Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

"New Girl!"


''Kısacası Millie haftaya ödevini istiyorum.'' Sert bir şekilde beni uyaran Bayan Summer'ı başımla onayladım.

''Emin olun Bayan Summer getireceğim.'' Diyerek ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi bıraktım.

Bayan Summer kırmızı çerçeveli gözlüğünün üzerinden bakarak

''Pekala'' Deyip topukların üzerinde dönüp koridorda ilerlemeye başladı. İçime rahat bi nefes çekip mavi dolabıma sırtımı dayadım.Bayan Summer en sert öğretmenlerimizden biriydi. Geçen hafta bize doğa ile ilgili bi proje ödevi vermişti fakat ödevin bugün teslim edileceği dün akşam aklıma gelmişti. Hatta benim aklıma getiren kişi ise Justin'di beni arayıp ödevi söylemeseydi kesinlikle haberim olmayacaktı.

Ne kadar da sorumlu bi öğrenciydim!

Ders zilinin sesini duyunca yüzümü buruşturdum. Başım zaten ağrıyordu bunun üzerine şu zilin sesinin bu kadar fazla çıkması beynimi zonklatmaya yetti. Sırtımı dolaptan çekip arkamı döndüm. Dolabımın şifresini girmeye başladım:

0102

Ah yirmi üç Aralık Finn'in doğum günü.. Finn benim dostumdu hatta kardeşim ne bileyim.En azından o beni böyle görüyordu. En yakın arkadaşlarımdan biride Finn'di En yakın arkadaşınıza sırılsıklam aşık olmak emin olun hiç de güzel bişey değil. Size acı çektirmekten başka hiçbişey yapmıyor.

Şimdiki dersim Edebiyattı ve tanrıya şükür ki Noah ile aynı sınıftaydık. Onunla konuşmaya gerçekten ihtiyacım vardı. Dolabımın kapağını kapatıp bir iki öğrencinin bulunduğu koridorda yürümeye başladım. Merdivenlerden aşağı indiğim sırada okuldan içeri giren kıvırcık saçları görünce kalbim müthiş bir hızla çarpmaya başladı. içime Derin bi nefes çekip bana dönmesini bekledim.

Siyah skinny pantolonu ve kırmızı kareli gömleğiyle muhteşem gözüküyordu. Kafasındaki mavi bereyi saymıyorum bile..

Bana dönünce gamzelerini gösterecek biçimde sırıttı. Tanrım o.. Harikaydı. Gülünce kısılan gözleriyle, hafifçe yamulan ağızıyla, çukurumsu gamzeleriyle..O herşeyiyle mükemmeldi. Bende ona aynı şekilde karşılık verince merdivenlerden çıkıp yanıma geldi.

''Mills nasılsın prensesim.'' Boğuk ingiliz aksanı içimi titretmeye yetmişti. Bana sıkıca sarılınca bende ona aynı şekilde sarıldım. Sarıldığım anda burnuma gelen o muhteşem kokusuna karşılık gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tuttum. Sarılmayı bitirip birbirimizden ayrıldığımızda konuştum

''İyiyim Finnie sen?'' Diye sordum. Gülümsemesi-gülümsemem- hala yerini koruyordu.

''İyi işte bi kaç ödev vardı. Dün akşam yapamadım ve aklıma sabah gelince apar topar onları yapmaya başladım. Bunun için biraz geç geldim.'' Dedi elindeki mavi dosyaları gösterek.

''Anladım.''Diye mırıldandım.

''Dersin ne?'' Diye sordu.

''Edebiyat. Seninki?''

''Geometri''Diyerek yüzünü buruşturdu. Buna karşılık kıkırdadım. Finn geometriden nefret ederdi.

''Herneyse geç kalıyoruz. Tenefüste görüşürüz.'' Diyip yanağıma yumuşacık bi öpücük kondurdu. Onun yakınlaşmaları kalbimin ritmini bozuyordu. Acaba üzerimdeki etkisinin farkında mıydı?

''Görüşürüz''Diyip gülümsedim. O merdivenlerden yukarı çıkarıken bende aşağı indim. Dersim koridorun sonundaki sınıftaydı. Tam sınıfa doğru koşarken bayan Summer sınıfa giriyordu. Onun önüne geçip ''özür dilerim'' diye mırıldandım. Bakışlarındaki sertliği görmeliydiniz. Bi an için beni parçalara ayıracak sandım. Zaten ödevimi getirmediğim için bana sinir olmuştu.

Orta sıranın en arkasına oturan Noah'ı görünce gülümseyerk yanına gittim. Noah'ın yanına oturan kızı görünce kaşlarım çatıldı. Noah'ın yanına sadece ben otururdum ne hakla benim yerime oturmuştu ki?! Bakışlarımı Noah'a çevirdiğimde mahcup bi ifadeyle bana baktığını gördüm. Kıza sinirli bi bakış atarak onların iki önündeki Jaeden'in yanına oturdum. Jaeden'de bizdendi sorun değildi. Fakat biz hep Noah ile oturuduk işte ne biliyim!

Kızı daha önce gördüğümü hiç hatırlamıyordum.Sanırım yeni falandı. Ona şimdiden sinir olmuştum. Yanımdaki Jaeden'e dönüp baktım. Ona baktığımı anlamış gibi bana bakarak göz kırptı ve önünde döndü buna karşılık gülümsedim.

Sonra aklıma bi şey dank etti. Ya yeni kız Finn'den hoşlanırsa ya Finn'de ondan hoşlanırsa?. Burnumun ucunun yandığını hissedince bakışlarımı turuncu defterime çevirdim. Bunu bana Finn almıştı. Ah Lanet olsun! Onu kaybetmeye göze alamazdım.

-------

Bütün ders boyunca düşündüğüm şey Finn ve o kızdı. Resmen ağlamak için yol arıyordum. Zilin sesini duyuduğumda derin bi nefes aldım.

''Ben kantine gidiyorum, sıra birikmeden orda görüşürüz!'' Diyen Jaeden'e bakıp
gülümsedim

''Görüşürüz!''

Oturudğum sıramda kalkmaya pek meraklı değildim işin aslı. Yeni gelen kız yanımdan geçerken onu süzdüm. Güzeldi! Lanet olsun gerçekten güzeldi. Kahverengi saçları beline kadar uzanıyordu. Boyu ve fiziği çok güzeldi. Off ! Elimi yüzüme kapatıp kafamı arkaya attım.

''Özür Dilerim gerçekten oturamazsın diyemedim Em.Lütfen bana kızma. Yalvarırım!''
Noah'ın yumuşak sevimli ses tonunu işitince gülümsedim ve ellerimi yüzümden çekip başımı ona çevirdim.

''Ah! Noah ben sana hiç küsebilirmiyim hm?'' Diyerek yanaklarını tutup iki yana çektim. Buna karşılık Noah gülümsedi ve kafasını sağa sola salladı.

''Küsemezsin!'' Diyip bana sarıldı. bende kolarımı boynuna doladım. Gerçek arkadaşlarımın en ön listesinde Noah vardı. Aslına Wyatt,Jack,Jaeden ve Justin'de benim en yakın arkadaşlarımdı, fakat bütün sırlarımı anlatıcağım ve beni en iyi anlayan Noah'dı. Kız arkadaşım yoktu. Yani sınıfta bir iki kere meraba dediğim kızlar dışında yoktu. Genellikle erkek grubum vardı.

Justin'de benim için gerçek dosttu fakat onun kendi grubu vardı. Yani tenefüslerde falan ara sıra görüşebiliyorduk. Grubundan Tim ve Jason'u tanıyordum. İyi çocuklardı. Fakat pek takılmazdık işte.

Noah ile kantine gittik. Kantinin köşesindeki masada oturan Wyatt,Jack,Jaeden ve Ah şey Finn dörtlüsünü görünce o tarafa doğru gitmeye başladık. Kantindeki kızların neredeyse hepsi bu masayı ve hemen çaprazımızdaki Justinler'in masasını kesiyordu. Normaldi! Büyük bi düzeyle çoğu benden nefret ediyordu.

Masada Finn'in yanına oturdum. Çünjkü onun yanındaki sandalye boştu. Yani kasten yapıpta Noah'ı Jaeden'in yanına ittiğim falan yok!

Ben Finn'in yanında, Noah Jaeden'in yanında, Jack ise Wyat'ın yanında oturuyordu. Hepsinin önünde kırmızılı sarılı bir karton bardak duruyordu. Finn'in bardağını elime aıp bir yudum aldım.

Mm Sıcak çikolata! Bayılırım!

Finn'e ters ters baktım.

''Şu an kalkamam çok sıra var baksana!'' Diye mızmızlandı.

''Finn'' Diye ismini uzattım.

''Ah fazla sıra var Mills! Hem baksana oraya gitsem kızlar beni yer.'' Diyip dudağını büzdü.

Ah! Sevimli Wolfhard!

''O zamaannn-'' diyip sözümü tamamlamasını bekledim.

''Benimkini içebilirsin baş belası!'' dedi.

Buna karşılık kıkırdadım. Finn benim sıcak çikolatayı çok sevdiğimi bilirdi gerçi hepimiz birbirimizi bilirdik ama ben Finn'in herşeyini biliyorum yani Hangi boxer'ı falan giydiği-

Ah! Herneyse işte!

Ben arkama yaslanıp Finn'in dudaklarının değdiği bardağı içerken! Jaeden ve Noah ödev hakkında bi konuşmaya girmişlerdi. Daha sonra konuları nereye gitti bilmiyorum, ama hepsi hem gülüyor hemde konuşuyorlardı. Ben isee. Tabiki Finn kesmiyordum!
Kafamı çaprazımıda oturan Justinlerin masasına çevirdim. Bana baktığını düşündüğüm Tim ile göz göz göze geldik fakat o hemen gözlerini kaçırdı.? Anlamadım?

''Bence kesinlike yarına Parti vermeliyiz hemdeee Mills'in evinde!''Diyen Jaeden'e ters bi bakış attım.

''Jaja annem seni kesmezse gelebilirsin hayatım.'' Gülümsedim.

''Annen beni çok sever Millie!'' Diyip dudaağını büzdü! Ayh hayır bunların genlerinde dudak büzüş seksiliği var! Onun ne olduğu hakkında ufacık bi fikrim yok.Herneyse!
''Hhm..'' Diye mırıldandım. Annem Jaeden'i severdi.Gerçekten! Sadece Jaeden'e gıcıklık olsun diye söylüyordum. Birileri tarafından sevilmemek hiç hoşuna gitmez.

''Beni yiyemezsin Mills!'' Ciddiliğini koruyordu.

Bu söylediğinin üzerine kahkaha attım.

"Yenilmiyicek gibi değilsin Lieberher"

"Bilmediğim bişey söyle." Diyerek kahvesini eline aldı.

Gözlerimi devirmekten kendimi alıkoyamadim. Ego işte nolucak!

Finn'e döndüğümde arkamda bi yerlere baktığını gördüm. Nereye baktığını görmek için sandalyemde arkama döndüm.

Ne!

Olamaz!

Çok düşündüm kesin başıma gelicek Of!

Finn'in baktığı yer tam olarak Noah'ın yanına oturan yeni kızdı. Kız yanında bi kaç arkdaşıyla konuşup kıkırdıyordu. O.. Gerçekten güzeldi! Lanet Olsun!
Ama ben ondan daha güzeldim.! Yani en azından ben böyle düşünüyorum.
Yüzümü asıp Finn'e döndüm. Ona baktığımı görünce kıza bakmayı bırakıp bakışlarını bana çevirdi. Yüzüme bakıp kahkaha atmaya başladı.

Kaşlarımı çatarak anlamayan bakışlarla kahkaha atan Finn'e baktım. Bu çocuk gülüncede Harika oluyo ya! Gerçi o herşeyiyle harik. Herneyse

''Ne gülüyosun Finn!'' Diye sinirle soludum.

''B-beğim yüzünün halini gördün-'' Ve kahkaha. Tamam kahkaha atarken çok seksi olabilir ama şu an ki durumumuz için sinir bozucu bi hal aldı!

''Finn! Yeter Artık! Ne varmış yüzümde hem?!''

Sandalyesinden bana biraz daha yaklaştı. Yüzüme doğru eğilmeye başladığında kalp atışlarım hızlandı! Napıyordu ! Öpücekmiydi beni?! Yok artık!

''Kıza baktığımı görünce asılan suratından bahsediyorum.'' Diye fısıldadı. Kalp atışlarımın ultra hızlandığını ve vücudumun taş kesildiğini ayrıyetten adrenalin sıvısının vücudumun heryerine yayıldığını hissettim.

Anlamış olmazdı değil mi! Yani ondan hoşlandığımı? Hayır Hayır anlamaz ki ben...bilmiyorum Lanet Olsun!

Yüzünü benden uzaklaştırıp eski konumunu aldı.

''Merak etme Bebeğim. Kimse senin dostluk görevini devr alamaz!'' Diyerek gülümsedi.
Ah Tabi ya.

''Heey!'' Diyen Jack'e baktım. Yüzünü asmış ve dudaklarını büzmüştü. Yerim!

''Finnie! Fack'e ihanet edemezsin.!!'' Diye tatlı bir isyan ettiğinde kıkırdadım.

''Aww Jack ben kızlar arasında demek istemiştim.''Diyerek karşısında oturan Jack'e doğru masanın üzerinden eğildi ve yanaklarını sıktı. Buna karşılık burukça gülümsedim.

Ben onun için sadece bi dost'tum. Bunu biliyordum onun gözünde bu olduğumu biliyordum. Ama onun ağızından duymak canımı çok daha fazla yakmıştı.
Finn'e deli gibi aşık olduğumu içimde tuttukça daha kötü oluyordum. En iyisi Noah'a anlatmaktı. Jaeden'de anlatabilirdim. Fakat o Finn'e derdi biliyorum!.

Aynı şey sır tutamayan Jack içinde geçerliydi!. Ve de Wyatt o söylemezdi ama çaktırırdı. Hareketlerinden yani.

En iyisi Noah'a söylemekti. Boş bi anı bulduğumda kesinlikle söyliyicem.
Herkez kahvesini yudumlamaya ve arasında konuşmaya devam ediyordu. Finn durmadan arkama bakıyordu. Başka yere baktığım zaman bana baktığını sanıyordum. Ama ona doğru döndüğümde bana bile bakmadan arkaya baktığını görüyordum. Bu daha da çok canımı yakıyordu!.

Bitmiş kahvesinin karton bardağını ısırıp ağızında tutan Noah'a döndüm. Ona baktığımı görünce o da bana baktı. Noldu? Dercesine gözünü kırptığında başımla kantinin çıkışını gösterdim. Anlamış olucak ki kafasını salladı.

''Arkadaşlar hemen geliyoruz.Noah ile sınıfta defterlerimizi unuttuk da.'' Diyip gülümsedim.

Bu nasıl bi yalandı Tanrı Aşkına!

hespi kafasını sallayıp ''Tamam'' diyince Noah'la kantinin çıkışına doğru ilerlemeye başladık. Bu sırada Justinlerin masasının yanından geçiyorduk. Şu an justine bakamazdım gerçekten başka şeylerle dolu aklımda şu an ona selam veremezdim. Ben önde, Noah arkamda ilerliyordu.

Bileğimde hissettiğim ellerle tutan kişinin sahibine baktım.

Justin.

''Selam vermek yok mu prenses?'' Diye soran Justin'e sıkıca sarıldım. O da bu hareketime bi anda şaşırmış olsada aynı şekilde karşılık verdi.

''Sana sonra anlatıcam Jus.''Diye kulağına fısıldadım.

Ondan ayrıldığımda başını anlayışla salladı.

Tabikide anlatmıyıcaktım! Sadece Noah sadece o bilmeliydi!.

Kantinden dışarı çıktığımızda karşu duvara yaslandım.

''Noldu Millie?'' Diye sordu Noah.

Sırtımı duvardan çekip Noah'a baktım.

''Sana anlatmam gereken çok önemli şeyler var Noah.''Diye mırıldandım.
Sabırsızca bana baktı.

''Söyle noldu?''

''Aramızda kalıcak ama?'' Diye sordum.

Hızlıca başını salladı.

''Söz!'' Dedi.

Bu sabırsızlığına karşılık gülümsedim.

''Noah ben b-ben Fin-'' Sözümü kesen ses cırtak bir kız sesiydi.

-''Ah Noah'dı değil mi?''

Başımı çevirdiğimde ne gördüm dersiniz! Evet bu o kızdı. Hani Finn'in kestiği, Yerime oturan kız!.

Noah rahatsızca yerinde kıpırdandı.

''Ah şey e-evet ben Noah.'' Dedi gülümsemeye çalışarak. Aslında Noah hep gülümser ama şu an benim kıza sinir olduğumu farkettiği için gülümsesem mi? Yoksa gülümsemesem mi? Diye bana bakıp duruyordu.

Gerçek Arkadaş!

''Seni unutmak mümkün değil Noah! Çikolata saçların ve sevimli yüzünle hep dikkat çekiyosun.''

Ne!

Bu kızın amacı ne!?

Gözümü dehşetle araladım. Fakat o bunu göremiyordu çünkü tam olarak şöyle bi durumdaydık:

Noah duvara yaslanmış, ben onun önündeyim, ve kız da arkamda!

Şahsen sadece kim olduğuna bakmak için başımı çevirmiştim. Onun dışında ona dönme cürretinde bile bulunmamıştım. Aslına insanları severim. Ama nefret ettimi de tam ederim!

Noah kıpkırmızı olmuştu. Gülümsedim o herşeyde utanırdı. Tatlı şey!(ayy yerim)

''T-teşekkür ederim sende öyle'' Diyip gözünü yere sabitledi. Kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum.

Sağ omzumda hissettiğim el ile arkamı döndüm.

''Ah! Sen evet beni dövücek gibi bakan kız!'' Diyip afedersiniz çok afedersiniz ama yavşakça bi kahkaha attı. Yüzümü buruşturup Noah'a döndüm. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.Bi bana bide kıza bakıyordu, aynı zamanda dudağını kemiriyordu.
Nihayet sustuğunda bön bön ona baktım.

''Bende Anna!'' Diyip kırmızı ojeli elini uzattığında radarıma uzaylı girmiş gibi eline baktım. Noah sırtımı dürtünce elini uzat demek istediğini anlıyorum. Ama yapmıyıcam! İnatım İ-N-A-T

Yüzü düşünce gülümsememek için kendimi zor tuttum.

''Ah peki o zaman şey görüşürüz.''Gülümseyerek arkasını dönünce yüzüme ben kazandım bitch! gülümsememi takınıp Noah'a döndüm. Kaşları çatılmıştı ve ellerini göğüsünde birleştirmişti. Ayrıca tek ayağını yere vuruyordu.

''Sinirli bile olamıyosun Schnapp!. Sen hep sevimlisin.''Diyip yanağını sıktım. Çok sıktım galiba.

''Agh! Acıttın.'' Diyip yanaklarını kıskaçlarımdan kurtardı.

''Özür dilerim.'' Diyip sesimi inceltip sevimli olmaya çalıştım. -çalıştım-
Noah'ın çatık kaşları düzelmeye başlayınca gülümsedim.

''Ah! Şu bakışı nerden öğrendin bilmiyorum. Ama gerçekten et görmüş kedi gibi bakıyosun! Ve ben kedileri çok severim!''

Buna karşılık kıkırdadım.

''Yinede yaptığın şey çok ayıptı Millie. Kız sadece tanışmak istemişti.'' Dedi.
Gözlerimi devirdim.

''Bu kadar düşünceli olmamalısın Schnapp! Kıza dayak atmadığıma şükretmen gerekir.''
Bu sefer o gözlerini devirdi.

''Tersinden korkuyorum Mills!'' Diyince kahkaha attım.

''Korkmalısın.'' Diyip göz kırptığım an Noah'ın suratını görmeliydiniz! Ah tatlışko!

'' Eh sen bana ne diyicektin?'' Dedi

Ah işte şimdi adrenalin salgılamaya başlamıştım. Sanırım daha hazır değilmişim ben ya ! En iyisi birazdaha beklemek.!

''Eee ş-şey ben aslında u-unuttum Noah. Onun için aklıma gelince anlatırım.'' Diyip gülümsedim. Yemedi kesin ye-me-di.

Kaşlarını çatarak alayla yüzüme baktı.

''Yemedim Brown ''

Şimdi ayvayı yedim işte. Gerçi Anna salağı gelmeseydi şu an biliyo olucaktı. Ama yinede tepkisinden kokruyordum işte. Off!

''Noah gerçekten sana sonra anlatsam.?'' Kedi bakışı işe yarar her zaman!

Noah ellerini gözüne siper etti.

''Şimdi!'' Dedi.

''Noah lütfen bana bir-''

''Nerde kaldınız siz dışarı çıkıcaz. Gelin hadi!'' Diyen Jaeden'e içimden sonsuz teşekkürlerimi ilettim. Tanrım teşekkür ederim!.

Noah bu burda bitmedi bakışlarını atınca gözümü kaçırdım.

Hep birlikte koridorda yürürken Jaeden sağımda, Noah ise solumda duruyordu.

''Jaeden ne istersen vericem.!'' Diye mırıldandım. Jaeden elleri ceplerinde coolluğunu bozmadan yan gözle bana baktı. Alaylı bi sırıtış dudaklarına belirince yanlış bişey mi söyledim acaba yanılgısına kapılıp kaşlarımı çattım.

''Ne?'' Diye sordum.

''Verirsin?'' diyince gözümü dehşetle açtım.

''Hepiniz aynısınız Fesatlar!!'' Diyip önden yürümeye başladım. Jaeden ve Noah'ın kahkalarını işitebiliyordum. Salak bunlar Sa-lak.

-------

Evet arkadaşlar umarım beğenirsiniz. İşte yeni kurgummm. :)

Oy ve Yorumlarınızı bekliyorum!!

Tüm Hakları Saklıdır.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro