatırlanıyorum. Umarım beğenirsiniz. 

Keyifli Okumalar!. (*^^)

MİLLİE
Başımdaki inanılmaz ağrı ile yüzümü buruşturarak gözlerimi hafifçe araladım. Gözüme vuran güneş ışıkları beni rahatsız etmişti. Kendime gelip gözlerimi tamamen açtım. Bir hastane odasındaydık. En son olanlar aklıma doluştuğunda hızlıca yerimde doğrularak ellerimi karnıma götürdüm.

Sanki varlığını hissedemiyor gibiydim. Tanrım ne olursun annemden sonra çocuğumu kaybetmeye de dayanamazdım.

"Finn!." Diye çığlık attığımda kapı hızla açıldı ve içeriye Finn dışında herkez doluştu.
Çocuklar, Anne ve Gemma, Justin.

Gözlerimden yaşlar akarken Anne hızla yanıma gelerek göz yaşlarımı sildi.

"Ağlama güzel kızım. Bebeğin iyi..." fısıltısı aklımı okuduğunu düşünmeme neden olmuştu.

"Peki neden onun varlığını hissedemiyorum?." Diye hıçkırdım.

Onun da gözlerinden iki damla yaş akarken iyice endişelenmeye başlamıştım.

"Anne?." Diye inledim.

Noah odadan apar topar çıkarken ağlamak için gittiğini biliyordum. Bir şey olmuştu.

"Lütfen!" Hıçkırmaya başladığımda odanın kapısı hızlıca açıldı. Finn çökmüş bir surat ifadesi ile yanıma koşarak sıkıca sarıldı.

"Finn, bebeğimiz."

Benden ayrılarak dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktığında hıçkırmaya devam ediyordum.

"Tanrı aşkına neden cevap vermiyorsun?!."

Yatağın yanına bir sandalye çekerek ellerimizi birbirine kenetledi.

"O iyi Millie...Erken doğum yapmak zorunda kaldılar, bundan dolayı organları ve vücudu gelişene kadar küvezde kalmak zorunda hayatım." O doğmuştu...küçük kızım doğmuştu.

"Onu gör-görmek istiyorum Finn.."

Finn gülümseyerek kafasını iki yana salladı.

"Sen iyileşene kadar bu mümkün değil hayatım...Zaten sabaha kadar onun yanındaydım."

Gözlerimden yaşlar akarken gülümsedim.

"Kime benziyor?."

Finn kıkırdayarak elime bir öpücük kondurdu.

"Daha sadece küçük bir bez bebeğe benziyor." Kıkırdadığım sırada odanın kapısının tekrar açılmasıyla içeri sümüklü bir salak girdi.

Kollarımı ona doğru uzattım.

"Gel buraya sarı civciv!." Noah burnunu çekerek bana sıkıca sarıldı

"O çok iyi olacak Millie. Bir görmelisin...Bana çok benziyor."

**
Hastane yatağında oturmaktan sıkılmıştım. Finn bana yemek getirdikten sonra Jessie'nin yanına gitmişti. Jessie...kızımızın adını Jessie koymuştuk. Nedenini bilmediğim bir şekilde Finn öyle olmasını istemişti.Bence gayet hoş bir isimdi. Noah ikinci adına uyuşmasından dolayı sevinçten havalara uçmuştu, Jack ise sinirlenmiş ve adını Wendy koymamızı istemişti. İki salak bu kavgaya girişmişlerdi.

Sonuç olarak kızımızın adı Jessie'ydi.

Umarım bir an önce iyileşerek aramıza katılabilirdi. Hastanenin kapısı açıldığında elinde karton bardaklı Jaeden girdi. Ona gülümseyerek baktığımda aynı şekilde karşılık vererek kapıyı kapadı.

"Bayan?." Kıkırdayarak sarıldığında sıkıca karşılık verdim.

"Jae."

Burnumu iki parmağı arasına sıkıştırdıktan sonra kıkırdayarak yatağın yanındaki sandalyeye oturdu.

"Nasıl hissediyorsun."

Omzumu silktim. Başım ağrıyordu ve doğumun etkisiyle karnımdaki dikişler sızlıyordu.

"İyiyim."

Dudaklarını ısırarak bakışlarını düşünceli bir şekilde ellerine indirdi.

Bir şey söylemek istediği ama nasıl yapacağını bilmediği zamanlar böyle yapardı.

"Jaeden." Bakışlarını bana odakladı."Ne söyleyeceksin?." Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.

"Bunun şu an saçma geleceğini biliyorum ama...Sana bir iş teklifi geldiğinde söylememi istemiştin Millie. Dün gece Calvin Clein markasının fotoğrafçısından sana bir iş isteği geldi." Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Calvin Clein ve Ben?. Vay canına.

"Ee." Dedim. "Nasıl bir şeymiş ki?." Jaeden eliyle yüzünü ovuşturdu.

"Justin ile beraber poz vermeniz gerekiyor." Bu güzeldi. Yani fiziğim tekrar yerine oturduğunda bunu yapabilirdim. Hevesle gülümsedim.

"Bu süper!. Onlarla konuşup kabul etmek istiyorum." Başını iki yana sallayarak dudaklarını büzdü.

"Malesef ki bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum Millie...Pozların içerikler şey...fazla cinsel ve Finn asla buna izin vermez." Kaşlarımı çattım. Bu konuda bana karışmaya hakkı yoktu. Calvin Clein büyük bir markaydı ve onunla çalıştığım zaman bu işin devamı hızlı bir şekilde gelirdi. Ve ben bir iş yapmak istiyordum.

Böyle bir fırsatı asla geri itemezdim.

"Bunu ona çaktırmadan yaparız, gördüğü zaman da geri dönüşü olmadığı için hiç bir şey diyemez."

**

6 Ay Sonra.
NOAH
Finn parçalarımızı yetmiş kere bölüp bize geri yedirecek. Millie için katlandığım duruma bakar mısınız?!. Justin ile şu an verdikleri pozlar kalp krizi geçirecek gibi olmama neden oluyor.

"Justin'in kotundan tutar mısın Millie.?" Elimle yüzümü kapayarak yere oturdum.

Finn'e söylemiştik fakat hiçbir şekilde bunu kabul etmeyeceğini belli etmişti. Fakat sizce Millie durur mu?. Alışverişe gideceğimizi söyleyip Jessie ve Finn'i evde bırakmıştık. Tanrım sen beni affet!.

Üç saat sonra herkezin işi bitmişti. Millie gelerek bana sarıldığında ona kötü kötü baktım.

Gözlerini devirerek omzuma vurdu.

"Büyütülecek bir şey yok Noah. Finn'in iş hayatıma karışma gibi bir lüksü olduğunu düşünmüyorum."

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.

"O senin nişanlın Millie."

"Olan oldu tamam mı?."

Sinirle nefesimi dışarı vererek burun kemerimi sıktım.

"Eğer aranız bozulursa suçu sakın ola bana atma." Sinirle arabaya doğru ilerledim. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Setten dışarı çıktığımızda yüzüme patlayan flaş ile boku yediğimizin çanları çalmaya başlamıştı. Herşeyi önceden öğrenecekti. Tanrım.!
Arabay bindiğimizde gaza basarak oradan uzaklaştık. Yol boyunca ikimizden ses çıkmamıştı.

Arabadan inerek kapıları kilitledim. Millie eve doğru yürürken korku ve heyecanla arkadından ilerliyordum.

Tanrım ne olur görmemiş olsun.

Jaeden ve Wyatt nereye gittiğimizi bildikleri için bize göz kırptılar. Jack sevgilisi Elenor'un yanına gitmişti. Finn ise koltuğa oturmuş ve Jessie ile oynuyordu. Jessie'yi gördüğüm anda bütün sıkıntılarım ortadan kayboldu.

Her zaman dediğim gibi bana benziyordu. Sadece Finn gibi yeşil gözleri ve Millie'ninki gibi küçük bir burnu vardı. Gerisi hep bendim!. Saçları kumraldı bir kere!. Beni gördüğü an minik ellerini birbirine vurarak kıkırdamaya başladı. Gülümseyerek onu Finn'in kucağından aldım.

"Noah amcan geldi minik şey."

MİLLİE
Noah Jessie ile oynarken Finn'i öperek yanına oturdum.

"Neler aldınız?." Sesi dalga geçer gibi çıkıyordu. Biliyordu...

Zaten fotoğrafları görecekti fakat bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim.

"Finn-"

Elini havaya kaldırarak sözümü kesti.

"Hayır, Sadece neden beni dinlemediğini merak ediyorum." Sesi sertleşmeye başlıyordu.

"Ben sadece artık bir işe başlamak istiyorum Finn. Bu marka benim için olup olabilecek en iyi markaydı."

Derin bir nefes alarak kafasını geriye yasladı.

"Çıplak poz vermek mi senin için iyi bir başlangıçtı.?!." Sesi yükselmeye başladığında Noah Jessie ile birlikte salondan çıktı. Wyatt ve Jaeden ise bir köşede bizi izliyorlardı.

"Çıplak değildim!-"

"Ah evet! Üzerinde bir ceket vardı değil mi?!." Yerimden kalkarak sinirle ona baktım.

"Buna karışmanı istemiyorum Finn!." Yerinden kalkarak alayla kahkaha attı.

"Oh öyle mi?!." Benimle resmen dalga geçiyordu.

"Bunu sakin konuşabilir miyiz?."

Ellerini saçlarından geçirerek koltuğa oturdu.

"Seni kimsenin o şekilde görmesine dayanamıyorum Millie. Anladın mı?. O vücut sadece bana ait...sadece bana."

Finn'in yanına oturarak başımı omzuna yasladım.

"Özür dilerim Finn...Sadece bir işe sahip olmak istedim." Derin bir nefes alarak kolunu bana sardı.

"Sanırım bir seferliğine buna dayanabilirim. Ama sadece tek seferliğine." Başımı sallayarak yanağına bir öpücük kondurdum. Salonun kapısı hızlıca açıldığında Noah gerilmiş bir surat ifadesi ile bana bakıyordu.

"Ne oldu Schnapper?." Noah bakışkarını bana odaklamaya devam etti.

"Millie...Baban burada."
--

Ehuheuhue beğendiniz mi?

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro